25.1 C
Almanya
Salı, Nisan 30, 2024

Suç ve Keza: İki asırlık tartışma

Oyuncular Cüneyt Sezer ile Barış Atay, Frankfurt’ta Das internationale Theater salonunda sahneledikleri Suç ve Keza oyunu ile adeta devleştiler. Cüneyt Sezer ile aynı zamanda TİP Milletvekili de olan Barış Atay, ustalıklarıyla izleyicilerden tam not aldılar. Onur Orhan’ın Rus Edebiyatı’nın ünlü yazarı Dostoyevskyi’nin iki ölümsüz roman kahramanını konuşturduğu oyunu Müjdat Albak sahneledi. Oyunda Dostoyevski kahramanları, Raskolnikow ve Porfirij yarım kalmış bir hesabı görmek için 153 yıl sonra tekrar bir araya geliyor. Edebiyat tarihinin, büyük tartışmalara neden olan bu iki kahramanı adeta günümüz dünyasını mercek altına alıp yönetim anlayışı, felsefe, politika, dünyanın düzeni, din ve etik üzerine amansız bir tartışmaya giriyorlar.

Barış Atay: Ben öncelikle oyuncuyum

Suç ve Keza’nın ‘Sadece Diktatör’ oyununun devamı mı sorularını yanıtlayan Barış Atay, yazarın aynı kişi olmasından kaynaklı dilin benzeştiği yerler olduğunu belirterek, “Politik bir oyun. Sadece Diktatör güncel politiğe, bir diktanın nasıl geliştiğine dair söylemi var. Fakat yeni dünya düzeni, dünyanın şirketler tarafından nasıl yönetildiğine dair daha sosyo politik açısından ele alınmış bir oyun. Özgürlüklerin çoğaltılıyormuş gibi yapılması konusu çok uzun zamandır bir iktidar hilesi. Toplumların gazını almak için sürekli Bir şey veriyormuş gibi davranılması, o iktidarın temel yapısını oluşturuyor. Siyaset ve tiyatro birbirini besleyen şeyler. Ben öncelikle oyuncuyum. Şuan bir milletvekili görevini yapıyorum. Ama sanatta bir boşluk yarattığım zaman, onun politik duruşumda da siyasi çalışmamda da boşluk yaratacağını düşünüyorum. Bu nedenle birbirinden ayırmıyorum. Politik tiyatroya devam ederken, siyasi görevimi de yerine getirmeye çalışıyorum. İkisi birbirinden bağımsız fakat birbirine bağlı. Önümüzdeki sezon da mutlaka bir oyun, belki bir film olacaktır” dedi.


Cüneyt Sezer, yazar Onur Orhan, yönetmen Müjdat Albak ve Barış Atay oyun sonunda sahnede buluştular

Tercih: Yanıtı izleyici versin

Oyunun ‘Sadece Diktatör’ün devamı olmadığını vurgulayan Onur Orhan da şunları söyledi: “153 yıl, Suç ve Ceza’nın yazıldığı tarihle bugün arasındaki yılların hesaplanmasıdır. Aslında yaşadığımız şeyler. Porfirij çok da geleceğe dair söylemde bulunmuyor. Raskolnikow karakteri de hep aynı tartışmayı yürütüyor. Budala’nın yolundan mı gideceğiz derken Budala romanına atıf var. Yoksa Yahova’nın baltası arasında bir seçim mi yapacağız? Bu yanıtı izleyiciye bırakma tercihinde olmaya çalışan bir oyun.”

“İnsanın kamilleşmesini dilerim”

Onur Orhan insanların daha çok bir yerlere aidiyet duygusu geliştirdiklerini, oyunda bunun tam tersine neden yer verildiği yönündeki soruyu da şöyle yanıtladı: “Raskolnikow, bir örgüte veya bir devlete bağlı insanların sadece sürüleşeceğini söylüyor. Ancak özgür bireyler elde edebilirsek, hatalı birşey yapacak olsa dahi, o insanın özgür olması gerektiğini söylüyor. Bir insanın piyano tuşu olmasını reddetmesi gerektiğini söylüyor. Bu da Dostoyevski’ye bir atıf. Metni yazarken sadece Suç ve Ceza değil, yazarın Yer Altından Notlar, Budala, yedi kadar kitabından hareket ettim. Raskolnikow, sürü halinde olduğunda buradan bir çıkışın olamayacağı tartışmasını yapıyor. Bronz insanlar, bilindiği gibi Napolyon olmak istemişti. Orayla ilgili bir eleştirisi de var. Çıkış yolu arıyor. O da sevgi ile adalet arasındaki denge. Anadolu geleneği açısından söyleyecek olursak, Celal ile Cemal arasındaki bir denge. Yazar olarak insanın kamilleşmesini dilerim. Dostoyevski de bunu diliyor. Ustaya sadakat göstermeye çalıştım. Dostoyevski çözümü sosyalist ahlak ile Hıristiyan duyarlılık arasında bir yerde görüyor. Dostoyevski’nin hayatının sonlarına doğru Rusların babalar geleneği ki bizde dedeler geleneğine benzer ile sosyalistlerin birleşimlerinden yeni insanların doğması ümüdi taşıdığını biliyoruz”
Onur Orhan yeni oyun düşünmediğini, bir sonraki çalışmalarının bir roman ve çocuk kitabı olacağını belirtti. egazete.de

Son Haberler

İlgili Haberler