Ankara Tabip Odası, Diş Hekimleri Odası, SES Ankara Şubesi ve Dev-Sağlık İş tarafından yapılan açıklamada, “Aşı tereddüdünü besleyen aşı karşıtları için yaptırımlar uygulanmalıdır” denildi.
Odadan yapılan açıklamada paındemideki ölüm riskinin hala yüksek seviyede devam ettiği belirtilerek, “COVID-19 pandemisi ülkemizi ve dünyayı etkilemeye devam ediyor. Dünya genelinde COVID-19 aşılarına erişimde yaşanan eşitsizlikler, ekonomik gerekçelerle salgının bulaş hızını düşürecek önlemlerin alınamaması, koruyucu sağlık hizmetlerinin yetersizliği gibi sebepler ile ülkemizde ve tüm dünyada her gün, önlenebilir binlerce ölüm gerçekleşmeye devam ediyor. Bunlar yetmezmiş gibi virüsün bulaş zinciri kırılamadıkça ortaya çıkan varyantlar; bulaş risklerinin daha yüksek olması ve aşıyla oluşacak toplumsal bağışıklığın önünde bir engel oluşturma potansiyelleri ile salgında yeni bir dönemi beraberinde getiriyor. İlimizde Temmuz ayı öncesinde azalış eğilimdeki vaka sayıları yeniden artış eğilimi göstermektedir. Son haftanın verilerine göre ilimizde vaka artışı Türkiye geneli vaka artışının üzerinde artış göstermiştir. Günlük vaka sayımız 1.500 sayısının üzerine çıkmış, 3. pik seviyesi öncesi, Mart 2021 dönemi ile aynı düzeyde seyretmeye başlamıştır” denildi.
Artan Vaka Sayılarına Karşı Hiçbir Önlem Alınmıyor
COVID-19 pandemisinin başından beri şeffaf olmayan, bilimsel akılla çelişen ve halkın sağlığını değil sermayenin çıkarlarını gözeten bir sağlık yönetimi yürütüldüğünü belirten sağlık örgütü temsilcileri, vaka sayılarının ve ölümlerin tekrar artışa geçtiği uyarısında bulundu. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Ölümlerin kanıksandığını ve tablolardaki sayılardan ibaret görüldüğünü biliyoruz. Artan vaka sayılarına karşın hiçbir önlem alınmıyor. Kamu ve özel sektörde çalışan emekçiler kapalı alanlarda toplu şekilde çalışmaya devam ediyor. Esnek mesai uygulamalarına son verildi. AVM’ler mesafe kuralının uygulanamayacağı düzeyde kalabalık. Bunlar yetmezmiş gibi merkezi sınavlar devam ediyor ve farklı illerden pek çok insan aynı kapalı ortamlarda bir araya getirilerek bulaş riski arttırılıyor. Hastane sağlık kurul poliklinikleri askeri okul öğrencileri ile dolup taşıyor. Salgın, hastaneler dolana kadar kendi haline bırakılıyor. Salgın sahada değil, hastanede karşılanıyor. Aşılamanın başında bizzat Sağlık Bakanı tarafından -etkili ve güvenli aşılar olmasına karşın- yeni teknolojiler ile üretilen aşılara karşı oluşturulan önyargı, aşı tereddüdü ve aşı temininde yaşanan sorunlar ülkemizdeki aşılama hızının düşmesine neden oldu. Bunlar yetmezmiş gibi popüler olma gayesiyle aşı karşıtlığını ve aşı tereddüdünü besleyen medya figürleri de yaşadığımız olumsuz tabloya katkı sunmaktadırlar. 10 Ağustos 2021 itibarı ile ülkemizde aşılaması tamamlanmış kişi sayısı 29 milyona ulaşarak toplam nüfusumuzun %34,63’ünü oluşturuyor. Bu oran Avrupa Birliği Ülkeleri’nde ise toplam nüfusun %51,8’ine, A.B.D.’de ise %50,38’ine ulaşmış durumdadır (covidvax.live). COVID-19 nedeniyle hastaneye yatan hastaların ezici çoğunluğunu aşısız kişiler oluşturuyor. Bununla birlikte klinik çalışması bulunmasa da inaktif aşılar ile 2 doz aşılı 65 yaş üstü yatan hasta sayısının arttığı da net olarak gözlemlenmektedir. Aşılama ile binlerce önlenebilir ölümü durdurmak mümkün olmasına rağmen sağlık yönetimi gerekli aşılama seferberliğini gösterememektedir”
Öneriler
Sağlık iş kolundaki sivil toplum örgütü yöneticileri, Ankara’da 2. doz aşılama oranı istenen düzeye gelinceye kadar, salgını kontrol altında tutmak ve ölümleri önleyebilmek için bazı öneriler sundu.
Yaygın test uygulamaları ile kalabalık kapalı alanlarda çalışanlar rutin olarak COVID-19 antijen ve PCR testleri ile taranmalı ve salgın hastanelerde değil sahada karşılanmalıdır.Ankara yerelinde kamu kurumlarında daraltılmış mesai ve dönüşümlü çalışma aşılama oranları hedef düzeye ulaşana kadar yeniden uygulanmalıdır.
İl içinde insanların kapalı alanlarda bir araya gelmesini ve mobilize olmasını azaltabilmek için hastaların ve vatandaşların bulunduğu ilçelerde tüm tedavi ihtiyaçlarının karşılanması gerekmektedir. Kapatılan Numune EAH, Yüksek İhtisas EAH gibi hastaneler ayaktan başvurular için poliklinik hizmeti sunmalıdır. Yine kapanan AÇSAP’lar tekrar aktif duruma getirilmeli, hem bulaş zinciri kırılmalı hem de vatandaşlarımızın sağlık hizmeti alması ertelenmemelidir.
Bulaşın büyük bölümünün kötü havalandırma koşullarına sahip, kalabalık ve maskesiz ortamlarda gerçekleştiği bilinmektedir. Kapalı alanlarda havalandırma sistemleri önemi daha da artmış durumdadır. Hastaneler, AVM ve iş yerleri gibi kapalı alanlar, standartlar oluşturularak havalandırma yönünden yaygın olarak denetlenmelidir.
Ankara’da düzenlenen merkezi sınavlar ve askeri öğrenci sağlık kurul raporu gibi hizmetler, vakalar kontrol altına alınana kadar ertelenmelidir.
Filyasyon uygulamaları bilime uygun şekilde yapılmalı ve olası COVID-19 semptomu gösteren her hasta ve temaslıları hastalığın bulaş periyodu gözetilerek en hızlı şekilde saptanmalı ve izolasyon koşulları sağlanmalıdır.
Geçimini günlük kazancı ile sağlayan ve yoksullukla boğuşan insanlarımız ekonomik olarak desteklenmeli, COVID-19 önlemleri dolayısıyla mağdur edilmelerine izin verilmemelidir.
Ev ortamı ve koşulları doğrudan bir sağlık göstergesidir. Hiçbir yurttaşımız sağlıklı beslenme imkânının ve doğru bir izolasyonun sağlanamayacağı ortamlarda karantina sürecine sokulmamalıdır.
Toplumsal bağışıklığı sağlayacak olan aşılama için bütün olanaklar ve gayret ortaya koyulmalıdır.
İnaktif aşıların zamanla etkinliğinin azaldığı ve yeni varyantlara karşı etkisinin de düşük olduğu göz önüne alınarak riskli popülasyon için 3. doz aşılama hızlandırılmalıdır.
Aşı tereddüdünü ortadan kaldırmak için medya ve saha çalışmaları yapılmalıdır. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)