Gün 6:
Bugün baya geç uyandım. Uyandığımda annemler çoktan kahvaltılarını yapmıştı. Ben de kendime kahvaltı hazırlamadan önce ablam bana sık sık hapşurduğum için C vitamini içirdi.
Onu içtikten sonra kendime kahvaltı hazırladım. Kahvaltımı yaptıktan sonra meditasyon yaptım. Herkes düzenli olarak yapmanın iyi geleceğini söylüyor bana. Bu yüzden ben de her gün yirmi dakika olumlama meditasyonu yapıyorum.
İşe yarıyor mu bilmem ama en azından 20 dakika boyunca sakinleştiğimi hissediyorum. Meditasyon bittiğinde de gerçek dünyaya dönüyorum.
Keşke elimde bir sihirli değnek olsaydı. Tek bir hareketimle dünyayı baştan yaratsaydım. İnanın bunu yapmayı çok isterdim.
Şu sıralar istediğim tek şey ailemle aynı odada oturmak. Şu yaşıtlarımın şikayet ettiği saat 13’ten 16’ya kadar olan iznimizde arkadaşlarımla vakit geçirmek ve antrenmanlarıma devam etmek istiyorum.
Bu illetin bir gün biteceğini bilmek çok az da olsa moralimi düzeltiyor. Fakat insanlar böyle duyarsız olmaya devam ederse çok zor atlatırız.
Virüs Çin’den çıktı ama şuan orda her şey normal! En çok sinirimi bozan da bu. Virüsün çıktığı yer gayet normalken bizim ülkemiz hala ölümler yaşıyor.
Günden güne iyiye gittiğimizi düşünmek istiyorum ama olmuyor. Kendimi kandırmak istemiyorum ya da arkadaşlarımın da dediği gibi çok olumsuzum.
Belki de kendi moralimi kendim bozuyorumdur bu olumsuzluğum yüzünden. Sırf bu özelliğimi değiştirmek için düzenli olarak meditasyon yapmaya çalışmıyor muyum zaten?
Evde vaktimi genel olarak müzik dinleyerek geçiriyorum. Kafamı dağıtmak için müzik eşliğinde gözlerimi kapatıp hayaller kuruyorum. Bu şekilde yatarken bazen aklıma kitabıma yazabileceğim güzel sahneler geliyor ve anında doğrulup not alıyorum unutmamak için.
Bazen de bilgisayarımı açıp dizi izliyorum. Annemlerin bir ihtiyacı olduğunda onlarla ilgileniyorum. İlaç saatlerini hatırlatıyorum. Günüm hep böyle geçiyor. Aynı…
Umarım yarın daha umut dolu bir güne uyanırım.