Yüksek Seçim Kurulu üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle 2 yıl 7 ay 15 hapis cezası verilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yurtdışından da destek yağıyor. Frankfurt’ta CHP Birliği, Sol Parti, DİDF ile Halkevi’nin de aralarında olduğu siyasi ve sivil toplum kuruluşları, İmamoğlu’na verilen mahkumiyet ve siyasi yasağa sert tepki gösterdiler. Willy Brandt Meydanı’nda eski Avrupa Merkez Bankası önünde gerçekleşen mitingte, Türkiye’deki hukuksuzluğa dikkat çekildi.
Protestoya katılan Hacıbektaş Belediye Başkanı Arif Yoldaş Altıok, “Moralimizi yüksek tutalım. Mücadelemize altı ay boyunca devam edelim. Biz Türkiye’de çok umutluyuz. Artık birşeyler değişecek. Bu Erdoğan rejimi sona erecek. Gönülden inanıyoruz. Hiç bu kadar olmamıştık. Sizlerden sadece istediğimiz şu: Gönlünüz Türkiye ile olsun. Türkiye’deki mücadeleye omuz verelim, yürek verelim ve Haziran ayında yeni bir Türkiye, ikinci yüzyılda, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu ülkemizin rejimlerine tekrar geleceğimize inanıyorum. Verdiğiniz emek ve mücadele için teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Protestoda CHP’nin açıklaması da okundu. CHP açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
“Avrupa’nın en büyük metropolü İstanbul’un 5 milyon yurttaşın oyuyla seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında dün siyasi gerekçelerle 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verilmiş ve siyasi yasak istenmiştir. Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nce açıklanan kararla, yargıya güven bir kez daha zedelenmiş, yargı üzerinde iktidar partisinin ve Saray’ın tahakkümü olduğu şüpheye yer vermeyecek biçimde kanıtlanmıştır.
Dün verilmiş olan bu karar, yalnızca belediye başkanına verilmiş bir ceza olarak tanımlanamaz. Bu karar, İstanbul halkının iradesine yönelik iktidar partisi eliyle yargıya yapılmış müdahalelerin en bariz örneğidir. İktidar partisi, 31 Mart 2019 günü İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerini kaybetmeyi hazmedememiş, bunun üzerine birtakım mesnetsiz gerekçelerle seçim iptali için yargıya başvurmuş, siyasallaşmış bir yargı organı haline dönüşen Yüksek Seçim Kurulu, iktidar partisinin başvurusunu kabul ederek, seçimlerin yenilenmesine karar vermiştir. 23 Haziran 2019 günü yapılan tekrar seçimlerde, Ekrem İmamoğlu 4 milyon 742 bin 82 oy alarak, en yakın rakibine 806 bin 14 fark atmış, İstanbul halkının seçilmiş belediye başkanı olma hakkını kazanmıştır.
O tarihten bu yana, siyasi tercihi nedeniyle İstanbulluyu cezalandırmak için türlü oyunlar çeviren Adalet ve Kalkınma Partisi, siyaseten yenemediği rakibini yargı sopasıyla durdurmaya çalışmaktadır. Avrupa’da pek çok devlet başkanına nasip olmayacak bir oy ile seçilmiş bir büyükşehir belediye başkanını ayak oyunlarıyla, siyasi manevralarla, yargı kararlarıyla devirmek mümkün değildir. Demokrasinin hiç şaşmayan bir kuralı vardır ki, hiçbir güç millet iradesinin ve halkın tercihlerinin üzerinde olmaz.
Ne acı bir tesadüftür ki Ekrem İmamoğlu hakkında verilmiş olan bu karara gerekçe olan açıklamalar zinciri, Avrupa’nın merkezinde Strasbourg’da yapmış olduğu bir açıklama üzerine başlamıştır. İmamoğlu’nun Strasbourg’da Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresinde yaptığı bir açıklamaya Tayyip Erdoğan kabinesinin bir mensubunca yorum yapılmış, İmamoğlu da bu yoruma verdiği yanıt gerekçe gösterilerek hakaret kapsamında cezalandırılmıştır.
Yapılmış bir açıklamanın, bir siyasi beyanın, hapisle ve siyasi yasakla cezalandırıldığına hiçbir demokraside şahit olamayız.
Elbette, dün verilmiş olan yerel mahkeme kararı hakkında istinaf ve temyiz yolları açıktır. Avrupa’nın yakın tarihi, hatırlamak istenmeyen üzücü deneyimlerle doludur. Tayyip Erdoğan otoriter bir tek adam rejimi kurmuştur. Cumhuriyet Halk Partisi’nin Yurtdışı Birlikleri ve yurtdışında yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak demokratik standartlarla bağdaşmayan bu siyasallaşmış yargı kararını en sert şekilde kınıyor, Avrupa’nın en büyük metropolünün Belediye Başkanı’nın yanında olduğumuzu ve devam eden yargı aşamalarını yakından takip edeceğimizi belirtiyor, yargı kararlarıyla siyasete müdahale edilmeyecek, hukukun üstünlüğünün ve kuvvetler ayrılığı ilkelerinin esas alındığı bir demokratik düzeni kuracak iklimi oluşturana kadar siyasi mücadelemizi sürdüreceğimizi duyuruyoruz.”