2.1 C
Almanya
Pazartesi, Kasım 18, 2024

Pazartesi Yazıları: “Fremdschämen!” – Kenan Çığır

Prezervatif alırken utanıyorsunuz da aklımıza, sabrımıza, iyi niyetimize tecavüz ederken hiç utanmıyorsunuz.

Ne kadar güçlü ve bir o kadar da değişken bir duygudur… Utanmak!

Güçlüdür, yapılan hata hissedildiğinde bir parça yüreğimiz varsa altında eziliriz.

Değişkendir! Dün utandığımız, her daim utanılması gereken davranışlarımız ve yaklaşımlarımız, çıkarlarımıza göre alçakça değişkenlik gösterebilir. Bu değişkenlik, türlü kıvırma cümleleriyle de süslenebilir.

“Aslında öyle yapmak istememiştim!”
“O anlamda söylemedim!”
“Çarpıtmayın kardeşim!”
“Dün dündür… bugün beka sorunuyla cebelleşiyoruz!”

Sosyal hayatımızdaki davranışları, ilişkileri, bir manada yolumuzu belirleyen bu duyguyu çevremizde gördüğümüzde, bir yanımız sebep olduğu şeye kızsa da bir başka yanımız nedametini takdir eder.

Kösele gibi suratı olduğunu sandığımız herhangi insanın yüzünün kızardığını gördüğümüzde, yelkenlerimiz suya iner. Hiç üşenmeden böyle insanlarla empati bile kurarız.

Yaptığından, söylediğinden, yazdığından utanan insanları bir kenara koyduğumuzda, konu yazımızın başlığına gelir.

“Fremdschämen!” Başkası adına/namına utanmak…

Hani bir şey duyduğunuzda, gördüğünüzde, okuduğunuzda…

“Yok artık!
“Daha neler!”
“Vay öküz vay!”

Nidaları çıktığında ağzınızdan, irkilirsiniz ya! Avuç içleriniz terler… alt dudağınızı ısırır, “bok böceği” gibi kalırsınız ya!

Bu kalmışlığı bu aralar çok yaşıyorum.

İnsanların utanmazlıklarına şahit olduğumda, onların adına ben niye utanıyorumki? Niye yüzüm kızarıyor mesela? Utanmazların karşı tarafta sebep oldukları üzüntüler ve kötü hissedişler için, ben niye kala kalıyorum?

İnsanın öküzlüğü, duygusuzluğu, vahşiliği, vicdansızlığı beni niye bu kadar etkiliyor?

Kızmıyorum inanın, sadece üzülüyorum…

İnsanlığın geldiği bu pespaye düzeye üzülüyorum.

“Ben yaptım… benim sayemde… benden gayrısı hikaye!” laflarından gına geldi artık.

Gerçekten bir insana faydan dokunuyor, onun hayatına anlam katıyor, onun ufkundaki engelleri kaldırabiliyorsan ne mutlu sana da…. bu yaptığını o insanın gözüne neden sokuyorsun? O insanı ya da sevdiklerini neden eziyorsun? Yaptığını yüceleştirirken, karşı tarafı değersizleştirdiğini neden görmüyorsun?

Mesela birileri, “Şunu şunu şunu yaptık, gözünüze dizinize dursun!” deyip halka küfür ettiğinde ben utanıyorum.

Mesela birileri, evladını depremde kaybeden bir babayla kentsel dönüşüm üzerinden billur geçtiğinde, ben yerin dibine geçiyorum.

Mesela birileri, koltuğunu kaybetmemek adına kadını yok saymayı şart koşan bir partiyle anlaşmaya vardığında, o birilerinin seçmeni yerine benim yüzüm kızarıyor.

Mesela birileri, çocuğu ya da kadını istismar edenleri korumak adına “Rızası vardı!” dediğinde, avuç içlerim terliyor.

Mesela birileri:
Çocuğun ve kadının istismarına yaptıkları ve/veya yapamadıkları ile vesile olup, aile kutsiyetinden bahsetmiyorlar mı…

İnsanlar çadır, su, elektrik, tuvalet bulamazken, felaket bölgesinde her yere yetişip her önlemi aldıklarını yumurtlamıyorlar mı…

Alt geçitlerde sudan ve çamurdan boğularak ölen insanların… lodoslu havada sobadan tepen dumanla boğulan insanların… işsizlikten ve gelecek korkusundan boğulacak gibi olan gençlerin… ay sonunu nasıl getireceğini düşünürken nefessiz kalan emeklilerin olduğu bir ülkede… on büyük ekonomi masalını temcit pilavı gibi önümüze sürmüyorlar mı…

Dudaklarım kanıyor ısırmaktan.

Diyanet işlerini, bir partinin sözcüsü haline getirdiklerini görüp de ses bile çıkartmayan Müslümanlar adına…

Çadırı, barbunyayı, ikinci el giysiyi ve kanı “babalar gibi” satanları eleştirmeyen, eleştirmeye cesaret edemeyen sıradan halk adına…

Partisine, liderine, ideolojisine ölümüne bağlı olup da hiçbir haksızlığı, hiçbir yanlışı, hiçbir yalanı umursamayarak … gözünü, kulağını ve ağzını kapatan “maymunlar” adına…

Ben utanıyorum, ben!

Prezervatif alırken utanıyorsunuz da aklımıza, sabrımıza, iyi niyetimize tecavüz ederken hiç utanmıyorsunuz.

Yaşam şeklimizden, dayanışmamızdan, sorgulayıp araştırmamızdan utanıyorsunuz da çalmaktan, talandan ve kuyruklu yalanlarınızdan hiç utanmıyorsunuz.

Kadını zekasıyla, çalışkanlığıyla, üretkenliğiyle toplumun aynası olarak görmemizden utanıyorsunuz da anneniz dışındaki her kadını potansiyel düşman olarak görmekten hiç utanmıyorsunuz.

Yeter artık!

Yeter!

Sizin utanmazlıklarınızdan utanmaktan bıktık artık.

Sizin adınıza utanmaktan yorulduk artık.

Düşün yakamızdan artık!

Düşün be kardeşim!

Günaydın… Sağlıklı, neşeli ve yüzümüzün başkaları adına kızarmadığı bir hafta diliyorum.

Kenan Çığır
20.3.2023

Foto: Pixabay / Anita S.

Son Haberler

İlgili Haberler