şçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG Meclisi) AKP’nin iktidara gelmesinin yıldönümü olması sebebiyle yayımladığı raporundaki verilerine göre, 19 yılda en az 28 bin 380 işçi hayatını kaybetti
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG Meclisi), AKP’nin iktidara gelmesinin yıldönümü olması sebebiyle yayımladığı raporla AKP’li yıllarda iş cinayetlerinde yaşamını yitiren işçilerin verisini paylaştı. “Ekonomik kalkınma”, “büyüme”, “ileri Türkiye”, “yeni Türkiye” ve “yerli-milli” gibi kavramların AKP’li kurmayların dillerinden düşmediğine dikkat çeken İSİG Meclisi, yıllara göre iş cinayetleri sayılarının dökümünü de verdi.
AKP’li yıllarda bir iş cinayetleri rejiminin hüküm sürdüğünü ifade İSİG Meclisi, kitlesel işçi ölümlerinin meydana geldiği katliamları hatırlattı. İş cinayetleri sonrasında süren davalarda devletin sistematik cezasızlık politikasına da dikkat çekildi.
İSİG Meclisi’nin raporundaki tespitler şöyle:
- Ülkemizde hüküm süren durum bir iş cinayetleri rejiminin varlığıdır. Soma, Davutpaşa, Ostim, Torunlar, Isparta, Düzce, Ermenek, Esenyurt, Erzurum, Samsun, Güllük, Elbistan, Şırnak, Dursunbey, Hendek, 3.Havalimanı, Tuzla Tersaneleri, Kot Kumlama gibi birçok işçi katliamı bu dönemde meydana gelmiştir.
- Her bin işçi için yılda 4 ila 12 yeni meslek hastalığı olgusu beklenmektedir. Yani Türkiye’de her yıl yaklaşık 120 bin ila 360 bin arasında işçi meslek hastalığına yakalanmaktadır. Yine meslek hastalıklarına bağlı ölümler, iş cinayetlerine bağlı ölümlerin yaklaşık 5-6 katı düzeyindedir. Ancak SGK ise her yıl 500 civarı meslek hastalığı tespit etmiş ve her yıl 5 ila 20 civarı meslek hastalığına bağlı ölüm açıklamıştır. Oysa bu dönem yukarıda açıkladığımız sayının 5-6 katı meslek hastalığına bağlı ölüm meydana gelmiştir. Devlet meslek hastalıklarını gizlemiştir.
- İş cinayetleri sonrası adaletsizlik, cezasızlık bir kural haline gelmiştir. Davalarda asıl sorumlular mahkemeye çıkartılamadığı gibi tali sorumlular kısa süreli hapis cezalarına çarptırılmış, bu cezalar para cezasına çevrilmiş ve 24 ay taksitlendirilmiştir.
- İktidara gelir gelmez çıkarttıkları 4857 sayılı İş Kanunu ile taşeron çalıştırma başta olmak üzere esnek ve güvencesiz çalıştırma yasal hale getirilmiş ve kiralık işçilik ve özel istihdam büroları içerikli kölelik yasası ile bütün işlerde güvence tamamen ortadan kalkmıştır. Gelinen noktada Türkiye sermaye için bir cennet haline gelmiştir. Emek sürekli ucuzlaştırılmış, Türkiye önce Avrupa’nın Çin’i şimdi ise Avrupa’nın Bangladeş’i haline getirilmiştir.
- Sendikal hareket baskı altına alınmış, sendikalaşan işçiler işten atılmış ve iktidara bağlı sendikalar egemen hale getirilmiştir. Grevler “milli güvenlik” gerekçesiyle yasaklanmış, 1 Mayıslarda alanlar kapatılmıştır.
- Devlet kendi yasalarına dahi uymamış, çalışan çocuklar korunmamıştır. Çocuklar çalışması yasak olan işkollarında çalışmanın yanında 15 yaşın altında da çalıştırılmaktadır. Yoksulluk, 4+4+4 eğitim sistemi, çırak ve stajyerlik uygulamaları, mevsimlik tarım işçiliğinin omurgasının çocuklardan oluşturulması gibi nedenlerle üçte biri 14 yaş ve altında olmak üzere her yıl 60-70 çocuk çalışırken hayatını kaybetmiştir.
- SSGSS yasası ile emeklilik yaşı 65’e çıkarılmıştır. Emekli olduğu halde çalışan, emeklilik yaşını beklediği için çalışmak zorunda kalan ve emekli olma hakkını sigortasız çalıştığı ya da sigortası düzenli yatırılmadığı için kazanamayan milyonlarca emekli/yaşlı işçi kitlesi oluşmuştur. Yine her yıl iş cinayetlerinde hayatını kaybedenlerin yüzde 20-25’ini bu işçilerin oluşturması, emekli/yaşlı işçilerin güvencesiz emek haline getirilmesinin bir sonucudur.
- Tarımda, sanayide, hizmet sektöründe kadınlar en güvencesiz koşullarda çalıştırılmıştır. Bu çalışma koşullarının diğer yanını ise işyerinde şiddet ve taciz oluşturmuştur. Kadınların ev içi emeği de –temizlik, yemek, çocuk ve yaşlı bakımı– görünmez kılınmıştır. Her yıl 120-150 civarında kadın çalışırken hayatını kaybetmiştir.
- Yanlış dış ve iç politikalar sonucu Türkiye milyonlarca mültecinin akınına uğramıştır. Nüfusun yaklaşık yüzde 10’una yaklaşan göçmenler sigortasız, ucuz, dışlayıcı yani tamamen korunmasız koşullarda çalıştırılmıştır. Son dönemde her yıl 100 civarında göçmen işçi hayatını kaybetmiştir.
Sendika.Org
Foto: Pixabay /