Frankfurt’ta 5 Mart’ta gerçekleştirilecek büyükşehir belediye başkanı seçimi için kampanyalar devam ediyor. Frankfurt, Almanya’nın göçmen nüfusunun ve dolayısıyla göçmen kökenli seçmenlerin en yoğun olduğu metropollerinden olduğu için, özellikle büyük partilerin adayları göçmenlerin kendi platformlarında da kendilerini ve programlarını tanıtmaya önem veriyorlar.
Hessen Türk Toplumu’nun (TG-Hessen), panele adaylar Mike Josef (SPD – Almanya Sosyal Demokrat Partisi), Dr. Manuela Rottmann (Yeşiller), Yankı Pürsün (FDP – Hür Demokrat Parti), Daniela Mehler-Würzbach ( Die Linke – Sol Parti) ve Uwe Becker (CDU – Hıristiyan Demokrat Birlik)katıldı.
Hukukçu Awa Yavari’nin moderasyonunda gerçekleştirilen “Çeşitlilik, katılım, fırsat eşitliği / Frankfurt Main metropolü için (yeni) perspektifler” başlıklı panel, Almanya’daki göçmen kökenli sanatçıların öncülerinden Kabaretist – Yazar Şinasi Dikmen’in kentte 25 yıl önce kurduğu kabare tiyatrosu “Die KÄS“te gerçekleştirildi.
Türkiye’deki deprem felaketinde yaşamını yitirenler için saygı duruşuyla başlayan panelin öncesinde konuşmacıları ve misafirleri selamlayan TG-Hessen Başkanı Atilla Karabörklü, konuşmasında kentte yürütülen dayanışma ve destek faaliyetlerine Frankfurt Büyükşehir Belediyesi’nin verdiği desteğe teşekkür etti. Karabörklü, 300 gönüllünün katılımıyla sürdürülen faaliyetlerde toplanan yardım malzemelerinin Türkiye’ye gönderilmeye devam ettiğini ve çalışmaların önümüzdeki günlerde belediyenin tahsis edeceği fuar alanında toplama merkezinde de yürütüleceğini kaydetti.
TEMENNİLER LAFTA KALMASIN
Tüm panelistler konuşmalarında birçok etnik kökenin, kültürün, dilin, dinin ve geleneğin yoğun olarak birarada yaşayan Frankfurt’un bu özelliğini bir zenginlik olarak olmasa da, içselleştirilmesi gereken bir toplumsal gerçeklik olarak gördüklerini gösterdiler.
Fırsat eşitliğinin toplumun tüm kesimleri için de sağlanması, özellikle kentin çoğu göçmen kökenli dar gelirli ailelerin yaşadığı semtlerine belediyedan daha fazla sosyal hizmet, kent bürokrasisinde ve özellikle de yönetimin üst kademelerinde yer alan göçmen kökenli Frankfurt’luların önünün açılması, eğitim sistemindeki eşitsizliklerin giderilmesi için daha fazla destek, okul aile birliklerinden başlamak üzere göçmenlerin sosyal ve siyasal yaşama ilişkin karar alma süreçlerine daha aktif katılması için engellerin kaldırılması, göçmenlerin dışlanmalarına, ayrımcılılığa karşı mücadele, göçmenler tarafından kurulan derneklere, spor klüplerine destek gibi konularda tüm adaylar arasında neredeyse görüş birliği vardı.
Ancak somut önerilere gelince ayrılıklar da ortaya çıktı.
Örneğin CDU adayı Uwe Becker, SPD’nin adayı Mike Josef’in göçmenlere yerel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı, FDP’nin adayı Yankı Pürsün’ün federal hükümet tarafından kabul edilen vatandaşlık reformu, Sol Parti’nin adayı Daniela Mehler-Würzbach’ın belediyenin dar gelirli ailelerin çocuklarına yönelik ücretsiz destek sağlayacak sosyal projelerin arttırılması, Yeşiller adayı Manuela Rottman’ın iş başvurularında kişileri etnik köken, isim, cins, yaş vs. gibi nedenlerle karşılaşabilecekleri ayrımlardan koruyacak “anonim başvuru“ gibi önerilere ilişkin kendi görüşleri bile dile getirmedi.
Ancak CDU Genel Başkanı Friedrich Merz’in Almanya’da göçle ilgili açıklamalarda bulunurken, yabancı düşmanlığını besleyen “sosyal yardım turizmi“ ya da “paşalar“ gibi kavramları kullanmasına ilişkin tavrı sorulduğunda, bunları tasvip etmediğini söyledi. Daha önce Frankfurt Büyükşehir Belediyesi bünyesinde önemli üst düzey görevlerinde bulunan Becker, “Frankfurt’un çok kültürlü bir yaşamın mümkün olduğu başarılı bir model“ olarak değerlendirdi, geçmişte Pegida mitingleri gibi nefret söylemlerini yayan, ayrımcılık, ırkçılık yapanlara karşı Frankfurt’un başarıyla karşı çıktığını, büyükşehir belediye başkanının böylesi gelişmelere karşı herzaman karşı çıkması gerektiğini vurguladı. “Göç kökenli“ kavramına da karşı çıkan Becker, “Artık bu kentte yaşayan herkesten ‘Frankfurtlular‘ olarak söz etmeliyiz“ dedi.
Kendi ebeveynlerinin durumunu da örnek vererek göçmen kökenli velilerin özellikle okul aile birliklerinin çalışmalarında dışlanma korkusu ya da eğitim sistemine ilişkin yeterli bilgilerinin olmaması nedeniyle göçmen kökenli velilerin özellikle okul aile birliklerinin çalışmalarının dışında kaldığına işaret eden Yeşiller’in adayı Manuela Rottmann, tüm eğitim süreçlerindeki çok dilliğin önemine işaret etti, özellikle eğitici kadrosunun çok kültürlü hale getirilmesi gerektiğini vurguladı.
Almanya’nın bir “göç ülkesi“ olduğunun halen kabul görmediğini vurgulayan SPD’nin adayı Mike Josef, gerçek bir “katılım, temsiliyet ve fırsat eşitliği“ için en önemli faktörün sosyal adalet olduğunu hatırlatarak, göçmen kökenlilerin önlerine çıkan bürokratik engellerin kaldırılması gerektiğini, örneğin çalışma ve oturma izni gibi konularda kolaylıklar sağlanması, Yabancılar Dairesi’nin göç gerçeğine uygun hizmet vermesi gerektiğini, kent içinde göçmenlerin yaşamını kolaylaştıracak “entegrasyon büro“ları kurulması gerektiğini savundu.
Almanya’da yeni gelenlere yönelik bir “hoş geldiniz kültürü“nün yaygınlaşması ve kurumsallaşması gerektiğini savunan FDP adayı Yankı Pürsün de çok kültürlülüğün herşeyden önce bir “gereklilik“ olduğunu, toplumun diğer kesimleri yerinde sayarken polis teşkilatı ve iş dünyasının bu gerçeği görüp, bundan yararlanma yoluna gittiğini vurguladı. Pürsün, göçmen kökenlilerin Almanya’ya katkılarına işaret ederken, toplantının gerçekleştirildiği tiyatro salonun da Şinasi Dikmen gibi Almanya’daki kültür çalışmalarındaki önemli bir rolü olduğunu hatırlattı.
Frankfurt Büyükşehir Belediye Başkanı Peter Feldmann’ın görevden alınması üzerine bir yıl önceye çekilen seçimler 5 Mart’ta gerçekleştirilecek. Seçimlere dördü kadın 20 aday katılıyor. Esas olarak CDU, Yeşiller ve SPD adayları arasında geçecek olan seçim yarışının birinci turunda adaylardan biri yüzde 50’nin üzerinde oy alamazsa, ki tüm tahminler bunun böyle olacağına işaret ediyor, sonuç en çok oy alan iki adayın katıldığı ikinci turda alınacak. (gk)