Almanya’da “Nasyonal Sosyalist Yeraltı” davasındaki müdahil avukatlar, Münih Bölge Yüksek Mahkemesi’nin 3 bin 25 sayfadan oluşan gerekçeli kararına büyük tepki gösterdi. Seda Başay-Yıldız, Önder Boğazkaya, Gül Pinar, Dr. Mehmet Daimagüler‘in de aralarında olduğu avukatlar yaptıkları açıklamada “Mahkeme heyetinin gerekçeli kararı, NSU terör ağının boyutunu görmezden geldi ve delilleri göz ardı etti. Hukuk devleti NSU terörünün kurbanlarını yarı yolda bıraktı. NSU’ya ilişkin gerçeklerin ortaya çıkmasına katkı sağlamadı” ifadelerine yer verdiler.
İki yıl önce okunan kararı davayı izleyen neonazilerin büyük bir coşkuyla alkışladıklarını kaydeden avukatlar, mahkeme heyetinin gerçekleri bulma ve adaleti sağlama konusunda yetersiz kaldığı ve gerçekleri gizlemek istediği değerlendirmesini yaptılar. Avukatlar, gerekçeli kararda cinayete kurban gidenlerin tek bir cümlede bile bir birey olarak ele alınmamasını da cinayete kurban gidenlere ve kurbanların ailelerine karşı duyarsız kalma diye niteledi.
İstihbaratın rolü örtbas edilmek isteniyor
Halit Yozgat’ın öldürüldüğü sırada olay yerinde bulunan istihbarat elemanı Andreas Temme’nin kararda isminin bile yer almamasını güvenlik birimleri ve istihbaratın rolünün örtbas edilmesine örnek olarak gösterilen açıklamada, NSU terör örgütünün 3 kişiden oluştuğu yönündeki ifadelerin de bir taraftan güvenlik birimlerini aklama diğer taraftan da NSU cinayetlerine son noktayı koyma çabası olarak kaydedildi.
NSU cinayet şebekesinin üzerindeki sır perdesinin kapatılmamasını isteyen avukatlar 13 Parlamento Araştırma Komisyonu, Federal Savcılık ve mahkemedeki tüm dosyaların merkezi federal devlet arşivine aktarılmasını, tüm verilerin yasal, bilimsel, gazetecilik ve hukuk araştırması yapmak isteyenlere açık tutulmasını talep ettiler.
NSU neonazi cinayet şebekesi
Almanya’da NSU (Nasyonal Sosyalist Yeraltı) neonazi terör örgütü, 2000 – 2007 yılları arasında 8’i Türk, 1 Yunan esnaf, bir polis memuru olmak üzere toplam 10 kişiyi öldürmüş, iki bombalı saldırı düzenlemiş ve 15 banka soygunu gerçekleştirmişti. Alman medyasında uzun süre ‘Döner cinayetleri” olarak nitlendirilen cinayetlerden aileler ve mafyanın sorumlu olduğu ileri sürülmüştü. Alman güvenlik ve istihbarat birimlerinin neonaziler yönünde araştırma yapmaması da ülkede tartışmalara sebep olmuştu. NSU’nun varlığı, Uwe Böhnhard ve Uwe Mundlos adlı kişilerin, 4 Kasım 2011’de bir banka soygununun ardından saklandıkları karavanda ölü bulunmasıyla ortaya çıkmıştı. NSU davası sanığı Beate Zschaepe, cinayet çetesinin son kullandıkları hücre evini ateşe verdikten sonra polise teslim olmuştu.
Elif Kubaşık: ‘Karar adil değil’
NSU cinayet şebekesinin katlettiği Mehmet Kubaşık’ın eşi Elif Kubaşık, Münih Yüksek Bölge Mahkemesi‘nin kararını adil olmadığını söyledi. Açıklamasında yaşadığı hayal kırıklığı ve kızgınlığı dile getiren Elif Kubaşık, duruşmalara tekrar tekrar kafasındaki sorulara yanıt bulmak için katıldığını belirterek “Çok fazla sorum vardı. Bu grup yıllarca Almanya’da faşist cinayetler ve saldırıları nasıl yapabildi? Neden duymadı? Devletin algılaması neden yoktu? Mehmet‘in adı duyulmadan önce yedi kişiyi daha öldürmüştü?. Neden kararı verirken sorularımıza bile yer vermeyişinizi anlamadım. Neden bu soruların yargılamada ve kararınızda yeri olmadığını açıklamak için gerekli saygınız bile yoktu? Dayanamadım ve kararı soğuk ifadeyle okurken duruşmadan çıktım. Muhtemelen bunu farketmediniz bile. Şimdi kararı bize göndermeden önce çok zamanınız oldu. Karar çok uzun. Ama neden en azından bize sorduklarınızı, tüm tanıklardan, bizden ve diğer herkesden duyduklarınızı, bu cinayetlerin bize ve ailelerimize ne yaptığını yazmadınız? Neden bu gruptaki birçok destekleyici hakkında ortaya çıkanları, destekleyicilerin bu üç kişi hakkında bildiklerini ve devletin onlara ne kadar destek verdiğini yazmadınız? Neden dosyalar yok edildiğinde, tanıklar yalan söylediğinde tüm gerçeğin ortaya çıkamayacağını yazmadınız” diye sordu.
Elif Kubaşık’ın açıklaması şöyle: “Bu adil bir karar değil
Münih’te tekrar tekrar mahkemeye geldim. Benim için çok zor olmasına rağmen, tanıklık ettim. Ama Mehmet’e borçluyum. Onun için, bizim için, çocuklarımız için çok gerekli gördüm.
Çok fazla sorum vardı: Bu grup yıllarca Almanya’da faşist cinayetler ve saldırıları nasıl yapabildi? Neden duymadı? Devletin algılaması neden yoktu? Mehmet katledilmeden önce yedi kişiyi daha öldürmüştü.
Bu grubun ne kadar büyük olduğunu görmek zorundayım. Gerçekte bu grup sadece üç kişiden oluşmuyordu. Grupta Dortmundlu Naziler var mıydı? Bu katillerin yardımcıları muhtemelen evimizin çevresindeki birçok Nazi gösterisinden birine katıldılar mı? Ne kadar çok nefret ettiklerini görmek için yüksek bir polystist olmanıza gerek yok.
Bu soruların cevaplarını almak için mahkemeye geldim.
Adil bir yargılama istedim.
Ama sonra mahkeme sizin kararınızı verdiğiniz gün geldi.
O gün içimde kazındı. Kararı duyurduğunuz sırada oğlunu kaybeden İsmail Yozgat’ı nasıl susturmaya çalıştığınızı unutamadım. Onun sadece acısı vardı.
Neden kararı verirken bize Mehmet’in öldüren altı kurşundan daha fazlasını söylemeye değer vermediğinizi anlamadım. Hatta tanık kürsüsünde ne tür bir insan olduğunu, cinayetin bize ne hale getirdiğini sormuştunuz.
Neden kararı verirken sorularımıza bile yer vermeyişinizi anlamadım. Neden bu soruların yargılamada ve kararınızda yeri olmadığını açıklamak için gerekli saygınız bile yoktu?
Dayanamadım ve kararı soğuk ifadeyle okurken duruşmadan çıktım. Muhtemelen bunu farketmediniz bile.
Şimdi kararı bize göndermeden önce çok zamanınız oldu. Karar çok uzun. Ama neden en azından bize sorduklarınızı, tüm tanıklardan, bizden ve diğer herkesden duyduklarınızı, bu cinayetlerin bize ve ailelerimize ne yaptığını yazmadınız? Neden bu gruptaki birçok destekleyici hakkında ortaya çıkanları, destekleyicilerin bu üç kişi hakkında bildiklerini ve devletin onlara ne kadar destek verdiğini yazmadınız? Neden dosyalar yok edildiğinde, tanıklar yalan söylediğinde tüm gerçeğin ortaya çıkamayacağını yazmadınız.
Karar umduğumuz adaleti getirmedi. Sanki sorularımız sorulmamış gibi Mehmet sizin için bir sayıdan ibaretti.
İmkansızı istemedik. Cinayetlerin arkasında Naziler olduğunu herkesten önce farkında olan bizleri ciddi bir şekilde dinlemenizi istedik. Görevinizi yapmanızı istedik. Ne olduğunu araştırın, söylenenleri yazın istedik.
Her şeye ve size rağmen, cevap alma umudunu hala kaybetmedim. Hala bizi yalnız bırakmayan, bizim, bütün toplum ve gerçek için savaşan, Mehmet’in ve diğer tüm kurbanların unutulmamasını isteyen çok insan var. Onlara minnettarım. Dortmund” birgun.net foto: Elif Kubaşık – facebook