CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında ilk kez konuştu. Konuşmasına, geçen hafta sonu yapılan CHP kurultayına emek veren herkese teşekkür ederek başlayan Özgür Özel, Kemal Kılıçdaroğlu’na da bugüne kadar partiye kazandırdıkları için teşekkür etti ve “Saygıyla selamlıyorum, emekleri unutulmaz. Vefamızı sonuna kadar göstereceğiz, kendisinin önünde saygıyla eğiliyorum” dedi.
CHP Kurultayının kaybedeni olmadığını savunan Özel, ilk PM toplantısında sonra oluşturduğu gölge kabinenin özelliklerinden bahsetti.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Özel, yaşanan yargı krizi tartışmalarına ilişkin olarak, “Anayasanın bir maddesine karşı çıkan, kendi varlığını, kendi meşruiyetini inkar eder. Erdoğan, aklını başına topla, bindiğin dalı kesme. Çıkmış, anayasa değişikliği yapalım diyor. Vallahi, Sayın Erdoğan, sen de Anayasayı değiştirecek sayı yok. Özgür Özel’de, CHP’de de seninle birlikte Anayasa Mahkemesi’ni güçsüzleştirecek, kararlarına uymamayı keyfileştirecek, anayasayı hiçleştirecek bir işbirliğine gidecek göz yok” ifadesini kullandı.
Özel, TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, “Bugün 38’inci Olağan Kurultayımızın ve Cumhuriyetin 2’nci yüzyılındaki ilk kurultayımızın ardından 81 il başkanımızla ve 130 milletvekilimizle birlikte ilk grup toplantımızı yapıyoruz. Kurultay delegelerimiz, hepimize Atatürk’ün partisini en kısa zamanda iktidar yapma görevi vermiştir. Bu görevi alıyoruz, kabul ediyoruz ve hep birlikte söz veriyoruz. Tüm yaratılan dezenformasyona rağmen Cumhuriyet Halk Partisi, liderine demokratik yollardan rakip çıkabildiği, parti içinde mahallelerden başlayarak sandıkların kurulduğu, demokratik bir yarışın yapılabildiği ve eğer delegeleri ona karar verirse genel başkanın dahi seçimle değişebildiği bir parti olduğunu yani Türkiye’ye demokrasi vadederken, kendi içinde de demokrasinin olduğunu gösteren çok önemli bir kurultayı geride bıraktık. Katkı sağlayan herkese teşekkür ediyoruz. Ülkemiz çok zor bir dönemden geçti. Tek adam rejiminin gittikçe otoriterleştiği, demokrasi kanallarını tıkadığı, hukuku rafa kaldırdığı bir dönemde, 13 yıl boyunca partimizin Genel Başkanı olarak Adalet ve Kalkınma Partisine karşı büyük bir mücadele vermiş, Artvin Şavşat’ta 1 şehit verdiğimiz silahlı saldırıda PKK terör örgütünün hedefi olmuş. Çubuk’ta bir şehit cenazesinde linç girişimine uğramış, Ankara’dan İstanbul’a 432 kilometre hak hukuk, adalet diye yürümüş, bana, bu salondaki herkese ve partimize çok büyük emeği olan Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu saygıyla selamlıyorum. Emekleri unutulmaz. Ona vefamızı her fırsatta hep birlikte her zaman göstereceğiz. Kendisinin önünde saygıyla eğiliyorum” ifadesini kullandı.
GÖLGE KABİNEMİZİ AÇIKLADIK
Özel, “Bir kurultayı geride bıraktık. O kurultay kaybedeni olmayan bir kurultaydır. Ne kaybedeni vardır ne kazananı Özgür Özel’dir. Kurultayımız, Cumhuriyet Halk Partisi’nin kazandığı ve Türkiye’nin kazandığının çok yakın zamanda anlaşılacağı bir kurultaydır. Kurultayın sonunda Parti Meclisimiz oluştu. Yaş ortalaması 43’tür. Parti Meclisinden bir Merkez Yönetim Kurulu görevlendirdim. Toplam 24 kişiden oluşmaktadır. Yaş ortalaması 46’dır. Merkez Yönetim Kurulumuzu ben atamadım, Parti Meclisimize önce anlattım, eleştirilerini aldım, revizyonları yaptım, oylarına sundum, oybirliğiyle Parti Meclisimiz tarafından MYK’mız güvenoyu almıştır” diye konuştu. Özel, “Bu kapsamda, bu ciddiyette, bu resmiyette ilk kez, Türkiye siyasi tarihinde bir Gölge Kabine görevlendirmesi yaptık. Gölge Kabine, mevcut kabinedeki 17 bakan ve 1 cumhurbaşkanı yardımcısından oluşan 18 kişinin karşısına 18 genel başkan yardımcımızın görevlendirmesiyle, onların yaptıkları her şeyi dakika dakika izleyerek, gerekli eleştirileri yaparak, gerektiğinde önden uyararak, doğru yapılanlara destek vererek, yanlış yapılanlara engel olmaya çalışarak, etkin, yapıcı ve kararlı bir muhalefet izlemek üzere görevlendirilen arkadaşlarımız var. Kabinemizi Erdoğan’ın kabinesiyle karşılaştıracak olursak, Erdoğan da 18 görevlendirme yaptı, 17’si erkek, 1’i kadın. Cumhuriyet Halk Partisi’nin gölge kabinesinin 9’u kadın, 9’u erkek. Ben, gölge kabinemizi toplumun tam yarısını oluşturan ve hepimize emekleri olan bütün kadınlara emanet ediyorum. Türkiye’nin kadınları şunu görsünler: Bir tarafta kadına sen aileden anlarsın diyen, geri kalan bütün işlere erkekleri layık gören bir anlayış var, diğer tarafta aramızda kimse öbüründen üstün diyen bir anlayış var. Bu anlayış benim anlayışım, partimin anlayışı. Esas olarak bunu bizlere öğreten Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün anlayışı” ifadesini kullandı.
TİP 1 DİYABET HASTASI ÇOCUKLAR İÇİN CUMHURBAŞKANINA SÖZÜNÜ HATIRLATIYORUM
Özel, “Salonda 81 il başkanım var. Kurultaya önerdiğim anahtar listede çok sayıda il başkanımın talepleri söz verdiğimiz gibi listeye yansıdı. O gün bizim onlara verdiğimiz kıymete, teşekkür etmek için randevu istediler. O randevuyu 130 milletvekilimizle birlikte verdik. Bundan sonra etle tırnak gibi birlikte yol yürüyecekler, hepsinin yolu açık olsun” dedi. Özel, “Elimdeki çiçek diyabet mavisi, Bugün Dünya Diyabet Günü, Bu çiçeği bana 9 yaşındaki Ali Çağrı Mısırlı getirdi. Kendisi tip 1 Diyabet hastası. Yanında 7-8 diyabet hastası küçük arkadaşları vardı. Bu çiçeği bana verdiler ve dediler ki, ‘Özgür Amca, bize geçtiğimiz senelerde bir söz verildi, söz tutulmadı, canımız acıyor.’ Türkiye Diyabet Vakfı Yönetim Kurulu, partiler üstü bir ziyaret gerçekleştirdi. Şeker hastası 30 bin çocuğumuz var. Doğuştan şeker hastası. Şeker ölçülüyor, insülin vuruluyor. Ayda 300 kez küçücük parmaklar deliniyor, canları yanıyor. Oysa bütün Avrupa’da bu şeker ölçüm sensörü, bu çocuklara takılıyor, hiç canları yanmıyor, sürekli şekerini ölçüyor, annesinin, babasının cep telefonuna şekeri düştüyse, ya da çıktıysa uyarı geliyor. Son dönemde insülin pompasıyla da ilişkilendirdiler. Bu bütün dünyada ödeniyor, Türkiye’de ödenmiyor. Bir eczacı olarak şunu söyleyeyim. Türkiye’de 10 milyon erişkin şeker hastası var. Onlara verilen ilaçların 1 aylık masrafı ile talep edilen maliyet aynı maliyet. 10 milyon şeker hastasına bulunan kaynak, 30 bin çocuğumuza bulunamıyor. Tayyip Erdoğan, kameraların karşısında bunu ödeyeceğini söyledi, Sosyal Güvenlik Kurumu 17 aydır ödemiyor, çocuklarımızın canı yanmaya devam ediyor. Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanına sözünü hatırlatıyorum” diye konuştu.
DEPREM İLLERİNDE SÖZLERİN TUTULMASINI SAĞLAYACAĞIZ
Özel, “Söz verdiğim gibi ilk ziyareti Hatay’a yaptım. Hatayspor, bu büyük acıya, bu büyük yıkıma rağmen bu matem formasıyla birlikte maçlarını Mersin’de oynayarak büyük başarılara imza atıyor. Hatay’da 6 Şubat’tan beri yüzleri güldüren tek olay Hatayspor’un başarısı. Biz de tebrik ediyoruz. Hatay’a gittim. Burada siyaset yapmayacağım demiştim. Ne oy istedim ne başka bir şey söyledim. Hatay’a geç geldi devlet, bizi unuttu dediler. Hatay’a verilen sözler tutulmadı, zor durumdayız dediler. Ben de dedim ki onlara, ‘Ben Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’ndan Atatürk’ün koltuğunu devraldım. Atatürk, ‘Hatay benim şahsi meselemdir’ demiştir. Bundan sonra Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı’nın Hatay şahsi meselesidir. Unutturmayacağız. Hatay’da 255 bin konuta ihtiyaç var. Şu ana kadar 32 bin tanesinin ihalesi yapılmış, 25 bin tanesinin inşaatı yapılıyor. Oysa ki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Genel Başkanı’nın sözü vardı, bir yıl içinde herkesi evlerine kavuşturacağına. Deprem bölgesinde insanlar ona güvenip, ona inanıp kendisine oy verenler kandırıldıklarını görüyorlar tüm illerde. 32 bin tanesinin tamamı bir mucize olup bitse, 10 Hataylıdan 9’u sokakta, çadırda, konteynerda” ifadesini kullandı. Özel, “Deprem gören bütün illere ilgimizi artırarak sürdüreceğiz, depremin yaralarının sarılmasının verilen sözlerin tutulmasının takipçisi olacağız, söz veriyoruz” diye konuştu. Özel, “Bir kanun teklifi hazırlıyoruz. Deprem meselesi siyaset üstü bir meseledir. Deprem bölgesindeki ve depremden büyük göç alan illerdeki belediyelerle ilgili düzenlemelerin hızla yapılması gerekiyor. Arkadaşlarımız çalışıyorlar” dedi.
EMEKLE SERMAYE KARŞI KARŞIYA GELMİŞSE EMEĞİN YANINDAYIZ
Özel, “Cumhuriyet Halk Partisi, şüphesiz Atamızın vasiyeti gereği hem Cumhuriyet hem partimiz kimsesizlerin kimsesidir. Kimseyi geride bırakmamak üzere çalışırız. Tüm sosyal sınıflara, onların sorunlarıyla ilgilenmek üzere eğilmek bizim boynumuzun borcudur. Geçtiğimiz günlerde adalet noktasında ülkenin Cumhurbaşkanının da içinde bulunduğu bir darbe girişimiyle ortaya çıkan anayasayı askıyla alma fiili karşısında Barolar Birliği, bir eylem yaptı, o eyleme hep birlikte katıldık, destekledik. Şimdi bir başka yürüyüş var. DİSK, Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu önderliğinde İstanbul’dan Ankara’ya doğru yürüyor. Takip ediyoruz, il başkanlarımız takip ediyorlar, örgütlerimiz örneğin Eskişehir’de onlarla yürüyecekler. Vardıklarında Ankara’da Cuma günü ben grubum ve Ankara’daki üyelerimiz DİSK ile beraber Ulus’a kadar yürüyeceğiz ve onların yürüyüşlerine destek vereceğiz. Ayaklarına yeni ayaklar eklenecekler, yeni yollarla taşınacak ayaklarımız, yeni kulaklar işitmeye başlayacak söylediklerimizi, çok olacağız sonunda ve değiştireceğiz bu ülkenin kaderini, değiştireceğiz. Bundan sonra emekle sermaye karşı karşıya gelmişse emeğin yanındayız. Kadınla erkek karşı karşıya gelmişse kadının yanındayız. Haklıyla haksız karşı karşıya gelmişse haklının yanındayız. Güçlüyle zayıf karşı karşıya gelmişse zayıfın yanındayız. Taraf olacağız, yanlarında olacağız, arkalarında olacağız” ifadesini kullandı.
ÇALIŞAN EMEKLİLERİN HAKKINI SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Özel, “Büyük bir adaletsizlik var. Devlet, emeklisine 7 bin 500 TL’yi reva görüyor. Biz bunun en düşük asgari ücret düzeyine çıkarılmasını savunuyoruz. Bunu yapacağız diye yola çıktılar, işi döndürdüler seyyanen zam yapacağız, sonra döndürdüler 5 bin TL yaptılar, onu da çalışan emekliye vermediler. Şimdi ortaya çıktı ki, CKS’ye mecburen kayıtlı olan arazisiyle geçinmeye çalışan gariban çiftçilere, köylülere, Atatürk’ün milletin efendisi dediklerine bu 5 bin TL’yi de çok görmüşler, yazıklar olsun. Biz bu düzenlemeyi Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olduğu için Anayasa Mahkemesi’ne taşıdık. Herkese verilmesini savunuyoruz. En düşük emekli maaşı asgari ücret olmadan da bu işin de peşini bırakmayacağız. Mağdur edilen, çalışan emeklilerin de hakkını savunmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
TAYYİP ERDOĞAN HADDİNİ BİLSİN
Özel, “Hataylıların seçtiği milletvekili Can Atalay’ın durumuna ilişkin Anayasa Mahkemesi hak ihlali kararı verdi. Ama önce alt mahkeme, sonra da dosyayı yolladığı Yargıtay, Anayasa Mahkemesi’ne kafa tuttu. Öyle bir kafa tuttu ki, içindeki kişiselleşmiş meseleler, tehditler, olmayacak ifadelerle bir karar yazdı. İnanamadık. Kararda bu Meclisin Başkanı Kurtulmuş’a kafa tutmak, ayar vermek, hizaya çekmek var. Kararda küstahlık var, milli iradeyi tanımazlık var. Biz Meclisi özel bir gündeme soktuk. Şu ana kadar gelen durumdan uçaktaki açıklamalarıyla beraber anlaşıldı ki, Tayyip Erdoğan, Yargıtay’ın kararına verdiği destekle, bu Anayasaya karşı suçu, bu kalkışmayı, bir siyasi partinin genel başkanı yapıyorsa, bu ömrümde gördüğüm en hadsiz darbedir. Biz her darbede bedel ödemiş, işkencelerden geçmiş, genel başkanları hapis yatmış bir partiyiz. 15 Temmuz gecesi Meclis kürsüsünden ‘Darbe kimden gelirse gelsin karşısındayız’ demiş, sabaha kadar beklemiş ve o gün demokrasinin arkasında durmuş birisi olarak söylüyorum. Bundan sonra Tayyip Erdoğan’a karşı biri darbeye kalkışırsa yine biz onun yanında gerekirse tankın üstünde oluruz ama bu darbe girişiminde Tayyip Erdoğan’a meydanı bırakmayız, ona dar ederiz. Haddini bilsin” diye konuştu.
ANAYASAYI HİÇLEŞTİRECEK BİR İŞBİRLİĞİNE GİDECEK GÖZ YOK
Özel, “Şimdi meselenin özü şu, aslında öyle bir iş yapıyor ki, Anayasanın 153’üncü maddesi açık, net. Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme, yargı organları bağlar. ‘Ben Anayasanın bu maddesini yok sayıyorum’ diyor. Sen bunu yaparsan, birisi de çıkar, Anayasanın 104’üncü maddesini yok sayar. ‘Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri’ maddesini yok sayar. Bir sayfayı okumayan, öbür sayfanın okunmamasına bir şey diyemez. Sen gücünü anayasadan alıyorsun, yetkini anayasadan alıyorsun. Sen bindiğin dalı kesiyorsun. Duyar duymaz toplandık, karar verdik eyleme geçtik. Hala daha o günden beri Meclisteki direnişimiz sürüyor. Yeni bir eylem kararına kadar nöbetimiz devam edecek. Anayasanın bir maddesine karşı çıkan, kendi varlığını, kendi meşruiyetini inkar eder. Erdoğan, aklını başına topla, bindiğin dalı kesme” ifadesini kullandı. Özel, “Çıkmış, anayasa değişikliği yapalım diyor. Vallahi, Sayın Erdoğan, sen de Anayasayı değiştirecek sayı yok. Özgür Özel’de, CHP’de de seninle birlikte Anayasa Mahkemesi’ni güçsüzleştirecek, kararlarına uymamayı keyfileştirecek, anayasayı hiçleştirecek bir işbirliğine gidecek göz yok. Seninle birlikte anayasayı çiğnemeye kalkarsam, gözüm çıksın kardeşim, gözüm çıksın. Gidip kapılarını çalacağız diyor. Bir şeyi anlaması lazım. Anayasalar bugün yapılan durdukça güçlenen, uygulandıkça olgunlaşan aşkın zamanlı önemli metinlerdir. Anayasa, herkes için yapılır. Her doğana yapılır. Her doğan çocuk için yapılır. Bu anayasa, her doğana değil Erdoğan’a yapıldığı için şu anda kriz üretmektedir. Çünkü birisini hem bir partinin başı, hem de devletin başı yapmaktadır. Bu anayasa her doğanın değil Erdoğan’ın anayasasıdır. Bu anayasa böyle olduğu için Erdoğan, ‘Ben hakem rolü üstleneceğim’ dediğinde herkes şaşırtmaktadır. Bir derbi maçında iki takımdan birinin başkanı, ‘Ben maçı hakem olarak yöneteceğim’ derse buna kim inanır. Biz her doğan için bir anayasa yapıp, bu devleti güçlü bir Parlamentoyla yönetilmesini karara bağlayana kadar, Erdoğan Anayasasının eksiklerini söylemeye, Erdoğan ile mücadele etmeye devam edeceğim” diye konuştu.
HER İLİŞKİYİ TAZE VE DİRİ TUTACAĞIZ
Özel, “Biz Cumhuriyetin kurucu partisiyiz. Cumhuriyetin geleneklerine sıkı sıkıya bağlıyız. Bugün Sevgili Ali Sirmen, ‘CHP altı oka sıkı sıkıya sarılacak mı’ diyor. Sıkı sıkıya sarılacağız. Bu altı okun bir tanesi de milliyetçilik okudur. Atatürk’ün kurduğu, bir oku milliyetçilik olan partiye gayrımillilik yakıştırmalarıyla uğraşmayacağız. Altı oka sarılacağız. Bu partinin ve cumhuriyetin geleneklerine sarılacağız. Ama sosyal demokrasinin evrensel değerlerine, sol, ilerici ve devrimci bir parti olmanın gereklerine de sonuna kadar sahip çıkacağız. Bu ülkede seçilmiş Cumhurbaşkanı, seçilmiş Meclis Başkanı, seçilmiş Başbakan, gelenekler gereği ilk ziyareti KKTC’ye, ikincisini Azerbaycan’a yapar. Yarın, KKTC’nin 40’ıncı kuruluş yıldönümü. Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı ve gelecekteki iktidar partisinin Genel Başkanı olarak ilk ziyaretimizi KKTC’ye yarın gerçekleştiriyoruz. İlk fırsatta, ikinci ziyaretimizi, Azerbaycan’a gerçekleştireceğiz. Geçmişte kötü niyetli olmaksızın, bazı dil sürçmelerinden ve bunları zamanında onarmamadan kaynaklı Azerbaycan’da Cumhuriyet Halk Partisi’ne karşı belli bir kırgınlık, belli bir mesafe var. Ben, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı olarak ilk fırsatta Azerbaycan’ı ziyaret edeceğim. En iyi ilişkiler içinde olmamız gereken Azerbaycan ile CHP’nin ilişkileri de olması gerektiği gibi olacaktır. 25 Kasım’da da Bosna Hersek’teyim. Bundan sonra Balkanlarla ve oradan kökü olan memleketimizin güzelim insanlarıyla yürek yüreğe ne zaman olmamız gerekirse orada olacağız. Her ilişkiyi taze ve diri tutacağız. Sadece, Kıbrıs, Türki Cumhuriyetler, Balkanlar değil, sosyal demokrat partilerle, kardeş partilerimizle, sosyalist partilerle, Sosyalist Enternasyonal’le, Avrupa Konseyi ile en sıkı ilişki içindeyiz. Gerek genel başkan yardımcıları düzeyinde gerek genel başkan düzeyinde… Türkiye’nin dış politikasına en yapıcı katkıları sağlayacağız. Sadece Tayyip Erdoğan’ın kırdığını, döktüğünü yaparken değil, oradaki siyasi akrabalarımızla kuracağımız diyalogla ülkeyi yöneten Cumhurbaşkanının benden yardım isteyebileceği ve benim çözebileceğim her alanda sol sosyal demokrat partilerle etkin olacağız. Örneğin, Filistin meselesinde, Cumhuriyet Halk Partisi’nin dünyadaki sol örgütler üzerinden barış çağrısını ve etkin mücadelesini göreceksiniz. Asla şunu yapmayacağız: Katil dediği Beşar Esad ile fotoğraf karesine girmek için yandan yandan yanaşmaya çalışan bir lider pozisyonunda olmayacağız. Darbenin finansçısı denilen Birleşik Arap Emirlikleri’ne sırf duygusal sebeplerle koşturan, sarılan, ülkemizdeki bir cinayetin katili dediği kişiye evladına sarılmadığı gibi sarılan birisinin tutarsızlıklarını gördükçe şunu bileceğiz. Dış politikada kararlı, ayarlı, dengeli ve yarın yüzüne bakacağına, bugün küfretmeyen, dün tükürdüğü yüzü bugün öpmeyen, ilkeli, kararlı, doğru bir dış politikanın nasıl yapıldığını anlatacağız, iktidarımızda bu ülkeyi yeniden AB üyeliğinde samimi, hızla yol alan ve hızla AB’ye girmiş, vasiyette olduğu gibi muasır medeniyetler seviyesine erişmiş ve geçmiş bir ülke biz yapacağız” ifadesini kullandı.
GELİN BABA EVİNE GÜÇLENELİM
Özel, “Bir çağrım var. Biz bir kongre yaptık. Kongremizde Cumhuriyet Halk Partisi’nin yönetim kadroları değişti. Partimiz daha genç bir ekiple ama geçmiş tecrübelerden faydalanarak, kimseye vefasızlık etmeden yol yürüyüşüne başladık. Ama bu Cumhuriyet Halk Partisi, sadece Cumhuriyet Halk Partililerin değildir. Cumhuriyet Halk Partisi baba evidir. Bugün bu baba evinin kapıları, bu baba evine doğmuş, dedesi bu baba evine doğmuş, bugün başı sıkışmış bütün esnafların, çiftçilerin, köylülerin, yaşlısının, gencinin ama gidişattan memnun olmayan herkesin baba evidir. Bu baba evinin tapusu ne Özgür Özel’dedir, ne Kemal Kılıçdaroğlu’ndadır, bu baba evinin tapusu senin babandan çok sevdiğin Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e kayıtlıdır. Gelin baba evine değiştirelim, gelin baba evine güçlenelim. Gelin kimsesizlerin kimsesi olalım. Gelin hep beraber zenginleşelim. Gelin hep birlikte bu güzel ülkenin yüzünü güldürelim. Bu güzel ülkeyi hep beraber Atatürk’ün dediği yere çıkalım. Büyük, güçlü ve zengin Türkiye için baba evi sizleri bekliyor” diye konuştu. Foto: CHP