11 C
Almanya
Pazar, Kasım 24, 2024

Pazartesi Yazıları: “Olmazları Sevdim Olur Diye…” – Kenan Çığır

Aralıktan tam onsekiz gün sızmış… Birer birer ve yavaşça mı, göz açıp kapayıncaya kadar hızla mı anlayamadım, ama ne de çabuk gitmişler.

Antalya’nın, aylardan Aralık olsa da teninizi ve içinizi ısıtan güneşinde, balkon camından yansıyan huzuru tüm iliklerimde hissetsem de… kıvranıyorum.

“…
bir hemşirenin beyaz ellerine muhtaç olduğum
sancılı gecelerde bile
bu kadar kıvranmadım…” **

İnsanın içinden bir şeyler yapmanın gelmediği günlerdeyim. Ne yazmak, ne okumak, ne içmek, ne sevmek ne de sevişmek…

Oysa ki yazmalıyım…

Yarattığım karakter “Tamer Abi” yazmaktan yana sıkıştığımda, telefonumun tuşlarında koşturur dururdu, kurtarıcımdı… O da kaçıyor benden, ortalıkta yok.

Hızla koltuktan kalkarak bir kitap alıp kütüphanemden, balkondaki huzura geri dönüyorum.

“Olmazları Sevdim Olur Diye”

Bu kitabı her okuduğumda; sevgi bu kadar mı yalın, bu kadar mı içten düşer beyazlığın satırlarına diye düşünmeden duramıyorum.

“Mutluyum giderayak sevmekten, ama sevilmemenin verdiği acı da katlanılır gibi değil. Sevdalı ellerin ısıtmadığı avuçlarımda, onun elini değil yüreğini buldum ansızın. Sevilmesi gereken bir yürek gibi göründü. Sevmesem, içimdeki bu başıbozuk sevdalara ihanet olacaktı.”**

Sevgi, tek yüreklik bir hissediş değil mi zaten…

“yani, sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?”

Balkonuma, balkonumdan ruhuma dolan sıcaklık, kitabın sayfalarında dolaşırken yüzümde ışıldıyor. Yazar sevdasıyla konuşuyor, ben kulak kesilmiş utanmazca dinliyorum.

“Senden geçip bana geldi güneşin ışınları. Şimdi oldu bu. İçinde sen varsın, kokun sinmiş her bir zerreye. Ellerine hasret ellerim, penceremin kulpuna uzandı, geceyi uyandırmadan açtım bir kanadını. Perdem zaten açıktı. Kuşlar da uyandı. Birlikte şarkı söylüyoruz şimdi. Şarkı da şarkı hani, ismin geçiyor. Hava da hava hani, bulutlar yüzünü andırıyor. Ağaç da ağaç hani, saçların salınıyor. Koku da koku hani, yüreğimin direğini kırıyor.”**

Kenan Demir’in kitabında çıktığım gezinti, tek kişilik hissedişin izini bırakmıyor yüreğimde. Can’a, canana, insana duyulan en güzel duyguların coşkusunu katıyor ruhuma. Ahh be cancağızım, iyi ki bu güzellikleri bizimle de paylaştın diye mırıldanırken ben… sevgili Demir, bana satırlarında cevap veriyor!

“Tamam canım, olur canım dediğimiz can bizim midir? Yoksa cananın canından mı bahsediyor bütün canlar? Canımın içi mi, yoksa içimin canı mı? Bütün mesele buradaki canın kim olduğuna karar vermekte… Aşkta bütün mesele cananı içimizin canı yapabilmekte.” **

Ne de kolay söylüyorsun… duygusu güçlü, düşüncesi aydın, sevdası yiğit, özü dost insan… Yapabilene aşk olsun diyesim geliyor.

“Giderayak ama deli dolu…” sadece benim içimde yeşertip büyüttüğüm bir özleyiş sanırken… dizelerin yine umudumu tazeliyor. Kimbilir belki günün birinde, bende…

“aşkın mayasını fazla atmışım yalnızlığıma
yüreğim kabardıkça kabarıyor.
sonu olmayan bir yol bu,
yürüyeceğim sessizliğimi yanıma alarak.
belki hayalin aydınlığın rehberi olacak
yokluğun acıtacak içimin canını.
kendime sözüm var,
ölmeden deli dolu seveceğim demiştim.
o da sana denk geldi
kusura bakma…” **

Özür dilemiyorsun, biliyorum. Yine de içimden bakarsa baksın diye geçiyor. Sevmek kusur olur mu? Ben seveyim de o bilmesin. Ya da bilsin be cancağızım, bilsin de umursamasın. Benden ne eksiltir ki benim sevdam? Dediğin gibi… sevilesi bir yüreği sevmenin kusuru da ayıbı da benim olsun. Onun varlığına yüklediğim her şey bana dair. Yine de haberi olsa güzel olur. Varsın o sevmesin, ona denk gelen deli dolu çırpınışlarım, beni yeni bir çocuğa gebe yapmaz mı?

Hayaliyle olmazlıkları kurgularken, sevdasını anlatabilmek için kelimelerle yaptığım danstan nur topu gibi satırlar çoğalmaz mı? “Vermişsen yüreğini gerisi teferruat,” dediğini duyar gibiyim.

Benimkisi sohbet sadece dostum. An yalnızlık olunca, geleceğe dair beklenti de diyebiliriz. Sense anahtarı sahibine çoktan vermişsin. Ne mutlu sana… ne güzel o anahtarı sahiplenebilene…

“Gözü kapalı emanet ettiğim o anahtar bir eve ait değil, sevdiğim. Son vedada avuçlarına sakladığım o anahtar sadece bir anahtar değil. O benim her daim yanımda taşıdığım, kendimi bildiğim günden beri yanımdan ayırmadığım yüreğimdir.

Bu şehirden giderim, bu sokaktan taşınırım, bu evi boşaltırım belki. Gittiğim yer neresi olursa olsun elindeki anahtar benim olduğum yerdir.

Yüreğime bağlı kilitleri değiştirmiyorum. Ne zaman istersen gel, kapıları açmak senin elinde.”

Günaydın… Bir Pazartesi Yazıları’nda sevgili (**) Kenan Demir’i konuk ettim satırlarıma.

Sevdayla ve sağlıkla dolu bir hafta diliyorum…

Kenan Çığır
20.12.2021

Antalya

Son Haberler

İlgili Haberler