MÜNİH
“Nato Güvenlik Konferansı’na Karşı Eylem Birliği” adıyla biraraya gelen grup, konferansın yapıldığı merkez çevresinde protestolar ve eylemler zinciri planladığını açıkladı
Anti kapitalist, anti faşist güçler ve barış hareketi, 1963 yılından beri batılı ülkelerin siyasetine ve ekonomisine yön veren liderler ve kanaat önderlerinin yer aldığı Münih Güvenlik Konferansı’nı protesto etmeye hazırlanıyor. Çatışmayı öne çıkaran politikalara son verilmesini talep eden “Nato Güvenlik Konferansı’na Karşı Eylem Birliği” adlı inisiyatif, Avrupa ve dünyada barışın ancak Rusya ve Çin’e karşı değil bu ülkelerle birlikte sağlanabileceğini belirtti.
“Nato Güvenlik Konferansı’na Karşı Eylem Birliği”, 19 Şubat’ta Münih Güvenlik Konferansı’nı ablukaya alacak “eylemler zinciri” yapılacağını duyurdu. İnisiyatifin açıklamasına göre, protestolar saat 13’te Münih Stachus – Karlsplatz’da başlayacak. Saat 14’ten itibaren Lenbachplatz, Platz der Opfer des Nationalsozialismus, Odeonsplatz, Marienplatz güzergahında eylemler zinciri olacak. Saat 15’te ise Marienplatz’da bir miting gerçekleşecek. Mitingin konuşmacısı Die Linke Federal Milletvekili Sevim Dağdelen olacak
18-20 Şubat tarihlerinde Münih’te yapılacak konferansa, 35’den fazla hükümet ve devlet başkanının yanısıra 100’den fazla dışişleri ve savunma bakanı ile çok sayıda ülkeden üst düzey yetkilisi katılacak. Davetliler arasında ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel bulunuyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu‘nun da dünya metropollerinin demokrasilerdeki öneminin tartışılacağı oturumunda bir konuşma yapacağı kaydedildi.
Silahlanmaya harcanan para 2 trilyon dolar
“Nato Güvenlik Konferansı’na Karşı Eylem Birliği” açıklamasında “Afganistan, savaşın sorunlara çözüm olmadığının acı bir tecrübesidir” ifadesinin ardından, “NATO’nun Afganistan’daki savaşı yüz binlerce insanı öldürdü ve terörü körüklerken harap ve yoksul bir ülke bıraktı.
Önde gelen Alman ve Avrupalı politikacılar, doğru sonuçlara varmak ve gelecekte askeri müdahalelerden kaçınmak yerine, gelecekte ABD’den bağımsız olarak askeri olarak hareket edebilmek için AB’nin askeri yeteneklerinin daha da geliştirilmesi çağrısında bulunuyorlar. Bunun “Münih Güvenlik Konferansı”nda odak noktası olması bekleniyor. Münih Güvenlik Konferansı’nın konusu güvenlik değildir. Ne burada ne de dünyanın herhangi bir yerindeki insanların güvenliği umurlarında değil. Onlar batılı kapitalist devletlerin ve onların tekellerinin stratejik üstünlüğünü güvence altına almakla ilgileniyorlar. Güvenlik Konferansı, esas olarak, şu an Strateji 2030 ifade edilen NATO için bir reklam platformuna ve Almanya ile Avrupa Birliği’nin askeri harekatlarına harcadıkları milyarları, halka “barış misyonu” olarak satmalarına gerekçe olarak hizmet ediyor” denildi. Açıklamada silahlanmaya ayrılan paranın 2 trilyon (2 bin milyar!) dolara ulaştığı kaydedildi. Bunun çok küçük bölümünün bile açlık, sağlık ve eğitim konusunda kullanılması durumunda; dünyadaki açlık sorunun çözüleceği, bütün insanların düzenli sağlık ve eğitim sistemine dahil olabileceğine dikkat çekildi.
Sorunların çözümü silahsızlanma
Kapitalizm karşıtlarının açıklamasında silahsızlanma talebi ilk sırada yer aldı. Taleplerden bir bölümü şöyle:
Silahlanma yerine silahsızlanma! Yeniden silahlanma ve savaş hazırlıklarına milyarlarca dolar harcamak yerine, vergi paramız sosyal sistemlere, sağlık ve eğitim sistemlerine ve iklim korumasına yatırılmalıdır.
Alman ordusunun tüm yabancı ülkelerdeki konuşlandırmalarının sonlandırılmalıdır. Almanya, NATO savaş ittifakından ve AB’nin tüm askeri yapılarından çekilmelidir. AB’nin silahlanma projelerine katılıma hayır. Silahlı dronların satın alınmasına hayır.
Uluslararası hukuku ihlal eden savaşlara ve Ramstein’daki ABD hava üssü aracılığıyla yürütülen yasadışı insansız hava araçları savaşına Alman desteği durdurulmalıdır. Almanya’daki tüm ABD ve NATO asker üsleri ve tüm ABD ve NATO komuta merkezleri kapatılmalıdır.
ABD’nin nükleer savaş stratejisi destek verilmemelidir. Almanya’da konuşlanmış nükleer silahların kullanımında kullanılacak ABD savaş uçakları satın alınması son bulmalıdır. Federal hükümet, BM nükleer silah yasağı anlaşmasını kabul etmeli ve ABD nükleer silahlarının Büchel’e konuşlanmasına son vermelidir.
Almanya, dünya silah ticareti listesinde dördüncü sırada. Silahlar diktatör ve savaş çıkaran ülkelere satılıyor. Silah tüccarlarının ve savaş vurguncularının ölümcül ticareti ile ruhsatlandırma ve silah şirketlerinin yurtdışına taşınması derhal durdurulmalıdır.
Mültecilere karşı değil, mülteciliğin nedenleriyle mücadele edilsin. Savaşlar, iklim değişikliği, sefalet, yoksulluk, siyasi zulüm ve insan hakları ihlalleri milyonlarca insanı ülkesinden kaçmaya zorluyor. Sadece birkaçı Almanya’da sığınma hakkı alabiliyor. Federal hükümet, bu kaçma nedenlerinin çoğundan sorumludur. Savaşlara, yoksulluğa ve yerinden edilmelere neden olan sömürücü ekonomi politikalarına hayır. Dayanışmamız mültecilerle, özellikle de Alman silahlarıyla yapılan savaşlardan kaçanlarla. Yurdundan kaçmak suç değildir.