FRANKFURT
İdamlarının 50 yılında “Üç fidan” Deniz Geçmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ile aynı dönemde emperyalizme karşı duruşları nedeniyle iktidarın hedefi haline gelen devrimci gençler Frankfurt’ta anıldı. Frankfurt Bornheim Saalbau salonunda “50. yılında yolumuzu aydınlatıyorlar” adıyla düzenlenen anma etkinliğine eski HDP Milletvekili, eski Emek Partisi Genel Başkanı Levent Tüzel ile eski Milletvekili Ertuğrul Kürkçü konuk oldu. Frankfurt Alevi Kültür Merkezi, Barışevi Rüsselsheim, DİDF Frankfurt ile Frankfurt ve Darmstadt Halkevi’nin düzenleyenler arasında olduğu etkinlikte şair Nihat Behram “Şimdiki gibi kanlı, katliamcı, zift bir dönem olmamıştı” diye konuştu. Nihat Behram, şiir okuduğu sırada kapıda sesler yükselince, “Ah devrimciler” diyerek yarıda kesti. Bu tür bir etkinlikte duygu yoğunluğunun had safhaya ulaştığını kaydeden Behram, bu durumlarda sessiz kalınmasını istedi. Anma etkinliğinde Hasan Yükselir, Ali Asker, Tolga Sağ, Berivan Canbolat, Göçmen Kadınlar Birliği Korosu ve Barışevi Müzik Grubu sahne aldılar.
Hepsi 20’li yaşlardaydı
Sunucu Erol Şirin düzenleyenler adına yaptığı açıklamada, 1965 yılında TİP’in 15 milletvekiliyle meclise girmesiyle başlayan sürecin ise emperyalizme karşı seslerin artırdığına dikkat çekilirek dönemin iktidarının muhalefeti bir daha ayağa kalkamayacak şekilde ezmek, devrimci, demokrat ve sosyalistleri bütünüyle susturmak istediği ifade edildi. Açıklamada “İnsanların özgürcü yaşayabilmesi, sosyalizmin gerçekleşmesi, emekçi sınıfının iktidarı, tam bağımsız bir Türkiye için canlarını veren bu genç insanlar henüz 20’li yaşlardaydı. Gençlerinin için değil, halklarının özgür bir dünyası için savaşmışlardı. Bu nedenle 50 yıl sonra da yaşamları saygıyla anılıyor” denildi.
“Denizler’in izini her yerde bulmak mümkün”
Eski HDP Milletvekili Levent Tüzel, 1968’lilerin bir gençlik hareketi gibi algılandığına dikkat çekerek, Küba devrimi ve Türkiye’deki işçi grevleri, köylülerin toprak, ekmek mücadelesini örnek göstererek dünyada emperyalizme karşı daha farklı, daha güçlü bir rüzgarın olduğunu söyledi. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının da demokratik üniversite talepleriyle sınırlı kalmadıklarını kaydeden Tüzel, “Demirel’i ABD’yi 6. Filo’yu prosto gösterileri bağımsızlık, demokrasi ve anti emperyalist mücadelenin sembolü olmuştu. O dönem dünyada esen bu rüzgar, ülkemizde kapitalizmin, tekelci işbirlikci yöneticilerine, siyasi temsilcilerine karşı halk hareketine dönüşen bir gençlik mücadelesi olmuştur. Bugün krizin halkların sırtına getirdiği yükler karşısında mücadele eden işçiler de, iş ve eğitim isteyen gençlik mücadelesinde, şiddete, saldırganlığa, tacize, ayrımcılığa karşı mücadele kadınlarda, kapitalizmin ülkenin havasını, suyunu zehrettiği topraklarını, emeğini, ürününü savunan köylülerde, hayatın aktığı heryerde Denizler’in izini bulmak mümkün. Onlar böyle bir yol açtılar ve biz 50 yıl boyunca o yolda yürümeye devam ediyoruz” diye konuştu. Levent Tüzel, Denizler’in sınıf partisine ihtiyaç olduğunun farkında varmalarına rağmen devrimci iradeye öncelik verdiklerini , eylemli süreç içerisinde halkı kendi örgütlerinde harekete geçireceklerine inandıklarını söyledi.
“Koalisyon kurmamız boynumuzun borcu”
Eski Milletvekili Ertuğrul Kürkçü ise Türkiye’deki devrimci hareketin mücadelesi uzadıkça daha çok unsurlu hale geldiğini söyledi. Denizler’in tarihi görevlerini yerine getirdiğini, herkesin orayı başlangıç noktası olarak algıladığını, bugün de adları Deniz, İbrahim, Mahir olmayanların da hayatlarını vermeye hazır olduklarını söyledi. Kürkçü konuşmasında “Uzun bir hafıza silme döneminden sonra memleketin yarısının aslında başka bir şey istediğini, cinsiyet olarak da başka bir şey istediğini kendilerini, hiçbir zaman kendilerini merkez siyasette bulmadıklarını, bizim onlara cevap veremediğimizi bilmiyorduk. 1970’lerin derslerini Kürtçe’ye ve kadınların diline tercüme etmeden bir adım ileriye adım atamazsınız. Konuşmacılar arasında bir kadın yoktu. Bunu not edelim. Büyük mücadeleyi kazanabilmemiz için, 1970’lerin gündeminde olmayan bütün sosyal durumları gündemimize nasıl taşıyacağımıza yanıt bulmamız lazım. Aleviler, kadınlar, Kürtler ve işçiler, inanç özgürlüğü, kimlik özgürlüğü, iktisadi özgürlük ve siyasi özgürlürk, bunları biraraya getiren bir hat oluşturmak zorundayız. Sadece sosyalistlerin birleşmesi yetmez. Bizim anlamlı bir koalisyon kurmamız boynumuzun borcu. 2023 son derece stratejik tarih. Sadece Tayyip Erdoğan için değil. Bizim kaybetmeye tahammülümüz yok” ifadelerine yer verdi.
‘Yanlarında oldum, harika şeyler ortaya çıkardık’
Son 15 yılda parlamentizmi tercübe ettiklerini, Türkiye’de yüzde 15’in geriye kalanların tamamlayıcısı olduğunu kaydeden Ertuğrul Kürkçü, “Rejim değiştiğinde kadınların, işçilerin, Kürtlerin, Alevilerin, sosyalistlerin durumu değişmeyecekse çok bir şey kazanmış sayılmayız. Halk hareket ederse Aleviler, Kürtler, kadınlar kendi talepleriyle sokakta, her yerde olursa sağlam kazanımlara sağlam dayanak bulmuş olacağız. Mesele sadece şimdiki rejimi göndermek değil, yerine ne koyacağımızdır. Bir restorasyon mu yeniden kuruluş mu. Bizzet yanlarında yaşarak, sevgili arkadaşlarımın son saate kadar birlikte olarak geçirmiş olduğumuz zamanın, ortaya çıkardığımızın harika olduğunu ben de söylüyorum. Elli yıl sonra aynı şeyleri söyleyerek devam edemeyiz” dedi.