GÜRSEL KÖKSAL Foto: Michael Bause
Köln’de kültür alanında faaliyet gösteren çeşitli kurum ve kuruluşların çatı örgütü Kültür Konseyi (Kölner Kulturrat), bu yılki “Onur Ödülü”nü kentteki kültürel, sosyal ve siyasal yaşama büyük katkılarda bulunan Osman Okkan’a veriyor.
60 yıldır Almanya’da yaşayan ve bunun son 45 yılı Köln’de geçen Okkan’a kısa bir süre önce de bu yılki Nürnberg Türkiye Almanya Film Festivali’nin “Onur Ödülü” verilmişti.
“Köln Kültür Onur Ödülü” Okkan’a 20 Mayıs’ta düzenlenecek bir törenle verilecek. Törende Okkan’la birlikte Kültür Konseyi’nin “yılın kültür yöneticisi”, “yılın kültür olayı” ve “genç kültür girişimcisi” kategorilerindeki ödüller de sahiplerini bulacak. Köln’deki kültürel çalışmaları, kültür alanında faaliyet gösteren kurumlar arasındaki ilişkileri geliştirmek ve desteklemek hedefiyle 1998’de kurulan Köln Kültür Konseyi, 2010 yılından bu yana her yıl kentteki kültürel çalışmalara sıradışı katkıları olan kişileri ödüllendiriyor.
ÖDÜLÜNÜ TÜRKİYE’DEKİ SİYASİ MAHKUMLARA ADIYOR
Osman Okkan Avrupa kamuoyunda, araştırmacı gazeteci, yazar, radyo – televizyon muhabiri, haber programı ve belgesel film yönetmeni olmasının yanısıra, bir kültür, barış ve diyalog insanı olarak tanınıyor. Yaşamını insan hakları, demokrasi ve eşit haklar mücadelesine, halklar arasında kardeşliğe adayan, yankıları Avrupa sınırlarını aşan birçok etkinliğe imzasını atmış olan Okkan, bu ödülünü de daha önce olduğu gibi Türkiye’deki diktatörce eğilimlere karşı, haksız yere hapiste tutulan siyasi mahkumlara adadığını açıkladı.
60 YILDIR EN ÖN SAFLARDA
Osman Okkan Ankara’da doğdu, çocukluk ve 17 yaşına kadarki gençlik dönemini İstanbul’da, kentin çok kültürlü muhitlerinde geçirmiş bir “dünya vatandaşı” olarak 1965 yılında yüksek öğrenim Almanya’ya için geldi.
Almanya’daki ilk yıllarını ekonomi, sosyoloji ve siyasal bilimler alanlarında öğrenim gördüğü Münster’de geçirdi; zaman zaman fabrikalarda, çeşitli işyerlerinde çalıştı. Böylece bu tarihten birkaç yıl önce başlayan Türkiye’den Almanya’ya işgücü göçünün ilk dönemlerinden itibaren tanığı ve bu göç sürecinin bir parçası oldu. Öğrenim yıllarını epey farklı bir yaklaşımla, hem işçi-sendika mücadelelerinin, hem de 1968 öğrenci hareketlerinin içinde geçirdi.
Öğrenci gençliğin ve göçmen işçilerin hakları için mücadele veren örgütlerin kurulmasında, yönetimlerinde, çalışmalarında aktif olarak yer aldı. Üniversitedeki akademik çalışmalarının ağırlığı da göç sürecinin sosyal ve siyasal boyutlarıyla ilgiliydi.
Arkadaşlarıyla birlikte Münster Türk İşçi ve Öğrenci Derneği’ni kurdu, başkanlığını yaptı, başta DGB (Alman Sendikalar Birliği) ve IG Metall olmak üzere sendikalara danışmanlık yaparak işçi hakları için verilen mücadeleye katıldı.
Almanya Türk Ögrenci Dernekleri Federasyonu’nda (ATÖF) ve Türkiye Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu’nda (TDF) görevler aldı. 1974’te Avrupa’daki Türkiye Barış ve Özgürlük Komiteleri‘nin, 1978-1980 yıllarında Federal Almanya İşçi Dernekleri Federasyonu‘nun (FİDEF) Genel Sekreterliği’ni üstlendi.
GAZETECİ, BELGESELCİ VE KÖLN’LÜ
Okkan, üniversiteyi bitirdikten sonra Alman ve Türk medyasında serbest gazeteci olarak çalışmaya başladı. Artık bir Köln’lü olmuştu.
Çeşitli gazete, dergi, radyo ve televizyonlarda Almanca ve Türkçe haberleri yayınladı. 1982 yılından itibaren Batı Alman Radyo ve Televizyon Kurumu WDR’in Almanya’daki Türkiye kökenliler için kurmuş olduğu “Köln Radyosu”nda çalışmaya başladı. WDR televizyonunda Türkçe ve Almanca programlar yaptı, uzun ve kısa metrajlı belgesellere imza attı. 1984’de gazeteci Örsan Öymen ile birlikte yaptığı, Uğur Mumcu’nun da yer aldığı “Papa Suikastı’nın Perde Arkası” belgeseli, “Monitor” programında yayımlandı. Monitor bununla aynı yıl, Almanya’nın en saygın televizyon ödülleri arasında yer alan “Adolf-Grimme Ödülü”nü aldı. Bu arada Türkiye’ye girememesine karşın, kendi deyimiyle “gazeteci olarak iyi anlaştığı, kadim dostu Mehmet Ali Birand’in, hınzırca bir planı”yla, Türkiye’deki televizyon haberciliğinin öncülerinden “32. Gün” programının Almanya temsilciliğini üstlendi. Bir yandan aranan “terörist” listelerinde yer alırken, Türkiye TV’lerinde yayınlanan programlar hazırladı.
Okkan, profesyonel gazeteci ve belgeselci olarak çalıştığı dönemde de göçmenler icin eşit haklar mücadelesi veren örgütlerde, Türkiye’deki demokrasi ve insan hakları mücadelesiyle dayanışmayı hedefleyen etkinliklerde yer almayı sürdürdü. Siyasi baskılar ve ağır hapis cezaları nedeniyle Türkiye’den Almanya’ya gelen aydın ve sanatçılara destek oldu. Bu arada bu etkinlikleri nedeniyle “terörist” olarak ilan edildi, vatandaşlıktan çıkarıldı, 17 yıl Türkiye’ye gidemedi. Ama bu süre boyunca da Almanya ve Türkiye kamuoyuna yönelik gazeteciliğini sürdürdü. Türkiye’deki sanat ve kültür dünyasının Almanya’da tanıtımı için çalıştı.

Foto: Kaan Deniz
EN ALTTAKİLER’E BÜYÜK KATKI
Yazar Günter Wallraff ile birlikte “En Alttakiler” kitabı ve aynı adla hazırlanan belgesel filmi içeren projede yer aldı. Almanya’daki Türkiye kökenli işçilere yaşadığı ayrımcılığı, ırkçılığı, çalıştıkları yerlerdeki hak ihlallerini ortaya çıkaran, en geniş kesimlerin bütün bunlardan haberdar olmasını sağlayan, “Almanya’yı utandıran” bu proje kapsamında kaçak Türk işçilerle söyleşileri üstlendi, kısa zamanda “en çok satanlar” listesinin başına yerleşen kitabın Türkçe’ye aktardı.
WDR için Nazım Hikmet’i, Yaşar Kemal’i, Türkiye’deki aydınları ya da Almanya’daki Türkleri konu olan belgeseller hazırladı.
Türkiye’den Almanya’ya gelen Aziz Nesin, Fakir Baykurt, Yaşar Kemal gibi yazarlarla toplantı ve konferanslar düzenledi, öncelikle de onları ve eserlerini Türk ve Alman toplumuyla buluşturan etkinlikler organize etti. Türkiye’den ve Almanya’dan gazetecileri biraraya getiren buluşmalar gerçekleştirdi.
TÜRKİYE ALMANYA KÜLTÜR FORUMU
Bu faaliyetlerin bir ürünü olarak 1993’de Köln merkezli Türkiye – Almanya Kültür Forumu’nun kuruluşuna öncülük etti, daha sonra sözcülüğünü üstlendi. Önceki yıllarda bir araya getirdiği, Türkiye ve Almanya’nın “toplumsal vicdanı” olarak bilinen Yaşar Kemal ve Günter Grass’ın Türkiye – Almanya Kültür Forumu’nun onur başkanları olmalarını sağladı.
Zülfü Livaneli ve Mikis Theodarakis’in Köln’deki bir konserde ilan ettikleri, “Türk – Yunan Dostluk Girişimi”nin Avrupa Sözcülüğünü üstlendi.
Çağdaş Türk edebiyatının önde gelen isimlerinden Nazım Hikmet, Yaşar Kemal, Orhan Pamuk, Elif Şafak, Murathan Mungan ve Aslı Erdoğan’ı içeren altı bölümlük “İnsan Manzaraları” başlıklı belgesel dizisi televizyonlarda yayınlandı. Bu belgeseller kendisinin de uzun yıllar öğretim üyesi olduğu Essen Üniversitesi başta olmak üzere, Almanya’da ve başka ülkelerdeki üniversitelerde öğretim materyali olarak değerlendiriliyor.
Kültür Forumu olarak on yılı aşkın bir dönem, Almanya’daki gazetecilerin Türkiye’yi, Türkiye’deki gazetecilerin Almanya’yı ziyaret ederek, yakından tanımalarını, tanışmalarını sağlayan eğitim – gözlem gezileri organize etti. Başkent Berlin’de Federal Başbakanlık binasında, Almanya’daki Türkçe medyada çalışan gazetecileri Federal Başbakan’la buluşturan özel toplantıların gerçekleşmesini sağladı.
Gazeteci Hrant Dink’in katledilmesini konu olan “Cinayet Dosyası: Hrant Dink” belgeseliyle “Altın Küre Ödülü”nü aldı. Köln’de, onur başkanlığını Rakel Dink’in üstlendiği “Hrant Dink Forumu”nu kurdu. Türkler ve Ermeniler arasındaki dostluğu geliştirmeyi hedefleyen bu forum her yıl suikastın yıldönümünde Hrant Dink’i, anısına layık etkinliklerle anmayı sürdürüyor.
Kültür Forumu’nun “Politik Tutuklulara Destek Fonu” da 2017 yılından bu yana, demokratik kuruluş ve sendikaların yardımıyla zor durumdaki tutuklulara destek oluyor, son aylarda da PEN ve birçok demokratik örgütle birlikte Türkiye’deki demokratik medyaya destek vermek için kampanyalar yürütüyor.
Türkiye Almanya Kültür Forumu’nun uluslararası boyutta etkinliklerinden biri de 2022’de düzenlediği Yaşar Kemal Sempozyumu’ydu. 29 Ekim 2023’de ise Köln’de Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’ncü, Türkiye Almanya Kültür Forumu’nun da 30’ncu kuruluş yıldönümünde, Türkiye, Almanya ve Yunanistan’dan sanatçıların, aydınların ve politikacıların katıldığı, açık oturum ve gösterimlerin yer aldığı, iki günlük görkemli bir buluşma gerçekleştirdi. WDR’in büyük salonundaki bu etkinlik Türkiye’de demokratik, özgür ve barış içinde bir cumhuriyeti özleyenleri bir araya getirdi. 100’ncü kuruluş yılını geride bırakan cumhuriyetin cezaevlerine haksız, hukuksuz kapatılan insanlarımız için Avrupa kamuoyunda iz bırakan, etkin bir dayanışma platformu oluşturdu.
Okkan, altında Türkiye Almanya Kültür Forumu, Türk-Yunan Dostluk Girişimi ya da Hrant Dink Forumu gibi kurumların imzasının olduğu, Avrupa’da demokratik partilerden sendikalara, göçmen örgütlerine uzanan geniş bir sivil toplum yelpazesinin desteklediği, Yaşar Kemal, Aziz Nesin, Zülfü Livaneli, Günter Grass, Günter Wallraff, Salman Rüştü, Mikis Theodarakis, Maria Faranduri gibi tanınmış sanatçı ve aydınların katıldığı devasa etkinliklerin arka plandaki “alçak gönüllü” mimarı oldu.
ALMANYA’YA GÖÇ SENFONİSİ
Son olarak Türkiye’de yaşayan usta müzisyen Fuat Saka’nın bestelediği dünyanın ilk göç senfonisi “Karanlık Sular“ın (Dark Waters) önce Köln’de, daha sonra Münster’de, son olarak da Türkiye’de iki yıl önce yaşanan büyük deprem felaketinin merkezi Hatay’da sunulmasının arkasında yine O ve Kültür Forumu vardı. Birleşmiş Milletler Göçmenlere Destek Örgütü’nün de desteğini alan Okkan ve arkadaşları bu eserin Almanya’nın diğer merkezlerinde, Yunanistan’da ve başka ülkelerde de icra edilmesi için çalışmalar yürütüyor.
Okkan, bir süredir yine Türkiye’den uzak yaşamak zorunda bıkarıldı. Sürekli bir devinim içinde, biri bitmeden öteki başlayan, deyim yerindeyse “kıpır kıpır” projelerle, etkinliklerle dolu yaşamını Köln’de sürdürüyor. Bir yandan Türkiye’de, Almanya’da ve diğer ülkelerde eşit haklara dayalı kültür alışverişini, demokrasi mücadelesini ilerletecek projelere destek verirken, diğer yandan da yenilerini planlıyor. Nöbeti daha genç kuşaklara devrederken, Kültür Forumu’nun Türkiye- Avrupa boyutuna evrilmesi için de çaba gösteriyor.
Bu arada belgeselci kimliğiyle çalışmalarını da sürdürüyor. Önümüzdeki günlerde Almanya’da Türkiye kökenli sendikacılığın ve eşit haklar mücadelesinin öncülerinden Yılmaz Karahasan, Ülkü Schneider-Gürkan gibi Türkiye’den Almanya’ya göçün birinci kuşak tanıkları üzerine belgeselleri yayına hazırlanıyor.
Filmografi
1982 Ruhr Havzasında Noel ve Türkler (WDR, 30 dk.)
1983 Ödünç Hayaller – Türklerin Video Bağımlılığı (WDR, 30 dk.; Hanno Brühl ile)
1982 Papa Suikastı Soruşturmasının Perde Arkası (WDR 10 dk.; Volker Happe ve Örsan Öymen ile)
1993 Nazım Hikmet – Türkülerimizden Korkuyorlar (ARTE/WDR 54 dk.;
Dieter Oeckel ile)
1993 Ren Kıyısında Buluşma: Salman Ruhdie, Aziz Nesin, Günter Wallraff
(WDR, 20 dk.)
1996 Sakıncalı Düşünceler – Türkiye Aydınları (ARTE 54 dk.)
1997 Yaşar Kemal – Şiirsellik ve Politika Arasında (ARTE/WDR 54 dk.)
2001 Aziz Nesin – Bir Politika Silahı: Mizah
2003 Barış İçin Sürülenler – Türk-Yunan „Mübadele“ Süreci (ARTE/WDR 54 dk., Simone Sitte ile)
2009 Hrant Dink Cinayet Dosyası (ARTE/WDR 54 dk., Simone Sitte ile)
2010 İnsan Manzaraları – Türkiye’den Altı Yazar Portresi
Nazım Hikmet – Şair ve Devrimci (ARTE/WDR 30 ve 10 dk.)
Yaşar Kemal – Şiirsellik ve Politika Arasında (ARTE/WDR 30 ve 10 dk.)
Orhan Pamuk – Kentinin İmgelerinde Bir Şair (ARTE/WDR 30 ve 10 dk.)
Elif Şafak – Tasavvufdan Günümüze Edebiyat (ARTE/WDR 30 ve 10 dk.)
Murathan Mungan – Boğaziçi’nin Ünlü Şairi (ARTE/WDR 30 ve 10 dk.)
Aslı Erdoğan – Cennetin ve Ölümün Sınırında (ARTE/WDR 30 ve 10 dk.)
2011 Günter Grass ve Yaşar Kemal İstanbul’da (SonaMedia, 20 dk.)
2014 Fazıl Say – Bir Film Portresi (SonaMedia, 30 dk.)
2016 Ara Güler – Bir İstanbul Efsanesi (SonaMedia 30 dk.)
2019 Gülen Hareketi (Halil Gülbeyaz ile birlikte, ARTE/ZDF, 54 dk)
2019 Erdoğan (Halil Gülbeyaz ile birlikte, ARTE/ZDF, 54 dk)
2024 “Başkan Erdoğan, Mafya ve Ben“ Yöneten: Can Dündar (Danışmanlık), 54 dk (ARTE/WDR