-0.2 C
Almanya
Cuma, Kasım 22, 2024

ÖNER YAĞCI ile 5N1Kitap

Merhaba,

Hemen hemen her gün onlarca kitabın okurları ile buluştuğu günümüzde, kitapları yazarlarından tanımanın ayrıcalığını 5N1Kitap köşesinde birlikte yaşayacağız.

Konuk yazarlarımıza yönelteceğimiz sorular daima sabit olacak. Çünkü amacımız, geleceğin mirası olacak kitap evreninde kendimize yazarlar ve kitapları aracılığı ile yeni kapılar aralayabilmek.
Bir kitabın sayfalarını merakla çevirmenin, size sunduğu ışığın nimetlerinden yararlanmanın hevesi daima sizlerle olsun.

Sevgilerimle,   Arzu DİNÇER,  25 Şubat 2017

Soruları yanıtlamadan önce kısaca kendinizi ve kaleminizi bizlere hatırlatabilir misiniz?

Yaşamım: 1951, Tokat-Zile doğumluyum. İlköğrenimimi Yozgat-Yerköy’de tamamladım. Tokat İlköğretmen Okulunu (1969) ve Gazi Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünü bitirdim (1975). 12 Mart döneminde yargılandığım DEV-GENÇ davasında iki yıl kadar tutuklu kaldım. Ağrı-Taşlıçay’da öğretmenlik, Kars-Sarıkamış’ta askerlik yaptım. 12 Eylül döneminde, yöneticilerinden olduğum TÖB-DER hakkında açılan davada yargılandım ve beş yıl hapis yattım. 1974’ten beri birçok dergide yazılarım yayımlandı, çeşitli yayınevlerinde çalıştım. PEN Yazarlar Derneği, Edebiyatçılar Derneği, Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı, BESAM, 68’liler Birliği Vakfı gibi kurumlarda kuruculuk ve yöneticilik yaptım. Hakkımda Umuttan İnada Öner Yağcı (Yılmaz Yeşildağ), Öner Yağcı’nın Romanları (Funda Otluca Demir) adlı iki çalışma var.

Ödüllerim: 1986 Akademi Kitabevi Roman Başarı Ödülü (Kardelen); 1988 Madaralı Roman Ödülü (Turnalar), 1994 Sabahattin Ali Kültür Günleri Onur Ödülü, 1995 Troya Edebiyat Ödülü, 2011 Türk Dili Onur Ödülü, 2013 Mavi Ada Emek Ödülü, 2014 MEF Fark Yaratanlar Ödülü, 2015 BİKEV-Şükran Kurdakul Ödülü.


Yapıtlarım:
Roman: Kardelen, Turnalar, Gökyüzüne Akan Irmak, Yediveren, Kaptan, Kir, Yaşasın Yenilenler. Deneme-inceleme: Nâzım Hikmet Aydınlığı, Aziz Nesin Aydınlığı, Şükran Kurdakul, Hasn-Âli Yücel, Ezop, Nasrettin Hoca, Hayyam, Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Köroğlu, Karacaoğlan, Dadaloğlu, Aydınlığın Ustaları, Aydınlıklar Önümüzde, Umut İnsanda, Yine de İyimser, Beyler Bu Vatana Nasıl Kıydınız? Sivas’ı Unutmak, Savaş ve Edebiyat, Nazi Kampları, Küreselleşme Sürecinde Edebiyatımız, Emperyalizm ve Yurtseverlik, Sonsuza Rüzgârdı ‘68 (ortak), Roman Aşkıyla, Edebiyat Aşkıyla, Aydınlık Aşkıyla, Şahmeran, Bektaşi Demiş ki… Çocuk kitabı: Bir Keloğlan Varmış, Keloğlan Sihirli Dünyada, Keloğlan Devler Ülkesinde…

Ne zaman?

Yazmaya ilk ne zaman karar verdiniz, yayınlamayı düşündüğünüz (hazırladığınız) son kitabınız ne zaman yayınlanacak /yayınlandı?

Öner Yağcı: Zor soru… Çocukluktan mı başlasam?.. Ortaokulda okulun duvar gazetesinde şiirlerim yer alınca mutlu olurdum. Okumayı sevdiren öğretmenlerimin desteğiyle yenidünyalar keşfettikçe yazma isteği de doldu içime… Asıl olarak ise 12 Mart döneminde tutuklu kaldığım cezaevinde yazmanın benim için vazgeçilmezliğine karar vermiştim. Yazmanın yaşam biçimim olması ise 12 Eylül dönemi cezaevlerinde gerçekleşti.

Çalışkan bir yazara sorulunca sorunun ikinci kısmının yanıtı daha da zor. Yazarlığımın başlangıcında dost olabilme şansına kavuştuğum usta yazarlarımız, örneğin Aziz Nesin “çalışkan olma”nın ilk ilke olması gerektiğini öğretmişti bana. Bu ilkeden hiç ödün vermedim… Şu anda yayınlanmayı bekleyen birçok kitabım var çünkü. Kimi yayınevlerinde sırada, kimine yayınevi arıyorum, kimine de nokta koymak için yayınlanma şansı ve ışığını bekliyorum. Örneğin Günümüz Diliyle Tevfik Fikret bir yayınevinde inceleniyor, her an haber gelebilir. Anadolu’nun Aydınlık Aşkı için de aynı şeyi söyleyebilirim. Ateş ve Kül bir yayınevinde basılma sırasını bekliyor. Efsane Aydınlar ve Dil Yaşamın Aynasıdır kitaplarım için de yayınevi aramaktayım…

Ne?

Kitaplarınızı bize özetleyebileceğiniz cümleler ne olur?

Öner Yağcı: Kitap sayısı 60’ı bulunca bu soruya vereceğim yanıt da elbette çok zor. Şunu söyleyebilirim tümüyle ilgili olarak: Cumhuriyetin insan kıldığı bir özgür insan olarak düşüncem doğrultusunda ülkemi ve dünyayı güzelleştirmek için yazmayı kendime görev belleyen bir yazar olmayı ustalarımdan öğrendim. Tüm yazdıklarım bu görevin yerine getirilmesi doğrultusundadır. Yaşadıklarımızı, yaşamı güzelleştirmek için nasıl deney ve ders haline getirmemiz gerektiğini aktarmak için yazdım bütün kitaplarımı. Romanlarım da öyle, incelemelerim, denemelerim de… Mademki dünyaya gelmişiz, mademki insanız, mademki aklımız var, öyleyse insanlaşmak, aklımızı kullanmak, cehennem kılınan dünyayı cennete dönüştürmek boynumuzun borcu olmalı. Bir de ülkemize borcumuz var tabii, bizi insan kılmaya çalışan Cumhuriyetimize…

Nerede?

Edebiyat dünyasında kendinizi nerede tanımlarsınız?

Öner Yağcı: Hiç düşünmedim yerimi. Düşünceleri doğrultusunda yaşayan ve yazan, sistemin tuzaklarına düşmeyen, yaşadıkları ve yazdıklarıyla çalışkan olmaya çabalayan bir yazarım. İnsan olma borcunu ödemeye çalışan, omurgalı genç kuşak yazarların, Anadolu’da çiçeklenen doğru edebiyatçıların eksik etmediği sevgi ve saygı, doğru bir yerde olduğumu en azından bana kanıtlıyor. Sistem yok da sayabilir, edebiyat dünyasında yer de vermeyebilir umurumda değil. Dünümüzde Nâzım Hikmet, Sabahattin Ali başta olmak üzere birçok yazarımız öyle yaşamadı mı?

Nasıl?

Yazar ve okurlar arasında kurulan köprü sizce nasıl olmalı?

Öner Yağcı: Nasıl bir yazar olduğunuza bağlı… Kimi yazarlar vardır burunlarından kıl aldırmazlar, sırça köşklerinde yaşarlar. Kitaplarını okuyanlarla ilişkileri yapay, soğuk ve düşseldir. Onların okurla ilişkilerini belirleyen sistemin kurumlarıdır. Ekranlardır, mikrofonlardır, sponsorlardır, reklamlardır… Kimi yazar içinse okurun hiç farkı yoktur yazandan. Sıcak, doğal bir ilişkiyle yazmış oldukları hakkındaki düşünceleri öğrenirler, yeni yazacaklarına yol gösterici olan gerçek okurlarla buluşma fırsatını kaçırmazlar. Tabii bunun gerçekleşmesi için yaşamın her şeyini ben belirlerim diyen sistemin kültür sanat alanına tümüyle egemen olmak için gerçekleştirdiği tuzaklarından, çekiciliklerinden kurtulması gerekir yazarın. Doğal ilişki bir okurun okuduğu kitabı yazana kitap hakkındaki düşüncelerini özgürce söylemesinin gerçekleştiği bir ortamın var olmasıyla kurulabilir.

Neden?

Okurlar sizin kitaplarınızı neden okumalı?

Öner Yağcı: Ben insan olmak istiyorum, insan sözcüğünün Maksim Gorki’nin deyişiyle “onurlu sözcük” haline gelmesini istiyorum, özgür bir insan olarak yaşamak istiyorum diyenler okusun, yeter.

Son Haberler

İlgili Haberler