Merhaba,
Bugün sizi öyle bir yazarla baş başa bırakacağım ki; kendisini üç cümle ile tanıtacak kadar mütevazı.
Oysaki Türk halkının çok severek izlediği dizilerin öyküleri kendisinin kaleminden çıkmış; Dursaliye ŞAHAN.
Sivas’ın Geyikpınar Köyü’nde dünyaya gözlerini açan Dursaliye ŞAHAN’ın İstanbul’dan Londra’ya uzanan bir yaşam hikâyesi var.
Kadın, göçmenlik ve ırkçılık temalarının ağır bastığı öyküler ve tiyatro oyunu yazan Şahan; uzunca bir süre Birgün Gazetesi’ne ve Avrupa Gazetesine röportajlar yaptı. Ayrıca Karikatürist Semih Bulgur ile birlikte, ‘Zabit Londra’da’ isimli haftalık bant karikatürünü hazırladı. Birçok öyküsü İngilizceye çevrilerek çeşitli dergilerde ve anonim kitaplarda yayımlandı. Yurt için den ve yurt dışından çeşitli öykü ve edebiyat ödülleri aldı. Anadolu Üniversitesi Radyo Televizyon Bölümünden mezun olan Şahan, halen çocuklara, engellilere ve yetişkinlere yaratıcı yazı ve kısa film öykü atölyeleri düzenlemekte.
(Yukarıda yer alan bilgilerin daha fazlası edebiyat haberin linki http://www.edebiyathaber.net/sila-dizisinin-oyku-yazarindan-tottenham-cocuklari/#sthash.fSoq1tDe.dpuf )
Türkiye’nin doğusundan İngiltere’ye olan bir çocuğun yolculuğunun anlatıldığı “Tottenham Çocukları” sinema sektörü tarafından da ilgi gördüğünü sizlere duyuruyor; Dursaliye ŞAHAN a saygı ve sevgilerimizi sunarak, sizleri 5N1Kitap sorularına verdiği cevaplar ile baş başa bırakıyorum.
Sevgilerimle,
Arzu DİNÇER
9 Mart 2017
DÜRSALİYE ŞAHAN ile 5N1Kitap
Soruları yanıtlamadan önce kısaca kendinizi ve kaleminizi bizlere hatırlatabilir misiniz?
Öykücüyüm. İlk romanım yayımlandı. Şu anda Tottenham Çocukları’nın 2.nci cildini hazırlıyorum ve ikinci romanımın ilk taslağını nihayet bitirdim. İki çocuklu bir anneyim.
Ne zaman
Yazmaya ilk ne zaman karar verdiniz, yayınlamayı düşündüğünüz (hazırladığınız) son kitabınız ne zaman yayınlanacak /yayınlandı?
Dursaliye Şahan: Öyle bir karar aldığımı hiç hatırlamıyorum. Yazmaya başladığımı epey sonra fark ettim. Okuma yazma öğrendiğim günden beri hep bir şeyler karaladım. Hani yüzünüzde ya da vücudunuzun bir yerinde bir tik vardır. Farkında olmadan durup dururken göz kırparsınız. Sizden önce başkaları fark eder. Onun gibi bir şey. Zamanla da alışkanlık oldu.
Bilmiyorum. Kitapların da insanlar gibi bir kaderi var. Umduğunuz yayınevleri değil, bazen ummadığınız bir yayınevi ile karşılaşabiliyorsunuz.
Ne
Kitaplarınızı bize özetleyebileceğiniz cümleler ne olur?
Dursaliye Şahan: Hayatın içinde tanık olduğum, sevinci ya da acısı içime dolan anları yazıyorum. Bazen sevilmeyi bekleyen bir sokak kedisi gözüme ilişiyor. Bakışları ok gibi yüreğime saplanıyor. İşte o oklar bazen içinden kedi geçmeyen hikâyelere dönüşebiliyor. Ya da biri öyle bir laf ediyor ki, o güne kadar duyduğum bütün aşk hikâyelerini yerle bir oluyor. Bir bakıyorum o kadının ya da adamın duygularını kâğıda damıtmaya başlamışım bile.
Nerede
Edebiyat dünyasında kendinizi nerede tanımlarsınız?
Dursaliye Şahan: Ben öykücüyüm. Tottenham Çocukları ilk romanım. Hikâyelerimin özgün olduğunu biliyorum. Bunun için onları çok seviyorum. Bana göre edebiyatçı olmanın ilk koşullarından biri özgün eser üretebilmek. Romanım için bir şey söyleyemem. Henüz çok yeni. Okuyucunun geri dönüşümlerini yeni yeni almaya başladım. Ancak iyi öykücü olduğumu biliyorum.
Nasıl
Yazar ve okurlar arasında kurulan köprü sizce nasıl olmalı?
Dursaliye Şahan: Yazarla yazdıkları arasında her zaman paralellik olmayabilir. Bu nedenle de o köprü çok önemli mi? Bilmiyorum. Ben okuyucularımın benden çok yazdıklarımla bir köprü kurmalarını isterim. Tottenham Çocuklarındaki gibi gizemli intiharlar ne kadar gerçek? İsterim ki okuyucu beni merak etmek yerine yazdıklarımı eleştirsin ve ben o eleştirileri duyabileyim. Olumlu veya olumsuz.
Neden
Okurlar sizin kitaplarınızı neden okumalı?
Dursaliye Şahan: Aslında benim kitaplarımı okumak zorunda değiller. Ama okumak gerek bunu biliyorum. Hem de çok. O kadar çok okunacak şey var ki… Benim kitaplarım o okyanusun içinde bir damla. Başka türlü içinde yaşadığımız bu evreni, dünyayı, toplumu, çevremizde olup biteni nasıl anlayabiliriz ve kötü olanı nasıl değiştiririz? Ara sıra popüler kültürün dışına çıkıp etrafa bakınmanın çok yararlı olduğunu söyleyebilirim.
Ek soru
Neler
Yurtdışında yaşayan bir yazar olarak orada yayınevlerinin yazarlara sağladığı olanaklar nelerdir? Türkiye de yayıneviyim diye varlık gösteren yayınevlerinde gördüğünüz eksiklikler nelerdir?
Dursaliye Şahan: Yayınevleri yazarlara olanak sağlamak için değil, yazarların sayesinde ticari kazanç sağlamak üzere dizayn edilmiş işletmelerdir. Arada bir diğerlerinden ayrılan, biraz idealist yayın evleri de yok değil elbette. Örneğin Sola Yayınlarında Umut bey sanıyorum bunu yapmaya çalışıyor. Umarım böyle de devam eder. Batı ile bizim aramızda ne fark var derseniz, batı bir çok konuda olduğu gibi yayın dünyasında da kapitalist sistemi daha iyi kullanıyor. İngiltere’den örnek vermek gerekirse, kendi kültürüne, sanatına, sanatçısına, yazarına devlet sahip çıkıyor. Çünkü bunun ülke yararına olduğunu biliyor. Doğrudan ekonomiye katkı sağlamanın yollarından biri sanatı ve sanatçıyı desteklemek. Bakın ithal ettikleri çay üzerinden bile para kazanabiliyorlar. Bir İngiliz çayı imajı var. İngiliz porselen fincanları içinde, çay saati geleneğinin sıkça tekrarlandığı film sahneleri ya da romanlardaki o çaylı satırlarla dünyaya ihraç edilen pahalı İngiliz porselenlerini düşünün. Çayı ilk kullanan ülke Çin derler. Bugün çay üreten ülkelerin arasında İngiltere yok ama Türkiye var. Bir çay tiryakisi olarak da söyleyebilirim ki, çayın tadı doğuya doğru gittiğinizde güzelleşir.
Edebiyata dönecek olursak Türkiye’deki çocuk kitaplarının çoğu Batı kaynaklı. Bizim yazarlarımız çocuk edebiyatı üretemiyor mu acaba? 1001 Gece Masalları hangi coğrafyada çıktı? Bu garip ironinin arkasında yatan ne?
Birçok yazar arkadaşım Kültür Bakanlığı desteğine karşı çıkıyor. Ben bu konuda devlet desteğinin şart olduğunu düşünüyorum. Kültür Bakanlığı’nın bu konudaki desteği de komik denecek durumda. Yok denecek kadar az ve desteklerin dağıtımı tam bir facia.
Çocuk damatlar, çocuk gelinler gibi yarayan bir kanadır.
1 Kitap
Tottenham Çocukları
Gazetecilerin ömrü çabuk tükenir. Çünkü onlar 7/24 çalışır. Oysa bir gazeteyle kebapçı arasında, işletme bakımından hemen hiç fark yoktur. Her ikisi de müşterinin isteğine göre servis yapar. Hâliyle ben de o çarkın en anlamsız haberlerini yapan muhabir ordusundan sadece biriydim.
Gelen istihbaratın değeri yüksekse -ki bunun anlamı okuyucu sayısı demekti- Şef’ten duyduğumuz ilk sözcük bu olurdu. Haber bitene kadar da kıpır kıpır yerinde duramazdı. Son noktayı koyup teslim ettiğimizde biz rahatlardık ama o başka bir boyuta geçerdi. Hangi sayfada çıkacak? Ne kadarı kırpılacak? Kaç fotoğraf kullanılacak? Hele de haber siyasî bir nitelik taşıyorsa, akıbeti yazarına dahi tam bir muammadır.
“Sahneden dansöz indirdi” olayı, pekâlâ baskıda “İngiltere’deki Türk dansözlere çalışma yasağı geldi” manşetine dönüşebilirdi.
Okuyucu bilmez ama genelde muhabirler, yazı işlerinin insafına kalmış bir nevi etkisiz elemanlardır. Kariyerlerinin kaderini, çalışmaktan barut fıçısına dönen medyanın bu gizli elleri belirler. Onların karşısında habercilerin boynu kıldan incedir. “Bu ortaçağ ilişkisine niye katlanırlar?” derseniz, hemen her basın emekçisi için imzasını manşette görmek müthiş bir duygudur. Yazdıkları her satırı, Amazon ormanlarındaki yerliler dâhil bütün dünyanın okuduğunu ve isimlerini ezberlediğini düşünürler. Oysa ülkenin onda dokuzu, en yetkin gazetecinin adını bile bilmez. Ayrıca gazetecilik, 24 saatlik bir iştir. Kalemi bıraktığınız gün ölürsünüz. Çünkü o güne kadar yaptığınız bütün haberler çoktan tarihin tozlu yaprakları arasına gömülmüş demektir.
“Bütün mesele gülüşlerin içinde can olabilmekte”
Ah O Kadınlar (Öykü Kitabı-2016)
Tottenham Çocukları (roman – 2016), Ah O Kadınlar (öykü2016 ), Hikâye Hırsızı (öykü – 2011) Zabit Londra’da (Karikatür – 2011 ), Fakir Cennet (öykü – 2007), Döndü (öykü – 1998)
Düzenlediği kitaplar:
Asi’den Taşan Öyküler, Ve Tanrı Aşkı Yarattı, Uçan Halı, Yahya Kanbolat Anısına Öykü Ödülleri
Ödülleri:
2016 Hematolojik Onkoloji Derneği ‘Kökten Değişen Hayatlar Öykü Yarışması’ üçüncülük
2012 Hikâye Hırsızı öykü kitabına; Abdullah Baştürk 2012 İşçi Edebiyatı ödülü
2010 Mimarlık Öyküleri Yarışmasında Okunmaya Değer Öykü (Nevbahar Hanımın Evi)
2007 Afyon Kocatepe Öykü Yarışmasında ‘Alev’ adlı öyküsüyle mansiyon.
2007 Tarık Buğra Öykü Yarışmasında yayımlanmaya değer öykü (Alev.)
2006 Hollanda Türk Evi, Hikaye Yarışması ikincilik ödülü. (Sakine)
2006 KASİAD (Kadının Sosyal Hayatını Araştırma ve ince derin.) Öykü Yarışması Mansiyon (2068’de Bir Aşk Hikayesi.)
2006 Anafilya Öykü Yarışmasında derece (Kırro.)
2006 Edebiyat Dünyası Öykü Yarışmasında ikincilik (Çay Şekeri.)
2005 Cull Turkey Okuma Kulübü Öykü Yarışması ikincilik (Takıntılı Kadın.)
2005 SES (Sağlık Emekçileri Sendikası) Öykü Yarışması Mansiyon (Parmaklar.)
2004 SBS Radyosu Avustralya Öykü Yarışması İngiltere Birinciliği (Parmaklar.)
1998 Halk Evleri Öykü Yarışması Türkiye 2.ncisi (Döndü.)
1996 Toplum Postası Türkçe Hikaye Yarışması İngiltere birinciliği (Kale)
1995 İmece Kadın Derneği Kadın Öyküleri Hikaye Yarışması İngiltere birinciliği (Parmaklar.)
1987 Güneş Gazetesi Türkiye Öykü Yarışması Mansiyon (Leo.)
1972 Hayvanları Koruma Cemiyeti Türkiye Orta Öğretim Hikaye Yarışması birincilik (Aynı.)