3.6 C
Almanya
Cuma, Kasım 8, 2024

Avrupa’daki yazarlardan 60’ncı yıla antolojik katkı – Gürsel Köksal

Almanya başta olmak üzere Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan yazar ve şairlerin kurduğu edebiyat grubu ATYG’nin antolojisinde, Türkiye’den Almanya’ya 60 yıllık göç tarihinin insanlar üzerindeki olumlu yanları ve “acı vatan edebiyatı son verilmelidir artık” mesajı öne çıkıyor.

Acı vatan edebiyatına son!

GÜRSEL KÖKSAL

Türkçe’nin büyük yazarlarından Fakir Baykurt tarafından başlatılan iki edebiyat girişiminin devamı olarak kurulan Avrupa Türkiyeli Yazarlar Grubu (ATYG), Türkiye’den Almanya’ya göçün 60’ncı yılını, üyelerini ve eserlerini tanıtan geniş kapsamlı bir antolojiyle belgeledi.
“Göç-İnsan-Edebiyat / 60 Uzun Yıl” başlıklı antoloji, ATYG’nin geçtiğimiz günlerde Almanya’nın Recklinghausen şehrinde gerçekleştirilen üç günlük “bahar toplantısı” kapsamında tanıtıldı. 420 sayfalık eser, grubun üyelerinden 24 yazar ve şairin yazı, şiir, söyleşi ve fotoğraflarıyla, yayınlanmış kitaplarının tanıtımlarını içeriyor.
Aynı zamanda ATYG’nin Eşbaşkanı olan Tanınmış Yazar ve Eğitimci Kemal Yalçın, “Yayın Yönetmenliği”ni üstlendiği eseri şöyle tanıtıyor:
“60 uzun yılda bizler Almanya’yı, Almanya bizleri değiştirdi. Göçün ilk 20-25 yılında Almanya ‘acı vatan’ olarak nitelendiriliyordu. Zamanla ‘acı vatan’ ‘ikinci vatan’ haline geldi. Bu antolojideki öykülerde, yazılarda, şiirlerde ve kitap tanıtımlarında 60 yıllık göç tarihinin insanları olumlu yönde nasıl değiştirdiğini ve edebiyatın bu değişim sürecindeki etkilerini okuyabilir, umutlu ve mutlu olabilirsiniz.”
Almanya’daki Türkçe’yi ve Türkçe edebiyatı bir zenginlik olduğunu vurgulayan Yalçın, “Bu zenginliğin yok olmaması, serpilip gelişmesi” için de önerilerini sıralarken, “Acı vatan edebiyatına artık son verilmelidir!” çağrısında bulunuyor.

ATYG’NİN BAHAR TOPLANTISI

Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nin (SPD) Recklinghausen’deki “Salvador Allende Eğitim Merkezi”ndeki “barış ve edebiyat” konulu toplantıya, Almanya, Hollanda, İsviçre ve Türkiye’den ATYG üyeleri katıldı. Ressam Öğretmen Yüksel Akpınar’ın eserlerinin sergilendiği üç günlük toplantıda, “Alman edebiyatında barış” konusu Helmut ve Nevin Lutz tarafından, “Kürt edebiyatında barış” konusu da Sırrı Ayhan tarafından anlatıldı. İzmir’den gelen Prof. Dr. Kamuran Elbeyoğlu ve Doç. Dr. Osman Sirkeci, “Dünya Sokak Satıcıları Birliği”nin kuruluşu ve çalışmaları hakkında bir konferans verdiler. Üyelerin yayınlamış oldukları ve üzerinde çalıştıkları projeleri tanıttılar, Agop Yıldız’ın sazı eşliğinde şiirler okuyup, türküler söylediler.

FAKİR BAYKURT EDEBİYAT OKULU

Toplantıda ATYG logosunun altında “Kurucu Onursal Başkan: FAKİR BAYKURT” yazılmasına da oy birliğine karar verildi. ATYG, Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan Türkçe, Kürtçe ya da başka dillerde yazan yazar ve şairler tarafından Fakir Baykurt’un 1986 yılında kurduğu “Kuzey Ren Vestfalya Türkiyeli Yazarlar Çalışma Grubu” ve 1990’da Duisburg’da kurulmuş olan “Fakir Baykurt Edebiyat Kahvesi”nin devamı olarak 2010 yılında kurulmuştu.
Türkiye’deki eğitim emekçilerinin hak mücadelesinin öncülerinden, çağdaş Türk edebiyatının önde gelen isimlerinden Fakir Baykurt, 1979 yılında göçmen işçiler konusunu incelemek üzere, hükümetten gelen bir davetle Almanya’ya gelmişti. Türkiye’deki eğitimcilik ve yazarlık yıllarında ağır baskılarla karşı karşıya kalan, hapse atılan ve yargılanan büyük yazar, bir süre sonra Türkiye’ye dönecekti, ancak bu arada gerçekleşen 12 Eylül askeri faşist darbesinden bundan vazgeçti. Yazarlık ve eğitimcilik yaşamını Almanya’da sürdüren Baykurt, bu sürede birçok eser kaleme aldı, Türk edebiyatının Almanya’daki gelişimine ve burada genç yazarların yetişmesini büyük katkılarda bulundu. 16 yıl boyunca Türkiye’ye gidemeyen Baykurt, Nisan 1999 genel seçimlerinde ÖDP’den İzmir Milletvekili Adayı olarak ülkemizdeki siyasi mücadeleye de katkısını sürdürmüş, aynı yıl ekim ayında Essen’de yaşamını yitirmişti.
Büyük Yazarı “Kurucu Onursal Başkan” olarak kabul eden ve bundan önce de “Fakir Baykurt Edebiyat Okulu” olarak bilinen ATYG, Almanya ve Avrupa’daki göçmen yazar örgütlerinin en verimlisi. Yazar ve şairlerin daha nitelikli ürünler vermesine ortam sağlayarak sanatsal çerçevede iletişim kurmak ve paylaşım sunmak amacıyla faaliyet gösteren grup, kuruluşundan bu yana üyelerinin çalışmalarını teşvik etmek ve tanıtmak için okuma günleri ve çeşitli kültürel etkinlikler düzenliyor.
ATYG’nin “yarattığı yazma heyacanı ve düzenlediği etkinliklerle Avrupa’da Türkçe edebiyatın gelişmesi ve tanıtılmasına önemli katkılar sağladığına işaret eden” Eşbaşkan Nevin Lutz, grubun ilkelerini şöyle dile getiriyor:
“ATYG üyelerinin farklı etnik, inanç, kültür ve siyasal çeşitliliğine saygılı olmayı, insanlığı ve dünyamızı tehdit eden toplumsal sorunlara ve iklim değişikliklerine karşı duyarlı davranmayı ilke edinmiştir.”

ALMANYA’DA TÜRK EDEBİYATI MI, TÜRKÇE EDEBİYAT MI?

Kemal Yalçın

ATYG üyelerinin ve eserlerinin tanıtıldığı “60 Uzun Yıl” antolojisinin Yayın Yönetmenliği’ni Kemal Yalçın üstlendi.
Almanya’ya 1982 yılında “siyasi mülteci” olarak gelen Kemal Yalçın, burada 30 yıl boyunca öğretmenlik yaparak, binlerce öğrencisine Türkçe’yi öğreten ve bu arada kendisine çok sayıda saygın ödüller getiren 35 kitap yayınlayan tanınmış bir yazar ve eğitimci.
Antolojinin kendisiyle ilgili bölümüne Yalçın’ın Türkiye’den Almanya’ya gelmeden önceki son dönemlerini işleyen bir öyküsünün yanısıra, başka yazıları da bulunuyor. Burada Yazar Fakir Baykurt’un Almanya’daki Türkçe edebiyata katkısını ve ATYG’nin öncülü “Kuzey Ren Vestfalya Türkiyeli Yazarlar Çalışma Grubu”nun kuruluşunu anlatıyor, bu grubu Baykurt’la birlikte kuran Halil Ünal’la yaptığı uzun bir söyleşisine yer veriyor. Antolojinin ikinci bölümünde yer alan kitap tanıtım yazılarının büyük bölümünde de imzası bulunan Yalçın’ın “Almanya’daki Türkçe ve Türk Edebiyatı” başlıklı incelemesi ise, Türkçe’nin Almanya’daki durumu, geçmişi ve geleceğine ilişkin önemli bilgiler ve öngörüler içeriyor.
Burada Türkçe’nin sadece Türkiye’den göçmüş Türkler tarafından değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ya da Almanya vatandaşı olan Kürtler, Lazlar, Ermeniler, Rumlar, Araplar, Süryaniler, Gürcüler, Çerkezler tarafından da “ortak anlaşım dili” olarak kullanıldığını vurgulayan Yalçın, bunun Yunanistan, Kıbrıs, Makedonya, Bulgaristan’dan gelmiş olan Türkler için de geçerli olduğunu hatırlatıktan sonra, “Almanya’da Türk edebiyatı” ve “Almanya’da Türkçe edebiyat” tartışmasına katılıyor:
“Avrupa’da toplam beş milyon dolayında insan Türkçe’yi günlük anlaşım dili olarak kullanmaktadır. Türkçe, Almanya’da ve genel olarak yurt dışında yazar, şair, sanatçı vb. tarafından bir kültür dili, bir edebiyat dili olarak kullanılıyor. Birçok Kürt yazarı eserlerini Türkçe yazıyor. Türkçe yazan Türk yazarlarından çoğu Alman vatandaşlığına geçmiştir. Türkiyeli çeşitli uluslardan birinci ve ikinci nesilden okuyucuların çoğu Türkçe yazılmış eserleri tercih etmektedir.
Bu veriler ışığında Almanya’da ya da yurt dışında sadece ‘Türk edebiyatı’ndan söz etmek, Türkçe’nin kapsamını ve yaygınlığını daraltır. Bu düşüncelerle ‘Almanya’da Türk edebiyatı’ kavramı yerine ‘Almanya’da Türkçe edebiyat’ kavramını kullanmanın daha doğru olacağı kanısındayım.
Fakat ‘Türkçe edebiyat’ kavramı, ‘Türk edebiyat’ kavramının karşısına konulmamalıdır. Bu iki kavram birbirini dışlamaz. Türk edebiyatının varlığını tartışma konusu etmez. Burada esas konu, çok uluslu, çok dilli, çok kültürlü Almanya’da ve birleşen Avrupa’da Türkçe ile üretilen edebiyata uygun bir kavram bulabilmektir.”

HEM ALMANYA, HEM AVRUPA, HEM DE TÜRKİYE İÇİN ZENGİNLİK

Yazısında Türkçe’nin bir iletişim ve kültür dili olarak Almanya’daki tarihini ele alan Yalçın, başta askeri darbeler olmak üzere Türkiye’deki siyasal olayların ve iktidarların uygulamalarının Almanya’da Türk edebiyatının ve Türkçe’nin gelişmesine olumsuz etkilerine de işaret ediyor. “Almanya’da ya da yurt dışında Türkçe üretilen edebiyat”ın hem Almanya ve birleşen Avrupa, hem de Türkiye’deki kültür ve edebiyat dünyası için bir zenginlik olduğunu savunuyor ve yazısını bunun için “neler yapılabilir?” sorusuna verdiği yanıtlarla noktalıyor. Bunlardan biri de göçün ilk yıllarındaki zorlu yaşamın sonucu olarak ortaya çıkan “acı vatan edebiyatına artık bir son verilmesi.”
“60 Uzun Yıl” antolojisinde eserleri ve yaşam öyküleriyle yer alan yazar ve şairler şöyle:
Turan Akpınar, Sırrı Ayhan, Ersin Bilge, Kamil Bulut, Meryem Bulut, Kazım Cumert, Yaşar Çiçekdemir, Molla Demirel, Özgür Metin Demirel, Hıdır Dulkadir, İrfan Erdoğan, Fikret Güneş, Kazın Güzel, Helmut Lutz, Nevin (Kiper) Lutz, Süleyman Özdemir, Sadık Şahin, Murat Tuncel, Sabri Varan, Kemal Yalçın, Agop Yıldız (Ozan Armani), Hüseyin Can, Tuncay Özverim, Mesut Ethem Kavallı.

Son Haberler

İlgili Haberler