66 yaşında yaşamını yitiren usta oyuncu Tarık Akan, 15 Temmuz gecesi gerçekleşen darbe girişimi sonrası BirGün’e konuşarak darbeleri lanetlemişti.
12 Eylül döneminde Tarık Akan, askeri darbenin hemen ardından, 1981 başlarında, Almanya’da yaptığı bir konuşma yüzünden yurda dönüşünde tutuklanmış, 2,5 ay hücre cezasına çarptırılmıştı.
Tarık Akan, 15 Temmuz darbe girişimini de sert sözlerle kınayarak şöyle demişti: “Ülkem adına çok üzüldüm, hiç bir darbe demokrasinin ‘d’sini dahi getiremez. Böyle yanlış yapılar, aptalca bir hareket ülkeme hakikaten yakışmıyor. Çok üzüldüm çok.”
Halkın gönlünde taht kurdu
Yeşilçam’ın usta oyuncusu Tarık Akan kanser tedavisi gördüğü Amerikan Hastanesi’nde 66 yaşında yaşama veda etti. Türk sinemasının yetiştirdiği en büyük jönlerden birisi olan Akan bir süredir akciğer kanseri tedavisi görüyordu. Usta oyuncu birbirinden başarılı sayısız sinema filmi bıraktı.
Tarık Akan pazar günü Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde saat 14.00’te düzenlenecek törenin ardından saat 16.30’da Teşvikiye Camisinde ikindi namazını takiben Bakırköy Zuhuratbaba Mezarlığı’nda son yolculuğuna uğurlanacak.
Ses dergisi
13 Aralık 1949’da İstanbul’da doğan Tarık Akan, Yıldız Teknik Üniversitesi Yüksek Makine Mühendisliği bölümünde okudu ve ardından da Gazetecilik Yüksek Okulu’ndan mezun oldu. Sinema serüveninin öncesinde işportacılık ve cankurtaranlık gibi işlerde çalışan Akan 1970’te Ses dergisinin açtığı Sinema Artist Yarışması’nda şöhrete kavuştu.
1970-1975 arasında Mavi Boncuk, Sev Kardeşim, Gece Kuşu Zehra ve Hababam Sınıfı filmleriyle şöhreti yakalayan Akan, “Yeşilçam’ın Cici Çocuğu” yakıştırmasını 1977 yılında Melike Demirağ ve Tuncel Kurtiz ile beraber oynadığı Sürü filmiyle beraber yıktı. Devamında 1978’te Cüneyt Arkın ile beraber oynadığı Maden filmi, 1982’de Şerif Gören ile Yılmaz Güney’in yönettiği Yol filmiyle çok büyük bir başarı kazandı.
Akan’ın Cannes Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu dalında aday olduğu Yol filmi 1982’de Altın Palmiye Ödülü’nü kazanan ilk Türk yapımı film oldu.
Ayrıca Tarık Akan Altın Portakal Film Festivali’nde yedi ödül alan tek erkek oyuncu ünvanıyla kırılması güç bir rekora imza attı. 100’den fazla filmde rol alan Akan’ın, 12 Eylül döneminde gördüğü işkenceyi anlatan ‘Anne Kafamda Bit Var’ adlı kitabı var.
Sanatçı dostları anlattı
Ünlü oyuncu Tarık Akan’ın ölüm haberi sanat camiasını ve sevenleri üzüntüye boğdu. Akan’ın 66 yaşında hayatını kaybetmesinin ardından sosyal medyadan binlerce taziye mesajı yayımlanırken, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da üzüntüsünü dile getirdi.
Öte yandan beraber çalıştığı ve Yeşilçam’a damgasını vurmuş sanatçı dostlarından bazıları CNN Türk yayına katılarak Tarık Akan’ın ölümü sonrası üzüntülerini paylaştılar.
Hale Soygazi: Çok çok fenayım
Sanatçı Tarık Akan’ın ölümü sinema dünyasını yasa boğdu. Usta oyuncunun ölümünün ardından CNN Türk canlı yayınına bağlanan Hale Soygazi, “Söyleyecek bir şey bulamıyorum çok çok fenayım” dedi.
Soygazi, şöyle konuştu: O kadar beklenmedik bir şey ki. Çok iyi bir arkadaşımdı en güzel filmleri birlikte yaptık, birden bire oldu. Hiç beklemediğim bir şeydi, söyleyecek bir şey bulamıyorum çok çok fenayım. Çok takdir ettiğim çok farklı bir oyuncuydu.
Nebil Özgentürk: Çok erken kaybettik
Nebil Özgentürk : Tarık abi gece 01.00 sularında vefat etti. Büyük bir aktördü, çok erken kaybettik. Ülke meselelerini konuşurdu. Ülkesine bağlı insan karakteri. Sulusepken şeylerle ilgilenmeyen ülkesinden sorunlara kendini vakfetmiş bir kişi. Nazım Hikmet Vakfı’nın ikinci başkanı. Atatürk’e dair en küçük eleştireye tahammülü yoktu. Darbelerin mağdurudur ayrıca. Çok üzülüyoruz. Sinema Tarık Akan’ı asla unutmayacak ve çok arayacak.
Perihan Savaş: Çok özel bir insandı
“Haberi sizden öğrendim. O kadar kötüyüm ki. Çok şeyler paylaştık. Duruşuyla hayata bakışıyla çok özel bir insandı. Çalışırken çok neşeli bir insandı. Sette herkesi güldüren çok keyifli bir adamdı. Kendisiyle çok şeyler düzelsin diye uğraştık.”
Şerif Sezer: Hiç beklemiyordum
“Çok üzgünüm. Hep onun iyi olacağını düşünüyordum. Bir kere telefonda konuştuk ‘iyiyim ben, nereden çıkarıyorsunuz dedi.’ Hiç beklemiyordum çok üzgünüm”
Arif Keskiner: Emek ve özgürlük için mücadele etti
Yapımcı Arif Keskiner de Türkiye’nin çok kıymetli bir sanatçısını kaybettiğini söyledi. Keskiner “Tarık Akan Türk sineması için önemli bir insandı. Emekten, özgürlükten yana mücadele etti. Birlikte ‘Maden’ filmini yapmıştık. Yakın bir arkadaşımdı. İyi bir Atatürkçü’ydü.” dedi.
Müjdat Gezen: Karaciğere sıçramıştı
Müjdat Gezen ise Tarık Akan’ın akciğer kanserinden kurtulma olasılığı olduğunu ancak kanserin karaciğere sıçradığını açıkladı. Gezen “son zamanlarda o aslanlar gibi adam erimişti. 2 senedir tedavi görüyordu” dedi.
arık Akan’ın ölümü sonrasında yaşadığı üzüntüyü dile getiren Gruda, birçok filmde rol arkadaşı olan Tarık Akan’ın kendisine çok fazla şey öğrettiğini ifade etti.
‘Ailemizin en güzel oğlunu kaybettik’
Ayşen Gruda, Tarık Akan’la ilgili bir aile benzetmesi yaparak şu sözleri söyledi:
“Onun ve onun giblerin kaybıyla beraber sevgi, dostluk ve arkadaşlıkların yitebileceğini düşünüyorum. Bizim çektiğimiz onca filmde vermeye çalıştığımız bir yığın mesajın, a’sı b’si c’si düşüyor. Mesaj eksik kalacak diye korkuyorum. Ancak korkmak istemiyorum doğrusu. Bu halk eğer o filmlerden bir şeyler öğrenmiyorsa ben o filmleri neden yaptık diye hayıflanırım. Ancak filmlerimiz hala halkımız tarafından defaatle izleniyor.
Tarık, bizim ailemizin güzel yüzüydü, güzel yüzlüsüydü. Biz ailemizin en güzel oğlunu kaybettik. ‘Bizim aile’ diyorum çünkü o ailelerin içerisinde Tarık gibi, iyi kalpli ve onun gibi aşık olmak, onun gibi aşk yaşamak isteyenler var. Ailemizin içinde benim gibi bir ablası, Adile Naşit gibi sevgi yumağı bir annesi, Münir Özkul gibi hak ve hukuktan yana bir babası olmak isteyenler var.”
‘Her şeyden önce bir eğitimciydi’
Tarık Akan’ın eğitime verdiği öneme değinen Gruda, “Tarık Akan, ülkesini seven ileri görüşlü efendi ve de iyi bir insandı. Benim içinse her şeyden önce bir eğitimciydi. En sevdiğim yanı da eğitime önem vermesiydi. Zorla kazandığı o paraları gençlerin yetişmesi için harcadı. İnşallah onun o okulu da devam eder” dedi.
Tarık Akan’ın yol arkadaşlarından Müjdat Gezen için de benzer şeyi söyleyen Gruda şöyle devam etti: “Müjdat Bey de öyle eğitime yatırım yapıyor. Kim ne derse desin oradan bir yığın çocuk yetişti. Bir yığın da ben mezun ettim. Bunlar az buz şeyler değil. Bu zamanda eğitimle uğraşmak çok zor.”
Ailemizin en güzel oğlunu kaybettik
Ayşen Gruda, Tarık Akan’ı “Çok büyük bir aktör” olarak tanımlarken, Akan için, “Tarık, başka bir ülkede olsaydı şayet, Robert De Niro falan olurdu. Türkiye’de ise “Ah canım yaşlanmış” oluyor. Bunlar benim kendi düşüncem. Birçok filmde birlikte oynadık. Bana sinemanın püf noktalarını öğretti. Bir sahnede ben ‘Ayakkabılarım yanmış’ diye koşuştururken beni durdurdu ve ‘Türk sinemasında ayak görünmez’ dedi” şeklinde konuştu.
Ünlü oyuncu, Akan’ın dünya çapında bir aktör olduğunu belirterek Altın ayı almış bir insan olduğunu vurguladı.
“Yemek dahi yiyemiyorum. Çok üzülüyorum ülkeme”
Akan için “Halk tarafından çok sevilenlerden birisiydi. Halk onu anlıyor ve seviyordu. Anlamaya çalışıyordu” diyen Gruda, son yıllarda sinema dünyasındaki art arda kayıpların sanatçıların politik duyarlılığı ile ilgili olduğunu belirterek, “Uzun bir süredir ülkemden dolayı afiyetle bir yemek yiyemiyorum. Çok üzülüyorum ülkeme” dedi.
Gruda sözlerine şu şekilde devam etti:
“Biz sanatçılar çok hassas insanlarız. Herkesin 7 duyusu varsa bizim 17 duyusu var. Kimselerin göremediklerini görüp üzülüyoruz. Türkiye’nin bu durumuna çok üzülüyoruz. Trende çalışanlar, madenciler ve oyuncular çabuk ölen insanlardır. Stresli bir işimiz var. Kendimizi düzgün tutmaya çalışıyoruz. Kendini salıvermek diye bir lüks yok bizde. Dolayısıyla da ister istemez sağlığımız bozuluyor. Uzun bir süredir yemek yiyemiyorum ülkemden dolayı. Çok üzülüyorum ülkeme. Biz daha hassas yerlerden bakıyoruz.
‘Kaç öğretmen kaldı’
“Ama şöyle bir şey söyleyeyim, galiba millet olarak sağlıklı değiliz.
Annelerin ve babaların bile takmadığı bir mesele var: Pazartesi günü bu çocuklar boş sıralarda mı oturacak? Karşılarında öğretmen olarak kim duracak? Birinci sınıfa gidenler, ortaokul ve lisedekiler nasıl olacak da okula gidecekler? Kaç öğretmen kaldı?
Eğitimin maşallahı(!) var. Ama öğrenim ve eğitim bir arada olmazsa hiçbir işe yaramaz. Eğitim anne karnında başlıyor. Ödüm patlıyor. Erkekler ağlar. Erkekler kadınlara kadınlar erkeklere muhtaçtır. Kadın ya da erkek yoktur. İnsan vardır. Çocuklarımıza 6-7 yaşında, ailedeyken, güzel kitaplar okutuyoruz. Büyük bestecileri öğretiyoruz. Ressamları, mimarileri öğretiyoruz. Sonra okula gönderince de ‘sus otur kımılda’ oluyor.
Ben öğretmenim diyemem ama Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde, şu an gidemesem de üniversiteli çocuklar bana geliyor, çocuklarla, bir arkadaş, bir anne, bir çocuk olarak dertleşirdik. ‘Yapma etme!’ diye bir şey yoktu. Bu ne demek? Olumsuz eki nedir? Asla söylemedim. Söylemedik. Öğretmenlere o kadar çok iş düşüyor ki… Gençler çok huzursuz, kafaları karma karışık. Onlara çok üzülüyorum. Hayvan ve doğa sevgisi öğretilmeyen bir nesil yetişiyor.
Korkularım var. Politikadan çok insanı korkularım var. ”
‘Benim canım kardeşim!’
Usta oyuncu, Tarık Akan’ın acı kaybına ilişkin son olarak ise “Ailemizin en güzeli gitti. Işıklı yollarda gitsin nereye gidiyorsa” dedi ve Tarık Akan’a son cümlesinde Akan’ın filmiyle seslendi: “Benim canım kardeşim!”
birgun.net