GÜRSEL KÖKSAL
Almanya’nın Hessen eyaletindeki orta düzey okullarda Türkçe’nin 2’nci ya da 3’ncü yabancı dil olarak eğitim programlarına alınması yolundaki tartışmalar devam ediyor. Frankfurt’ta “Neden Türkçe yok?” başlığı altında gerçekleştirilen toplantıda, İngilizce, Fransızca ve İspanyolca gibi klasik yabancı dillerin yanısıra, Çince, Arapça, Portekizce, Çince ve Lehçe gibi dillerin de seçmeli yabancı dil olarak kabul edilirken, Türkçe’nin sadece iki okulda “deneme” statüsüne alınmasının ayrımcılık olarak algılandığına dikkat çekildi.
Frankfurt ve çevresindeki çeşitli eğitim, kültür ve sosyal çalışmalar sürdüren kurumlardan KUBİ’nin (Kültür ve Eğitim Derneği) düzenlediği toplantıda Hessen Kültür Bakanlığı’ndan okullardaki yabancı dillerle ilgili dairenin müdürü Christopher Textor, eyalet milletvekilleri Turgut Yüksel (SPD), Yankı Pürsün (FDP), Philipp Breiner (CDU) ve Daniel Day (Yeşiller), toplantıda Hessen’deki mevcut durumu ve yabancı dillerin geleceğini tartıştılar.
İlk başta konuşmacıların hepsi de, “teorik” olarak Almanya’nın artık bir “göç ülkesi” olduğunu, gittikçe daha da küreselleşen dünyamızda başarılı olmak için “çok dilliliğin” zorunlu olduğunu, Hessen’deki en kalabalık “göç kökenli” öğrenci kitlesini oluşturan Türkiye kökenli öğrencilerin Türkçe’yi okullarda öğrenme hakkı olduğunu, bunun bir hak olmasının ötesinde ekonomik, sosyal ve siyasal açıdan Almanya’nın da, bu ülkede barış ve gelişmiş bir demokrasi içinde yaşamanın da bir şartı olduğunu kabul ediyor gibiydi. Ancak iki saati geçen toplantı bittiğinde durumun öyle olmadığı görüldü. İki yıl önce İngilizce, Fransızca, İspanyolca’nın yanında Çince, Arapça, Lehçe ve Portekizce gibi dilleri de “seçmeli yabancı dil” olarak kabul eden Hessen Eyalet Hükümeti’nin, hükümeti oluşturan partilerin temsilcilerinin (CDU ve Yeşiller) ve bu konuyla ilgili en üst düzey bürokratın Türkçe’yi, diğer dillerle “eşit statüde” görmediği, böyle bir derse ihtiyaç olup olmadığının ortaya çıkması için bir “deneme” sürecine ihtiyaç duyulduğu konusunda birleştikleri anlaşıldı.
Dinleyiciler arasında Türkiye’nin Frankfurt Başkonsolosluğu’na bağlı Eğitim Ataşesi Dr. Muhammed Fatih Kılıç, Almanya Türk Öğretmen Dernekleri Federasyonu (ATÖF) Genel Başkanı Yücel Tuna ve Hessen Türk Veliler Birliğii (TELB Hessen) Başkanı Hatice Bektaş-Alpsar ile çok sayıda Türk ve Alman eğitimcinin yer aldığı toplantının açılış konuşmasını yapan KUBİ Genel Müdürü Arif Arslaner, “Türkçe, Almanya’da en çok konuşulan göçmen dili. Ancak diğer göçmen dillerinin aksine Türkçe halen Hessen’deki okulların eğitim programlarında ikinci ya da üçüncü yabancı dil olarak yer almıyor. Hessen Eyalet Hükümeti yaklaşık iki yıl önce Arapça, Çince, Lehçe ve Portekizce’yi ders programlarına dahil etmişti. Türkçe’yi ise dışarıda bıraktılar. Halbuki Türkçe Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde uzun süre eğitimin standart bir unsuru. Türkiye kökenli birçok insan için Hessen’deki durumu anlamakta zorlanıyorlar. Türkçe, Avrupa’dan Çin’e kadar birçok ülkede konuşulan bir dil. Bu dilin okullarda öğretilmesi hem sosyal açıdan, hem de ekonomik açıdan Almanya’nın yararına olduğunun görülmesi gerekiyor” dedi. Arslaner, selamlama konuşmasında kısa bir süre önce gerçekleştirilen bir anketin sonuçlarını da sunarak, katılanların çoğunluğunun Türkçe yabancı dil dersiyle ilgili talepleri desteklediğini vurguladı (Not: Yazının sonundaki “EK 1”e bakınız)
Frankfurter Rundschau gazetesinden Peter Hanack’ın yönettiği toplantıda söz alan hükümet partilerinin temsilcilerinden CDU Milletvekili Breiner, mevcut uygulamayı savunurken ve diğer koalisyon partisi Yeşiller’in temsilcisi Day ise birkaç yıl önceki yeni uygulamanın başında hata yapıldığını kabul etti. Ancak her iki milletvekili de, Kültür Bakanlığı’nın temsilcisi Textor gibi, “Türk velilerden yeterli talep olmadığı için” Türkçe derslerinin eğitim programında yer almadığını ve yeterli talep olması halinde (her okulda en az beş velinin, çocuğunun Türkçe’yi 2’nci ya da 3’ncü yabancı dil olarak seçmesini istediğini belirtmesi halinde) bu durumun değişebileceğini savundular
Hessen’de muhalefette olan SPD ve FDP’nin eyalet milletvekilleri Yüksel ve Pürsün ise mevcut uygulamanın başından itibaren yanlış başlatıldığını, Hessen hükümetinin ve Kültür Bakanlığı’nın bu konuda isteksiz olduğunu ileri sürdüler. Türkçe’nin seçmeli yabancı dil olarak sadece iki okulun eğitim programında “deneme” statüsünde yer aldığına işaret eden Yüksel ve Pürsün, bunlardan birinin başından itibaren başarısız olduğunu ve deneme sürecinin başlamadan, sona erdiğini, Kassel’da devam eden ikinci “deneme” uygulamasının geleceğinin de belirsiz olduğunu ileri sürdüler. Türkçe’nin yanısıra Yunanca’nın da eğitim programında yer alması ve bu iki dilin ilk başından itibaren diğer dillerin statüsünde olması gerektiğini savunan Yüksel, bu hedefle başlattıkları Hessen hükümetine yönelik kampanyaya şimdiye kadar 33 bin kişinin imzasıyla katıldığını vurguladı. (Not: Yazının sonundaki “EK-2”ye bakınız) “Bir dili iyi bilen, diğer dilleri de daha iyi ve kolay öğrenir” diyen Frankfurt doğumlu Pürsün de Almanya’nın “küresel” bir ülke olduğunu vurgulayarak, “Böyle bir ülkede çok dillilik çok önemlidir. Türkçe de” dedi.
Aralarında Frankfurt Üniversitesi’nden yabancı dil eğitimiyle ilgili bölümden uzmanlarından Dr. Almut Küppers ile çok sayıda Türkiye kökenli öğrencisi olan bir okulun müdürüyle ve öğretmenlerin yer aldığı dinleyiciler de toplantının tartışma bölümüne aktif olarak katıldılar. Oldukça canlı geçen tartışma bölümünde hem ilk okul düzeyindeki okullardaki “Türkçe anadil”, hem de orta düzeydeki okullardaki “Türkçe yabancı dil” uygulaması konusunda Hessen’in bir dönemler Almanya’da “örnek” bir konumda olduğu, ancak CDU’lu hükümet dönemlerinde bu durumun kötüleştirildiği hatırlatıldı. Diğer diller programda ders olarak yer alırken, Türkçe’ye “denenmesi gereken bir dil” statüsü verilmesinin Türkiye kökenli toplum içinde “ayrımcılık” ve “saygısızlık” olarak algılandığına dikkat çekildi. Yüzlerce Türkiye kökenli öğrencinin olduğu okullarda Türkçe dersi verilmezken, onlardan çok daha az sayıdaki diğer öğrencilere kendi ana dillerini not ortalamasına etki eden “yabancı dil” olarak seçme şansı tanıyan uygulamanın entegrasyon ve toplumsal barış açısından da sorunlu olduğunun görülmesi gerektiğini vurguladılar. Bu arada Hessen’de önümüzdeki ekim ayında eyalet seçimi yapılacağı hatırlatılarak, siyasi partilerin bu konuyu programlarına alması talep edildi. Türk kökenli nüfusun oldukça yoğun olduğu Offenbach’taki bir lisede görev yapan Türkiye kökenli bir öğretmenin Yeşil milletvekili Day’a yönelik soru, dinleyiciler arasında yer alan bu partinin eğitim komisyonu sorumlusu tarafından “Evet, bu konuyu programa alıyoruz” diye yanıtlandı. İki saatten fazla süren toplantıda yanıtsız kalan sorulardan biri de “Bir dil hangi kriterlere dayanılarak ‘Dünya Dili’ olarak kabul edilebilir” oldu.
Tartışmalarda hem “anadil dersi” olarak, hem de “seçmeli yabancı dil denemesi” sürecine Türk velilerin aktif olarak katılmamasının asıl nedeninin, bu konulardaki belirsizlik olduğu, velilerin bu olanaklar konusunda yeterince bilgilendirilmediği tekrar tekrar hatırlatıldı. Ancak bu arada bazı velilerin “benim çocuğum evde zaten Türkçe öğreniyor, okulda diğer dilleri öğrenmeli, yoksa okul arkadaşlarının gerisinde kalır!” düşüncesiyle, yani “bilinçli bir tercih sonucu” Türkçe derslerine ilgisiz olabileceğine de dikkat çekildi. Toplantının sonunda görüşlerine başvurduğumuz bazı eğitimciler bu konuda sadece Hessen Hükümeti’nin değil, velilerin ve daha önceki uygulamalarda aktif görev alan uzmanların da hataları olduğunu hatırlattılar. Sonuç: Almanya’ya Türkiye’den göçün 60’ncı yılında en önemli eyaletlerden birinde Türkçe’nin okullarda öğretilmesinin gerekli olup, olmadığı halen tartışılıyor…
EK-1
Velilerin hemen hepsi istiyor
KUBİ’nin gerçekleştirdiği ve 115 velinin katıldığı 11 soruluk anketten….
1. Çok dile hakim olmak benim çocuğum için önemli: Evet (114), Bilmiyorum (1), Hayır (0)
2. Çocuğum Almanca’nın yanısıra ebeveynlerinin ana dili olan Türkçe’ye de hakim olmalı: Evet (115), Bilmiyorum (0), Hayır (0)
3. Çocuğuma Türkçe’yi ikinci dil olarak öğretmek okulun asli görevidir: Evet (95), Bilmiyorum (17), Hayır (3)
4. Türkçe konusunda yetersiz olurlarsa, Türk veliler olarak çocuklarımıza kendine değer verme, saygı ve sosyal davranışlar konusunda yeterince destek veremeyiz: Evet (78), Bilmiyorum (21), Hayır (16)
5. İkinci dil olarak Türkçe’yi öğrenmek çocuğumun kendisine saygısı açısından özellikle önemlidir: Evet (108), Bilmiyorum (6), Hayır (1)
6. Türkçe’yi okullarda öğrenmek kültürlerarası ortak etik değerlerin aktarılmasını sağlar, sosyal davranışları geliştirir: Evet (110), Bilmiyorum (5), Hayır (0)
7. Türkçe’yi okullarda öğrnemek Almanya’daki günlük yaşama uygun kimlik oluşumunu destekler: Evet (104), Bilmiyorum (10), Hayır (1)
8. İyi bir Türkçe çocuğumun mesleki şansını artırır. Bu nedenle okullarda Türkçe dersi önemlidir: Evet (97), Bilmiyorum (15), Hayır (3)
9. Türkçe okullarda ders olursa bu Almanlar ve Türkler arasındaki, Almanya ve Türkiye arasındaki ilişkileri iyileştirir: Evet (103), Bilmiyorum (11), Hayır (1)
10. İki yıl önce Arapça, Çince, Lehçe ve Portekizce “yabancı dil“ olarak kabul edildi. Türkçe ise sadece “deneme projesi“ kapsamında. Bu durumdan dolayı dışlandığınızı düşünüyor musunuz?: Evet (97), Bilmiyorum (13), Hayır (5)
11. Eğer Türkçe “yabancı dil“ olarak kabul edilirse, bu durum burada yaşayan Türkiye kökenli insanların buraya aidiyet duygularını geliştirir. Almanya’ya ilişkin kimliklerini güçlendirir: Evet (107), Bilmiyorum (8), Hayır (0)
EK-2
Hessen Yabancı Dil Girişimi
Milletvekili Turgut Yüksel, Türkçe’nin “yabancı dil“ olarak kabul edilmesi Hessen’de yaşayan bir grup eğitimci, sivil toplum örgütü temsilcisi ve politikacının oluşturduğu “Hessen Yabancı Dil Girişimi“nin 6 Ekim 2017 tarihinde başlattığı eyalet hükümetine ve yönelik imza kampanyasına şimdiye kadar 33 bin kişi destek verdiğini açıkladı. Bir süredir Boris Rhein tarafından yönetilen CDU-Yeşiller hükümeti altı yıl önceki “veliler istemiyor“ gibi gerekçelerle bu konudaki beklentilere yanıt vermedi. “Hessen Yabancı Dil Girişimi“nin, önümüzdeki ekim ayında gerçekleştirilecek eyalet meclisi seçimleri öncesinde yeniden gündeme getirdiği bu kampanyanın başlangıç çağrısı ve
Hessen Eyalet Hükümeti, okullardaki ana dil derslerini ele alıp değerlendirmek konusunda biran önce harekete geçmelidir!
Hessen Eyalet Hükümetine,
Hessen Eyaleti Başbakanı Sayın Volker Bouffier (31 Mayıs 2022’den itibaren Boris Rhein)
Hessen Eyaleti Devlet Bakanı Sayın Prof. Dr. Alexander Lotz,
Sayın yetkililer,
Hessen Yabancı Dil Girişimi adına
● Hessen’deki okullarda ana dil derslerinin, yabancı dil dersi olarak değerlendirilmesi,
● Göçmen kökenli öğrencilerin dilsel ve kültürel birikimlerinin farkına varılması,
● Öğrencilerin özgün becerilerinin desteklenmesi ve teşvik edilmesi
konularında ilgililerin ivedilikle harekete geçmeleri gerektiğini arz ederiz.
Ailede öğrenilen anadil, çocuklar ve gençler için bir yük değil; aksine, bir artı değer ve teşvik edilmesi gereken bireysel bir beceridir.
Çokdillilik, farklı niteliklere sahip insanlardan oluşan göç toplumunda ve uluslararası birbirine bağımlı hale gelmiş ekonomik ilişkilerde çok önemli bir unsurdur. Özellikle içinde bulunduğumuz bilim ve teknoloji çağında, hem kişisel, hem de toplumsal ilerlemede, üretkenliği ve yaratıcılığı geliştiren önemli bir ayrıcalıktır çokdillilik.
Almanca diline hâkimiyet, yaşamın her alanında çok önemlidir. Ancak, ebeveynlerin evinde edinilen dil becerileri de bir o kadar özendirilmeli ve desteklenmelidir.
Bu yüzden anadil, 2. veya 3. yabancı dil dersi konumunda, okullarda ağırlıklı not ile değerlendirilen bir seçmeli ders düzeyinde kabul edilmelidir. Arapça ve Yunan dili ya da Türkçe gibi “yaşayan diller” bu yönde değerlendirilmelidir. Göçmen kökenli ailelerin çocuklarının iletişim dili olarak Almancanın, çalışma hayatına adım atılması ve toplumun bir bireyi olunması aşamasında önemli bir etken olduğu da unutulmamalıdır.
Siyah-Yeşil Koalisyon Hükümetinin ortaklık metninde anadil derslerinin tekrar ele alınıp düzenlenmesi konusunda umut verilmiş olmasına rağmen, yeni hükümet döneminde yerel yönetimin bugüne kadar ne yazık ki herhangi bir çalışması olmamıştır.
Bu girişim ile, Hessen’deki öğrenciler için genişletilmiş bir eğitim önerisi talebinde bulunuyoruz.
Böylece yabancı dil donanımına sahip Hessenliler’in evde edindikleri bu birikimden, örneğin Türkçe’den topluma da katkıda bulunacak şekilde yararlanmalarını istiyoruz.
Anadilin Hessen okullarında 2. veya 3. yabancı seçmeli dil dersi olarak kabul edilmesini sağlayacak koşulların belirlenmesi yolunda bir çalışma yapılmasını talep ediyoruz.
Yeni bir düzenleme kaçınılmazdır. Bu düzenleme, göçmen kökenli ailelerin çocuklarının, çok dilliliklerinin Hessen Eyaleti yönetimince bir değer olarak görülüp, desteklendiği yönünde önemli bir işaret olacaktır.
Saygılarımızla
Hessen Yabancı Dil Girişimi Koordinasyon: Arif Arslaner, Nedret Altintop-Nelson, Banu Atak, Ibrahim Aydin, Yadel Oktay Coşkun, Zeynel Fırat, Aygül Klein, Ekin Polat, Esad Sahin, Nalan Seval, Yücel Tuna, Cengiz Yiğitbaşı, Turgut Yüksel
İmza kampanyası metninin Türkçe ve Almancası
Saygıdeğer / Sayın ………………….
Anadilimiz Türkçemizin Hessen Eyaletinde, okullarda ikinci veya üçüncü yabanci dil seçmeli ders olarak kabul edilmesi için bu imza kampanyasını başlatmış bulunmaktayız.
Göçmen kökenli öğrencilerin, aile içinde edindikleri dilsel ve kültürel birikimleri onlar için bir yük değil, aksine farkına varılması, değer verilmesi, desteklenmesi ve teşvik edilmesi gereken çok önemli bir zenginliktir. Bilim ve teknolojinin büyük bir hızla geliştiği global dünyada, uluslararası ekonomik ve kültürel ilişkiler birbirine bağimlıdır. Bu durumda bireysel ve toplumsal ilerlemede, üretkenliği ve yaratıcılığı geliştiren önemli bir ayrıcalıktır iki veya çok dillilik.
Bugüne kadar yapılan, Anadil derslerinin ikinci veya üçüncü seçmeli yabancı dil olarak okullarda okutulması çalışmaları malesef daha somut bir sonuç vermemiştir.
Bu imza kampanyası ile, Hessen Eyaletindeki öğrenciler için genişletilmiş bir eğitim önerisi talebinde bulunuyoruz. Yabancı dil donanımına sahip Hessenlilerin evlerinde edindikleri bu birikimlerinden yararlanılmasını istiyoruz. Dolayısıyla Anadil Türkçenin, Hessen okullarında ikinci veya üçüncü yabancı dil seçmeli ders olarak kabul edilmesini sağlayacak koşulların yerine getirilmesini talep ediyoruz.
Çocuklarımızın geleceği ve anadilimiz Türkçemizin süreğenligi için kampanyamıza vereceğiniz imza ve yayilmasinda vereceginiz destekler için teşekkür ederiz.
Saygilar
Sehr geehrte/r Damen und Herren,
wir möchten mit einer Unterschriftskampagne die Landesregierung auffordern, die Herkunftssprache als Fremdsprache an hessischen Schulen aufzuwerten, um die sprachlichen und interkulturellen Kompetenzen von Schülerinnen und Schülern mit Migrationshintergrund und ihre spezifischen Fähigkeiten zu fördern.
Die in der Familie als Muttersprache erworbenen Kenntnisse und Fähigkeiten dürfen nicht als Belastung der Kinder und Jugendlichen angesehen werden sondern müssen als Stärke und individuelle Fähigkeit gefördert werden.
Wir möchten, die Potenziale der Hessinnen und Hessen mit Fremdsprachenkenntnissen, beispielsweise im Türkischen, die sie aus ihrem Elternhaus mitbringen, stärken, damit sie diese zum Nutzen der Gesamtgesellschaft noch besser einbringen können.
Wir fordern die Landesregierung auf, ein Konzept vorzulegen, um die Voraussetzungen dafür zu schaffen, die Herkunftssprachen wie Türkisch als zweite und dritte Fremdsprache als Wahlpflichtfach an hessischen Schulen zu integrieren.
Eine Reform ist dringend geboten und ein wichtiges Signal an die Kinder von Familien mit einer Einwanderungsgeschichte, damit ihre Mehrsprachigkeit vom Land Hessen als eigener Wert anerkannt und gefördert wird.
Deshalb bitten wir Sie, die Petition mit Ihrer Unterschrift zu unterstützen und gegebenenfalls weiter zu verbreiten.
Mit freundlichen Grüßen
Hessische Initiative für Fremdsprache
Foto: Ayakta Arif Arslaner, ayakta gözlüklü kişi toplantıyı yöneten gazeteci Peter Hanack, oturanlar (soldan sağa) Philipp Breiner (CDU), Turgut Yüksel (SPD), Daire Müdürü Christopher Textor, Daniel Day (Yeşiller), Yankı Pürsün (FDP)