Üç yıldır teşhis edilemeyen hastalığım yüzünden tıp sektörüne karşı canım cicim şeklinde bir tavır sergileyemem. Çünkü bu süre içerisinde her türlü olumsuzluğu yaşadım. Tartaklandım, azarlandım, deli muamelesi gördüm. Bütün bunlar bende hastane fobisi oluşturdu. Ve bu yüzden, pandemi sürecinde, sağlık personelinin göklere çıkarılmasını abartılı buldum hep. Ama Sezar’ın hakkı Sezar’a… Özenle muayene eden, kibarca ilgilenen, daha önce hiç görmediği halde yakın akrabasıymış gibi davranan doktorlar da oldu.
Sağlık sektöründe çalışmak fazlaca özveri gerektiriyor. Kimsenin sağlığımızla oynamaya hakkı yok. Öncelikle insan sevgisi olmalı içlerinde. Herkes doktor olamaz. Doktor olsa, muhtar olamaz. Şimdi siz, “Bu da nereden çıktı?” diyeceksiniz. Türk Tabipler Birliği, yaptığı bir takım açıklamalar yüzünden hedef haline gelmiş durumda. Bu açıklamaların çoğunluğu COVİD-19 konusunda devletin üstünü örttüğü gerçeklerle ilgili. Ölüm sayılarının gizlenmesi, tıp çalışanlarının listeye eklenmemesi, ölüm raporlarına COVİD-19 yerine tetiklediği hastalığın adının yazılması, özel hastanelerde çalışan doktorların zorla ücretsiz izne çıkarılması gibi.
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar. Ama onuncusuna muhtar olur. Türk Tabipler Birliği, işte böyle muhtar oldu kamuoyunun gönlüne. En başından beri karantinanın gerekliliğini savundu. Normalleşmenin tehlikeleri üzerinde durdu. Ama hükümet ekonomik kaygılarla hareket etti. Karantina söz konusu olduğunda halkına bakabilecek durumda değildi çünkü. Muhtarlık iyi de, kolay bir görev olmasa gerek bu ülkede. Bütün doğruları bir bir söyleyeceksin ve bu cezasız kalmayacak, mümkün mü?
Nitekim öyle oldu. Son hamlesi yüzünden üzerine çektiği tepki zirve yaptı. “Yönetemiyorsunuz, tükeniyoruz.” sloganıyla tüm sağlık çalışanlarını bir hafta sürecek eyleme çağırdı. Ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli o büyük tarihi açıklamayı yaptı: Türk Tabipler Birliği kapatılmalı. Çünkü o da korona kadar tehlikeli.
Muhtarımız çok yaşa! Bu bir futbol maçı değil ki takım tutayım. Kim insandan yanaysa, benim gönlüm onda. Yaşananlardan sonra kurumun akıbeti ne olur, bilemiyorum. Kapatılması çok zor olmasa gerek. Onar yıl aralıklarla darbe görmüş bir ülkeyiz sonuçta. Tek gecede değil bir kurumun, ülkenin bile altı üstüne gelebilir. Ama bütün bu olup bitenler tarihe birer not olarak düşülür. Bununla birlikte, hiç kimse kalıcı değildir. Herkes kendi karşıtlarıyla birlikte büyür. Sağlığıyla oynayanları da unutmaz bu halk, sağlığını koruyanları da… Hepinize sağlıklı ve mutlu günler dilerim.