Arzu DİNÇER
Merhaba Kitap sevdalısı 5N1KitapYazarı okurları. “Bilimkurgu sadece geleceği yazmaz, aynı zamanda “inşa eder” dedim birçok kez. Buna bütün kalbimle inanıyorum. Bilimkurgu edebiyatı olmayan bir millet gelecekte de olmayacaktır bana göre.” diyor yazar Orkun UÇAR.Merhaba Kitap sevdalısı 5N1KitapYazarı okurları. “Bilimkurgu sadece geleceği yazmaz, aynı zamanda “inşa eder” dedim birçok kez. Buna bütün kalbimle inanıyorum. Bilimkurgu edebiyatı olmayan bir millet gelecekte de olmayacaktır bana göre.” diyor yazar Orkun UÇAR.Sizin sunum yazımdan sonra 5N1KitapYazarı sorularının cevaplarında daha da yakından tanıyacağınız Aydan ÖĞRETMEN, kütüphanelerinizde disiplinlerarası kurgu bölümünde yer açmanızı sağlayacaktır.Zira kendisi ilk kitabında Siyasi bilim kurgu, 29 Ekim 2023 yılında gerçekleşen bir balkon konuşmasını Sn. Öğretmen’den okuyacaksınız. Ve kitabın yayın tarihinin 2015 olduğunu da hatırlatmak isterim! Zira o tarihte “Başkanlık” en azından bizim topraklarımızda yoktu.İkinci kitabı “Sınır” da ise “Sanat tarihi”, “Tıp”, “Nükleer Fizik”, “Ezotirik” içerikli olup tam bir disiplinlerarası kurgu ile oluşturulmuştur. Gizli öğreticilik ile gizem sağlam bir kurgu ile birleştirilmiş.Sayın Aydan ÖĞRETMEN’e sorularımızı içtenlikle cevapladığı için teşekkür ediyor yeni kitaplarında tekrar bizlerle olmasını diliyorum.
Sevgilerimle,
Arzu DİNÇER
Soruları yanıtlamadan önce kısaca kendinizi ve kaleminizi bizlere hatırlatabilir misiniz?
Aydan Öğretmen: 1976 İstanbul doğumluyum. Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü mezunuyum. 1994-1997 yılları arasında sektörde öncü bir ticari yazılım firmasında Eğitim ve Destek Sorumlusu olarak görev yaptım. 1997 yılında Bankacılık sektörüne geçtim. Sonraki 13 yıl süresince iki özel bankada Ticari ve Kurumsal Bankacılık, 2010 ve sonrasında ise yine finans sektöründe Faktöring ve Yönetim/Finans Danışmanlığı faaliyetlerinde bulundum. Yazmak; hayatımın neredeyse tamamında var olan kıymetli uğraşım. Her küçük çocuk gibi günlük tutmakla başlayan, orta öğrenim döneminde bir kompozisyon yarışmasında Türkiye birinciliğini kazanıp plaketimi elime aldığımda aşka dönüşen uğraşım… Fakat şu bir gerçek ki; yazmak işin sadece tezahür eden kısmı. Araba tamircisi olan rahmetli babam elinde pürmüzü radyatör deliklerini lehimleyerek kazandığı üç beş kuruştan arttırıp eve ansiklopedi setleri ve romanlar taşımasa, ‘’merak ettiğiniz her şeyi hemen açıp okuyun’’ demese, okuma ve araştırmanın yemek ve barınma sonrası en önemli ihtiyaç olduğunu öğretmese, belki süslü püslü kelamlar sıralayabilirdim yine fakat bugünkü yazdıklarımı yazamaz, bugünkü bakış açıma sahip olamaz, ezcümle aynı ben olmazdım. Annem! Onun da en az babam kadar ilgi ve özverisi oldu. Hele ki bize taşıdığı muazzam genler! 1930-1960 yılları arasında gazete/dergi çıkarıp makaleler yazan dedemin ve Cumhuriyetin ilk kadın muallimlerinden olan anneannemin genlerini taşıdı bize ve o yıllara ait pek çok hatıra…. Hal böyleyken -belki de mukadderat- gitgide onlara benzeyip okuyan, araştıran, nihayetinde yazan biri oldum.
N E ZAMAN?
Yazmaya ilk ne zaman karar verdiniz, yayınlamayı düşündüğünüz (hazırladığınız) son kitabınız ne zaman yayınlanacak /yayınlandı?
Aydan Öğretmen: Kendimi bildim bileli yazıyla haşır neşirim. Yoğun mesailer sonrası stresli ve yorgun halde eve döndüğümde kalem kâğıda sığınırdım. Deşarj olma, yeni güne hazırlama yoluydu benim için, bir nevi terapi! Kimi zaman güncel olayları yorumlar, kimi zaman dünyadan uzaklaşıp kâinatın en uzak köşesinde kendime yaşam kurar, kimi zaman şiirler yazardım dize dize…
Kâğıdı ve kalemi bilinçli olarak elime almam ise dedemin ve anneannemin hatıralarını kayıt altına alma isteği ile oluştu. Cumhuriyet öncesi ve ilk yıllarına dair farklı bir bakış açısı kazandıran, en küçük ayrıntının dahi günümüze fevkalade ışık tutan yaşanmışlıklar gizliydi ki heba olmamalı, unutulmamalıydı. Bir nevi sorumluluktu benim için ve ailenin küçük fertlerine bırakılabilecek en kıymetli miras.
Sonrasını ben dahi takip edemedim. Aileye dair hatıraları bir süre kenara bırakıp farklı türlerde iki roman yazdım, üçüncüsünü ise halen yazıyorum. Fakat bir gün, vakti geldiğinde, belki hatırat belki de bambaşka bir kurguya yedirilmiş roman olarak, yani adı ve türü ne olursa olsun aile yaşanmışlıklarını kitap haline getirmek en büyük arzum.
NE?
Kitaplarınızı bize özetleyebileceğiniz cümleler ne olur?
Aydan Öğretmen: İlk kitabım BALKON KONUŞMASI 2015 yılında basılan bir politik kurgu romanı. Cumhuriyetin 100. yılında yani 2023 yılında geçen, dünyadaki ve elbette Türkiye’deki tüm dengelerin değiştiği, gösterilen gerçekler ile var olanların aynı olmadığı bir dönemi anlatıyor.
İkinci kitabım olan SINIR ise 2017 basımlı bir bilim kurgu romanı.Oxford’da tıp eğitimi alan ikisi Türk üç çılgın cerrahın Wilder Penfield, Vladimir Demihov, Robert J. White ve Rus nükleer fizikçi Lev Davidovıch Landau gibi bilim adamlarının geçmişteki çalışmalarından yararlanarak keşfedip ‘Günah’ ismini verdikleri, ancak tesadüfen keşfettikleri bu gücün Nicola Tesla’nın ölümüyle ortadan kaybolan bilimsel gerçeğin ta kendisi olduğunu öğrenmeleriyle gelişen bir hikâye.
Siyaset, tarih, felsefe, arkeoloji, din ve bilim merak ve ilgi duyup araştırma yaptığım konular oldu yıllarca. Dolayısıyla oluşturduğum kurgular da genellikle bunlar üzerine kurulu. Yazarken asıl benim keyif almam gerekiyor ki kırk tilkinin (konunun) kuyruğunu birbirine bağlamak en büyük keyfim. Her ne kadar kurgu dahi olsalar içerdikleri bilgilerin pek çoğu gerçek. Bambaşka konu ve dallardaki bu bilgileri birbiri ile ilintili hale getirerek bir teori yaratmak belki de yaptığım. Bu bağlam da yazdığım romanlar tam olarak politik kurgu yahut bilim kurgu mudur? Hala çok emin değilim.
NEREDE?
Edebiyat dünyasında kendinizi nerede tanımlarsınız?
Aydan Öğretmen: Henüz işin o kadar başındayım ki cevaplamaya dahi haddim olmadığını düşünüyorum. Bir kurgunuzun, hikâyenizin olması ve bunları kitap haline dönüştürecek düzeyde yazabiliyor olmanız sizi edebiyatçı kılmaz. Edebiyat dünyasında yer almak çok satmakla da ilintili olamaz. Bu ancak sanatçı olmakla ölçümlenir ve çok uzun yıllar sonra hatta siz ebediyete göçtükten sonra okunurluğunuz, örnek alışınızla…
NASIL?
Yazar ve okurlar arasında kurulan köprü sizce nasıl olmalı?
Aydan Öğretmen: Yazar ile okur arasında kurulması gerek tek köprü kitap olmalı kanımca. Benim yazarken hissettiğim heyecanı, aldığım hazzı okurun kitabı okurken hissetmesidir mühim olan.
Fakat her kitabın günahı ve sevabı vardır. Bazen bizim kurgu, hayal ürünü deyip geçtiklerimiz zülfüyâre dokunabilir, incitebilir, acıtabilir. Yazar kahramanlarını öldürür, astırır, aldatır, hasta eder…
İşi okuyucuyu etkilemektir ki bu her zaman olumlu karşılanmayabilir. Başarısız dil ve anlatımdan ise hiç bahsetmiyorum. Okuyucu burada devreye girer, eleştirir.
İşte yazar bu eleştirilerle büyür, gelişir. Ama her şey kitap üstünden, kitaba dair olmalıdır. Köprü kitaptır.
NEDEN?
Okurlar sizin kitaplarınızı neden okumalı?
Aydan Öğretmen: Kendimce bir puzzle oluşturuyorum. Puzzle’ın parçalarının birer gerçeklik ihtiva etmesine özen gösteriyorum ki genelde öyle.
Ve o küçük, birbiri ile ilintisiz görünen parçalardan farklı bir pencere yaratıyorum, farklı bir bakış açısı. Bu tarz romanları seven her okuyucunun kitaplarımı okumaktan tat alacağını düşünüyorum.
Cumhuriyet’in 100. yılında artık ne Türkiye, ne de dünya aynıydı. Tüm dengeler kökünden değişmiş, Mars’ı fetheden Türklerin uzayda yaşamı keşfetmesiyle ‘Yakın Çağ’ kapanmış, ‘Uzak Çağ’ açılmıştı…
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanı Serdar Sezer, 29 Ekim 2023’de yapacağı balkon konuşmasında söyleyecekleriyle dünyadaki tüm dengelerin altüst olacağını ilan etmişti.
Bütün dünya nefesini tutmuş Sezer’in konuşmasını beklerken, İstanbul’daki Kutsal Emanetler ve Vatikan’daki orijinal İncil çalınır ve dünyayı kaosa sürüklemek isteyen karanlık güçleri durdurmak için zamana karşı müthiş bir mücadele başlar…
Bu kitabı okurken, aslında hiçbir şeyin size gösterildiği gibi olmadığını göreceksiniz. Her satırını nefesinizi tutarak okuyacağınız ‘Balkon Konuşması’ ruhunuzda uzun yıllar silinmeyecek izler bırakacak…
“Şimdiki zaman onlara ait olabilir ama gelecek ki ben hep bunun için çalıştım, bana ait!”-Nicola Tesla- Oxford’da eğitim görmüş ikisi Türk üç çılgın cerrahın işledikleri ‘Günah’ bütün hayatlarını alt üst eder. Tesla’nın ölümüyle birlikte kaybolan ‘Günah’ Londra’da ortaya çıkar. Dağılan hayatlar, yarım kalmış aşklar, tam artık unutuldu dedikleri anda üzerlerine kâbus gibi çöker. “Bu bilgiler doğruysa ya ölüsün ya evlatlık.” Sanat tarihi, tıp, nükleer fizik bilgileri ve görünmeyenden gelen yardım ‘Günah’ı yok edilebilecek mi? “Sınır”, biri görme engelli olan ikizler; Lara ve Lisa’nın kendilerini esir eden ‘Günah’la yüzleşmelerini akıcı bir şekilde anlatıyor. Aydan Öğretmen’in ilginç ve dikkat çekici “Balkon Konuşması” adlı eserinden sonra “SINIR” özelikle bilim kurgu okurları, gizem severler ve ezoterik kültürlere ilgi duyanların bayılacağı bir başyapıt. Zekice kurgulanmış, içeriği zengin, sürükleyici ve şaşırtıcı bu kitabı bitirene kadar elinizden bırakamayacaksınız.