1.4 C
Almanya
Çarşamba, Ocak 15, 2025

DİDF’ten işçi ve göçmen karşıtı politikacılara kırmızı kart çağrısı

Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu, Federal Meclis seçimlerine göçmen karşıtı siyasi partilere karşı durmaya ve sandığa gitmeye çağırdı

FRANKFURT

Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF), Almanya’da 23 Şubat’ta gerçekleşecek Federal Meclis seçimleriyle ilgili yayınladığı bildiride „Yerli ve göçmen emekçileri bölen, sosyal haklarını gasp eden, sağlığa, eğitime de değil de silahlanmaya bütçe ayıran partilere sandıkta kırmızı kart gösterelim“ dedi. Emekçilere sandığa gitmeleri çağrısı yapan DİDF, bildirisinde „45 yıldır Almanya’da yerli ve göçmen işçilerin, emekçilerin birlikte yaşaması için mücadele eden bir göçmen örgütü olarak, bütün partilere göçmenlerin siyaset ve oy malzemesi yapılmaması çağrısında bulunuyoruz. Sosyal-ekonomik sorunların faturası ve sorumlusu mülteciler veya göçmenler değil, başta CDU, AfD gibi partilerin programları ve politikalarıdır.

İşyerinde, okullarda, semtlerde birlikte çalışan, birlikte yaşayan Alman ve diğer uluslardan tüm emekçileri ve duyarlı kamuoyunu, önyargıları körükleyen bu türden söylemlere karşı çıkmaya, bunu kullanmaya devam eden partilere karşı açık tutum almaya çağırıyoruz“ ifadelerini kullandı.

DİDF’in açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

DİDF: Seçim kampanyasının göçmenlerin sırtından yürütülmesine hayır!

23 Şubat’ta yapılacak erken genel seçimlere altı hafta kala, partiler Almanya’da yaşayan göçmenleri hedef haline getirerek, oy avcılığına çıkmaya başladılar. Aşırı sağcı, ırkçı parti AfD her fırsatta göçmenleri ve mültecileri öne sürerek önyargıları ve düşmanlıkları körüklemeye devam ediyor. Ancak mecliste grubu bulunan diğer partilerin de ondan geri kalır yanı kalmadı. Birçok söylemleri ırkçı partiyi aratmayacak düzeyde. Birlik partilerinin (CDU/CSU) başbakan adayı Friedrich Merz de bu koroya katılanların başında geliyor. Sınırların kapatılmasını, daha fazla mültecinin ülkeye alınmamasını, ilticası kabul edilmeyenlerin derhal sınır dışı edilmesini her fırsatta dile getiren Merz, son olarak suç işleyen çifte vatandaş göçmenlerin Alman vatandaşlığının elinden alınması çağrısında bulunarak, önyargıları körükleme konusunda dozajı bir kez daha arttırdı.

Alman Anayasası’nın 16. Maddesi’nde verilen vatandaşlığın geri alınamayacağı belirtilmesine rağmen Merz’in yeniden çifte vatandaşlığı gündeme getirmesi, sadece mülteciler değil, aynı zamanda uzun yıllardır Almanya’da yaşayan, Alman vatandaşlığını alan göçmenleri de hedefe koymak istediğini gösteriyor. Bu nedenle aşırı sağcı partiden başlayarak seçime katılacak birçok partinin görünürdeki hedefi en zayıf halka olan mülteciler olurken, asıl olarak bütün yerli ve göçmen emekçilere saldırmayı hedefliyorlar. Mülteci ve göçmen düşmanlığını öne çıkararak, halktan almayı planladıkları yüksek vergilerin, rekor düzeydeki askeri harcamaların, işçilere düşük ücret-tekellere yüksek destek politikalarının üzerini örtmeye çalışıyorlar.

CDU’nun, biraz daha oy alabilirim diyerek ortaya attığı “Suç işleyen göçmen kökenlilerin vatandaşlıktan çıkarılması” vaadi, bir taraftan da tüm göçmenleri potansiyel suçlu olarak göstererek önyargıları bir kez daha körüklemek demektir. İnsanları etnik kökeni veya inancına göre bölüp kutuplaştıran bu ayrımcılık asla kabul edilemez. Göç kökenli veya değil, eğer bir vatandaş herhangi bir suç işlemişse, yasalara göre yargılanır ve zaten ona göre cezasını alır. Ama suç ile etnik kökeni arasında bir bağ kurarak, vatandaşlıktan çıkarılma ile tehdit edilmesi popülizmden de öte açık bir ırkçılıktır.

Özellikle Birlik partilerinin çifte vatandaşlık konusunda sabıkalı bir geçmişi olduğunu göçmenler olarak unutmadık. Yaklaşık 25 yıl önce Hessen eyaletinden başlayarak birçok yerde çifte vatandaşlığa karşı başlattıkları kampanya ile, farklı inanç ve etnik kökenden insanların ortak yaşamına ciddi zararlar verilmiş, kutuplaşma ve önyargılar körüklenmişti.

Ekonomik ve siyasal açıdan hassas bir dönemden geçen Almanya’da mültecilerin ve göçmenlerin hedef gösterilmesinin en çok aşırı sağcı partinin işine yaradığı ve emekçilerin birliğine zarar verdiği biliniyor. Birçok Avrupa ülkesinde son bir yıl içinde yaşanan gelişmeler de bunun tehlikeli bir söylem olduğunu gösterdi.

Bu nedenle, 45 yıldır Almanya’da yerli ve göçmen işçilerin, emekçilerin birlikte yaşaması için mücadele eden bir göçmen örgütü olarak, bütün partilere göçmenlerin siyaset ve oy malzemesi yapılmaması çağrısında bulunuyoruz. Sosyal-ekonomik sorunların faturası ve sorumlusu mülteciler veya göçmenler değil, başta CDU, AfD gibi partilerin programları ve politikalarıdır.

İşyerinde, okullarda, semtlerde birlikte çalışan, birlikte yaşayan Alman ve diğer uluslardan tüm emekçileri ve duyarlı kamuoyunu, önyargıları körükleyen bu türden söylemlere karşı çıkmaya, bunu kullanmaya devam eden partilere karşı açık tutum almaya çağırıyoruz.

Emekçileri bölmeye yönelik bu politikalara ve engellere rağmen Alman vatandaşlığına başvuralım, sandık başına giderek oyumuzu kullanalım. Yerli ve göçmen emekçileri bölen, sosyal haklarını gasp eden, sağlığa, eğitime de değil de silahlanmaya bütçe ayıran partilere sandıkta kırmızı kart gösterelim.

Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF)

Son Haberler

İlgili Haberler