GÜRSEL KÖKSAL /
Türkiye’deki 12 eylül askeri darbesi nedeniyle Almanya’da sürgünde yaşayan halk müziğinin usta sanatçılarından Sümeyra’nın öyküsü „Serçelerin Süvarisi“ oyunuyla tiyatroda. Oyun Türkiye’den Almanya’ya göçün 60’ncı yıldönümünde sanatçının yaşamının son yıllarını geçirdiği ve son nefesini verdiği Frankfurt’ta tiyatroya uyarlandı.
Prömiyeri „Internationales Theater Frankfurt“ta gerçekleştirilen oyun, önümüzde aydan itibaren Almanya’nın çeşitli kentlerinde sahnelenecek.
Türk halk müziğinin ustalarından Ruhi Su‘nun önce öğrencisi, sonra çalışma arkadaşı olan, birlikte birçok çalışmaya imzasını atan Sümeyra Çakır, 1990 yılında Frankfurt‘ta yaşamını yitirmişti.
12 Eylül, anayurda dönüş yollarını kapatmıştı
1980 yılında Doğu Berlin’deki Uluslararası Politik Şarkı Festivali ve Batı Berlin‘deki Türk Haftası‘na katılmak üzere Almanya’dayken Türkiye’de gerçekleştirilen askeri darbenin ardından hakkında tutuklama kararı çıkarılan sanatçı, ülkeye dönmeyerek, çalışmalarını yurt dışında sürdürmeye karar vermişti.
Sürgün yaşamı boyunca Fransa, İngiltere, İsviçre, Batı ve Doğu Almanya, Küba, Yunanistan ve Bulgaristan gibi ülkelerde belediyelerin, sendikaların, demokratik kitle örgütlerin ve partilerin düzenlediği barış ve müzik festivallerine katılan Sümeyra, Pir Sultan‘dan Ruhi Su’ya, Nazım Hikmet‘ten Berthold Brecht‘e büyük ozan ve şairlerin şiirlerini kendine özgü tarzıyla yorumladığı çok sayıda albüm çıkardı.
Ama onun yeri kendi ülkesi olmalıydı. Bir an önce Türkiye’ye dönmek, kendi sözleriyle „işin kaynağına“ dönmek istiyordu.
Eşi ve yoldaşı Hasan Çakır’ın sözleriyle „Sümeyra, Türkiye dışında bir yerde yaşamayı hiç düşünmemişti. Ama 12 Eylül haramileri anayurda dönüş yollarını kapamıştı.“
Sürgün yaşamı ona göre değildi..
O günlerde kendisiyle yapılan bir söyleşide şöyle diyordu Sümeyra:
”… Bu güne kadar Avrupa’ nın çeşitli ülkelerinde sayısız konserler verdim. Hep şunu gözledim: Bir kere kendi ülkenizde hiç karşılaşmayacağınız sorunlarla karşı karşıyasınız. Doğulu insanla, Doğu’ nun kültürüne karşı, yıkılması zor bir ön yargı engeli var. Bu engeli kırmak için biraz yorulmak gerek. Ayrıca Avrupalı olmanın kompleksine karşı kendi özünüzden fire vermeden mücadele verip, Türk Halk Müziğini onlara sevdirmek büyük zaman alıyor. Kanımca kaderimce onu başardığımı sanıyorum. Yedi yıldır ardı arkası kesilmeyen konserlerim bunun bir kanıtı olsa gerek. Avrupa’ da büyük kitlelere hitap ediyorum. Yabanda kendi ürünlerimizi tanıtmak, vatandaşlıktan çıkarılmama rağmen, Avrupalı‘nın beni bir Türk sanatçısı olarak kabul etmesi çok güzel bir duygu. Bütün bunları yaşadıkça yurduma türkülerime daha çok bağlanıyorum. Herşey iyi güzel ancak, her sanatçı bir yerden sonra artık başka arayışlar içine giriyor. Ben de bunca yaban deneyiminden sonra kendi ülkemde olmak istiyorum. Çünkü ben bu sanatı kendi ülkemde, kendi insanlarımdan öğrendim. Daha iyi şeyler verebilmek için, işin kaynağına dönmem şart. Çünkü sanat karşılıklı bir alışveriş olayıdır. Bu şekilde daha iyi ürünler verebileceğim kanısındayım. (Milliyet Sanat Ocak 1988)
Sürgün yaşamı ona göre değildi ve hastalandı.
Sümeyra, aramızdan ayrıldığında 44 yaşındaydı.
Albümle aynı adı taşıyor
Sümeyra Çakır‘ın yaşamı, ölümünden 31 yıl sonra, kısa bir süre önce son yıllarını geçirdiği Frankfurt‘ta müzikal bir oyun olarak tiyatroya uyarlandı.
„Serçelerin Süvarisi“ adıyla „Internationales Theater Frankfur“ta sahnelenen müzikli oyun Sümeyra’nın, halen Frankfurt’ta yaşayan hayat ve yol arkadaşı Hasan Çakır‘ın katkısıyla Müjdat Albak tarafından yazıldı. Başrolü de uzun yıllardır Hasan Çakır’la birlikte Sümeyra anmaları düzenleyen tiyatro ve ses sanatçısı Tülay Yongacı üstlendi. Oyun, Sümeyra’nın Kürt halk müziği üzerine çalışmalarının ardından yayınlanan albümüyle aynı ismi taşıyor. Bu konuyla ilgili ayrıntılı bilgi Ferid Demirel’in geçtiğimiz yıl Bianet’te yayınlanan „Sümeyra Çakır: Siwara Çûçikan“ başlıklı yazısında yer alıyor. Orada Yazar, Hüseyin Erdem, Siwarê Çûçikan yani Serçelerin Süvarisi’nin albümdeki Kürt halk şarkılarının birinde geçtiğini anlatıyor. Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nin yayınladığı Sümeyra belgeselinin başlığı da aynı: „Serçelerin Süvarisi: Sümeyra“
Frankfurt’ta sahnelenen oyun, günümüz Türkiyesi’ni yaşadığı zorluklardan dolayı terk etmek durumunda kalan tanınmış bir tiyatro ve sinema sanatçısı Selin Özsu karakterinin, kendisinden önce aynı kentte yaşamış Sümeyra’nın yaşam öyküsüyle buluşmasını konu alıyor. Tülay Yongacı’nın canlandırdığı Selin Özsu, bu buluşmanın ardından Sümeyra üzerine bir oyun yazmaya karar veriyor.
Çeşitli dönemlerde ülkesinde çalışmaz hale gelip yurtdışına çıkmak zorunda kalan birçok sanatçının kendi deneyimleriyle paralellikler taşıyan oyun, böylece Türkiye’den Almanya’ya göçün farklı ve önemli bir boyutunu işleyen bir proje olarak da dikkat çekiyor.
Serçelerin Süvarisi bu nedenle ilk kez Türkiye’den Almanya’ya göçün 60’ncı yıldönümü günlerinde (29 ve 30 ekim) Frankfurt’ta, biri gerçekten burada yaşamış olan iki sanatçının, Sümeyra ve „Selin Özsu“ karakterinin yaşadığı Frankfurt’ta sahnelendi. Aralık ayından itibaren Almanya‘nın birçok kentinde (Frankfurt’ta 19 Aralık) sahnelenmesi planlanıyor.
Oyunda Sümeyra’nın eserleri orjinal kayıtlardan, arka planda bir filarmoni orkestrasının (New York Filarmoni Orkestrası) eşliğinde çalınıyor. Ve böylece halk müziğini senfonik orkestrayla icra etmek isteyen Ruhi Su ve Sümeyra’nın bir arzuları da yerine getirilmiş oluyor. Sümeyra’dan seçilen 11 eserin orkestrasyonu da senfonik müzik bestecisi Kerem Memişoğlu tarafından gerçekleştirildi.
Sahnede Tülay Yongacı’ya zaman zaman Deniz Köseoğlu‘nun da eşlik ettiği müzikli oyunun büyük bölümü „Güneş Tiyatrosu“ ekibinden oluşan kalabalık bir kadrosu var.
Güneş Tiyatrosu 30. yılında
Kısa bir süre önce 30‘ncu yılını kutlayan „Güneş Tiyatrosu“, sanatsal faaliyetlerine Ankara‘da başladı, 1998‘den bu yana da faaliyetlerini Frankfurt‘ta sürdürüyor.
Tülay Yongacı, Cüneyt Sezer ve Müjdat Albak tarafından kurulmuş olan „Güneş Tiyatrosu“, dört yıl önce Frankfurt‘un en önemli tiyatrolarından „Enternasyonal Tiyatro“nun (Internationales Theater Frankfurt) yönetimini de üstlenmişti.
Almanca versiyonu, kulaklık ile Alman seyircilere canlı olarak sunulan oyunla ilgili ayrıntılı bilgi için: www.internationales-theater.de
Oyun 19 Aralık’ta „Internationales Theater Frankfurt“ta, ardından da Almanya’nın diğer kentlerinde sahnelenecek.
Serçelerin Süvarisi’ni kadrosu şöyle:
Yazan: Müjdat Albak, Hasan Çakır.
Yöneten: Müjdat Albak.
Müzik: Sümeyra Çakır, Kerem Memişoğlu.
Oynayanlar: Tülay Yongacı, Deniz Köseoğlu.
Kostüm, Afiş, Tasarım: Nihan Şen.
Işık: Johannes Schmidt.
Visuals: Pola Sell.
Efekt- Ses: Soner Koçyiğit.
Reji Asistanı: Suzan Aynal.
Almanca Çeviri: İlkay Yücel.
Seslendirenler: Murat Çidamlı, Yılmaz Tüzün, Serkan Taştemur, Suzan Aynal.
Ruhi Su’nun öğrencisi, yol arkadaşı
Sümeyra Çakır (25 Mayıs 1946, Edirne – 5 Şubat 1990, Frankfurt), Türk halk müziği ses sanatçısı.
İlk ve ortaokulu Ankara ve İstanbul’da okuyan Sümeyra Çakır, Beşiktaş Kız Lisesini bitirdikten sonra girdiği İstanbul Teknik Üniversitesi Maçka Mimarlık Fakültesini 1969 yılında bitirdi. Üniversiteye devam ederken, aynı zamanda 1966 yılında başladığı İstanbul Belediye Konservatuvarı Klasik Batı Müziği Şan Bölümü‘nde 1977 yılına kadar eğitim gördü.
1971 yılında Ruhi Su ile tanıştı, öğrencisi oldu.
Fakülteden arkadaşı Mimar Hasan Çakır’la evlendi.
Sümeyra Çakır 1975 yılında Ruhi Su ile birlikte Dostlar Korosu’nu kurdu. Birlikte 1977 yılında yaptıkları El Kapıları ve Sabahın Sahibi Var albümleri ve birlikte gerçekleştirdikleri Pir Sultan Abdal, Köroğlu ve Türküler konserleri bir sanat olayı haline gelmişti. 1979 yılında, bir süre Türkiye Maden – İş Sendikası’nın korosunu yönetti.
1977’den sonra İngiltere, Fransa, İsveç, Almanya, Küba, Yunanistan, Bulgaristan‘da festivallere katıldı. 1980‘deki askeri darbeden sonra Almanya‘da sürgünde yaşamak zorunda kaldı. Frankfurt‘a yerleşti.