Arzu DİNÇER
Merhaba,
Dünya aslanların kükremelerinden korkan tavşanların ormanına döndü. Artık haberlere karşı üç maymun oynar olduk, hatta oynamayı beceremeyenlerimiz hepten haber kanallarını eskilerin deyimiyle ajans haberlerini almak istemez oldu. Yanlışlıkla bile duymak akmaya hazır çeşmelerimizi harekete geçirir oldu. O derece duvar ama bir o kadar da fazla duyarlı hale geldik.
Felaket tellallığı ise artık mahallenin bir kişisinde değil akıllı telefonu, internet erişimi mümkün olan her bireyin birincil vazifeleri içine girdi. “Ohooo oraya gelinceye kadar daha neler var “ dediğinizi duyar gibiyim. Hepimiz neler gördük nelere şahit olduk hep birlikte birlikte. Gizliliğin namus kabul edildiği kuşaklardan geliyoruz, gizliliğin değerli olduğu. Gelenlerde bu yeni akıma öylesine iyi ayak uydurdular ki! Sağdan… soldan… Olmadı ortadan uyum sağlanacak arazi bol nasılsa
Onay istiyoruz, onaylanmak hatta bunu en vahim cenaze namazlarında çekilmiş kareleri paylaşırken bile istiyoruz. Hiç görüşmediği yedi kuşak ötelerde kalmış bilmem kimin bilmem kiminin vefatı ya da burnunun akmasına bile “onay” istiyoruz. Beğennnnnn eyyy insanoğlu! Beğennnn telefon açıp konuşma, sadece ve sadece sen sus emojinlerin konuşsun diyoruz. Yalnızlıktan geberiyoruz ama bir taraftan da insanlarla sıcak ilişkiler kurmaya çekiniyoruz. Seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli misali insanoğlunun birbirine sevgisi.
Ha ne diyordum? Dünya aslanların kükremelerinden korkan tavşanların ormanına döndü, diyordum. Klavyelere daktilograf misali hâkim artık insanlar, felsefenin/ edebiyatın/ haberciliğin ve yorumculuğun en pik dönemlerini yaşıyoruz.
Şimdi sizinle bir şiir üleşeceğim bu şiir bitene kadar şairinin kim olduğunu kelime seçkisinden tahmin edebilecek misiniz merak ediyorum.
Ayıcılar geçti, affedilmemiş insanlar geçti
Şehirler taş yürekliydi Şarkısı-beyaz
İnsanların büyük rüyaları vardı
İnsanlar bir ölümle öldüler ki
Sevgiler arasında şaşırıp
Bir unuttular ki deme gitsin.
Ben olanca kuvvetimle
Halatlara asılıyorum nafile
Ben ayrı düşmüşüm bir kere
Ayrı düşmüşüm insanlardan.
Bu yıldız tutmaz mavilikte
Ne deniz ne köpük kar eder bana.
Arada bir ağlamak için
Onu kocaman ellerimle sevdim.
Ölüm daha saçlarına gelmemişti Şarkısı-beyaz
Saçlarını koynumda saklıyorum
Arada bir ağlamak için.
Ve suların altında mavileyin
Küstah bir çalparaydı ayağını uzatmış
Mesut hatırasına balıkların.
Ve kocaman küfürleriyle sarhoş
Yatardı yavaşlamış tüyleriyle
Gemicilerin öldürdüğü kuş.
Siraküzaya uğrayamadık
Torbadaki çakıllara baktım Şarkısı-beyaz
Benimkilerin üstünde üç tane hilal
Üç tane uzun hilal vardı, upuzun
Siraküza açıklarında bahanesiz bir yaz
Çalkandık durduk.
Ayıcılar geçti, mağlup insanlar geçti
Rüyalar darmadağındı Şarkısı-beyaz
Sonra dalgalar geldi dile
Sonra bir mavilik aldı her yerimizi;
Nasıl hatırlıyorsan dünyayı
öyle…
Doktor? Umut var mı? İnternetten bir mısra arattırmadan şairini bulan? Gerçek edebiyatseverlere şapka çıkartıyorum. Evet, ışık hızıyla bağlanıp, ışık hızıyla yaşıyoruz! Yazıyoruz… Beğeniyoruz… Beğeniyoruz hatta o beğenmelerden ultra lüks zengin olan ünlüler yaratıyoruz. Doluluk sadece hesap numaralarında olan.
Her şeyi yüceltip bir gün içinde bile gömüyoruz… Bir yerlerde aç insanlar varmış, işsizlik dağ gibi büyüyormuş, aç gözlülükten insanlığını/ doğaya olan aşkını kaybetmiş birer sanal canavarlara dönüşüyoruz. Ya gerçek yaşam tüm bunlardan ayrı akıp giden zaman… Bir gün öldüğümüzde deseler ki bize;
“Ey kulum sana bahşettiğim hayatı nasıl geçirdin?”
Cevap ??? – eee ben şey… beğendimmm, kopyaladım kopyaladım yapıştırdım, olmadı şiirleri/ sözleri değiştirdim yazdım mı diyeceğiz?
– Kendine yararlı bir şey yapmamışsın baliğ bir insana bir hayvana bir ağaca sarıldın mı?
-Yok ama fena paylaşım yağmuruna tuttum, soygunlara, haksızlıklara, yanan ormanlara… Hiçbir şey yapmamaktan iyidir değil mi?
– !
Ha ne diyordum? Dünya aslanların kükremelerinden korkan tavşanların ormanına döndü, diyordum.
Bir de bir şiir vardı hani yazarı konusunda merakınızı uyandırmaya çalıştığım. Şöyle desem;
“Hayat kısa, kuşlar uçuyor!”
Hemen hemen hepinizin ismi söylediğinizi varsayıyorum. Evet ünlü şairimiz Cemal Süreya SEBER (Merak edenler için şiirin ismi “Şarkısı-Beyaz”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi “Mülkiye” dergisi, 1953 yılında yayınlanmıştır ve şairin yayınlanan ilk şiiridir.).
Okumak güzeldir, okumak ve araştırmak daha da güzeldir. Paylaşmak da güzeldir ama mümkünse gerçek anlamda olsun canlar.
Önümüzdeki hafta görüşünceye kadar kendinize çok iyi bakın emi.
Sevgilerimle,
Arzu DİNÇER
4/10/2019, İzmir