Tayyip Erdoğan, 10 ilde 3 ay süreyle OHAL ilan ettiklerini açıkladı. OHAL ilanına karşı açıklama yapan sosyalistler, OHAL’in depremin yarattığı yıkıma karşı değil, halkın yaralarını sarmak için ördüğü dayanışmaya karşı ilan edildiğini vurguladı. Açıklamalarda OHAL’in sorunlara çözüm olmayacağı ifade edilirken tüm imkânların depremzedelerin yararına kullanılması ve geln yardımların da önünün kesilmemesi gerektiği vurgulandı.
Sosyalistlerin açıklamaları şöyle:
Halkevleri: Depremin sonuçlarıyla mücadele OHAL ilan ederek değil, halk yararına önlemler alarak gerçekleştirilebilir!
Depremin ilk gününden itibaren atılması gereken adımları atmayan, deprem öncesi alınması gereken önlemleri almayan iktidar, kendi beceriksizliğinin üstünü örtmek için de OHAL ilan etti. Yakın tarihe kadar Saray rejiminin OHAL’i nasıl kendi iktidarını sağlamlaştırmak, muhalefeti baskılamak için kullandığına hepimiz şahit olmuştuk. Bugün ilan edilen OHAL’in de depremin yıkıcı sonuçlarını ortadan kaldırmak için değil, bölgede halkın dayanışma faaliyetleri üstünde bir sopa olarak kullanılacağını söylemek zor değil. Bu OHAL halkın dayanışmasına karşı ilan edildi. Her şeyi tek elde toplayıp, ortada bıraktıkları halkın gönül zenginliğini de gasp etmenin peşindeler.
OHAL ilanı, bölgeyle dayanışma gösterenlerin engellenmesi girişimleriyle birlikte değerlendirildiğinde, iktidarın depremin sonuçlarıyla değil, kendi beceriksizliğine tepki gösterenlerle mücadele etme niyetini göstermektedir. Depremin yarattığı yıkımla mücadele etmek için OHAL ilan etmek değil halk yararına önlemler almak gerekir. Bütün imkanların deprem bölgesi için seferber edilmesi, şirketlerin elindeki imkanların kamulaştırılarak halkın, depremzedelerin yararına kullandırılması sağlanmalıdır. Gönüllü destek ve yardım inisiyatiflerinin önü açılmalıdır.
Toplumsal Özgürlük Partisi: Gücünüzü halkın dayanışmasını kırmak için değil, halka yardım için kullanın!
Ülkemiz göz göre göre gelen deprem sonucunda göçük altında kaldı. İktidar temsilcileri sessiz, devlet kurumları işlemiyor. Halk sanki ölüme terk edilmiş, arama kurtarma ekipleri hala tamamen harekete geçirilememiş, halkın yaşamsal ihtiyaçlarını ve acil sağlık hizmetlerini karşılamaktan adeta bilinçlice imtina edilmiştir.
Siyasi iktidar, depremin üzerinden saatler geçmesine rağmen devletin imkanlarını hala halkın hizmetine sunmuyor. Tam tersine. halkın kendi çabalarıyla hayatta kalmak için ortaya koyduğu dayanışma gücünü kırmak amacıyla şimdi de OHAL silahını kullanıyor.
Siyasi iktidarı uyarıyoruz. Suç işliyorsunuz. İşte eseriniz ortada: Devasa bir enkaz ve kimsesiz ve tek başına bırakılan bir halk gerçekliği ile karşı karşıyayız.
Yardımların önünü derhal açın. Madem sıcak saraylarınızda, sırça köşklerinizde oturup emirler yağdırmakta ısrarcısınız, bari halkın kendi yarasını sarmasını engellemeyin. Yapmadığınız yardımları yapanlara karşı devletin gücünü kullanamazsınız. Yaşadığımız felaket saltanatınızın devamı için kullanılacak bir araç değildir. Halktan halka yardım eli uzatılmasının yollarını açın.
OHAL değil seferberlik ilan edilmeli, tüm kaynaklar ve imkanlar halk için kullanılmalıdır!
Emek Partisi: Halk yardım ve dayanışma bekliyor, Erdoğan OHAL ilan ediyor!
Enkaz altında yaşam mücadelesi veren insanlarımız için depremin en kritik saatleri ne yazık ki heba edildi. Cehennem soğuğu yaşayan illerde hipotermi ve don yüzünden enkaz altında hayatlar söndü. Gölcük depreminde hafızalarda yer edinen arama kurtarmacıların “Orada kimse var mı?” çığlığı, bu kez enkaz diplerinden yükselen dev bir çığlığa dönüştü. Kritik saatlerden sonra insanlarımızın enkaz altındaki sesleri nerdeyse duyulmuyor artık.
Hükümet sözcüleri tarafından yapılan “Her yere ulaştık, duruma hâkimiz” şeklindeki açıklamalar keşke gerçeği yansıtsaydı. Sahadan gelen bilgiler, partimize ulaşan veriler, haberlere düşen halkın isyan çığlıkları başka bir tabloyu anlatıyor. Halk çıplak elleriyle enkaz kazmaya çalışırken, iş makineleri, arama kurtarma ekipleri, uçak ve helikopterler hala enkaz yerlerinin çoğuna ulaşmış değil. Sağ kurtulan insanlar ise gıdaya, geçici barınaklara, çadıra, ısıtıcıya, temiz suya, sağlığa, temel ihtiyaçlara dahi erişemiyor.
Hal böyleyken AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 ilde 3 ay boyunca OHAL ilan etmesi, iktidarın halka ne kadar yabancılaştığını, halkın tepkisinden ne kadar korktuğunu göstermektedir. OHAL kararı halkın hükümete olan tepkisi görünmesin, deprem gerçekleri daha fazla kamuoyu önünde sergilenmesin diyedir. İlan edilen OHAL uygulaması sadece 10 ilin değil bütün bir ülkenin OHAL iklimine çekilmesidir. Öyle anlaşılıyor ki, tek adam yönetimi depremi de bir “lütuf” bilip seçimlere OHAL uygulamasıyla gitmek istemektedir.
Can kurtarmada, deprem için toplanan vergileri halkına layıkıyla ulaştırmada, devletin tüm imkanlarını halk için seferber etmede “olağan” davranamayan ve asgari gerekleri yerine getirmeyen hükümet, ilan ettiği OHAL ile baskı ve sindirme politikalarında yine “olağanüstü” bir refleks göstermiştir.
OHAL demek grevlerin yasaklanması, söz, basın, ifade özgürlüğünün kısıtlanması demektir. TV radyo yayınlarına yasak, halkın haber alma hakkına engel koymak demektir. OHAL demek devletin ulaşamadığı afet bölgelerine halk dayanışmasının kesilmesi demektir. Bu karar aynı zamanda yoksul halkın iş, ekmek ve özgürlük taleplerini de baskı altına almak anlamına gelmektedir.
OHAL kararı geri çekilmelidir. Halkın ihtiyacı OHAL değil acil yardım ve dayanışmanın örgütlenmesidir. Binlerce insanımızın hayatına mal olan, yüz binlercesini mağdur eden bu ihmaller ve rant politikaları karşısında müteahhit firmalar ve sorumlu kamu görevlilerinin peşine düşüleceğine, halka karşı OHAL ilan edilmesi kabul edilemez.
Tüm emek demokrasi güçlerini ve halkımızı, deprem bölgeleriyle dayanışmayı büyütmeye ve anti demokratik uygulamalara karşı demokrasi ve özgürlük taleplerini yükseltmeye çağırıyoruz.
SOL Parti: OHAL değil, dayanışma
Sendika.Org