5.6 C
Almanya
Cuma, Nisan 19, 2024

Zeynep Altıok Akatlı: Türkiye’de gün gün kötüye gidiyoruz

Frankfurt Sol Kültürevi'nin paneline katılan CHP eski Milletvekili Zeynep Altıok Akatlı "Daha kötüsü olur mu diye soruluyor. Daha kötüsü var. Türkiye'de en temel insan haklarını yeniden kazanma mücadelesi verilen günlerdeyiz. Gün gün kötüye gidiyoruz" diye konuştu.

FRANFURT

Frankfurt Sol Kültürevi’nin “Sıvas katliamının 30.ncu yılına girerken seçim öncesi Türkiye” adıyla düzenlediği panelin konukları CHP eski Milletvekili Zeynep Altıok Akatlı ile BirGün eski Yazıişleri Müdürü, Yazar Barış İnce oldular.

Frankfurt Alevi Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte gündemle ilgili konuşan CHP 26. Dönem Milletvekili Zeynep Altıok Akatlı, üç sanıklı Sivas firarileri davasının da zaman aşımına uğrayacağını belirterek, ceza almış kaç Sivas katilinin ise hala içerde olduğunu bilmediklerini de söyledi.

Kazım Önalan’ın yönettiği panelde Türkiye’de iyi bir noktada olmadıklarını aktaran Zeynep Altıok Akatlı, “Karanlık bir yerdeyiz. Geleceği kurgulayan, geçmişin deneyleri tercübeleriyle geleceğin önünü açmak şöyle dursun, en temel insan haklarımızı yeniden kazanma mücadelesi vermek zorunda kaldığımız günlerdeyiz. Eşit yurttaşlık, varoluş, insan hakları için mücadele ediyoruz. Gün gün kötüye gidiyoruz. Sivas katliamından bugüne bakmak yerine bugünden o güne bir tersten okumaya daha çok ihtiyacımız var. Bu katliamın gerçekleşmesine yol açan adaletsizlik, gerici, sağcı ideolojinin, örgütlü kötülüğü yaygınlaştırarak bilinçli sistematik bir şekilde rejimi değiştirmek için çıktığı yolda Sivas’ın öncesi var, Sivas katliamının oluşumuna yol açan. Bir de adaletsizlik, cezasızlık sistemi var. Kimsenin kimseye açılmadığı, üstten bakmadığı, herkesin yanyana eşit olduğu bir düzen arayoruz. Bunun için Sivas katliamını bir dönüm noktası olarak görebiliriz. O zamana kadar Alevi toplumuna yönelik katliamlar, saldırılar, kalkışmalar kendi düzenini getirmek isteyen bir aklın farklı maşalar kullandığı acılardı. Sivas’ta ayrıştıkları, yoketmek istedikleri insanlara yönelik saldırıların bir kademe üstüne çıkarak ilk kez doğrudan Cumhuriyet rejimi hedef alındı” diye konuştu.

Genç Cumhuriyet’i içerden kemirdiler

Altıok Akatlı, Sivas’ın bütün bu amaçların yanında kalıcı bir baskı düzenini, kalıcı bir karanlığı getirebilmek için doğrudan laikliği, Cumhuriyet’i hedef aldıkları bir katliam olduğunu belirterek,. “Acıların yarışı olmaz. Dersim, Maraş, Çorum’da yaşananları fütursuzca devlet kademelerinde korunduğu için gerçekleşebilen Sivas katliamı ardından dinci iktidar için farklı bir kadrolaşma mümkün olabildi. Çıkar çatışması yüzünden birbirlerine girdikleri için bir sonra aşamasında 15 Temmuz darbe girişimi geldi. Karanlığımıza karanlık katan bir süreç yaşandı. Sivas’ta niyet edilen rejim değişikliği gerçekleşmiş oldu. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren daha tek parti döneminde genç Cumhuriyeti içerden kemiren sağ, örgütlenebildiği, kalıcı olacağı bir kanal bulmuştu” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı katliamda bidonla görüleni affetti

CHP eski Milletvekili Altıok Akatlı, herşeyden önce bize en uzak insanların derdini, eşitlik ve özgürlük mücadelesini savunabilmek için de yan yana gelmek gerektiğini belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Böyle olduğu zaman bugünü değiştirebileceğiz. Böyle olduğu zaman bugünü sağlayanların, devletin kademelerinde karşımıza çıkanların, bugünün karanlığında mafya kirliliğiyle, kimin kiminle ne şekilde birlikte olduğunu kavrayabilirsek aşabiliriz. ortak mücadelemizi yürütebiliriz.” dedi.

CHP eski Milletvekili Zeynep Altıok Akatlı

Kaçının içerde kaldığını bilmiyoruz”

Zeynep Altıok Akatlı konuşmasında Sivas’ta 15 bin kişinin içinden sadece 124′ünün yargı önüne taşındığını, onların içinden de çoğunun serbest kaldıktan sonra kaçtığını yer verdi. Cumhurbaşkanının yangına bidon taşıdığı görülen kişiyi geçen yıl herhangi bir yargı süreci işletilmeden salıverdiğini kaydeden Zeynep Altıok Akatlı, “İdamı müebbete çevrilmiş 33 kişinin yanısıra üç beş yıl ceza yemiş kişiler vardı. Biz bugün kim hapishanede, kim değil, hüküm giyenlerin göstere göstere salındığı adam dışında, Abdi İpekçi cinayetinde olduğu gibi, başka katliamlarda gördüğümüz gibi daha evvel gizlice bırakılıp bırakılmadığını bilmiyoruz. Kaçının içerde kaldığını bilmiyoruz” diye konuştu.

Bir dava daha zaman aşımına uğrayacak

Zeynep Altıok Akatlı, Sivas firarileriyle ilgili üç sanıklı davananın da zaman aşımına uğratılacağını belirterek bununla ilgili çalışmalarını şöyle sıraladı: “Şimdiden bununla ilgili çok ciddi bir çalışma yürütme arzusundayım. Girişimlerimiz var. Her türlü sesi, her farklı kanalda duyuralbilmek çok önemli. Sesimizi büyüteceğiz. Adalet arayışını 30 yıldır sürdürüyorum ama, bu mücadele sadece Sivas katliamı için değil. Beklemesek de adalet istemekten vazgeçmeceğiz. İyimser olmak başka birşey, gerçeği bilerek o gerçeğin içerisinde doğrusunu bulmak başka birşey. Sivas katliamı zaman aşımına uğradı. Sivas katliamı kendisinden öncesindekilerin cezasızlığıyla tıkandı. Ne yazık ki son olmadığı süreçte, Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşanan bütün acılar için de bir emsal. Taze acılarımızın aynı akibete uğramaması ve yeni acılar yaşamamamız için bir güvence olacaktır. Çalışmalarımızın Anayasa’da yeralacak sahici ve kapsamlı bir madde tarifine dönüşmesini umuyorum. Geleceğin en önemli adımlarından birinin adalet içerisindeki düzeni koruyucu insan haklarını tarif eden, insanlık suçlarını da kabul edilmez olduğunu anlatan madde olacak. En doğru mücadeleyi vicdan, insanlık ve adalet üzerinden kurmalıyız. İlk düzelteceğizimiz yer adaletsizlik ve cezasızlık olmalı. Karşımızdaki heyelan gibi bir ideloji. Şiddetle sonuç almaya alışkın, bunu bir düzen yapmayı başardı. Her gün aynı ideoloji sebebiyle insanlar öldürülüyor. Kadın cinayetleri aynı sebepledir.”

Yaşanan fırtına aydınlığı getirebilir

Gazeteci, Yazar Barış İnce ise hem Sivas firarileri davasının zaman aşımınına dikkat çekmek hem de katliamın 30 yılı konuşmalarının da önünü açmak istediklerini söyledi. Günümüzde Türkiye’de yaşananların siyasi İslam’ın yaşadığı krizle parelel olduğunu, yaşanan fırtınanın ise aydınlığı da getirebileceğini söyleyen İnce konuşmasını şöyle sürdürdü: “Büyük bir karamsarlık içinde değiliz. Yeşil kuşak projelerinden tutun, 12 Eylül’de tarikat ve cemaatlerin palazlandırılmasından Büyük Orta Doğu Projesine kadar çeşitli evrelerle birlikte siyasi İslamcılık siyasi hayatımıza girip örgütlendi. Gündelik yaşamı dizayn eden bir konuma geldi. AKP ile iktidarda 20 yılını tamamladı. Altyapıda neo liberal kapitalizm ile birlikte yeni bir düzen inşa etmeye çalışıyor. Seçimler, operasyonlar, referandumla birlikte rejim değişikliği ayarları yapıyor. Siyasi İslamın rejim değişikliğine karşı çeşitli pozisyonlar aldık. Bu pozisyonların en önemlileri de kurduğumuz ittifaklardır. Hem 2010 referandumunda kurduğumuz ittifak, Gezi yeni döneminde yeni dinamiklerle genişledi” dedi. Mühürsüz oylarla sembolleşmiş rejimin kendi kurallarıyla inşaa edildiğini kaydeden İnce, “Herşey bitti gibi bir düşünceye tabii ki girmedik. Darbe yaşandı, darbe sonrasında baskı arttı. Yerel seçimlerle birlikte AKP rejiminin giderek aşındığını ve güçsüzleştiğini görüyoruz. Akabinde Türkiye’de büyük bir ekonomik kriz yaşandı. Ekonomik krizle birlikte huzursuz kesimin giderek arttı, Saray rejiminin çeşitli provakasyonlar, şiddet kimi yerlere servet aktarımının yanısıra toplumdan geniş bir teveccüh görmesi mümkün değil. AKP rejimi krizi aşmak için dışarda Rusya’ya yanaşma gibi uluslararası taktikler, içerde ise muhalefleri bölme gibi oyunlar oynuyor.”

İlk turda seçilebilecek aday olmalı

Sosyalistlerin CHP, İyi Parti ittifakı gibi birlikteliklere karşı olmadıklarının kaydeden Barış İnce, “Saray rejimini değiştirmek isteyen herkes biraraya gelebilir. Görünen o ki altılı masa, iktidara oynayan, hükümet gibi düşünen, kendince bir programı olan bir birliktelik. AKP, altılı masa, onun dışında HDP, TİP ve diğerlerinin güçbirliği onun dışında Sosyalist Güç Birliği. Siyasi İslam ile hesaplaşabilecek sol irade, örgütlenme eksik. Bunun farkında olanlar uzun zamandan beri konuşuyor ve birşeyler yapma çabasında. Biz, şunu söylüyoruz. Bizim ikili görevimiz var. Birincisi Tayyip Erdoğan’ın gönderilmesi, birinci turda yenilmesidir. Şeriatçı düzenin Türkiye’de yenilmesi çok kiritik. Gençlerin, çağdaş insanların, Alevilerin, Kürtlerin, yoksulların, emekçilerin en büyük çıkarı bu kabuk bağlamış, Türkiye’nin artık hiçbir şekilde kaldıramayacağı bu rejimden kurtulmasıdır. Birinci turda kazanabilecek bir aday toplumun tüm kesimlerinden destek alır” dedi.

‘Erdoğan’ı göndermek yeterli değil’

Türkiye’de sosyalizme doğru gider devrimci bir dönüşüm programında ihtiyaç duyulduğunu kaydeden İnce konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye’de Erdoğan’ın yenilmesiyle fikirlerinin de yok olacağı anlamına gelmez. Bizim sosyalist, devrimci bir programın da uygulunması konusunda radikal fikirlere ihtiyacımız var. Bizim bu düzeni değiştirebilmeye aday bir programla çıkmamız lazım. Eski ittifaklar yerine solun adının öne çıktığı bir döneme ihtiyaç var. Bizi birleştiren tarihsel konu sınıf mücadelesidir. Gençlerin hiçbiri iş bulma umudu taşımıyorken, liyakat yokken orta sınıf bile açlık sınırın altına düşmüşken insanları biraraya getiren çarşıda pazarda gördüğümüz isyan var. Bunun örgütlenmesi ve bunun birleştiriciliğine güvenmek çok önemli. Bu hükümeti ekonominin götürmesi için ciddi şekilde emek eksenli bir siyasete ihtiyaç var. Laiklik çıpasını da hiçbir şekilde kaybetmemiz gerekiyor. Emek mücadelesini engelleyen en önemli şey, dinciliğin siyasete alet edilmesi, sınıf mücadelesinin etnik ve dinsel şekilde bölme çabalarıdır.”

Son Haberler

İlgili Haberler