AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurulmasına karşı, 7 Alevi çatı kurumu “Büyük Alevi Kurultayı” düzenledi.
Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF), Alevi Dernekleri Federasyonu (ADFE), Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD), Demokratik Alevi Derneği (DAD), Alevi Kültür Dernekleri (AKD), Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) ile Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’nun (AABK) düzenlediği kurultaya, binlerce kişinin yanı sıra devrimci – demokratik kitle örgütleriden, siyasi partilerden, kadın, gençlik ve emek örgütlerinden, Cemevlerinde, Alevi köy ve yöre derneklerinden temsilciler katıldı. Kurultaya katılanlar arasında Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Yüksel Mansur Kılıç, Onursal Adıgüzel, Sibel Özdemir, Ali Şeker, CHP PM üyesi Eren Erdem, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekilleri Ali Kenanoğlu, Musa Piroğlu, Saruhan Oluç, Züleyha Gülüm, Alican Önlü, HDP MYK üyesi Turgut Öker, HDP İstanbul İl Eş Başkanı İlknur Birol, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Barış Atay, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Esengül Demir, Emek Partisi (EMEP) GYK üyesi Levent Tüzel, TÖP Sözcüler Kurulu üyesi Pelin Kahiloğulları, MK ve PM üyelerinden oluşan parti heyeti, TKP Parti Meclisi Üyesi Aydemir Güler, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü, Türkiye Komünist Hareketi (TKH) Genel Başkanı Aysel Tekerek, KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik ile Yeşil ve Sol Parti, SODAP ile Sol Parti temsilcileri de vardı.
Sunuculuğunu Dilek Odabaş Bakır ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Alevi Masası’ndan Vedat Kara‘nın yaptığı kurultayda ilk olarak Kerbela’dan günümüze katledilenler için saygı duruşu yapıldı.
Saygı duruşunun ardınada AABK Yol ve İnanç Kurulu Üyesi Naime Nayman ana çerağ uyandırdı. Çerağ uyandırılması altı dilde yapıldı. Baba Mansur Ocağı’ndan Eren Yıldırım dedenin gülbeng okumasının ardından sinevizyon gösteriminin yapıldı ve semah dönüldü.
Büyük Alevi Kurultayı’nda Alevi kurum başkanları sırasıyla söz alarak konuşmalarını yaptılar. Konuşmasını yapması için ilk söz Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Başkanı Mustafa Aslan verildi. Sözlerine AKP iktidarını cemevlerine yönelik yapıtığı düzenlemeleri eleştirerek başlaya Aslan, şunları söyledi:
“ABF, Türkiye’de hukuksuzluğun, adaletsizliğin, tekçiliğin karşısında mücadele vererek kurulmuş bir kurumdur. Kara kışın kapımıza dayandığı, her türlü ekonomik zorluğun kendisini hissettirdiği ve üstüne siyasi ortamın huzurumuzu daralttığı bir dönemden geçiyoruz. İnancına sahip çıkmak için buraya gelen herkes hoş geldi. Kimliğimize, haklarımıza sahip çıkmak için buradayız. Bizi inkar edenlere karşı burada birlikteyiz. Bir süredir Alevilik ile ilgili yoğun bir gündem var. Yaz aylarında sanki Aleviler bu ülkenin güvenlik sorunuymuş gibi İçişleri Bakanlığı’nın heyeti Alevi derneklerini, muhtarlarını, köylerini ziyaret etti. Alevi mücadelesini sulandırmak için bunu yaptılar. Alevilerin sorunları yol, elektrik, köy ihtiyaçlarını karşılamakmış gibi talepleri hayata geçirdik, dediler. Eşit yurttaşlık talebinin altını boşaltmak için onarım, bakımdan bir lütuf olarak bahsettiler.
Aleviler, “laik, demokratik bir Türkiye” dedikçe; iktidar inadına tekçi, inkârcı anlayışıyla sanki bir Diyanet yetmiyormuş gibi bir Alevi Diyaneti kurdu. Alevileri bu ülkede folklorik bir yapıymış gibi Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağladı. Bizi görmeyen iktidar şunu bilsin ki, Aleviler bu ülkede “laik ve demokratik bir Türkiye, eşit yurttaşlık” diyor. Ama siz bu ülkeyi tarikatlara, cemaatlere mahkum ettiniz‘‘ diyen Aslan sözlerine şöyle devam etti:
“Alevi örgütleri yıllardır mücadele ediyor. Bu örgütlü güçten korkuyorlar. Onlara inat laiklik ve demokrasi için ülkedeki bütün halklar ve inançlar ile bir arada olmayı savunuyoruz. Kendi özgünlüğümüzü, özgürlüğümüzü savunmak için her şeyi yapacağız. Halkların ve inançların eşitliğini savunuyoruz. Torba yasası Meclis’e geldiğinden itibaren dedik ki “Bizi tanımlamaktan vazgeçin. Sizin göreviniz bizi tanımaktır. Tanımlamak değil.” Nice yol önderlerimizin boyun eğmediği gibi teslim olmayacağımızı söyledik. 44 yıl önce Maraş’ta Alevileri katleden tekçi, inkârcı anlayış bugün farklı şekilde katliamlarına devam ediyor. Siz kimsiniz ki bize boyun eğdireceksiniz? 19 Aralık’ta ‘Hayata Dönüş’ adı altında yapılan operasyonlar ile onlarca kişi cezaevlerinde katledildi. Yine bu ayda Roboski’de katledilenleri de saygıyla anıyoruz. Aleviler diyor ki “Cem ibadetimiz, cemevleri ibadethanemizdir. Kamuda ayrımcılığa son verin. Zorunlu din derslerini kaldırın. Biz bu toprakların kadim inançlarından birisiyiz. Bizi yok saymakla bir yere varamazsınız.”
ADFE Başkanı Celal Fırat: ‘‘Geçmiş yüzyılda bize yapılanları nasıl unuturuz. Unutmak, ölüme razı olmak ve ihanet etmektir. O yüzden hesaplaşmamız, yüzleşmemiz lazım. Bin yıllara rağmen saldırılara karşı ayakta kalabilmişsek ocaklarımız sayesindedir. Bundan sonrada hep birlikte mücadele edeceğiz. Anadolu ve Mezopotamya topraklarında Türk-İslam dayatıldı. Devlet, sürekli Alevilerle uğraştı. Kendisine yararlı bir Alevi yaratmaya çalışıyorlar. Bizi kimliksizleştirmeye çalışıyorlar. Bizi birbirimize düşürmeye çalışıyorlar. Bu şekilde asimile etmeyi hedefliyoruz. Biz bu oyuna gelmeyeceğiz.
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Eşit Başkanı Nevin Kamilağaoğlu: “Aleviler nedense hiç görünmüyor. Biz bu yok saymaya karşı bir direnç gösteriyoruz. Biz vardık, varız ve var olacağız. Anadolu hümanizminin bereketi Kadıncık Ana. Kilisede kadın papazın, camide kadın imamın, sinagogda kadın hahamın olmadığı bir dünyada anaların cem yürüttüğü felsefenin kaynağıdır Kadıncık Ana” ifadelerini kullandı.
AABK Eşit Başkanı Hüseyin Mat:‘‘Paris’teki Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi’ne yönelik gerçekleştirilen saldırıyı kınarken, “Dün Maraş’ta canlarımızı andık. Paris’te Ahmet Kaya Kültür Merkezi’ne saldırdılar. Üç kişi katledildi. Almanya’da bir cemevine çarpı işareti atıldı
Almanya’da Aleviler kamu tüzel kişiliğini kazandılar. Peki Türkiye’de bu kadar Alevi yaşarken, neden hala inkar ediliyor? Almanya bize lütfetmedi biz hakkımızı aldık. Türkiye’de resmi devlet kodlarında yer alan Türk ve Sünni kimliği nedeniyle bu kazanımları henüz elde edemedik. Biz Türkler, Kürtler, kadınlar, LGBTİ+lar olarak hep birlikte özgür ve eşitçe yaşamak istiyoruz. Cumhuriyetin birinci yüzyılında başımıza gelmeyen kalmadı. AKP’nin de MHP’nin de baskılarına rağmen mücadelemiz devam edecek. Bedel ödeyen hiçbir canımız Hınzır Paşa’nın sofrasına oturmadı. Kim Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na üye olur, kim onlardan maaş alırsa karşısında bu kurultayı bulur. Onlarla hiçbir şekilde yan yana gelmeyeceğiz. Onur mücadelesi için bir aradayız. Laik ve demokratik bir Türkiye için mücadele ediyoruz. Ülkemizi faşistlere, çocuk istismarcılarına asla terk etmeyeceğiz.”
HBVAKV Genel Başkanı Ercan Geçmez: “ Bizi tarif edenlere sesleniyoruz; “Çekin elinizi inancımızdan.” Alevilere yeni bir gömlek giydirmeye çalışıyorlar. Alevileri kendilerine benzetmeye çalışıyorlar. Alevi çocuklarına zorla namaz kıldırdılar, oruç tutturdular. Toplumsal yüzleşme istiyoruz. Bütün dergahlarımızı teslim edin, dedik. Birçok dergahımız camiye çevrildi. Aleviler, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kapatılmasını istedi. Valiler ve kaymakamlar tek bir partinin üyesi gibi Alevi köylerine, Alevilere zulmediyorlar. Biz bu ülkenin yurttaşız. Eşit yurttaşlık istiyoruz. Alevilerin hiçbir sorununu çözmediniz. Bizim şiarımız barış, dostluktur”
Alevi Kültür Dernekleri (AKD) Genel Başkanı İsmet Kurt :
“Bu ülke artık gerilimlerden, katliamlardan bıktı. Aleviler her zaman katliamlara uğradı. Alevilerin yaşadığı bu katliamlara hala ‘olay’ diyenler var. Bizim yaşadıklarımız katliamdır. Şimdi de Alevileri torba yasasına koymaya çalıştılar. Alevilik torbaya sığmaz. Aleviler, Kürtler, Türkler bu coğrafyanın özü. Ama tek din tek mezhebi dayattılar. Bize “Alisiz Aleviler” diyenler, bakan geldiğinde İmam Hasan’ın, Hüseyin’in fotoğrafını indirenlerdir. Aleviler bu ülkeye yük olmadı. Bu ülkenin yükünü aldı. Verdiğimiz verginin inançsal boyutunu helal etmiyorum. Bu yolun sahipleri var. Bu yol incitilmez. Muhabbeti küfür sayan gelmesin. Bizimle beraber görünüp de ayrılanlar bunu böyle bilsin.”
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel Başkanı Cuma Erçe :
“Dünyayı cehenneme çevirenlere karşı ısrarla cenneti isteyen cümle canlar iyi ki geldiniz. İçinde bulunduğumuz günler insanlık ve Türkiye tarihinin en korkunç olan Maraş Katliamı’nın yıl dönümü. Maraş’ta insanları hunharca katledenler bugünkü gericileşmenin, ırkçılığın yol taşlarını döşemişlerdir. Maraş hala kara bir kutu olarak ortada duruyor. Hala anmamızı yasaklıyorlar. Çünkü tarih ile yüzleşmekten korkuyorlar. Yüzleşirlerse bugünkü ceberut yapı ortaya çıkacak. Halkların yaşadığı derin yoksulluğun nedenlerini görecek bu halk. Deşifre olmasını istemiyorlar.
İnançlarından, düşüncesinden dolayı tutsak olan devrimciler selam yollamak istiyorum. Geçtiğimiz günlerde Sarıyer Şube başkanımız Beyhan Gün tutuklandı. Arkadaşlarımızı bir an önce serbest bırakın. Roboski Katliamı’nda Kürt gençlerinin üzerine bombalar yağdırılmıştı. Onu da unutmayacağız. Bize tarih boyunca çok zulmettiler. Katlettiler. Uzak diyarlara sürdüler. Ama yılmadık, boyun eğmedik, biat etmedik, diz çökmedik. Yol önderlerimizden öğrendiğimize göre asla zalimlerin yandaşı olmayacağız. Olanları da düşkün ilan edeceğiz.‘
Bizim için Alevileri temsil etmediğimizi söyleyenler bu salona iyi baksın. Aleviler burada. Alevilik vardır, Alevilik haktır diyorlar. Bu gerici, ırkçılara karşı biz Hüseyin, Pir Sultan, Kalender Çelebi, Seyit Rıza, Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya olacağız.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılında laik ve demokratik bir Cumhuriyeti hep beraber inşa edeceğiz. Aleviler bir kez daha sorumluluk aldılar. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz. Aleviler bir arada kol kola. Biz Aleviler, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen cezayı da kendimize verilmiş sayarız. HDP İstanbul İl Eş Başkanı Ferhat Encü’ye atılan tokadı da, Kılıçdaroğlu’na atılan yumruğu da kendimize atılmış sayarız.”
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan: “Alevi olarak yaşamak istiyoruz. Onurlu, dimdik, eğilip, bükülmeden Alevi olarak yaşamak istiyoruz. Demokrasinin ve özgürlüğün gerçekten tesis edildiği bir ülke istiyoruz. Sadece Alevilerin değil Kürtlerin, kadınların, ezilenlerin derdi bitsin. Parlamento savaş bütçesi değil halkın bütçesini yapsın. Bütçe savaşa ve Diyanete ayrıldı. Barıştan başka bir seçeneğimiz yok. Bu yüzyılda kadınlar eşit, özgür yaşamı inşa etmek için ayakta. Kadın, yaşam, özgürlük”
DAD Eş Başkanı Musa Kulu: “Bu toplumun taleplerini en yüksek perdeden hem dünyaya hem ülkeyi yönetenlere söylemek için buradayız. Yüz yıllık süreçte barışı, kardeşliği inşa edemedik. Yüz yıllık cumhuriyet sadece bize ölümü yaşattı. Binlerce yıldır bu topraklarda yaşayan bir toplumsallığı yok etmek için torba yasa çıkarıldı. Bize biçilen kefeni yırtıp, hak ve hakikati söylemek için buradayız. Hakikati söylemek bilgi, cesaret ister. İnkârla, imhayla, asimilasyonla hayat durur. Bunu kabul etmeyeceğiz. Aynı ülkenin vatandaşı olarak vergimizi öderken biz ötekiyiz, teröristiz. Biz bu toprakların kadim sahipleriyiz. Kendi hakikatimiz, kültürümüzle buradayız. Bir Kürt’ün canı yandığında susan Türk kimliğini kaybeder. Bir Alevinin canı yandığında sessiz kalan Müslüman inancını kaybeder. Bu ülkeyi gül bahçesi yapmak mümkün. İnancımızdan, kültürümüzden asla vazgeçmeyeceğiz.”
HDP: Hakikat siyasetten büyüktür
Alevi kurum başkanlarının ardından siyasi partilerin kurultaya gönderdiği mesajlar okundu. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ile Mithat Sancar’ın gönderdikleri mesajda şu ifadelere yer verildi:
‘‘Tüm halkların, kimliklerin, dillerin, kültürlerin, inançların eşitliğini, özgürce yaşaması; laikliğin gerçek anlamda uygulandığı, devletin tüm inançlara eşit mesafede olduğu, herkesin kendi inancını kendi olanaklarıyla yaşadığı demokratik bir sistemin inşası için mücadele ettik, etmeye devam ediyoruz. Alevilerin ibadethanesi Cemevi’dir. Bu hakikat siyasetten büyüktür. Bu hakikat tüm baskı, şiddet ve katliamlara rağmen dimdik ayaktadır. Onun için Cemevlerine farklı statü aramak, onları kültür merkezi düzeyine çekme çabaları beyhude bir siyasettir ve kendileri gibi tarihin çöp sepetine atılacaktır. Egemen sistemlerin katı merkeziyetçi, nefret ve şiddet politikaları ile yok edilmek istenen Alevilerin; insan hak ve özgürlükleri ile eşit yurttaşlık hakkını amaçlayan mücadeleleri takdire şayandır.
HDP olarak, Alevi canların inançsal kimliklerinin tanınması ve ibadet alanında yasal statü kazanmaları için yanlarında olduğumuzu, mücadelelerine destek verdiğimizi bir kere daha vurgularken; Alevi örgütlerinin büyük emeklerle elde ettiği kazanım, demokratik talep ve değerleri sahipleniyoruz. Alevi Sorununda çözümün asıl muhatabı Alevi toplumu ve toplumun demokratik kurumlarıdır. Devlet, hükümetler ve siyasal partiler ise sorunun çözümünden sorumludur.‘‘
CHP: Güven ve kardeşlik kazanacak
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun mesajı şöyle:
Değerli yurttaşlarım, kıymetli canlar… Gerçekleştirdiğiniz bu önemli buluşmaya katılamadığım için fevkalade üzgünüm. Türkiye’yi eşit ve özgür bir geleceğe taşımak, inanç ve düşüncenin özgürlüğü için yürüdüğümüz bu uzun yolun sonunda, huzur olacak, güven ve kardeşlik olacak. Özgürlükler olacak. Sizlere saygı ve sevgilerimi sunuyor, her birinizi ayrı ayrı kucaklıyorum.
Gelecek: Eşit ve adil Türkiye’yi birlikte inşa edeceğiz.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun mesajı ise şöyle:
‘‘Laik ve Demokratik Türkiye için Büyük Alevi Kurultayı başlıklı buluşmanızın toplumsal barışımıza ve demokratik kültürümüze büyük katkı yapacağına inanıyorum. Bu anlamlı toplantıya bir cenazemiz dolayısıyla katılamadığım için çok üzgünüm. Ancak yüreğimiz ve zihnimiz sizinle. Eşit, adil ve yaşanabilir bir Türkiye’yi birlikte inşa edeceğiz. Bu duygularla bütün canlara selam ve saygılarımı sunar, başarılar dilerim.‘‘
SONUÇ BİLDİRGESİ
Büyük Alevi Kurultayı’nın sonuç bildirgesi de yayımlandı. Aleviler tarih boyunca aydınlıktan yana tavır aldığı belirtilen bildirgede, farklı kültürel ve toplumsal kimliklere yönelik baskıların devam ettiği vurgulandı. Dünyada var olan sorunların Türkiye’de de yaşandığı kaydedilirken, “Türkiye’de tekçi, Türk-İslam sentezci uygulamalar hayatın her alanında kendini hissettirmekte ve iktidarın kurduğu sosyal ve politik baskı mekanizmalarıyla daha da kurumsallaştırılmaktadır” ifadeleri kullanıldı.
“Rızalık toplumuna inanan bizler için, bu ülkede yaşayan, ayrımsız herkesin temel insan haklarından yararlanmasını ve eşit yurttaşlık temelinde bütün kimliklerin kendilerini özgürce ifade edebilecekleri laik ve demokratik bir Anayasa, bizim açımızdan kaçınılmaz bir zaruriyettir” ifadelerine yer verilen açıklamada, “Geçmişe baktığımızda, herkes gibi biz de kıyımlardan geçmiş, asimilasyona uğramış ve inancını gizlice yaşamak zorunda kalmış bir topluluğuz. Bu gerçekliğin farkında olarak, toplumsal yüzleşme kaçınılmaz bir gerekliliktir” vurgusunda bulunuldu.
‘ALEVİLERİN SORUNLARI, SİYASAL REJİMİN İHTİYAÇLARINA GÖRE YAPILANDIRILMIŞ KRONİK HALE GELEN SORUNLARDIR’
Devletin inkarcı politikasının AKP iktidarı döneminde de sürdüğü kaydedilirken, AKP’nin son dönemdeki düzenlemelerine ilişkin eleştirilere de yer verilerek şu ifadeler kullanıldı:
“Son dönemde Alevilere yönelik çalışmalar hızlandırılarak birçok yeni uygulama hayata geçirilmiştir. İç İşleri Bakanlığı eliyle Alevi toplumunun içinde çalışmalar yapılmakta ve Alevilerin sorunları maddi sorunlara indirgenerek Alevilerin gerçek sorunlarının üstü örtülmeye çalışılmaktadır. Alevilerin gerçek sorunları, doğrudan negatif ayrımcı esaslara ve siyasal rejimin ihtiyaçlarına göre yapılandırılmış ve kronik hale gelen sorunlardır.
‘ERDOĞAN, SÖZDE DEMOKRATİK BİR REFORM PAKETİ AÇIKLADI’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şahkulu Sultan Dergahı’nda yine her zaman yaptığı gibi Alevilerin kendi öz örgütlerini yok sayarak, çevresinde toplayabildiği kimi göstermelik, muhataplarıyla, sanki tüm Alevi toplumu ve örgütleri kendi arkasındaymış gibi bir fotoğrafın önünde Alevilere sözüm ona müjde adı altında sözde demokratik bir reform paketini açıklamıştır.
‘ALEVİĞİN DEVLET GÜCÜYLE SOLUKSUZ BIRAKILMASININ YENİ BİR AŞAMASI’
Meclis’te geçirilen torba yasa ve Resmi Gazete’de ilan edilen Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ne demokratiktir, ne de müjdedir. Aksine bunlar Aleviliğin şimdiye kadar devlet gücüyle soluksuz bırakılmasının yeni bir aşamasıdır. Ancak Alevi toplumunda bunun bir karşılığı yoktur, beyhude bir çabadır.
Bir inanç olarak, Aleviliği tüm yönleriyle kabul etmek yerine, Kültür ve Turizm Bakan-lığına bağlı bir ‘Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’’ kurarak bizi hem inkâr etmekte hem de bir kültürel bir öğeye indirgeme çabası içine girmektedirler.
‘ERDOĞAN VE DEVLET YETKİLİLERİ, KUTUPLAŞTIRMA VE BÖLME GİRİŞİMLERİ YÜRÜTMEKTEDİR’
Aynı zamanda Alevilerin sorunlarını, 17/18 Eylül 2022 ‘deki Hacı Bektaş deklarasyonunda ifade ettiğimiz üzere, Cemevlerinin elektrik, su sorunu, imar sorunu, dedelerimize ulufe diye dağıtılacak maaş sorununa indirgemektedirler.
Bir taraftan da bizzat Cumhurbaşkanı ve devlet yetkilileri Aleviliği kendilerine göre tanımlama çabalarına devam etmekte, Alevileri kendi içinde, İslam içi İslam dışı, ‘Ali’li’ ‘Ali’siz’ diyerek, hedef tahtasına koyma, kutuplaştırma ve bölme girişimleri yürütmektedirler.”
TALEPLER
Sonuç bildirgesinde, “Alevi toplumumuzun meşru kurumlarının, ocaklarının, süreklerinin ve cümle canlarımızın bu kurultayda ortaya koydukları temel talepleri bir kez daha kamuoyuna ilan ediyoruz” ifadeleriyle de talepler şöyle dile getirildi:
1) Cemevlerinin ibadethane statüsünün kabul edilerek, bu statünün gerektirdiği tüm hakların tanınması, el konulmuş dergahlarımızın ve mekanlarımızın geri iade edilmesi ve aleyhimize düzenlenmiş olan yasal düzenlemelerin geri çekilmesi
2) Toplumun tüm kesimlerine bir deli gömleği gibi giydirilen, zorunlu din derslerinin zo-runlu olmaktan çıkarılması, toplumun tümüyle çağın gerisine savrulmasına neden olan eğitimin dinselleştirilmesinden vazgeçilmesi
3) Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, toplumun tümünü domine etmeye yönelik girişimlerden bir an önce elini çekerek, temel siyasal sorunlarımız konusunda bir referans mercii olmaktan uzaklaştırılması ve nihayet tasfiyesine dönük adımların atılmaya başlanması
4) Gerek kamu kaynaklarının ve gerekse kamu kadrolarının liyakat, adalet ve eşitlik ilkelerine göre dağılımının sağlanması, başta Aleviler olmak üzere ötekileştirilen tüm kesimler aleyhine sürdürülen negatif ayrımcılığa derhal son verilmesi
5) Madımak’ın utanç müzesi yapılması,
6) Alevilere karşı işlenen nefret suçlarının açığa çıkarılması ve bu gibi nefret suçlarının önüne geçilmesi için gerekli hukuki tedbirlerin alınması,
7) Alevilere karşı yapılmış olan kıyım, katliam ve asimilasyon uygulamalarıyla yüzleşilmesi
8) Kutsal mekanlarımıza ve coğrafyamıza yönelik yağma, talan ve el koyma girişimlerine son verilmesi
9) Alevi yerleşim yerlerinin isimlerinin değiştirilmesinden vazgeçilmesi ve değiştirilen yerlerin isimlerinin iade edilmesi,
10) Alevi inancında özel yeri olan günlerin resmi tatil edilmesi
11) Kamusal yayıncılığın ayrımcılıktan arındırılması
Taleplerle birlikte eşit yurttaşlığı içeren yeni bir Anayasa yapılamsı talebi de bir kez daha dile getirildi.
‘LAİK, EŞİT VE ÖZGÜR YAŞAM BU ÜLKEDE YAŞAYAN HERKESİN İHTİYACI’
Laik, eşit ve ögür bir yaşamın yalnızca Alevilerin değil Türkiye’de yaşayan herkesin ihtiyacı olduğu ve Alevilerin üzerine düşeni yapılacağı kaydedilirken, “demokratik parlamenter sistem”den yana olunduğu da ilan edildi. Sonuç bildirgesi, şu sözlerle sona erdi:
“Kurultayımız, eşitsizliklerin derinleştiği, demokrasinin ve temel insan haklarının rafa kaldırıldığı, laiklikten giderek uzaklaşıldığı, ayrımcılık ve şiddetin arttığı, politik gerilimlerin yük-seldiği ve Alevilerin daha da ağır sorunlar yaşadığı bir dönemde yapıldığından daha da önem kazanmaktadır. Biz Aleviler geçmişte olduğu gibi bugün de birlikte yaşamanın sorumluluğunu bilerek yeniden yaşanabilecek bir ülke özlemini gerçekleştirmek için üzerimize düşen sorumluluğu son bir evimiz kalsa dahi yerine getirmekte kararlıyız. Ülkemizin geleceğinin konuşulduğu bugünlerde biz Aleviler, herkesin kendisini temsil ettiği demokratik parlamenter sistemden yana olduğumuzu bu kurultayda beyan ediyoruz.
Bu kurultayda bir araya gelen bizler, laik, eşit ve özgür bir yaşamın sadece Alevilerin ihtiyacı değil, bu ülkede yaşayan herkesin ihtiyacı olduğunun bilincindeyiz. O yüzden ne istiyorsak, herkes için istiyoruz. Ne yapacaksak hep birlikte yapacağız.
Tekrar söylüyoruz, asimilasyon ve yok etme politikalarına karşı, Seyit Nesimi’nin dediği gibi iki cihana sığmayan bizler, Kültür Bakanlığına da torba yasaya da sığmayız.
Aleviler vardır, Alevilik haktır.”
Alevi Haber Ağı / EGAZETE.DE