Kenan ÇIĞIR
Adı üstünde cep telefonu… Cebimden çıkartana kadar bir hayli çaldı, çaldı, çaldı. Karşıdaki ses ürkek, çekingen ve son derece saygılı.
“Merhaba Kenan Bey.”
“Merhaba” da değil ama üçüncü kelime bitmeden tanıdım. Bende kayıtlı olmayan bir numaradan arıyor; Mimoza Hanım.
“Sesinizi duymak istedim,” dedi ve ben onun uzun bir süre sadece hıçkırıklarını duyabildim.
Bir önceki akşam hiç uyumasam bile, karga bokunu yemeden giderdim işe. Mimoza hanım
“ulan manyak biraz geç gel de işimizi bitirelim!”
dermiydi içinden, bilmiyorum… ama kahvemi beş dakika sürmez getirir masaya bırakırdı.
Sabah sabah gözleri nemliydi. Zorla da olsa karşıma oturtup “anlat” dedim.
“Bugün ölüm yıldönümü… Benim oğlumdan başka bir de kızım vardı. Bunu ailem dışında hiç kimse bilmez. Bir genci çok sevdiğini ve onunla kaçtıklarını söyleyen bir mektup bırakıp gitti. Bir hafta sonra ormanlık alanda parçalanmış cesedini bulduk. O günden beri kendimde değilim Kenan bey, ara sıra dalıp gidiyorum; siz kusuruma bakmayın.”
Gözlerin nemlenmesi galiba bulaşıcıydı.
“Kocam yarı yatalak. İşi gücü yok. Oğlan üniversitede okuyor. Çalışmam lazım ama inan olsun hiç isteğim kalmadı. Konudan konuya atlıyorum ama bir de sabah dolmuş bulamıyorum, saat beşte yollarda köpeklerle kovalamaca oynuyorum. Amannn olsun! Benimkisi de böyle bir hayat işte. Kahveniz soğudu size yenisini yapayım.”
Kahvemi getirmiş, günümü allak bullak başlatmış, kahvemi geri alıp gitmişti…
Mimoza hanımla, sonraki günlerde ara sıra sabah sohbetlerimiz devam etmişti.
Oğlu okulu bitirmiş, KPS denen illeti kazanmış Bursa’da işe başlamıştı. Ben o şirketten ayrıldıktan sonra oğlunun düğün davetiyesi de elime ulaşmıştı. Mimoza hanım hala çalışıyor, oğlunun düğün masraflarını ödüyordu.
Ben bunları düşünürken hıçkırıklar kesildi, zar zor da olsa konuşuyordu.
“Oğlum intihar etti Kenan bey… Öldü gitti. Evde otururken sizinle sohbetlerimizi hatırladım, aradım işte ne bileyim… kızdınız mı?”
İki gün önce Bodrum sokaklarında bir banka oturmuş, Mimoza hanımla bir saate yakın sohbet etmiştim. O hala torununu büyütmek için çalışmaya devam ediyordu…
Olağanüstü bir yaşam mücadelesi veren bu emekçi kadının adı tabi ki Mimoza değil. Böyle bir günde İtalyan kadınların dayanışma için seçtikleri çiçeğin adını verdim ona. Adıyla bin yaşasın ve artık acıları son bulsun.
Dünya emekçi kadınlar gününde, bir emekçi kadının yaşamı ile tüm kadınları selamlıyorum ve hepinize yüreğimden sevgiyle mimoza çiçekleri gönderiyorum…