Almanya’da gazeteciler ve politikacılar, Cumhuriyet konusunda açık tavır almadığı gerekçesiyle Federal Başbakan Merkel’i ve hükümetini eleştiriyorlar.
GÜRSEL KÖKSAL
Almanya’da çok sayıda yönetici ve yazarı gözaltına alınan Cumhuriyet gazetesiyle dayanışma etkinlikleri yaygınlaşırken, bu konuda açık tavır almadığı gerekçesiyle Federal Başbakan Merkel ve hükümetine yönelik eleştiriler artıyor.
Türkiye’deki gelişmeleri yakından takip eden Almanya’nın önde gelen gazeteci örgütü ve sendikalarından Alman Gazeteciler Birliği (DJV), bugünkü açıklamasında Merkel’i kınadı. Dün bir açıklama yaparak Alman hükümetini Cumhuriyet yönetici ve yazarlarının serbest bırakılması için resmen tavır almaya çağıran DJV Genel Başkanı Frank Überall, “Şansölye’nin suskunluğuna katlanmak mümkün değil” dedi.
Cumhuriyet gazetesine yönelik soruşturmayla ilgili haberlerin duyulmasının ardından dün bir açıklama yapan Federal Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert, Merkel’in geçen ayki bir demecine işaret ederek, hükümetin Türkiye’deki basın özgürlüğü konusundaki endişelerini defalarca dile getirdiğini duyurmuştu. Merkel’in sözkonusu konuşmasında Erdoğan’ın adını anmadığını hatırlatan DJV Başkanı Überall ise “Şansölye, Türkiye’deki gazetecilere yönelik baskılar konusundaki ilgisizliğini bundan daha net bir biçimde gösteremezdi” dedi.
POLİTİKACILAR DA ELEŞTİRİYOR
Merkel, bu konuda sadece gazetecilerin değil, politikacıların da eleştirilerine hedef oluyor. Sol Parti’nin Uluslararası İlişkiler Sözcüsü Sevim Dağdelen, bir basın açıklaması yayınlayarak, “Merkel, artık endişe açıklamalarına sığınmak yerine açık tavır almalıdır” dedi. Dağdelen’in açıklaması özetle şöyle: “Federal Hükümet, Türkiye’de basın özgürlüğüne yönelik saldırıları ve demokrasinin tahribatını artık mırıldanmalarla geçiştirmemelidir. Erdoğan’ın Türkiyesi tek adam diktatörlüğüne doğru gidiyor ve Merkel bunu görmezden geliyor. Hükümetin başı bir zavallı sığınmacı pazarlığıyla kendisini şantaja ve bir despota bağımlı kıldı. Halbuki Şansölye bunun yerine Türk halkının özgürlükleri için mücadele eden kesimleri ve takibat altındaki gazetecilerle dayanışma içinde olmalıydı. Merkel, Cumhuriyet’in eski genel yayın yönetmenine Ankara’daki demokrasi karşıtlarına karşı siyasi koruma sağlamalı ve tutuklu 100’den fazla gazetecinin serbest bırakılması için çaba göstermelidir. Ayrıca Avrupa Birliği de otokrat Erdoğan Hükümeti’ni artık üyelik müzakerelerini ve vize serbestisi üzerine pazarlıkları sürdürerek daha fazla ödüllendirmelidir.”
HANGİ BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ?
Alman Hükümetinin bu konudaki tavrını eleştirenler arasında Yeşiller Partisi Eşgenel Başkanı Cem Özdemir de yeralıyor. Almanya’nın en büyük televizyon kanalı ARD’nin sabah programına katılan Özdemir, “Federal Hükümet, basın özgürlüğü konusunda endişeli olduğunu söylüyor. Ben de soruyorum: Hangi basın özgürlüğü? Türkiye’de basın özgürlüğü yok ki. Dolayısıyla bunun için endişelenmeye de gerek yok. Önemli olan Batı dünyasının demokrasi, insan ve azınlık hakları gibi değerleri savunarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı tavır almasıdır” dedi.
CDU’LULARIN ELEŞTİRİLERİ
Federal Hükümet konuyla ilgili sert açıklamalardan kaçınırken, hükümet üyesi partilerden politikacılar ise bireysel açıklamalarıyla açık tavır alıyorlar. Hükümette görevli olmadıkları için onların hükümeti resmen bağlamayan bu açıklamaları, iktidar partisindeki milletvekillerinin de önemli bir bölümümünün bu konuda muhalefet partileriyle aynı çizgide olduklarını gösteriyor.
Örneğin Spiegel dergisine bir açıklama yapan Federal Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı CDU’lu (Hıristiyan Sosyal Birlik) milletvekili Michael Brand, “Avrupa Birliği ve Almanya, Türkiye’de bir diktatörlüğün kurulmasını umursamazlıkla karşılayamaz. Türkiye’de sürekli kırmızı çizgiler aşılıyor, buna ciddi ve stratejik tepkiler gösterilmiyor” diyor.
Yine aynı parti milletvekillerinden Federal Meclis Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Norbert Röttgen’in “Berliner Zeitung”a yaptığı açıklama özetle şöyle: “Cumhurbaşkanı Erdoğan sistematik bir biçimde eleştirilerden kurtulmaya yönelik politikasını sürdürüyor ve böylece Avrupa’dan sürekli uzaklaşıyor. Onun için önemli olan tek şey iktidar. Türkiye’nin Avrupa ilkelerini her ihlal edişinde Avrupa ülkeleri ve Federal Hükümet, eleştirilerini açıkça dile getirmelidir.”
SPD’DEN DE ELEŞTİRİ VAR
İktidardaki koalisyon partilerinden SPD’ye (Almanya Sosyal Demokrat Partisi) üye politikacılardan da aynı içerikte ve daha sert tonda açıklamalar gelmeye başladı. Avrupa Parlamentosunun SPD’li başkanı Martin Schulz, dün yaptığı açıklamayla Cumhuriyet yöneticileri ve yazarlarının gözaltına alınmasını kınamıştı. Bugün bir açıklama yapan SPD’li Hessen Milletvekili Turgut Yüksel de Cumhuriyet’e yönelik soruşturmalarla hükümetin eleştirel basını susturmayı hedeflediğini vurguladı. Yüksel, üyesi olduğu partinin de ortak olduğu Federal Hükümet’i bu konuda açık tavır almaya ve tutuklanan gazetecilerin serbest bırakılması için derhal ısrarlı girişimlerde bulunmaya çağırdıktan sonra, “Doğduğum, çocukluğumu geçirdiğim, daha iyi ve adil bir hale gelmesi için mücadele ettiğim bu güzel ülkenin politik olarak nereye gittiğini görmek bana acı veriyor” dedi.
CUMHURİYET’İ KURTARIN
Bu arada medyanın konuya ilgisi artarak sürüyor. Bağımsız sol çizgideki saygın gazete TAZ (Tageszeitung) bugün “Cumhuriyet’i Kurtarın” başlığıyla çıktı. Geçtiğimiz dönemde de zaman zaman Türkçe yayınlar yaparak Türkiye’deki demokrasi, insan hakları ve basın özgürlüğü mücadelesi konusunda açık tavır alan gazete, Cumhuriyet’le ilgili haberlere geniş yer verdi. Gazetenin birinci sayfasındaki başyazıda “Toplumdaki tüm eleştirel sesler susturulmak isteniyor. Bu gazete için mücadele edilmeli” denildi.
Almanya’nın en büyük gazetelerinden, muhafazakar çizgideki FAZ da (Frankfurter Allgemeine Zeitung) konuya, başta birinci sayfa olmak üzere geniş yer verdi. Haberler “Son bağımsız sese saldırı” ve “Basın susturuluyor” gibi başlıklarla verilirken, “Erdoğan’ın temizliği” başlıklı yorumda “Basın özgürlüğü ve kuvvetler ayrılığı gibi demokrasinin temel ilkelerinden böylesine hızla ve sürekli uzaklaşan bir ülke Avrupa Birliği’nin üyesi olamaz. Türkiye’nin tam üyeliği zaten tartışmalı bir konuydu. Şimdi artık imkansız hale geldi” denildi.
FRANKFURT’TA PROTESTO
Almanya’nın çeşitli yerlerinde Cumhuriyet gazetesiyle dayanışma girişimleri yaygınlaşırken, tutuklamalara karşı protestolar da sürüyor. Dün Frankfurt’ta gerçekleştirilen Türk Film Festivali’nin açılış töreninde davetlilerden bir bölümü attıkları sloganlarla tutuklamaları protesto ettiler. Yüzlerce davetliyi selamlamak üzere sahnede bulunan Türkiye’nin Frankfurt Konsolosu, sözlerine başlamak için “Cumhuriyet’e özgürlük” gibi sloganlarla ve alkışlarla süren protestonun bitmesini bekledi. Tören sırasında Alman Gazeteciler Sendikası (DJU) ve Alman Gazeteciler Birliği’nin (DJV) konuyla ilgili basın açıklamaları dağıtıldı. “CHP Frankfurt” adına dağıtılan bildirilerle de Frankfurt ve çevresindeki Türkler, bu akşam kent merkezinde gerçekleştirilecek “Cumhuriyet’le Dayanışma” mitingine katılmaya davet edildi. Bildiride “Cumhuriyet Gazetesi’ne yapılan baskın tüm cumhuriyetçilere yapılan baskındır. Susma, sustukça sıra sana da gelecek!” denildi. (1.11.2016)