TİP Milletvekili Şık, Soylu’ya bomba taşıyan polis hakkında, “Suç ortakları kimlerdir?” diye sordu.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Ahmet Şık, Hakkari’de bir polis memurunun aracında 52 buçuk kilo patlayıcı ile yakalanmasını Meclis gündemine taşıdı. Şık, İçişleri Bakanı Soylu’ya konuya ilişkin 18 soru yöneltti.
Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde, sürücülüğünü bir polis memurunun yaptığı araçta yapılan aramalarda, stepne havuzunun alt kısmına yapılmış zula içerisine gizlenmiş vaziyette 133 parça halinde 52 kilo 500 gram patlayıcı madde ele geçirildi.
Konuyla ilgili konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Hakkari İl Emniyet Müdürlüğünce gerçekleştirilen operasyonun Asena Analiz Programı üzerindeki çalışmalar sonucunda yapıldığını aktardı. Şüpheli polisin ifadesinde külçe altın getirdiğini anlattığını ancak bu ifadenin kendileri tarafından inandırıcı bulmadıklarını belirten Soylu, hedefin İstanbul olduğunu patlayıcıların aktarımının Kuzey Irak’tan yapıldığını söyledi.
Soylu ayrıca şüpheli polis memurunun 2019 yılında kablo hırsızlığı ile ilgili adli bir suç nedeniyle meslekten ihraç edildiğini ancak mahkeme kararıyla görevine geri döndüğünü belirterek, “Sonra başka bir yere vermişiz, oradan da İstanbul’da bir yere geçmiş. Çok sıkıntılı bir tip bu. Kablo hırsızlığı yapmış. Bu tür ucuzlukları çok. Buralarda görev yaptığı için buna hülle yapmışlar ve ele geçirmişler” dedi.
MECLİS GÜNDEMİNDE: BAKAN SOYLU’YA 18 SORU
Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündemine taşıdı. Şık, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi verdi.
Şık, önergesinde Soylu’ya şu soruları yöneltti:
– Şüpheli polis kimliği kamuoyuyla paylaşılacak mıdır?
– Şüpheli polis ne zaman göreve başlamıştır? Hangi tarihlerde nerelerde ve hangi birimlerde çalışmıştır?
– Şüpheli polisin kendisi ve yakın akrabalarının mal varlığı ile banka hesaplarında geliriyle orantısız bir artış tespit edilmiş midir?
– Şüpheli polisin kullanımında olan cep telefonlarının HTS kayıtları araştırılmış mıdır?
– İstanbul Maltepe’de görevli iken Zonguldak’a tayini çıkan şüpheli polisin ameliyat olacağına dair bir rapor sunması üzerine izne ayrıldığı ve yeni görev yerine gitmediği iddiaları doğru mudur?
– Şüpheli polisin, zula bölümünde patlayıcı ele geçirilen aracın ruhsatının üzerine yapıldığı ve kuryelik görevi karşılığında kendisine 400 bin TL ödeme yapılacağı iddiaları doğru mudur?
– İçişleri Bakanı’nın “Bu tür ucuzlukları çok. Sıkıntılı bir tip” diye tarif ettiği ve “kablo hırsızlığı” nedeniyle meslekten ihraç edilen bir polis memuru mahkeme kararıyla görevine nasıl dönebilmiştir?
– İktidar yanlısı olmayan yurttaşların sosyal medya hesaplarının titizlikle incelendiği, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun MOBESE vasıtasıyla izlenip kayıtlarının medyaya sızdırıldığı ve herkesin telefonlarının dinlenildiğinden şüphe ettiği bir siyasal iklimin yaşandığı bir dönemde İçişleri Bakanının ifadesiyle “Bu tür ucuzlukları çok. Sıkıntılı bir tip” olan ve kablo hırsızlığından ihraç edilmiş bir polis memuru ve benzeri suç ilişkileri içinde olan polis memurları istihbarat birimleri tarafından neden izlenmemiş ve suç gerçekleşmeden önlem alınmamıştır?
– Söz konusu patlayıcıların yapılan laboratuvar incelemesinde türü ve menşei belirlenmiş midir?
– Şüpheli polis daha önce de benzer bir kuryelik faaliyetinde bulunmuş mudur?
– Şüpheli polis ifadesinde daha önce de yine aynı güzergahtan İstanbul’a otomobille bir sevkiyat gerçekleştirdiği ve külçe altın getirdiğini düşündüğünü söylemiş midir?
– Şüpheli polis, yapılan ilk sorgusunda ne ifade vermiştir? Kimleri suçlamıştır? Suç ortakları kimlerdir?
– Şüpheli polis söz konusu patlayıcıları kim ya da kimlerden teslim almış, kim ya da kimlere teslim edecektir?
– Bir saldırı gerçekleştirilmesi, halinde çok sayıda can kaybına neden olacak patlayıcılar nerede ve kime karşı kullanılacaktı?
– İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, patlayıcıların ele geçirildiği operasyonun Asena Analiz Programı üzerinden yapılan çalışmalar sonucunda yapıldığını söylemiştir. Asena Analiz Programı üzerinden yapılan çalışmalarda aracın şüpheli olduğu tespit edilmişken neden kontrollü teslimata izin verilerek patlayıcıların alıcı da yakalanmamıştır?
– 11 Eylül 2007’de, Ankara’da Kurtuluş katlı otoparkında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a suikast yapmak amacıyla içinde bomba yüklü bir şekilde bekletilen bir araç bulunduğu iddia edilmişti. Olaydan birkaç gün sonra Eskişehir’den Ankara’ya giden bir otobüste yolculuk yapan İdris Nakçi bomba yüklü araçta bulunan telefonda adına SİM kart olduğu gerekçesiyle gözaltına alınmış, soruşturma neticesinde Nakçi ile beraber Mustafa Bayar ve Ali Sayan tutuklanmıştı. Bomba yüklü araçta bulunan cep telefonu ve SİM kartının HTS kayıtlarına göre Van’ın Güroymak ve Bahçesaray ilçelerinde kullanıldığı ve Erdoğan’a suikast yapılacağı iddia edilen günlerde İdris Nakçi’nin Eskişehir’de olduğu belirlenmişti. Avukatının, müvekkili İdris Nakçi’nin Eskişehir’de olduğunu kanıtlamak için gözaltına alınmadan önceki iki gün boyunca yürüdüğü tüm sokakların listesini mahkemeye verip MOBESE ve özel kamera kayıtlarını istemesine rağmen kayıtların silindiği de ortaya çıkmıştı. Ancak Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılama sonunda İdris Nakçi ve Ali Sayan ağır hapis cezaları almış ve karar Yargıtay’ca da onanmıştı. Sonradan ise olayın, Fethullahçı polislerin bir komplosu olduğu ortaya çıkmıştı. Fethullah Gülen Cemaati mensubu polisler önce Van’da içine 580 kg. patlayıcı koyulan minibüsü Ankara’ya getirmiş ve Kurtuluş’taki çok katlı otoparka bırakmış, ardından da 11 Eylül 2007’de otoparkta yakalanmış gibi kamuoyuna duyurularak Recep Tayyip Erdoğan’a suikast planlandığı iddia edilmişti. Bu örnek olayda da görüldüğü üzere geçmişte devlet içine yuvalanmış güç odaklarının bir benzerinin komplosu mu söz konusudur?
– Gerçekleştirilen bu operasyonda devlet ve iktidar içi güç savaşında bulunan kimi odakların birbirine karşı mücadelesinin bir kanadının yaptığı kanlı bir plan diğer tarafın hamlesiyle bozulmuş mudur?
– Suç örgütü lideri Sedat Peker’in ifşa ve itiraflarında adı sıkça geçen ve hakkındaki iddialar nedeniyle sıkıntılı günler geçiren ve son olarak Adana’da, Furkan Vakfı üyelerine yönelik sokak işkencesi ve polis şiddeti görüntüleri nedeniyle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun eleştirilerin hedefinde olduğu bir dönemde böyle bir olayın yaşanması tesadüf müdür? ilerihaber.org