KÖLN
Dünyanın en büyük gıda fuarı ANUGA, sektörün tüm aktörlerini iki yıl sonra, 4-8 Ekim 2025 tarihleri arasında, yeniden buluşturmak üzere sona erdi.
118 ülkeden 7900 gıda üreticisi firma ya da gıdayla ilgili kurumun bir stand açarak katıldığı, 200 ülkeden de 140 bin kişinin ziyaret ettiği fuarla ilgili tüm değerlendirmeler, pandemi döneminin artık aşıldığı ve bu buluşmanın başarılı olduğu yönünde oldu.
Gıda, üretici ve ürünün kendisinin, bunları depolayacak, son tüketiciye ulaştırmak üzere dağıtıp, pazarlayacaklarla fiziki ortamda buluşması çok önemli olduğu için Avrupa’nın neredeyse coğrafi olarak tam ortasına denk gelen Köln’de iki yılda bir düzenlenen ANUGA fuarıyla ilgili olumlu değerlendirmeleri, Türkiye’den katılan gıda üreticileri ve ihracatçıları da paylaşıyorlar.
Ev sahibi Almanya hariç geri kalan 117 ülke arasında en fazla katılımcı firma sayısı itibarıyla 3’ncü sıraya yükselen (2021’de 4’ncü, 2019’da da 5’nci sıradaydı) Türkiye’den fuara 286’sı “Milli Katılım Alanı“nda, 105’i de bireysel olarak katılan 400’e yakın firma katıldı. Suntat ve Yörem gibi merkezleri Almanya’da ya da Avrupa’nın diğer ülkelerinde olan firmalar da sayıldığında bu sayı 400’ün çok üzerinde.
Anuga aslında gıda sektörüyle ilgili aynı anda gerçekleştirilen 10 fuarı içine alıyor. “Bir çatı altında 10 fuar“ sloganıyla gerçekleştirilen fuarın organik gıdadan, içeceklere, et ürünlerinden, dondurulmuş gıdalara sektörün alt bölümlerini içeren bu alanların hepsinde Türkiye hem kendi milli katılım alanıyla, hem de bireysel olarak katılan firmalarla temsil edildi.
Avrupa’daki Türk iş dünyasının yeni bir lobi örgütü olarak faaliyete geçen TEBA (Türkiye Avrupa İş İnsanları Birliği) fuar alanındaki bir salonda düzenlediği toplantıda sektörün önde gelen aktörlerinin “Türkiye ve Avrupa’da gıda sektörünün sorunları“nı tartışmalarını sağladı.
En iyi 10 arasında bir Türk ürünü
Gıda sektörünün sorunlarının tartışıldığı, beslenmeyle ilgili yeniliklerin, yeni ve çevre krizi bilinciyle geliştirilmiş alternatif gıdaların tanıtıldığı, ürünlerin tüketiciye en sağlıklı, en hızlı, taze ve ucuz biçimde ulaşabilmesi için mevcut altyapıyla, nakliye yollarıyla ilgili sorunların, gıda israfını önleyebilmenin yollarının tartışıldığı ama en önemlisi gıda üreticileriyle müşterilerinin buluşup, yeni işbirlikleri için anlaştığı fuarın bu yılki en önemli kurumsal ortağı Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Örgütü‘ydü (UNIDO). Ve bu katılımın amacı dünyada halen var olan “açlık“ sorununa dikkat çekmek ve “Açlığın Olmadığı Bir Dünya Mümkündür!“ mesajının içini dolduracak etkinlikler gerçekleştirmekti.
Fuarın en çok ilgi çeken bölümlerinden biri de gıda alanındaki en yaratıcı yeniliklerin yer aldığı “Innovation“ bölümüydü. Burada sergilenen “TOP 10“ üründen biri de Türkiye’dendi. Merkezi İstanbul’da olan “Euro Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş.“nin ürünlerinden “Melis Pickle Soda“, en iyi 10 ürün arasında yer alarak, Türkiye’nin uluslararası gıda sektöründeki yükselen iddiasını taçlandırdı.
Madalyonun öbür yüzü
Ancak fuara milli katılımla ilgili şikayetler de oldu.
Örneğin faaliyetlerine Almanya’da başlayan ve günümüzde Türkiye merkezli olarak devam eden büyük gıda şirketlerden Sera’nın Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Köserecep, İTO’nun (İstanbul Ticaret Odası) sorumluluğundaki Türkiye’nin milli katılım alanındaki düzenlemeden şikayetçiydi.
Üretim ve ihracat hacmi dikkate alınmadan tüm katılımcılara 13 metrekarelik stand alanı verilmesini eleştiren Köserecep’in itirazı şöyle:
“Biz Sera olarak 1985 yılından beri bu fuara katılıyoruz. Köln fuar alanın eski halini çok iyi hatırlıyorum. İTO’nun organizasyonu kapsamında katılan ilk firmalardan da biriyiz. Önceleri bize verilen stand alanı gayet iyi ve yeterliydi. Ancak son yıllarda çok küçüldü. Yeterince ürün sergileyemiyoruz ama daha önemlisi müşterilerimizle görüşebilmek için yeterli alanımız yok. Bir müşteriyle görüşürken gelen diğerlerini ağırlayarak bekletmek için uygun yerimiz yok. Tek bir ürün üretip, ihracatı hedefleyen küçük bir firmayla, bizim gibi A’dan Z’ye neredeyse tüm gıda ürünlerini üretip, ihraç eden bir şirkete aynı stand alanının verilmesi doğru değil. Bu konudaki şikayetimiz de dikkate alınmıyor. Bundan sonraki fuara bireysel olarak katılmanın yollarını arıyoruz.“
Türkiye’nin önde gelen gıda üreticileri ve ihracatçıları arasında yer alan ve marka olarak Turquality programına kabul edilen Sera’nın Başkanı, “Tüketicilere, geleneksel Akdeniz lezzetlerini, yüksek kalite standartlarında, doğal, yenilikçi ve hayatlarını kolaylaştıracak şekilde sunmaya, tüm paydaşlarımıza ve topluma etik değerler çerçevesinde sürdürülebilir fayda sağlamaya özen gösteriyoruz. Aydın ve Manisa’da yer alan iki fabrikamız, Almanya’da yer alan lojistik üssümüzle dünyanın 45 ülkesine yüksek kalitede sağlıklı Akdeniz lezzetleri ihraç ediyoruz. Geleneksel Akdeniz yemek kültürünü yansıtan, inovatif ürünlerle rakiplerinden ayrışan, güven veren ve girdiği pazarlarda en çok tanınan Türk markası olmayı hedefliyoruz“ dedi.
Fuara ziyaretçi olarak gelen Frankfurt merkezli gıda pazarlama şirketi Güven-Al’ın sahiplerinden Ömer Alpsar da İhsan Köserecep’in eleştirilerine katılıyor. Türkiye’den ithal ettikleri çeşitli gıda ürünlerini tüm Almanya’ya pazarladıkları için Anuga’yı ziyaret etmenin kendileri için çok önemli olduğunu belirten Alpsar, “İhsan Bey’in söyledikleri çok doğru. Türkiye’nin milli katılım alanında bazı standlar gördüm, hiç bir hareket yok. Ancak bazıları da dolup, taşıyor. Ancak bu standların görevlileriyle görüşebilmek için ayakta, uzun süre beklemek zorunda kalıyorsunuz. Stand yeri planlanmasını firmaların kapasiteleri dikkate alarak yapmak gerekiyor“ diye konuştu.
Küçük ve az ürünlü firmalar memnun
İTO’nun sağladığı olanaklarla dünya gıda sektörünün en önemli aktörlerinin buluştuğu bu fuara katılma şansı bulan Anadolu’nun çeşitli yörelerinden küçük firmalar ya da üretim ve ihracat cirosu açısından büyük sayılabilecek az ürünlü, tek markalı firmalar ise katılımdan memnun.
Örneğin Ordu’dan gelen “Altaş A.Ş.“nin Başkanı Uğur Altaş fuara katılımdan çok memnun olduklarını söyledi. “Çotanak“ markası altında başta fındık ve ayçiceği olmak üzere bitkisel yağlar üreten firmanın ihracat hacminin yılda 25-30 tonu bulduğunu ve bunun önemli bir bölümünü ağırlık Afrika, Ortadoğu, Körfez ülkeleri olmak üzere ABD’den Avustralya’ya dünyanın birçok ülkesine ihraç ettiklerini belirten Altaş, “Bizim dört çeşit ürünümüz var. Bu stand bizim için yeterli. Her katılımımızda yeni müşteriler buluyoruz. Bizden ürün almaya devam eden müşterilerimizle buluşup, görüşüyoruz. Bu fuar bizim için çok önemli. Hatta Türkiye’de zaman bulup, görüşemediğimiz müşterilerimizle, arkadaşlarımızla burada buluşma şansı buluyoruz“ dedi. (gk)
Fuar notları:
– Fuarın en ilgi çeken köşelerinden biri de yeni şirketler kurarak, gıda alanındaki yeni ve alternatif projelerini gerçekleştirmeye çalışan girişimcilere ayrılan “Start-up“ alanıydı. Genç girişimci Dimitri Davydov, Köln ve Düsseldorf arasındaki küçük bir kentte dört arkadaş olarak kurdukları firma “Food Dynamics“ ile sağlıklı, çevre dostu gıda ürünleriyle küresel sorunların çözümüne küçük de olsa katkıda bulunmayı hedeflediklerini söyledi.
– Ev sahibi Almanya’nın da fuarda tabii ki kendi milli katılım alanı vardı. Fazla ziyaretçisi olmasa da çeşitli ürünlerin sergilendiği bu alanda da fuarın en renkli köşelerinden biri oldu.
– Bazı Türk firmaları fuarda açtıkları standlarda ziyaretçilere döner kebab ikram ettiği için özellikle öğle yemeği zamanında önlerinde uzun kuyruklar oluştu.
– Türkiye’nin ve Almanya merkezli Türk gıda firmalarının devasa ilanlarına fuarın dört bir köşesinde rastlanıyordu…
– Fuarın en işlek bölümlerinden biri de “helal gıda“ların tanıtıldığı bölümdü…
– Geleni gideni bol olan bir diğer köşe de İTO’nun açtığı mescid oldu (gk)