Arzu DİNÇER
Merhaba Sevgili Kitap Âşıkları,
Umarım sizlerle buluşturduğumuz yazarların kitaplarını okuma fırsatı bulabiliyorsunuzdur. Zira onlar sizlerin okuduğunuzu varsayarak üretmeye, yazmaya devam ediyorlar. Popüler kültürle birlikte isim yapmış her bireyin eli kalem tutar oldu.
Bu kitap zenginliği için gayet güzel. Okuyun aklınıza gelen her yazarın ürettiği ya da “Ah yeni kitap çıkartsa da okusak” dediğiniz tutkunu olduğunuz yazarları da elbette. Pazarlama kanallarını çok iyi kullanabilen yayınevlerinin kitaplarını ve doğal olarak yazarlarını okuyucuya bire bir ulaştırılanları da. 2015 yılında Cumhuriyet Sokak da Sibel Oral’ın hazırlamış olduğu yazının başlığı oldukça vurgulayıcı;
“Türkiye’de kitap okuru değil yazar okuru var”
Çok da doğru ve yerinde bir tanımlama. Size bu yazıyı hazırlarken Türkiye’de çalışır durumda olan yayınevi sayısının tam rakamına ulaşmak istedim, lakin 2018 verileri yerine oldukça eski yıllara dair verilere ulaştım. Şunu demek istiyordum. Binlerce yayınevi var ve binlerce yayınevinin kendisi ile çalışan onlarca yazarı. Yani Cem Yılmaz’ın, Av Mevsimi filminde “Bakış açınızı değiştirin” repliğini ölürken vücut dilini kullanması gibi sizlerin de üretmeye okunduğunun farkında oldukça üretmeye hevesli binlerce yazarınız var. Bunu sizlere hatırlatmak istedim. Zira bu köşeyi de bir bakıma bunun için hazırlamaya başlamıştım. Bu konulara zaman zaman geri döneceğim. Şimdilik noktayı koyuyorum.
Biraz sonra okuyacağınız satırlar Sayın Mehtap EREL’e ait. Kendisi görsel ve yazılı sektörde yıllarca emek vermiş ve vermeye devam eden oldukça üretken bir kadın. 2008 yılında ilk kitabı “Çatlatan Diyologlar”, 2009 yılında da “Ben, Edebiyat, Karpuz ve Kayınvalidem” kitapları ile zekice kurgulanmış mizah kitaplarını 2016 yılında yayınlanan “Yatır” kitabıyla okuyucularını güzel bir yol hikayesinin içine çekivermiş. Hem de gülmeli, korkmalı kendi deyimiyle “Korkunçlu komikli”.
Kendisi hakkında yazılanları okurken 2013 yılında Barbaros Şansal ile gerçekleştirdikleri röportaja doğrusu bayıldım (Akşam Gazetesi). Küçük bir alıntı yapmak isterim.
“BŞ- Peki, günümüzde topçu, popçu, manken, modacı (ben dahil) herkes yazar oldu. Ne diyorsun bu işe?
“ME- Şimdi kızacaklar bana belki ama ben onların pek çoğunun kendilerinin yazmadıklarını bildiğim için kaale bile alıp eleştirmem. Onlar 3-5 satır bir şey yazar yollarlar, editörlerse onları giriş, gelişme ve çözüm olarak kaleme alır.”
Mehtap EREL’e güzel duruşu, olgunluğu, üretkenliği ve cesur bir insan olmasından dolayı kutluyor, yeni kitaplarında 5N1K köşemizde kendisini tekrar görmek istediğimizi belirtmek istiyorum.
Sevgiyle kalın
Soruları yanıtlamadan önce kısaca kendinizi ve kaleminizi bizlere hatırlatabilir misiniz?
Mehtap Erel – Hürriyet, Newsweek Türkiye, Hürriyet Aile, Yeni Aktüel, Yeni Anne, Yeni Hamile, Pazarola ve daha pek çok dergi ve portalda gazeteci ve yazar olarak çalıştım. Ulusal kanallarda sunuculuk da yaptım. Hali hazırda anneboyutu isminde, anne bebek çocuk ve aile üzerine içerik üreten bir e-portalın yayın yönetmeniyim ve her Pazartesi –yıllardır olduğu gibi- köşe yazımı yazıyorum. Eskiye nazaran artık daha az gazeteci daha çok yazar olarak işimi yapıyorum. Daha çok yazılarımla, ailemle, kitaplarımla ve sokak hayvanlarıyla ilgileniyorum. Daha çok dinleniyorum. Üç kitabım var. Son kitabım Yatır, Yitik Ülke Yayınlarından çıktı. Bir de 44 yazarın 44 öykü ile ortaya çıkardığı ve Yayın Yönetmenimiz sevgili Kadir Aydemir’in yayına hazırladığı Kedi Öyküleri kitabımız var. Bu öykü seçkilerinden oluşan kitapta yer almaktan da çok mutluyum.
N E ZAMAN
Yazmaya ilk ne zaman karar verdiniz, yayınlamayı düşündüğünüz (hazırladığınız) son kitabınız ne zaman yayınlanacak /yayınlandı?
Mehtap Erel – Yazmaya –çok klasik olacak ama- ilkokulda başladım. Çok ciddiyim. İlkokul beşinci sınıftaydım. Okullar arası kompozisyon yarışmasında bir hayli çocuk arasından üçüncü oldum. Yazı yazmak her zaman yaptığım bir şeydi. Hep yazıyordum ben. Köşelerde yazdım, bloglarda yazdım, konuk yazar olarak yazdım, hep yazdım. Bunların kitaplaşmasına karar vermem 2007, gerçekleştirmem 2008 yılına denk geldi.
Son kitabım YATIR, Kasım 2016’da Yitik ülke yayınlarından çıktı. Şu an yeni kitabımın üzerinde çalışıyorum. Zannediyorum yayına çıkması bir seneyi bulacak. Umuyorum yeni kitabım 2018 kitap fuarında Tüyap’ta okurla buluşur.
N E?
Kitaplarınızı bize özetleyebileceğiniz cümleler ne olur?
Mehtap Erel – Ben mizah yazarıyım. Kitaplarımı en güzel “gülümsetir” diye tarifleyebiliriz. Mizahi diyaloglar yazıyorum. “Korkunçlu komikli” bir kitap yazdım bu kez. İlk iki kitabım komple diyaloglardan oluşuyor. Üçüncü kitabım daha “konulu”. Bir korku hikayesini çok neşeli diyaloglarla süsledim. Dördüncü romanımda da aynısını yapıyorum. Korku-komedi tarzında yazıyorum. Çünkü sevdim bunu. Elime yakıştığını düşünüyorum.
NEREDE?
Edebiyat dünyasında kendinizi nerede tanımlarsınız?
Mehtap Erel – Edebiyat dünyasında kendimi tanımlamıyorum. Ben mizah yazarıyım. Mizahi diyaloglar yazmakta çok başarılıyım. Çok keyifli skeçler yazıyorum. Roman yazıyorum. Ürkütücü öyküler anlatıyorum. Hayattan komik anekdotlar anlatıyorum. Edebiyat yapmıyorum. O “beenn şucuyum ve şuuu şöyle olur”cu yazarlardan değilim. Tüm dertlerinden ve hırslarından arınmış sevdiği işi iyi yapan bir insanım.
NASIL?
Yazar ve okurlar arasında kurulan köprü sizce nasıl olmalı?
Mehtap Erel – Yazar ve okurla aramızda bir alışveriş olması gerekli. Bunun da seviyeli bir şekilde olması önemli. Böyle karşılıklı “enseye tokat” bir ilişkiyi özel hayatımda da iş hayatımda da uygunsuz buluyorum. Sosyal medyada işin şirazesi hayli kaçtı. O yüzden mesafeli ve “düzeyli” bir iletişimi tercih ediyorum ben. Biz ürünü sunuyoruz. Okurlarımız da bu ürünü deneyimledikten sonra arzu ederlerse bize ya da yayıncımıza fikirlerini söylüyorlar. Bu kafi olmalı. Zaman zaman 15 liraya kitapla birlikte bizi de satın almış gibi hissedilmesini tuhaf bulduğumu itiraf etmeliyim.
NEDEN?
Okurlar sizin kitaplarınızı neden okumalı?
Mehtap Erel – Eğlenmek, hoş zaman geçirmek, biraz ürkmek biraz kahkaha atmak bunu da okuyarak yapmak istiyorlarsa benim yazdığım kitapların okura sunacağı şeyler var. Tatmin olacaklarını, aradıklarını bulacaklarını düşünüyorum. Sadece benim kitaplarımı da değil, genel olarak KİTAP OKUMANIN gerekçelendirilmesine gerek olmadığına inananlardanım ben. Okuyalım. Hepimiz okuyalım. Ne olursa okuyalım. Okudukça aydınlanacağız.
Elinizde tutmakta olduğunuz kitap, yazdığım yüzlerce farklı konudaki yazıdan, onlarca kısa öyküden ve yaptığım onlarca değişik röportajdan ayrı olarak sizler için tek tek seçerek hazırladığım keyifli diyaloglardan oluşuyor. Ben yazarken çok gülmüştüm, umarım sizler de okurken gülersiniz.
Mehtap Erel
“Mehtap, son derece sahici durumlar yaratıyor ve gerçekçi diyaloglar yazıyor. Sıradan hayatın içinden ince gözlemlerle damıtılmış kıvrak bir mizah yeteneği var. Kendisiyle alay edebilme yeteneği çok değerli. Bu nitelik onu korkusuz ve özgür hale getiriyor, vizyonunu genişletiyor, yazdıklarını da inandırıcı kılıyor.”
Nuri Bilge Ceylan – Sinema Yönetmeni
Mehtap Erel’in gündelik hayata ilişkin yazılarındaki rafine ve samimi ifadeler, ulusal ve global meselelerle ilgili büyük büyük laflar ederken gözden kaçan pek çok detayı da hatırlama, “Çatlatan Diyaloglar” başlığı altında toplanan yazılarındaki vodvil havasıysa okurken epey tebessüm etme fırsatı verdi hepimize.
Selçuk Tepeli – Newsweek Türkiye Genel Yayın Yönetmeni (Yeni Aktüel Genel Yayın Yönetmeni iken yazdığı yorumu)
Etrafta olan biten acayipliklerin, beni delirmek yerine güldürmesiyle (bu da bir çeşit delilik belki de) diyalog yazmaya başladım. Eş, kayınvalide, evlat, arkadaş, iş, çocuğun okulu, anneniz, dişçiniz, araba servisi, eve gelen tadilatçı, her şey, herkes üstünüze üstünüze geliyorsa burada okuduklarınızdan hoşlanacaksınız diye umuyorum. Daha önce de dediğim gibi, ben yazarken çok gülmüştüm, umarım sizler de okurken gülersiniz.
Kitapta, aile içi tartışmalardan, iş yerindeki arkadaşlara, tamirciden satıcıya kadar insanların aralarındaki konuşmalar toplanmış. Hepsi hayatın içinde, belki hayal gücüyle yazılmış ama hepsi sahici. Üstelik komik. Çünkü günlük hayatımızda öyle diyaloglara giriyoruz ki, belki yaşarken sıkılıyoruz, kızıyoruz, hiddetleniyoruz. Oysa sonra düşününce bir de bakıyoruz ki aslında her şey çok komik.
Can Ataklı -VATAN
Mehtap Erel’in “Çatlatan Diyaloglar” isimli kitabı, koca bir yaz boyunca üzerine yenileri gele gele en altta kalmış. Belki zamanı şimdiymiş benim için; öksürükler, hapşırıklar içinde bir çırpıda okuyup öyle eğlendim ki. Bence Mehtap Erel mutlaka senaryo yazmalı. Şahane bir diyalogçu. Valla peşindeyim bundan böyle… Gülmek kadar şifa veren ne var?
İclal Aydın-VATAN
Mehtap Hanım kitabını bana getirdiğinde henüz düzeltisi yapılmamıştı ve manzara içler acısıydı. ‘De’ ve ‘da’lar yanlış kullanılmış ‘ki’ ekleri hatalı, cümleler düşük. Zaten Mehtap Hanım’ın yazılarına edebiyatta yadırganan bir konuşma ağzı hâkim. Göz göre göre ikinci kitabını çıkaran Erel, hiçbir şey olmasa bile, Türkiye’de herkesin yazar olup kitap çıkarabileceği konusunda genç nesile umut olacaktır. Kendisini severim, diğer kitapları için şimdiden başarılar dilerim.
Kürşad Oğuz – Newsweek Türkiye
Aile kabristanlarının olduğu köye giden iki arkadaş. Eski bir köy evi… Köy halkının çekindiği yıkılmış bir yatır… Mezar yerini onarmak için bir araya gelenlerin yaşadığı ürkütücü olaylar. Her şey normalmiş gibi ilerlerken yolda yaşanan gariplikler. Köye yaklaştıkça artan gerilim. Mezarın kendiliğinden yıkılmadığı öğrenilince ödenen ağır bedel!
Buraya kadar her şey korku sinemasının tipik bir örneğini andırıyor, değil mi? Hayır, hayır! Rahat olun. Mehtap Erel’in konuşma diliyle ve o eğlenceli üslubuyla yazdığı Yatır, sizi sadece korkutmayacak, zaman zaman gülümsetecek de. Ülkemizde fazla örneği olmayan korku-komedi tarzındaki “korkunçlu” bu romanı büyük bir keyifle okuyacaksınız.
(Tanıtım Bülteninden)