GÜRSEL KÖKSAL
Bir ITB (Internationale Tourismus Börse – Uluslararası Turizm Borsası) daha sona erdi. Almanya‘nın başkenti Berlin‘de gerçekleştirilen dünyanın en büyük turizm fuarı ITB‘ye 186 ülkeden yaklaşık 10 bin kurum ve şirket katıldı. Tabii bu katılımcıların yüzde 80‘i „dünya seyahat şampiyonu“ olarak bilinen ev sahibi ülke Almanya‘dandı.
Fuarı 5 gün boyunca 110 bini bu sektörün çalışanları ya da uzmanları olmak üzere 170 bin kişi ziyaret etti. Sözkonusu ziyaretçilerin üçte ikisinin turizm sektörünün karar alma, ürün geliştirme ve satın alma yetkilerine sahip yönetici ve uzmanlarından oluştuğu tahmin ediliyor. ITB bu nedenle „turizm sektörünün dünya çapındaki önde gelen Think Tankı“ rolünü üstleniyor. Bu fuarda öne çıkan turizm sektörüne ilişkin beklenti ve öngörülerin gerçekleşme olasılığı çok yüksek. Tabii uluslararısı seyahat ve tatil güvenliği açısından mevcut durumda büyük değişiklikler olmazsa.
ITB 2018 bir yandan sektörün aktörleri arasındaki ilişkilere platform olarak hizmet ederken, bir yandan da hızla gelişen dijitalleşmeden, güvenlik sorunlarına sektörü ilgilendirilen hemen her konu, fuar kapsamında gerçekleştirilen ve bu alanın en yetkin isimlerinin katıldığı toplantılarda ele alındı. Sonuç itibarıyla sektör açısından önümüzdeki döneme ilişkin çok olumlu bir tablo çıktı ortaya. Sektörün önde gelen isimleri, her fırsatta son yıllardaki gerilemelerin aksine 2018‘e yönelik rekor beklentileri doğrulayan görüşleri dile getirdiler.
TÜRKİYE‘NİN ITB ATILIMI
Fuara katılan yaklaşık 190 ülke arasında, her yıl olduğu gibi Türkiye de yer aldı. Son yıllardaki büyük gerilemeye rağmen halen dünyanın önde gelen seyahat ülkeleri arasında yer alan Türkiye, Kültür ve Turizm Bakanlığı‘nın organizasyonuyla düzenlenen „ulusal stand“la temsil edildi. Turizm sektöründen 130‘a yakım kurum ve şirketin katıldığı Türkiye ulusal standında, Türkiye‘nin tatil çeşitliliği, kültürel ve tarihsel zenginlikleri çeşitli boyutlarıyla, tanıtılmaya çalışıldı.
Hem Kültür ve Turizm Bakanı‘nın, hem de Dışişleri Bakanı‘nın bizzat ziyaret ettiği „ulusal stand“ın yanısıra, fuarın diğer alanlarında da Türkiye‘yle bağlantılı çok sayıda turizm şirketi yer aldı. Sadece bu fuarın katılımcıları ve ziyaretçilerini Berlin‘e getirmek üzere Antalya, İstanbul ve İzmir‘den bir günde özel olarak toplam 11 uçağın kaldırıldığı dikkate alınacak olursa, sıkça duyulan „Türkiye‘den ITB‘ye çıkarma“ vurgusu haklılık kazanıyor.
Türkiye, 2018’de Almanya pazarını yeniden kazanmayı hedefliyor. Türkiye’nin Berlin Turizm ve Kültür Müşavirliği Sorumlusu Hüseyin Gazi Coşan 2018 hedefine ilişkin açıklaması şöyleydi: “Dünyanın en büyük açık hava müzesi Türkiye, başta aile turizmi olmak üzere, çok boyutlu seyahat ve tatil yapma imkanı sağlayan bir ülke konumundadır. Eşsiz fiyat kalite politikasıyla rakipsiz olan Türkiye’nin Almanya pazarına güçlü bir dönüş yapacağına ve Almanya’nın yine Türkiye’ye en çok turist gönderen ülke konumuna geleceğine inanıyorum.”
TARİH, KÜLTÜR, TATİL
„Türkei immer wieder schön“ (Türkçe‘ye „Türkiye her daim güzel!“ olarak da aktarılabilir) sloganı altındaki tanıtımın görsel açıdan en dikkat çeken unsuru, toplam alanı 3000 metrekareyi aşan ulusal standın tam ortasında yer alan Troia Atı‘ydı. 2004 yılında çekilen Hollywood filminde kullanılan ve bir süreden beri anıt olarak Çanakkale‘de yer alan, daha küçük ölçekteki bir kopyası, „Troia Yılı“ ilan edilen 2018 yılında tüm dünyayı, insanlık tarihinin en zengin efsanesinin yaşandığı Çanakkale ve çevresine davet ediyordu.
Tabii sadece „Troia Atı“ değil, Kapadokya‘daki peri bacalarından, Nemrut Dağı‘daki tanrı heykellerine, Göbekli Tepe‘deki dünyanın en eski tapınağındaki dikili taşlardan, istanbul‘daki Galata Kulesi‘ne, Türkiye‘nin dört bir köşesinin tarihi derinliğini yansıtan eserlerin kopya maketleri Türkiye standının yer aldığı salonun çeşitli yerlerine serpiştirilmişti. Standın oldukça geniş bir alanında da cam işlemeciliği, ebru, kazaz, çömlek ve çini gibi geleneksel Türk el sanatları tanıtıldı.
Standın ana girişinde THY‘ye ayrılan büyük alanın bir köşesinde halen yapımı sürmekte olan yeni İstanbul havaalanının büyük bir hareketli maketi yer aldı. Türkiye‘den UNESCO Dünya Kültürel Mirası listesine giren zenginliklerimizin tanıtımı için özel bir stand hazırlanmıştı.
Başta TÜRSAB (Türkiye Seyahat Acentaları Birliği) olmak üzere önde gelen turizm örgütleri ve birlikler, valilikler, belediyeler, acenta, operatör ve oteller kendilerine ayrılan standlarda tanıtım ve bilgilendirme faaliyetlerini sürdürdüler.
Bir köşede de 2018 yılının „Türk Dünyası Kültür Başkenti“ seçilen Kastamonu, yöresel mutfağından örneklerle görücüye çıktı.
Fuar boyunca ziyaretçilere çay, ayran, Türk kahvesi ve simit ikram edildi…
TÜRKİYE‘Yİ TERCİH EDENLER ARTIYOR!
Türkiye‘nin sekiz yıl önce „konuk ülke“ olarak katıldığı dünyanın en önemli turizm platformuna böylesine büyük ve renkli katılımı önemli. Sektörel istatistikler ve son gözlemler Almanya başta olmak üzere çeşitli Avrupa ülkelerinden tatil ülkesi olarak Türkiye‘yi tercih edenlerin sayısının yeniden artacağını gösteriyor. 2016‘da dibe vuran Türk turizminin buna ihtiyacı var.
Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, ulusal standı ziyareti sırasında, Berlin Büyükelçiliği‘nde ITB‘ye katılan turizmcilere verilen yemekte ve fuarda düzenlenen basın toplantısında yaptığı açıklamalarda Türkiye‘nin bu yıl 5 milyonu Almanya‘dan olmak üzere 38 milyon turisti ağırlama hedefini dile getirdi.
Kurtulmuş‘tan kısa bir süre sonra ulusal standa gelen ve bir süre onunla birlikte fuar katılımcılarını ziyaret eden Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da yaptığı açıklamalarda aynı hedefleri vurguladı. Türkiye‘ye yönelik artış konusunda onlarla hemfikir olan Alman Seyahat Acentaları Birliği‘nin (DRV) öngörüsü ise bu ülkeden gelecek turist sayısının 4 milyonu aşabileceği şeklindeydi.
Zorlu geçen 2016 yılına göre toparlanma yılı olan 2017‘nin rakamları Türk turizminde yükselişin devam edeceğini gösteriyor. Bakanların önlerine koydukları iyimser hedeflere ulaşılıp, ulaşılmayacağını ise önümüzdeki aylarda göreceğiz. Ancak Ankara ile Berlin arasında yaşanan siyasal yumuşamaya rağmen, iki ülke ilişkilerini büyük ölçüde tahrip eden krizin etkileri halen devam ediyor. Alman kamuoyu ve medya Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın bu ülkeye yönelik „nazi, faşist“ gibi ağır suçlamalarını kolay kolay unutmayacak gibi, Türkiye‘deki ağır demokrasi, hukuk ve insan hakları ihlallerine ilişkin haberler halen Alman medyasında geniş yer buluyor… Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu‘nu evinde ağırlayan, ona Türk usülü çay demleyip, ikram eden „senli-benli“ meslektaşı Sigmar Gabriel, tüm beklentilere rağmen bakanlığının Türkiye‘ye yönelik „seyahat uyarısı“nı iptal etmedi.
Ancak yukarıda vurgulandığı gibi 2017‘den itibaren Batı Avrupa pazarında olmasa bile genel olarak ciddi bir artış yaşanıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı‘ndan yapılan açıklamaya göre 2018‘in ilk ayındaki artış, bir önceki döneme göre yüzde 38‘i buldu. Burada en büyük pay, tatil için yeniden Türkiye‘yi tercih eden Rus turistlerin. 2017‘de Türkiye‘ye Rusya‘dan gelen turist sayısı 4 milyona yaklaştı ve bu artış devam ediyor. Sektörün önde gelenleri bu yıl Rus turist sayısında yüzde 20 artış bekliyorlar. Rusya‘dan gelen turist sayısı artıyor, ancak gelen turistlerin yaptığı harcamalar büyük ölçüde düşmüş durumda. 2013‘te Türkiye‘ye gelen her Rus turistin kişi başı harcaması 800 dolar iken, bu rakam geçen yıl 600 dolara kadar gerilemiş durumda.
ASIL HEDEF AVRUPA PAZARLARI
Türk turizminin öncelikli hedefi Avrupa pazarlarını yeniden kazanılması. TÜRSAB‘ın yayınladığı rapora göre 2017 yılında toparlanma görülse de Avrupa pazarından Türkiye‘ye yönelik talepteki gerileme devam etti. Bu durumu Almanya pazarına bakarak görebiliriz. Türkiye 2015 yılında 5.5 milyon Alman turist ağırlamıştı, bu sayı 2016‘da 3.8 milyona geriledi, 2017‘de de bu sayı 3.5 milyon civarında oldu. Aynı dönemde Britanya‘dan gelen turist sayısında yaklaşık 1 milyon, Hollanda‘dan gelenlerde 420 bin, Fransa‘dan gelenlerde de 260 bin azalma oldu.
Ancak bu gerilemeye rağmen Türkiye yine de Almanların tatil için tercih ettiği ülkeler arasında ön sıralarda yer alıyor. „Stiftung für Zukunftsfragen“ın (Gelecek Sorunları Vakfı) araştırmasına göre Türkiye 2017‘de Almanların Avrupa‘da tercih ettiği ülkeler arasında dördüncü sırada yer alıyor. 2017‘de gelen 3.5 milyon turistle Ruslardan sonra Türkiye‘de tatil yapan en büyük turist grubunu yine Almanlar oluşturuyor.
SEKTÖRÜN ÖNDE GELENLERİ UMUTLU
Türk turizm sektörünün önde gelenleri, uzmanlar ve fuarı ziyaret eden iş dünyasının temsilcileri hem tüm dünya pazarları açısından, hem de başta Almanya olmak üzere Avrupa pazarları açısından, bakanlar Kurtulmuş ve Çavuşoğlu gibi umutlu. Özellikle Avrupalı turistin yeniden kazanmayı hedefleyen tanıtım çalışmaları ve yeni ürünlerle Avrupalı turist sayında iki haneli artış yakalamayı hedefliyorlar.
Turizm sektörünün önde gelen isimlerinden TÜRSAB Yurtdışı İlişkileri Temsilcisi Hüseyin Baraner de bu beklentileri paylaşıyor. Ama uyarıları da var… Şöyle diyor:
„Eğer yeni krizler yaşamak istemiyorsak, Türk turizmini yeni ürünlerle güçlendirmemiz lazım. Zengin bir tarihi kültüre sahip Anadolu, bunun için çok imkan sunuyor. Anadolu artık eskisi gibi değil. Yolları, hastaneleri, konaklama altyapısı var. Bizim Anadolu kültürünü piyasaya etkili bir biçimde sunmamız lazım. Anadolu‘ya turizm artarsa, bu sahil turizmini de güçlendirir.“
Gelecek yılki ITB, yine Mart ayında (6-10 Mart) gerçekleştirilecek. Bu yıl Almanya‘nın doğusundaki eyaletlerden Mecklenburg-Vorpommern (Federal Şansölye Angela Merkel‘in memleketi!) „konuk ülke“ olmuştu, gelecek yılın „konuk ülkesi“ ise Malezya olacak. (12 Mart 2018)