RİESA
Almanya, 23 Şubat’ta gerçekleşecek erken Federal Meclis seçimleri nedeniyle olağanüstü günler yaşıyor.
Almanya Başbakanı Scholz partisinin genel kurulunda yeniden başbakan adayı seçilirken, CDU göçmenleri seçim programının odağına alarak oylarını artırmayı umuyor. Almanya’nın doğusundaki Riesa kasabasında da onbinlerce insan Dresden yakınlarındaki Riesa kasabasında gerçekleşen AfD parti kongresini protesto etti. AfD genel kurulu çevresinde kuş uçurtmayan polis, gazeteciler ve milletvekillerine karşı da orantısız şiddet uyguladığı görüldü. Alman gazeteciler canlı yayınlarında emniyet güçlerinin kendilerini görev yapmalarına engel olduğunu, uzun süre araçlarına ulaşamadıklarına dikkat çekerken bir memurun da polis köpeğini protestocunun üzerine sürdüğü ve onu ısırtmak istediği görüldü.
Polis Eyalet Milletvekili Nguyen’i bayılttı
Protestoda parlamento gözlemcisi, Sol Parti Saksonya Eyalet Milletvekili Nam Duy Nguyen ve bir meslektaşının da yol kenarında dururken yüzlerine yumruk yedikleri belirtildi. Nguyen’in yere düştüğü ve kısa bir süre bilincini kaybettiği öğrenildi. Milletvekili Nam Duy Nguyen “Bu deneyimi yaşamamış olmayı isterdim” dedi. Sol Parti Meclis Grubu Başkanı Susanne Schaper de karşı gösterinin parlamento gözlemcisi, Leipzig Milletvekili Nam Duy Nguyen’in polis memurları tarafından bayıltıldığı iddialarının bir an önce açıklığa kavuşturulmasını talep ederek “İçişleri Bakanı Armin Schuster’den konuyu büyük bir titizlikle soruşturmasını talep ediyoruz. Nam Duy Nguyen her zaman barışçıl davranmıştır.” dedi.
Dresden polisi görev başında saldırı şüphesiyle soruşturma başlattığını açıkladı. Emniyet Müdürü Lutz Rodig konuyla ilgili “Polis operasyonu sırasında bir milletvekili ve arkadaşının zarar görmesinden dolayı çok üzgünüz. Polis operasyonumuzun amacı kesinlikle bu değildi” açıklamasını yaptı
Dresden Polis Sözcüsü Marko Laske ise karşı güçlerin AfD parti kongresine yönelik protestosuna karşı polisin uyguladığı orantısız şiddet, sosyal medyada çokça tartışılan arbede görüntüleri ve polis köpeğinin kullanımıyla ilgili “Toplanma özgürlüğünün ve AfD etkinliğinin gerçekleşme hakkının korunması polisin zorunlu görevleridir. Polis zincirlerinin kırılması gerekiyorsa, bazı durumlarda doğrudan zorlama da kullanılır. Fotoğraflarda çok sağlam göründüğünü kabul ediyorum, ancak polisin görevlerini yerine getirmesi için bu gereklidir” dedi.
‘Remigrasyon’ artık parti programında
Riasa’daki parti kongresinde aşırı sağcı AfD’nin başbakan adayı resmen Alice Weidel oldu. Weidel teşekkür konuşmasında X üzerinden canlı yayın gerçekleştirdiği Elon Musk’a teşekkür etmeyi unutmadı. Weidel, Almanya’da göçmenleri hedef alan geri dönüş (remigrasyon) gerekiyorsa, geri dönüş olacak” ifadesini kullandı. Geri dönüş (Remigrasyon), bir süre önce aşırı sağcıların toplantısında kullanıldığı ortaya çıkmış, büyük tepki gösterilmişti. Geçen sürede ‘Remigrasyon’, hem AfD programına alındı hem de toplumun tepki göstermediği bir ifade haline getirildi.
Almanya’da istihbarat örgütünün son bir yıl içerisinde AfD’nin önemli görevlerinin büyük kısmında aşırı sağcıların bulunmasını tespit etmesi, mahkemenin de Thüringen Eyalet Başkanı Björn Höcke’ye ‘Nazi’ sıfatlandırılmasına izin vermesine rağmen, AfD yönetimi Nazilerle kendileri aralarında fark olduğu yönünde beyanlarda bulunup tarihi çarpıtmaktan geri durmuyor.
Weidel’den deli saçması iddia
AfD lideri Weidel, Elon Musk ile önceki gün X’te gerçekleştirdiği canlı yayında Hitler’in “sağcı değil komünist olduğunu” söyledi. Weidel, canlı yayında şu ifadeleri kullandı: ” (Nasyonal Sosyalistler) tüm sanayiyi devletleştirdi. (…) Tarihimizin bu korkunç döneminin en büyük başarısı Adolf Hitler’i sağcı ve muhafazakar olarak tanımlamaktı. Oysa o tam tersiydi. O muhafazakar değildi. Liberteryen değildi. Sosyalist komünist bir adamdı.”
Tarihçiler, Weidel’in iddiasının deli saçması olduğunu belirtti.
Tarihçi Thomas Sandkühler, DW’nin sorusuna verdiği yazılı yanıtta “Bayan Weidel’ın ortaya attıkları tamamen saçmalık. Bunları ciddiye alarak gündeme getirmek istemiyorum” dedi.
Çalışmalarında Nasyonal Sosyalizm dönemine odaklanan bir diğer tarihçi Michael Wildt de Weidel’ın iddialarını “büyük saçmalık” olarak nitelendirdi. Wildt DW verdiği demecinde “Hitler başından itibaren Marksizmle şiddetle ve acımasız biçimde mücadele etti ve ilk kurbanları, 1933’te toplama kamplarında hapsettiği, işkence ettiği ve öldürdüğü solcular, komünistler, sosyal demokratlar ve sosyalistlerdi” ifadelerini kullandı.
Thaelmann’ı Buchenwald toplama kampında katletmişlerdi
Die Linke (Sol Parti) Federal Milletvekili Gökay Akbulut da, Weidel’e sert tepki gösterenlerden oldu. Akbulut, sosyal medya hesabında “AfD lideri Alice Weidel’in X’te Adolf Hitler’in komünist olduğunu iddia etmesi sadece tarihsel açıdan saçma olmakla kalmıyor, aynı zamanda komünist inançları nedeniyle öldürülen binlerce Nazi rejimi kurbanıyla da alay ediyor.
Çok sayıda komünist direnişçi, Hitler rejimine karşı verdikleri cesur mücadelenin bedelini hayatlarıyla ödemiştir. Alman Komünist Partisi Başkanı Ernst Thälmann, 1944 yılında Buchenwald toplama kampında Hitler tarafından kurşuna dizilmiştir.
Siyasi gündemi için tarihi gerçekleri çarpıtan AfD’nin bu tarih tahrifatı kabul edilemez!” diyerek sert tepki gösterdi.
DW’nin teyit ekibinin de mercek altına aldığı bu iddia yanlış olmasının yanında Adolf Hitler liderliğindeki Nasyonal Sosyalist rejimde 1933-1945 yılları arasında gerçekleştirilen vahşeti de küçümsüyor. Almanya’da mahkemelerin kısmen aşırı sağcı uç olarak sınıflandırıp istihbarat örgütünün izlemesine izin verdiği AfD, sürekli kendisini Nazilerden ayrı tutmaya çalışıyor. Ancak ABD’de müstakbel Başkan Yardımcısı JD Vance gibi nüfuzlu figürler de Almanya’nın Nazi tarihine ilişkin kısmen yanlış ifadeleri yayıyorlar. Bu iddialara sosyal medyada pek çok kullanıcının inandığı ve onu paylaştığı görülüyor.
‘Nasyonal Sosyalizm’in anlamı
Brandenburg Politik Eğitim Merkezi’ne göre Nasyonal Sosyalizm, aşırı milliyetçi, antidemokratik, çoğulculuk karşıtı, antisemitik, ırkçı, emperyalist ve komünizm karşıtı bir ifade. Ayrıca bu ideoloji azınlıklıkların dışlanmasına ve soykırıma neden oldu.
Naziler, işçi sınıfının oylarını kazanarak 1933’te iktidara gelebilmek için sosyalizmin bazı fikirlerinden ve “sosyalist” ve “işçi partisi” gibi ifadelerden yararlandı. Ne var ki Nazilerin iktidara geldikten sonra çıkardıkları, iş ve sosyal güvenlik yasaları komünistlerin, sosyal demokratların ve sendikacıların şiddet görmeleri ve öldürülmesine yol açtı.
Sahra Wagenknecht Federal Meclise giremeyebilir
23 Şubat seçimlerinde Başbakan Olaf Scholz (SPD), aşırı sağcı Weidel’in yanısıra Friedrich Maerz (CDU/CSU) ile Federal Ekonomi Bakanı Robert Habeck başbakan adayı olarak sandığa gidecek. Seçimlere altı hafta kala Alman televizyon kanalı ZDF için Forschungsgruppe Wahlen tarafından yapılan ankete göre, sandıktan birinci parti olarak Hristiyan Birlik (CDU/CSU – yüzde 30) çıkacak. Ankette aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin oy oranı 21, Başbakan Scholz’un Sosyal Demokrat Partisi (SPD) yüzde 15, azınlık hükümetinin ortağı Yeşiller’in oy oranı ise yüzde 14 düzeyinde görülüyor.
Ankete göre federal hükümetin eski ortağı, liberal Hür Demokrat Parti (FDP), Die Linke (Sol Parti) ve Die Linke’den ayrılan popülist Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) yüzde 5’lik seçim barajını aşamıyor.