Danıştay 10. Dairesi, İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin iptali için açılan davalarda ilk kararını vererek, 20 Mart 2021 tarihli Erdoğan’ın kararının iptal istemini reddetti. Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi feshini oy çokluğu ile onayladığı bu hukuksuz kararını tanımayan kadınlar sokakları doldurmaya devam etti.
Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi kararına karşı bugün (23 Temmuz) İstanbul Sözleşmesi’ni Uygula Kampanya Grubu, Kadıköy’de Mor Mekan’da bir araya gelerek son hazırlıklarını tamamladı. Kadınlar ve LGBTİ+’lar Kadıköy’de bulunan Eminönü İskelesi önünde saat 18.00’de bir araya gelmek üzere çağrı yapmıştı.
Mor Mekan’da toplanan kadınlar Eminönü iskelesine yürüdü. Erdoğan’ın aldığı İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma ve Danıştay’ın iptalin reddine ilişkin kararını tanımadıklarını ifade eden kadınlar ve LGBTİ+’lar, “Bize eşit değilsiniz diyenler, onların kalıplarına sığmadığımız sürece, ittat etmediğimiz sürece şiddete uğramamızı meşrulaştıranlar, kadınlara şiddet uygulama özgürlüğü isteyen erkekler, 50 kere şikayet etsek de şiddeti önlemeyenler bugün kazandıklarını sanabilir ama bizi yaşamaktan, eşitlikten, özgürlükten, haklarımızdan, sokaklarda birbirimizden vazgeçmeyeceğiz” dedi.
İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı hayatta olacak kadınların isimleri sayılarak “Burada” denildi. “Münferit değil, erkek şiddeti” sloganı ile Danıştay’ın kararını protesto edildi.
“İstanbul Sözleşmesi biziz!”
İstanbul Sözleşmesi’ni Uygula Kampanya Grubu adına basın açıklamasını okuyan Rüya Kurtuluş şunları söyledi:
“Danıştay’ın verdiği karara şaşırmadık. Ama Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi kararı ülkenin gidişatı açısından son derece kritik ve önümüzdeki günleri belirleyecek bir karardır. Türkiye’de erkek adalet uzun süredir kadınlar lehine işlemiyor. Sadece kadınlar açısından değil, toplumun her kesimi açısından adaleti arayacağı hukuki mekanizmalar halk üzerinde birer baskı aracına dönüşmüş vaziyette. Düşünün ki bütün gün AKP’lilere sosyal medya üzerinden hakaret edildiğini farz edip sadece bu dosyalara bakan ağır ceza mahkemeleri var.”
“Şaşırmadık ama olağanlaştırmıyoruz”
Danıştay kararının Meclis’in yasama yetkisini, Erdoğan’ın keyfi kararnamelerle gasp edebileceğini hukuki içtihat haline getirebilecek bir karar olduğunun altını çizen Kurtuluş, “Üstelik temel insan hakları metni niteliğinde olan İstanbul Sözleşmesi’nden Anayasa’ya aykırı bir şekilde Cumhurbaşkanı’nın aldığı bir kararla çekilebileceğini de söylüyor bu karar. Bu karar siz ne derseniz deyin, ülkede ne yaşanıyorsa yaşansın biz Danıştay’ı tek adama bağladık kararıdır. Kabul etmiyoruz” dedi.
“Bu kararı verenler kadın cinayetlerinin ve erkek şiddetinin failleridir”
Kurtuluş İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış sürecini şu sözlerle aktardı:
“Tam iki yıl önce yine yaz aylarında bir grup tarikat ve cemaatin talebiyle İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme tartışmaları başladı. İki yıl önce yine burada Pınar Gültekin’in öldürülmesinin üzerine “bir kişi daha eksilmemek için İstanbul Sözleşmesi’ni uygula” pankartıyla eylemdeydik. Maalesef geçtiğimiz günlerde yine bu meydanda Pınar Gültekin’i yakarak üstüne beton döken, katil Cemal Metin Avcı’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının, Ağır Ceza Mahkemesi tarafından haksız tahrik indirimi uygulanarak 23 yıla indirilmesini protesto etmek için eylemleydik birçoğumuz. Geçen iki yılda sonuç ortada. Bu ülke kadınlar ve LGBTİ+’lar için artık daha güvensiz bir ülke. Katiller hanemizde, katiller sokakta, katiller devlet tarafından korunuyor. Ve kadınları, çocukları, göçmenleri, engellileri, LGBTİ+’ları her türlü ayrımcılığa, şiddete karşı koruyup, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayın diyen, bunun için somut yollar zorunlu koşan sözleşme bütün itirazlara rağmen 20 Mart 2021’de gece yarısı kararnamesiyle 12. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından feshedildi. Yine bu süreçte sözleşmenin bu şekilde feshinin hukuken mümkün olmadığı ve sözleşmenin kadınlar için hayati nitelikte olduğu bilindiği halde 19 Temmuz 2022’de Danıştay Cumhurbaşkanı bir kararnamesiyle sizin yaşamlarınızla oynayabilir dedi. Bu kararları verenler bu ülkedeki her kadın cinayetinin, maruz kaldığımız her erkek şiddetinin doğrudan failleridir. Devlet en tepesinden mahkemesine, kolluğuna kadar bir suç örgütüne dönmüştür. Karşımızda adeta halka karşı açılmış bir savaşı yönetenler var. Bu savaşı yönetenler bugün kadınları ve LGBTİ+’ları haklarını gasp ederek öldürürken, sınır ötesine bomba yağdırarak sivillerin canını almaktadır.”
“Susmadık geri adım atmadık”
“Elbette ki bu saldırılar karşısında bugüne kadar susmadık, geri adım atmadık bundan sonra da susmayacağız, direneceğiz” diyen Kurtuluş, Danıştay tarafından basına servis edilen ilk gerekçeli kararda yer alan ve İstanbul Sözleşmesi’nin amacunı anlatan bölümü aktararak şunları söyledi:
İşte Danıştay bu amaçla yazılmış bir sözleşmenin feshini onaylamıştır. Bu kadın ve LGBTİ+ düşmanı kararlara imza atanlar bilsin ki onları oturdukları koltuklarda rahat bırakmayacağız. Bir kez daha tane tane ve yüksek sesle söyleyelim. İstanbul Sözleşmesi bizim mücadelemizle yazıldı, onaylandı. Vazgeçmeye niyetimiz yok. Sözleşmede yazan her bir madde biziz, bizim mücadelemizle uygulanacak. Gücümüz haklılığımız, gücümüz dayanışmamız. İstanbul Sözleşmesi Biziz!
“Gözaltı bahanesiyle taciz eden emniyet amirleri burada”
Basın açıklamasının ardından Onur Yürüyüşü’nde kadınları ve LGBTİ+’ları taciz eden, kent genelinde yapılan eylemlerde basın emekçilerini darp eden İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürü Muhammed Hanifi Zengin yeniden teşhir edildi. Kadınlar ve LGBTİ+’lar Zengin hakkında açılan davanın takipçisi olacaklarını dile getirdi.
Sendika.Org