FRANKFURT
Frankfurt Sol Kültürevi’nin düzenlediği “Sol Buluşma’ etkinliğine katılan Sol Parti Parti Meclisi Üyesi Alper Taş, kapitalist, emperyalist sistemin büyük bir buhran yaşadığını, Türkiye’de ise krizi on şiddetinde hissettiklerini söyledi.
Frankfurt Titus Therme Saalbau salonunda gerçekleşen etkinlikte Ali Asker, Ufuk Adalı ile Wetzlar Mozaik Korosu sahne aldılar.
‘Sol Buluşma’da konuşan Alper Taş, Türkiye ve dünyada yaşananları kriz ve geçiş süreci ifadeleri üzerinden analiz edilebileceğini belirterek, “Canavarların cirit attığı bir zaman dilimi içerisindeyiz. Gerilimlere, çatışmalar, kaoslar, kötülüğün egemen olduğu bir dönemi ifade etmek için canavarlar zamanıından söz ediyorum. Maalesef canavarlara karşı mücadele edecek sosyalist hareket ve sol zayıf. Bu düzeyde zayıf olması elbette düşündürücü. Canavarlarla başedebilecek tek ideoloji sosyalistelerin ideolojisidir. Bu yüzden solu yeniden inşa etme görevimizin olduğunu bilmemiz gerekiyor. Kriz de dünya sisteminin, emperyalist kapitalist sistemin krizidir. Basit, tek ayaklı, öyle böyle bir kriz değil. Çok boyutlu. Bazı düşünürler buna buhran diyor. Başlangıcı 2008’de finansal kriz olarak tetiklendi. Bugün hala aşılamadı. Ekonomik, sosyal, ahlaki, kültürel ve ekolojik bir kriz olduğu gün be gün yaşanıyor. Neoliberalizmin mutlak zafer ettiği 89, 90’lı yıllardan sonra bütün insanlığa yönelik yarattığı işsizlik, eğitim, yoksulluk, açlık, iklim krizi, pandemi ki kapitalizmin üretim tarzının ürünü. En somutu yeniden paylaşım kavgası, Ukrayna’da örneğini gördüğümüz üzere paylaşım savaşı” dedi.
“Bizim savunduğumuz sosyalizm duvarlara sığınmaz”
Emperyalist, kapitalist sistemin insanlığı yokoluşa, kıyamete doğru sürüklediğini savunan Alper Taş konuşmasını şöyle sürdürdü: “Berlin duvarını yıkmakla övünenler bugün dünyanın her yerine duvarlar ördüler, Sığınmacılar ve göçmenlere yönelik bu duvarların ne kadar gayri insani, acımasız olduğunu ortada. Elbette bizim savunduğumuz sosyalizm duvarlara sığınan bir sosyalizm olamazdı. Zaten öylesi için mücadele etmedik. Bunu anlatmamız gerekiyor. Kapitalizm ile insan emeği ve doğa arasında büyük, uzlaşmaz bir çelişki var. Ya insanın, doğanın tarihin sonu olacak, ya da bu çelişki insanın, doğanın ve tarihin yeniden canlanmasına sürükleyecek. Bu kadar keskin bir virajda olduğumuz bilelim. Buna göre siyasal, devrimci hat izleyelim. Bu nedenle yeniden sola ve sosyalizme ihtiyaç var. Yeni bir dayanışmaya ihtiyaç var. Seçenek yok diyorlar, seçenek var. Yaşadığımız bütün sorunların çözümü var. Kara değil toplumsal ihtiyaçlara göre bir üretim ve ekonomi anlayışına ihtiyaç var. Rekabete, piyasanın insafına terkedilmiş, altta kalanın canı çıksın düşüncesi olan, acımasız, doğayı tüketmeye yönelik bir piyasa anlayışı var. Bunun yerine, dayanışmacı, demokratik planlamaya dayalı, doğanın yasalarına uygun üretim ve ekonomi anlayışını geliştirmeye ihtiyacımız var. Herkesin yeteneğine ve ihtiyacına göre bir üretim ve ekonomik anlayış. Yani sola ve sosyalizme yeniden ihtiyacımız var. Sol ve sosyalizm demek insanlık demektir. Emeğin, doğanın özgürleşmesi demektir. Bizim sadece insanın sömürülmesine karşı mücadeleyle yetinmemiz mümkün değil.”
‘İnsanlık yok oluş eşiğinde’
Sosyalizmin devrimci eleştirisini yapmak durumunda olduklarını ifade eden Alper Taş, Sosyalizm fikrini yeniden canlandırma, yeniden bir yaşam tarzı haline getirme görevimiz var. Türkiye, emperyalist, kapitalist sistemden bağımsız değil. Doğal olarak bu sistemin krizini Türkiye de yaşıyor. Neo liberal politikaların ürettiği sonuçlar Türkiye’de de ortaya çıkıyor. Ama dünya emperyalist, kapitalist sistemin yaşadığı krizi biz on şiddetinde yaşıyoruz. Çünkü bu krize eşlik eden Türkiye’ye özgü bir kriz daha var. Bu siyasal sistem, rejim krizidir. İki krizin iç içe geçtiği bir kriz sarmalının içerisindeyiz.Türkiye’ye özgü krizin kaynağı başkanlık sistemi. Tek adam, siyasal islamcı rejimi. 2017 referandumunda her derde deva olarak anlattılar. Başkanlık rejimine geçtikten sonra Türkiye, her alanda gerileyen, bir ülke oldu” görüşünü dile getirdi.
Değişmezse seçimler 18 Haziran’da olacak
2023 seçimlerinin önemine de değinen Taş “Tarihte bir değişiklik olmazsa 18 Haziran’da seçim olacak. Çok kiritik, seçimden öte bir anlamı var. 2023’e nasıl bir Cumhuriyet ile gireceğiz. Kazanırlarsa 100 yıl önce tarih olmuş sultanlığın, saltanatın daha kendini hakim kılarak,daha büyük tehlike olarak tekrar önümüze geleceğini bilmemiz gerekiyor. Çok önemli tarihsel eşikteyiz. Ya da bu rejime son vereceğiz. Özgürlükçü, demokratik, eşitlikçi, Sol Parti’nin tarifiyle ‘Devrimci, demokratik Cumhuriyet’e merhaba diyeceğiz. Cumhuriyet meselesi 2023 seçimlerinin en temel konusu, en kritik tartışmasıdır. Sosyalistlerin Cumhuriyete bakış açılarını bir kez daha hatırlatmakta fayda var. AKP’ye göre, Cumhuriyet bir parantez, bu parantezi kapatmak yarattığı kazanımları tasviye etmek lazım. Osmanlıyı, saltanatı yeniden ihya etmek lazım. Siyasal İslamcılar Cumhuriyetin kuruluşunu tarihsel sapma olarak görüyorlar. Diğeri Cumhuriyeti koruma ve kollamaya dönük anlayış. Ama korunacak ve kollanacak bir Cumhuriyet kalmadı. Muhafazakar, statükocu bir anlayışın da karşılığı yok” dedi.
“Geniş bir ittifakın içinde olacağız”
Seçim sathının yurt dışını da kapsadığını kaydeden Taş, solun iki görevi olduğunu söyledi. En güncel görevin AKP, MHP iktidarının yenilmesini sağlamak olduğunu kaydeden Taş, “Siyasal İslama karşı devrimciler, en ön saflarda olmalıdır. Bu rejimi yenmek için geniş bir ittifakın parçası olacağız. 2023 seçimleri yine bir referandum olacağı için, biz geniş halk ittifakının içinde yerimizi almaya ve bunun militan mücadelesini yürütmeye, AKP, MHP’yi yenme konusunda sorumluluk almaya devam edeceğiz. 2023 yılında bu iktidar yenilmelidir, bu iktidar yenilmelidir, bu iktidar yenilmelidir. Gitmemek için herşeyi yapacaklar. Savaş politikasını yeniden ortaya koydular. Kumpas konusunda ustalaştılar. Bunları yenebileceğimizi gösterdik. Devrimcilerin ikinci görevi Türkiye’yi yeniden inşa etmektir. Emek ve sınıf eksenli mücadele hattını geliştirmemiz gerekiyor” dedi.