FRANKFURT
Frankfurt’ta Or da! derneğinin yönettiği İnternationales Theater adlı tiyatroda gazeteci Oktan Erdikmen’in konuğu olan ünlü şair Ahmet Telli, şiirin ideolojisini özgürlük ve insanın kendisini özgürleştirmesine giden bir adım olarak niteledi. Ahmet Telli, “Onun referansı da adalet ve vicdandır” diye konuştu. Yazdığı hiçbir şiirden pişmanlık duymadığını, hepsini sahiplendiğini kaydeden Telli, “En güzeli henüz yazmadığım şiirdir” dedi.
Okuma etkinliğinde piyanist Utku Asan ile ünlü şairin bestelenmiş eserlerini seslendiren Özgür Murat ile Mehmet Ali Yıldırım sahne aldılar. Ahmet Telli’nin yeni bestelenen “Çocuksun Sen” şiirini seslendiren Oktan Erdikmen de büyük beğeni kazandı.
Arkadaşlık emek ister
Ahmet Telli, şiirin her türlü ideolojinin daha geniş bir olgu ve insani olduğunu söyledi. Türkçe şiirin derin bir geçmişi olduğunu kaydeden Telli konuşmasında özetle, “Yunus Emre, Karacaoğlan ve Pir Sultan, halk şiirimizin saç ayağıdır. 20. yüzyılda da Nazım Hikmet, çok sevdiğimiz Ahmet katalogun zengin örneklerini verdiler. Bireysel anılar toplumsal gerçekliğe işaret eder. İdeolojik kardeşliğe çok önem veriyorum. Hayatımı devrimci olarak seçtim. Yoldaşlık bir ideolojik birliktelik sağladı. Bir de arkadaşlık var. Tıpkı aşk gibi, dostluk gibi çok emek istiyor. Tıpkı Denizleri idamdan kurtarmak için bile bile ölüme giden Mahirler gibi. Bunlar arkadaşlık duygularıdır. Yeni kitabım bu temalı. Şiirlerde umutsuzluklar, umutsuzluklara karşı direnmeler var. Aşık Veysel’in “Benim yarim kara topraktır” ifadesi, bizim coğrafyamızın, insanımızın ruh halini anlatır” ifadelerine yer verdi.
Neyi umut ediyorsan söylemen lazım
Kendisine neden hep savaş, hüzün şiirleri yazdığı sorulan bir Arap şairin “Ben istemez miyim aşklardan, çiçek, böceklerden, yıldızlara karşı ıslık çalmaktan söz etmeyi. Ama bunun için benim özgür olmam, benim özgür olmam için de ülkemin özgür olması lazım. İşte bu yüzden böyle şiirler yazıyorum” sözlerini aktaran Ahmet Telli, yeni kitabı ‘Arkadaşlık Günleri’nde de karamsarlık olduğunu söyledi. Bu şekilde karamsarlığa karşı duygu geliştirmenin mümkün olduğunu kaydeden Telli, “Umut tek başına boş bir laf. Neyi umut ediyorsan onu söylemelisin ki o konuda umutlu olduğunu bilelim. Ben dünyanın sınırsız ve sınıfsız bir dünya olması umudunu taşıyorum. Ki umut ettiğim şeyin farkındayım” dedi.
Don Kişot’u yeniden okumak lazım
Don Kişot’un çağın en büyük şairi olduğunu savunan Ahmet Telli, “O şövalye aslında. Dünyanın aklıyla alay eden. Akıl, erkek ve savaşçıdır. Onu dişi yapacak sezgidir. Şiir de sezgidir ve akla aykırıdır. Don Kişot’un “Adaleti sağlamak için zenginlerin sözlerine değil, yoksulların gözlerine bakacaksın” sözleri önemli. Böylesi bir sezgisi olan Don Kişot’u hayalperest bir yaşlı gibi tarif eden burjuva ideolojisine karşı yeniden okumak lazım. Hatta çocuklara da okutmak lazım” diye konuştu.
Kadınlarına cinayetlerine dikkat çekti
Aşkın Türkiye’nin kanayan yarası olduğunu kaydeden Ahmet Telli, “Erkek olmak güzel bir duygu. Ama kadın cinayetlerini duyduğumda o akşamki halimden nefret ediyorum. Biten bir aşk için “Güzeldi” deme uygarlığına kavuşmalıyız. Bir tutku, cinayete giden giden saldırı. Bizim bir aşk için söyleceğimiz söz, “Güzeldi” olmalı” dedi. Telli, şiir adaylarına ne tür tavsiyeleri olduğu yönündeki bir soruya da “Bu tür tavsiyeleri yırtıp atsınlar. Kim kendini şair hissediyorsa o şairdir. Sevdiğimiz şiirleri okuruz, okumadığımız şiirler için bu şair değil diyemeyiz. Öyle bir hakkımız yok” dedi. Bu coğrafyada halkın kardeşliği için mücadele eden bir azınlıktan olduğunu kaydeden Ahmet Telli, hangi şiiri yeniden yazmak istediği sorusuna “Hiçbir şiiri. Daha estetik yazılabilirdi. Hepsinin sahici olduğunu bildiğim için hiç pişman olmadım, hepsini sahipleniyorum. Nazım Hikmet’in ifadeleri gibi, en güzeli henüz yazmadığım şiirdir” yanıtını verdi.