Partisinin “Önce Türkiye” başlıklı seçim bildirgesini açıklayan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “İş garantili eğitim yapacağız, mezun olduğunuz gün işiniz hazır olacak. Taşeron işçilerin tamamı kadro alacak. Asgari ücret CHP iktidarında net 1500 lira olacak. Aile sigortası kapsamında lise öğrencileri son sınıf öğrencilerine okul harcamalarını karşılamaları için lise kart uygulaması getireceğiz. Hiçbir harcama yapmayacak” dedi.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara ATO Kongre Merkezi’nde “Önce Türkiye” başlıklı seçim bildirgesini açıkladı;
“Gençlerden beklediğim bir şey var. Bütün gençlere sesleniyorum.
“SİYASETİ DİNOZORLARDAN TEMİZLEYİN”
Sizlerden istediğim sadece bir şey var. Siyasete ilgi gösterin. Siyaseti dinozorlardan temizleyin. Siyasette aktif olarak yer alın. Eğer sizler siyasete girerseniz emin olun bugün Türkiye’de yaşananların hiçbirisi olmazdı. Ülkeye barışı sizler getirirdiniz. Ama bazı siyasiler kulaklarını kapatmışlar. Sizi dinlemiyorlar.
Yüzde 10 gençlik kotası getirdik. Oran az diyorsanız. Önümüzde kurultay var. Gelin kurultaya oranı yükseltin, ben size destek vereceğim.
Biz size ne vaat ediyoruz.
Bütün gençlere sesleniyorum. CHP’nin internet sitesine girin, internet üzerinden partiye üye olun. Hiçbir engel yok, hiçbir duvar yok önünüzde siyaset için.
Biz size ne vaat ediyoruz.
En büyük sorun işsizlik miydi, evet.
GENÇLERE İŞ SÖZÜ
İş garantili eğitim yapacağız. Bütün organize sanayi bölgelerinde yatılı meslek liseleri olacak. Üçüncü sınıftan itibaren fabrikalarda stajınızı yapacaksınız, mezun olduğunuz gün işiniz hazır olacak. Mezun olduğunuz gün fabrikada çalışarak bunu gerçekleştireceksiniz. Bizim getireceğimiz düzen de oğlunuz, kızınız asla işsiz olmayacak, işi hazır, aynı zaman da arzu ederse üniversiteye de devam edecek.
“TAŞERON İŞÇİLERİN TAMAMI KADRO ALACAK”
800 bin taşeron işçisi var. Bunların yüzde 80’i genç. Taşeron işçilerin tamamı kadro alacak. Tamamı sendikal hakka kavuşacak.
“ASGARİ ÜCRET CHP İKTİDARINDA NET 1500 LİRA OLACAK”
İşçilerin yüzde 80’i asgari ücretle çalışıyor. Şu anda mevcut asgari ücretle çalışan yüzde 80’i genç. Bin lira 54 kuruş. Gençler, size sözüm söz, asgari ücret CHP iktidarında net 1500 lira olacak. Aylığınızdaki artış yüzde 50 olacak.
Herkes rahat yaşayacak.
Gençlere yönelik olarak söylediklerim bitmiyor, devamı var.
Üniversitede okurken öğrenim için kredi alıyor. CHP iktidarında iş buluncaya kadar bu borçların tahsili engellenecek. İş bulduktan sonra parayı sizden isteyeceğiz, faizler de silinecek.
Bir ülkede diktatöre diz çöktüren gençler sizlerle övünüyoruz.
MEYDAN SÖZÜ VERDİ
Bütün meydanlar sizin olacak. Meydanlarda özgürce gezeceksiniz, biber gazı olmayacak. Yasaklar da kalkacak.
“HERKESİN YURTTA YERİ OLACAK”
Bir yıl içinde hiçbir üniversite öğrencisi benim yurdum yoktur demeyecektir. Herkesin yurtta yeri olacak.
“PASSOLİGİ KALDIRACAĞIZ”
Gençler maça gitmek istiyor. Passolig nedeniyle gidemiyor. Kaldıracağım bu belayı. Passoligi kaldıracağız.
“YÖK BELASINI KALDIRACAĞIZ”
Üniversitede iken sizi yönetimin dışında tutuyorlar. YÖK belasını kaldıracağız. Öğrencilere üniversite yönetiminde söz ve karar imkanı sağlayacağız.
Mevsimlik tarım işçileri tamamının sosyal güvenliğini sağlayacağız.
“LİSEKART”
Ve yeni bir uygulama getireceğiz. Lisekart. Aile sigortası kapsamında lise öğrencileri son sınıf öğrencilerine okul harcamalarını karşılamaları için lise kart uygulaması getireceğiz. Hiçbir harcama yapmayacak, tamamını sosyal devlet karşılayacak.
Atama bekleyen öğretmenler, sizi çocuklarınızla yan yana getireceğiz.
İkinci öğrenimde harçlar var, o harçları da kaldıracağız.”
KURUŞ HESABI
Biz sadece üreten değil hakça bölüşen bir stratejiyi de izledik. Bir şey daha politikamızı açıkladık önce ‘kaynak nerede’ diye sordular. Onlar da baktılar ki kaynak var, ‘en iyisi biz alalım biraz değiştirip bunu uygulamaya koyalım’ dediler. Seçim bildirgelerimizin ne kadar büyük bir ciddiyetle hazırlandığını gösteriyor bu. Her kuruşun hesabını yaptık. Uygulanması mümkün olmayan bir projeyi asla gündeme getirmedik.
Şu soru akla gelebilir. Beş ay önce bildirgeyi açıkladık. 7 Haziran’da sandığa gittik. 1 Kasım’da gidiyoruz, neden? Hangi gerekçeyle gidiyoruz? Birinci soru bu. İkinci soru; Koalisyon kurulacaktı kim engel oldu?
Önce şunu söyleyeyim; düne kadar hep milli irade milli irade derlerdi. Biz de saygılıyız. Hiçbir zaman sandıktan çıkan oylara saygısızlık etmedik. Halk kimi iktidara taşıdıysa ona saygı gösterdik. Ama demokrasinin gereği olarak varsa bir yanlışları onları gündeme getirdik. Haksızlıkları gündeme getirdik. Bu bizim görevimizdi. Bütün ülkelerde iktidar vardır ama sadece demokrasilerde muhalefet vardır.
ÖNCE TÜRKİYE
Buradan bütün yurttaşlarıma söylüyorum; sizin oyunuzu yani milli iradeyi, yani sizin hedefinizi en iyi okuyan parti CHP’dir. Oya saygı gösterdik, hemen seçim demedik. Ülkenin biriken sorunları var. Bakın bu seçimde sloganımız ‘Önce Türkiye’ biz bir sonraki seçimi düşünmedik hiçbir zaman. Türkiye ciddi sorunlarla karşı karşıya ve bu sorunların önemli bir kısmı bir partinin çözebileceği sorunlar değil. En iyi okuyan biziz, mütevazı değiliz. En iyi okuyan bizsek sandığa giderken elinizi vicdanınıza koyun ve öyle oy kullanın.
Bu süre içinde MYK’nın il başkanlarını, belediye başkanlarını topladık, çıkan sonucu değerlendirdik. Yeni bir anlayışla yol almamız gerektiğini düşündük. Madem ki vatandaşımız, ‘gerginliklerden uzak durun, siz kavga ediyorsunuz zararı biz çekiyoruz’ diyorsa, o zaman yeni bir anlayışı egemen kılmamız lazımdı. Bu toplantılardan sonra dedik ki; ‘evet ülkenin koalisyona ihtiyacı var.’ 14 madde halinde koalisyon ilkelerini belirledik ve paylaştık. Dedik ki; ‘Bakın bizim ilkelerimiz bunlar. Sizler de koalisyon yanaysanız sizler de belirleyin. Kimin kiminle koalisyon kuracağı değil, hangi ilkelerle kurulacağı önemli.’
MHP’NİN MALUM NEDENLERİ
‘Bizim gönlümüz, yüzde 60’lık blokun ki 292 milletvekili ediyor, hükümet olmasıdır.’ Bunu da paylaştık. Ama siz de biliyorsunuz, vatandaşlarımız da biliyor. MHP’nin malum nedenleriyle bu gerçekleşmedi. Daha sonra görev Davutoğlu’na verildiğinde, Davutoğlu geldi. Biz bir ilki daha gerçekleştirdik. Dedik ki ‘14 ilkeden yola çıkıyoruz, 5 temel sorunu var. Bunları çözmemiz lazım. Eğer bunları yapabiliyorsak koalisyonu kuralım.’ Kendilerine bütün ayrıntıları anlattık. Öyle 30 -35 gün değil, YAŞ ve bayramın girmesi nedeniyle koalisyon görüşmelerinin süresi 10 gündür.
Sonra dediler ki ‘Üç aylık seçim hükümeti kuralım.’ Biz bunu kabul etmedik. Milli iradeye duyduğumuz saygı nedeniyle kabul etmedik. O zaman seçim ne olacak? Seçimden sonra aynı tablo çıkarsa bir daha mı uzlaşamayacağız? Bunu gayet açık şekilde ifade ettik. Koalisyon hükümeti neden kurulamadı. Biliyorsunuz herhalde?
Eğer bir siyasi lider, özgür iradeye sahip değilse, eğer bir siyasi lider kendi iradesini bir başka iradeye ipotek ettiyse, o lider koalisyon kuramaz ve o ülkeyi yönetemez. Tablo bu.
Saray’da oturan zatın baskısını omuzunda sırtında düşüncesinde hissediyorsa o kişi lider olamaz. Lider vesayeti reddeden kişi demektir. Özgürce karar alan kişi demektir. Arkadaşlarıma söyledim, ‘görüşmelerde ne soruyorlarsa bütün samimiyetinizle cevap verin.’ Ve görüşmelerin tamamını tutanaklara aldık. Çünkü biz zaman zaman bize yöneltilen iftiralardan çok rahatsızdık. Bakın tutanakları aldık kimse bize yönelik eleştiri dile getirmiyor. Varsa eleştiri, bizim söylediklerimiz kamuoyunu rahatsız edecek söylemlerse zaten çoktan paylaşırlardı. Bu nedenle koalisyon gerçekleşmedi.
Ülkenin cumhurbaşkanı meydan meydan dolaşıp ‘400 vekil verin, vermezseniz bu tablo çıkar’ dedi. Toplumun önüne acı kan ve gözyaşı şantaj malzemesi olarak konmuştur. Şimdi buradan, bütün vatandaşlarıma sesleniyorum; CHP olarak biz üstümüze düşen görevleri yerine getirdik, kıl payı kadar saygısızlığımız yoktur. Ama onlar senin iradeni kabul etmediler. Önüne bir şantaj tablosu koydular, ya oy verirsin ya ben hep seçime giderim diye. Çünkü onlar milli iradeyi bir kişinin dudağından çıkan söz olarak kabul ediyorlar. Ben milli iradeyi senin iraden olarak kabul ediyorum.
5 SORUN
Eğer koalisyon kurulsaydı… Geçen kurban bayramında emeklilerimiz ilk ikramiyelerini almış olacaklardı. Halka ne söz verdiysek, tamamını kendilerine söyledik. Bunlar bizim olmazsa olmazlarımızdır.
Bir ilki daha başardık. Dedik ki ülkenin beş temel sorununa çözüm üretmemiz gerekiyor. Nedir o beş temel sorun? Bir, Türkiye’de demokrasinin, hukukun üstünlüğü. İki, ekonomi. 13 yılda buraya getirdiler. Üç, dış politika. Dört, eğitim ve beş toplumsal barışımız yani Kürt sorunu. Şimdi buradan diğer siyasetçilere sormak istiyorum; bizim dışımızda, Türkiye’nin beş temel sorununu dillendiren başka bir siyasi parti var mı? Herkes bir ucundan tutuyor. Oysa sorunu bileceksiniz. Neden bizim seçim bildirgelerimiz örnek alınıyor? Çünkü bunları yapacak kadroları yok, bilgileri yok, birikimleri yok. Bilgi birikim ve kadro sadece ve sadece CHP’de var.
Hukukun üstünlüğü… Eğer siz 12 Eylül darbe hukukunu değiştirmezseniz hangi demokrasiden söz edeceksiniz? Darbe hukukunu tahkim ederseniz hangi demokrasiden söz edeceksiniz? Yargı bağımsızlığının olmadığı ülkede demokrasiden mi söz edeceğiz? Bir kişi konuştuğu zaman bütün savcıların harekete geçtiği ortamda demokrasiden mi söz edeceksiniz? Lise öğrencilerinin hapse atıldığı ülkede demokrasiden mi söz edeceksiniz?
‘Ben anayasaya uymuyorum, anayasayı bana uydurun’ denilen bir ülkede demokrasiden mi söz edeceksiniz? Yasama yargı ve yürütme organlarının, güçler ayrılığı ilkesini getireceğiz. Yüzde 10 seçim barajını kaldıracağız, YÖK’ü tamamen sona erdireceğiz. Anayasayı değiştireceğiz. Eşit yurttaşlığı getireceğiz. Hiç kimse etnik kimliğinden ötürü ötekiyim diye düşünmeyecek. Siyasi ahlak yasası getireceğiz. Her kuruşun hesabını siyasetçi vermek zorundadır.
Ödenen vergiyi vatandaş ödüyor. Gençlerimiz de ödüyor, otobüse binerken vergi ödüyorlar. Vergi ödüyorsam, verginin nerelere harcandığının hesabı verilmek zorunda. Kesin hesap komisyonunu kuracağız.
İki örtülü ödenek kullanan makam var. Biri cumhurbaşkanlığı, biri başbakan. Cumhurbaşkanı, başbakandan gizli örtülü ödeneği nasıl kullanacak? Ne için kullanacak? Aklınız kabul ediyorsa bir sorun yok. Ya böyle bir şey olmaz diyorsanız elinizi vicdanınıza alın.
Bu garabete beraber son vereceğiz. Can ve mal güvenliğinin olmadığı bir yerde üretim olmaz. Demokrasinin olmadığı bir yerde üretim olmaz. İş adamının elinde vergi sopasıyla üretim olmaz. Makul şüpheyle iş adamını, öğrenciyi, genci içeri atacaksın. Dosyaya gizlilik kararı koyacaksın, avukat savunamayacak. Kaldıracağız bunları. Tamamını çöp sepetine atacağız.
Benim insanım neden üçüncü sınıf demokrasiye layık olsun? Neden bu ülkenin insanları düşüncelerini özgürce dile getirmesinler? Düşünceyi kabul eder etmeyiz, ama mutlaka birinci sınıf demokrasiyi getireceğiz.
CHP’YE OY VERMEK ZORUNDASINIZ
Ayrıca eğer Türkiye bölgesinde ve dünyada saygınlık kazanmak istiyorsa birinci sınıf demokrasiyi getirmek zorundadır. Yabancı sermaye Türkiye’den kaçıyor. Neden? Mal güvenliğimiz yok. Hatta bazı Türk işadamları şirketlerinin merkezlerini yabancı ülkeye taşıdılar. Buradan iş dünyasına da sesleniyorum; bu seçimlerde CHP’ye oy vermek zorundasınız. Üretmek istiyorsanız, çalışmak istiyorsanız, düşüncelerinizi özgürce dile getirmek istiyorsanız oy vermek zorundasınız. Ha vermeseniz ne olur? Bize bir şey olmaz, biz maaşımızı alırız. Nasıl olsa vergiyi sen ödüyorsun, dert senin derdin olacak. O derdi çözmek istiyorsan, demokrasi istiyorsan CHP iktidarında CHP’yi açık yüreklilikle açık net eleştirme özgürlüğüne kavuşmak istiyorsan oyunu CHP’ye vereceksin.
Türkiye ekonomisi ‘orta teknoloji’ ve ‘orta gelir’ tuzağına yakalanmış durumdadır. 10 bin Dolar olan kişi başına milli gelir 9 bin dolara düştü. Teknoloji, ileri teknoloji yok. Katma değeri yüksek ürün yok. Üretemiyoruz, çakıldık kaldık. Güven endeksi yerlerde sürünüyor, güvenmiyorlar. Türkiye iyi yönetilmediği için, iki başlı bir yönetim olduğu için Türkiye toparlanamıyor. Toparlamak mı istiyorsun adres belli. Adres CHP.
“DOLAR 3 LİRAYI GEÇTİ, İKTİDAR KİM
Ne diyorlardı; ‘sakın ha CHP’ye oy vermeyin, iktidar olursa dolar fırlar.’ Eee dolar 3 lirayı geçti, kim iktidarda? ‘CHP’ye oy vermeyin sakın faizler fırlar…’ Eee faizler fırladı kim iktidarda? Biz bunları biliyorduk. Kendisi sorun olan bir siyasal iktidar sorunlara çözüm bulamaz.
Vatandaş borç batağında. Kim borç batağından kurtaracak? Bir daha sorayım vatandaşı kim kurtaracak? Buradan tüketici kredisi ve kredi kartı borcu dolayısıyla sizin omuzlarınıza yüklenen faizlerin en az yüzde 80’ini silme sözü veriyorum. Diyorlar ya nasıl? Şimdi diyemiyorlar. Biz dünya uygulamalarına da baktık, hiç endişe etmeyin. En az yüzde 80 diyorum. Ekonomide en iyi kadrolar bizde. Türkiye’yi krizden çıkaran kadrolar şu an CHP’de.
Esnaf kardeşim de beni dinlesin. Çalışıyor, emekli oluyor. Emekli maaşıyla geçinemiyor, dükkanda devam edecek. Vay sen misin devam eden, sosyal güvenlik destek primi kesiliyor. Esnaf kardeşim, maaşını tam almak istiyorsan oyunu CHP’ye vereceksin.
Prim borcu olan esnaf… Sağlık hizmeti alamıyor yasak. Böyle bir kanun çıkardılar. Eşine de bakmıyorum diyor. Eğer sen borcun dahi olsa hastanelerde insanca tedavi olmak istiyorsan, oy vereceğin tek parti var CHP.
Buradan bürokrasi konusunda yapacağımız bir değişiklikten söz ediyorum. Cumhuriyet tarihinin en büyük bürokratik devrimini yapacağız. Bir işveren düşünün. Yanında çalıştırdığı işçiler için beyannameyi SGK’ya veriyor. Vergiyi gelir idaresine, işçilerin beyanlarını da veriyor. Esnaf da iki ayrı yere veriyor. Niye iki ayrı yere veriyorlar? Milyonlarca kağıt harcanıyor. Milyonlarca harcamalar yapılıyor. Biz bütün gelirleri sadece ve sadece gelir idaresi başkanlığının toplayacağı bir düzenleme yapacağız. En büyük kağıt tasarrufunu gerçekleştirmiş olacağız. Bir yere muhatap olacaklar. Yeminli mali müşavirler, muhasebeciler sizin de eliniz rahatlayacak.
MAZOT NE KADAR OLACAK?
Çiftçi kardeşim. Ekonomide biliyorum sorun olduğunu. Mazotu sana 1,5 liradan vereceğimizi söylemiştim. Çiftçi kayıt sistemine göre. Kimin ne kadar ekeceği, ne kadar yakıt kullanacağı belli. Buna göre mazotu sadece dolardaki artış nedeniyle 1 lira 80 kuruştan vereceğiz. Her kuruşu hesaplıyoruz.
Bugüne kadar orman köylüsüyle ilgili hiçbir şey denmedi. Kişi başına gelirin en az olduğu kesimdir orman köylüleri. orman genel müdürlüğü kaçak işçi gibi çalıştırır onları. Bu uygulamaya son vereceğiz, orman genel müdürlüğü seni çalıştıracak, sigortalı yapacak ve sen çalışacaksın ve zamanı geldiğinde emekli olacaksın. Sana bu hakkı biz vereceğiz.
Bir ülke nasıl güçlü olur? Bir ülkenin gücü üretmesiyle olur. Eğer üretmiyorsanız güçlü Türkiye olmaz. Tüketen hiçbir toplum güçlü olmamıştır. Saygınlık kazanmamıştır.”
“CHP, KİŞİSEL ÇIKAR YA DA PARTİ ÇIKARI İÇİN DEĞİL, TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ İÇİN SİYASET YAPAN PARTİDİR”
CHP’nin Seçim Bildirgesi’nde “tarafsız cumhurbaşkanı” vurgusu yapıldı. Bildirgede, sembolik yetkilerle donatılmış, yürütme ve yasama üzerindeki etkisi sınırlandırılmış bir Cumhurbaşkanlığı modelinin yeniden tesis edileceği belirtildi. Bildirgede “Kürt Sorunu” başlığı altında, “Kürt sorununun çözüm yerinin TBMM olmasını sağlayacağız” denildi.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara ATO Kongre Merkezi’nde “Önce Türkiye” başlıklı seçim bildirgesini açıkladı.
“Önce Türkiye” başlıklı Seçim Bildirgesi’nin önsözünü kaleme alan CHP lideri, 7 Haziran seçim sonuçlarına dikkat çekerek şöyle dedi:
“7 Haziran Genel Seçimi ile yurttaşlarımız, 13 yıldır devam eden tek parti iktidarını sona erdirmiş ve değişim istediğini açıkça göstermiştir. Partimiz, seçimlerden çıkan bu sonuca saygıyla yaklaşmıştır. Bir ateş çemberinden geçen ülkemizin hükümetsiz kalmaması ve yaşanan sorunlara kalıcı çözümlerin bulunması için her türlü fedakârlığı yapmıştır. ‘Önce Türkiye’ ilkesiyle hareket eden tek parti olan CHP, gelecek seçimleri değil, Türkiye’nin geleceğini düşünmüştür. Türkiye’nin geleceği için uzlaşma aramıştır. Kutuplaşmayı ortadan kaldırmanın ve ortak aklı egemen kılmanın peşinde olmuştur.
CHP tüm siyasi partilerle görüşebilen, tüm toplum kesimlerinin başvurabildiği tek parti konumundadır.
CHP, kişisel çıkar ya da parti çıkarı için değil, Türkiye’nin geleceği için siyaset yapan partidir.
Bugünün ve geleceğin güvencesidir CHP.”
CHP’NİN 1 KASIM VAATLERİ
CHP’nin Seçim Bildirgesi’nde, “güçlendirilmiş parlamenter sistem” vurgusu yapılarak şöyle denildi:
“TBMM’ye etkinlik kazandıracağız.
“YÜZDE 10 SEÇİM BARAJI OLMAK ÜZERE ADİL TEMSİLİN ÖNÜNDEKİ BÜTÜN ENGELLERİ KALDIRACAĞIZ”
Başta yüzde 10 seçim barajı olmak üzere demokratik siyasetin ve adil temsilin önündeki bütün engelleri kaldıracağız.
Yurt dışındaki yurttaşlarımızın, her 300 bin seçmene bir milletvekili düşecek şekilde, 10 milletvekili ile temsil edilmesini sağlayacağız. Memurların siyasi partilere üye olma yasağını kaldıracağız.
SİYASİ AHLAK YASASI
Siyasi Ahlak Yasası çıkaracağız.
Siyasi Partiler Kanunu’nu parti içi demokrasiyi güçlendirecek şekilde değiştireceğiz.
Kolluk güçlerinin keyfi uygulamalarına, orantısız şiddete ve biber gazı kullanımına son verecek yasal düzenlenmeleri yapacağız.
MİT DÜZENLEMESİ
MİT müsteşarının yargılanması için gerekli olan idari izni, Cumhurbaşkanı’ndan alarak, yetkiyi Başbakan’a vereceğiz.
Adalet Bakanlığı’na bağlı Adli Kolluk kuracağız. Devlet Güvenlik Mahkemeleri’ne (DGM) dönüşmüş olan Sulh Ceza Hâkimlikleri’ni kaldıracağız.
HSYK’yi, Hâkimler Yüksek Kurulu ve Savcılar Yüksek Kurulu olarak ikiye ayıracağız.”
“TARAFSIZ CUMHURBAŞKANI”
“Tarafsız cumhurbaşkanı” vurgusu yapılan seçim bildirgesinde şu ifadeler yer aldı:
“Partiler üstü, sembolik yetkilerle donatılmış, yürütme ve yasama üzerindeki etkisi sınırlandırılmış bir Cumhurbaşkanlığı modelini yeniden tesis edeceğiz. Cumhurbaşkanı’nın yargı ve diğer üst düzey bürokrasi atamalarındaki yetkilerini kısıtlayacağız. Cumhurbaşkanlığı’nın bütçesini anayasal tanımlara uygun olarak mütevazı ve hesap verebilir hale getireceğiz. Örtülü ödeneğin keyfi biçimde ve siyasi amaçlarla kullanılmasını engelleyecek yasal düzenlemeleri yapacağız. Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunun, yurttaşları sindirme amacıyla kullanılmasını mümkün kılan yasaları kaldıracağız.”
Seçim Bildirgesinde medya için ayrılan bölümde, “Medya kuruluşları ve mensuplarına karşı partizanca saldırılara ve keyfi cezalandırmalara engel olacağız” ifadesi yer aldı.
LAİKLİK VURGUSU
Seçim Bildirgesinde yer alan diğer vaatler şöyle:
“Din, mezhep ve inanç farkı gözetmeksizin tüm yurttaşlarımızın inanç ve ibadet özgürlüğünü güvence altına alacağız.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nı, tüm inançlara eşit mesafede duracakşekilde yeniden yapılandıracağız.
Evrensel insan hakları ilkeleri çerçevesinde, farklı din ve inançlara mensup tüm yurttaşların ibadethane açmalarının önündeki engelleri kaldıracağız.
CEMEVLERİ
Cemevlerini diğer ibadethaneler gibi yasal statüye kavuşturacağız.
“ZORUNLU DİN DERSLERİNİ KALDIRACAĞIZ”
Zorunlu din derslerini kaldıracağız. Bu dersleri çoğulcu bir içeriğe kavuşturacak ve seçmeli hale getireceğiz.”
“KÜRT SORUNU”
Seçim Bildirgesinde ‘Kürt Sorunu” başlığı altında şu ifadeler yer aldı:
Her türlü şiddet ve baskıyı sona erdirerek, sorunu siyaset yoluyla çözeceğiz.
Kürt sorununun çözüm yerinin TBMM olmasını sağlayacağız. TBMM’de temsil edilen tüm siyasi partileri çözüm için bir araya getirerek süreci geniş bir toplumsal uzlaşma ile yürüteceğiz. Sorunu çözmeye yönelik tüm girişimlerin şeffaf ve hukuka uygun olmasını temin edeceğiz. Diyarbakır Cezaevi’nde yaşananlar ve Uludere katliamı başta olmak üzere tüm faili meçhuller, işkenceler ve hak ihlallerini araştıracak bir Meclis Komisyonu kuracağız. Eşit vatandaşlık ilkesinin gereği olarak, anadili Türkçe olmayan yurttaşlarımızın kamu hizmetlerinden eksiksiz olarak yararlanabilmesini sağlayacağız. İdari sistemimizde yerinden yönetim ilkesini hayata geçireceğiz.”
CHP’nin Seçim Bildirgesi’nde yer alan diğer vaatler şöyle:
“Seçimlerde ve siyasette dil yasaklarını sona erdireceğiz.
Türk Ceza Kanunu’nda ve Terörle Mücadele Kanunu’nda yer alan ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı hükümleri kaldıracağız.
“ANADİLİN ÖĞRETİMİ ÖNÜNDEKİ ENGELLERİN KALDIRILMASINI SAĞLAYACAĞIZ”
Resmi ve ortak dilimiz Türkçe’nin her kademede eğitim ve öğretim dili olmasını ve anadilin öğretimi önündeki engellerin kaldırılmasını sağlayacağız.
Yurttaşların anadilin öğretimi hakkından yararlanabilmesi için gerekli altyapıyı, kamu desteği ile oluşturacağız. Eğitim politikalarımızı çocuğun üstün yararı anlayışını gözeterek geliştireceğiz. Mayınlı arazilerin temizlenerek, tarım amaçlı kullanım için yoksul köylülere dağıtılmasını sağlayacağız.
Faili meçhul cinayetlerde, insan hakkı ihlali ve işkence suçlarında zaman aşımını kaldıracağız.
Roboski katliamını yeniden soruşturacak, sorumluları, bulundukları görev ne olursa olsun yargı önüne çıkaracağız. Dersim olaylarının araştırılması için Dersim arşivlerini, TBMM’de toplayarak araştırmacıların incelemesini ve gerçeklerin ortaya çıkmasını sağlayacağız.
21 Mart’ı Nevroz bayramı olarak resmi tatil ilan edeceğiz.”
Odatv.com