2.8 C
Almanya
Salı, Kasım 19, 2024

SİYAHKARA – Züleyha Akın

Hayatımızdaki en değerli insanlar, bizi her koşulda tüm kalbiyle dinleyenlerdir. Biz konuşmazken bile… Ts. Eliot

Yukarıdaki tümceye denk düşen eğitimci, senaryo yazarı, ressam ve yazarımız sevgili Nur Türk arkadaşım, buluştuğumuzda bana kitaplarından söz ederken “Siyahkara adlı kitabımı okuduktan sonra düşüncelerini almak isterim” demişti.

Ben de elimden bırakamadığım ve deyimi yerindeyse bir solukta okuduğum bu eser hakkında bir iki söz etmek, bu konudaki düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim.

Siyahkara, her kesimden okuyucuya hitap eden, son derece yalın, anlaşılabilir bir dille yazılmış. Bir o kadar da sürükleyici… Her kesimden okuyucu dedim. Çünkü yazar bu kitapta belli bir bilgi birikimi olmayan bir okuyucudan tutun da entellektüel bilgi birikimine sahip okuyucuya hitap eden çok ender bir dil kullanıyor.

Kitabın sayfalarını yutarcasına okurken kafanıza bazı sorular takılabiliyor. Örneğin, bir kadın yaşamında iki erkeği de aynı anda sevebilir mi sorusu gibi… Ya da bir başka ifadeyle birini seven diğerine de âşık mı olurdu?. Sevdiği erkek kadınını her haliyle kabul eden biriyken âşık olduğu erkek kadının her doğrusunda birer yanlışını mı arardı?… Vazgeçilmez olan kimdi, neden vazgeçilmezdi?. Ekonomik, sosyal ve kültürel analizlere mi dayandıracaktık dersiniz.

Aliye ve Hayriye… İki güçlü karakter.
Aliye ve yaşamı kesişen önceleri kendisine esrarengiz gelen bir diğer kadın. İki kadın, Ataerkil bir toplumda yan yana durarak başkaldırıyı öğreniyorlar. Öyle kitaplar okuyarak değil, biz eğitimcilerin en iyi öğrenme yöntemi dediğimiz yaparak – yaşayarak öğrenme yöntemini yaşama geçirerek gerçekleştiriyorlar bunu.

Yazar, Zonguldak maden ocağının en olumsuz koşullarında çalışan maden işçileri ve eşlerinin, çocuklarının çektikleri acıları o denli titizlikle anlatmış ki bir an için kendinizi o köyde yaşıyor gibi hissedebiliyorsunuz. Maden işçileri, yerin kaçıncı katından kapkara çıktıkları için hep birbirlerine benzerler ve birbirlerinden ayırt edilemezler. Sadece gözleri farklı renklerde olup farklı bakarlar. Uykusuz, yorgun ama umutlu. Su ve sabun çok önemlidir yaşamlarında…

Aslında ben bu eseri okumadan önce siyah ve kara renklerinin farklı olabileceklerini düşünmemiştim. Ayrıca bu renklerin insan yaşamındaki izdüşümüne de hiç kafa yormamıştım.

Yıllar önce Milli Eğitim Bakanlığı Yönetici Atama Komisyonunda toplantı halindeydik. O gün siyasi iktidar kamu çalışanlarına hafta içi 2 günlük izin vermişti. Buna “Çöl sıcakları izni” diyenler olmuştu. Oysa biz o gün toplanmıştık ve çalışmak zorundaydık. Okullarımız açılacaktı, çoğu okullara müdür atanmamıştı.

Ben o gün beyaz bir giysi giymiştim. Çocukluğumdan beri beyaz renk giyinmeyi severim. Bizim evde (özellikle annemin kararıydı) siyah giyilmezdi. Annem yaşamı boyunca hiçbir zaman siyah renkli giysi giymemiştir.
O gün komisyonda arkadaşım siyah pantolon ve siyah gömlek giymişti ve doğal olarak siyah renk güneşin ışığını fazlaca çektiğinden kaynaklı olarak iyice bunalmıştı. Ellerimizde buzlukta yarı dondurulmuş pet şişelerdeki suyumuzu iki defada içip bitiriyorduk. Yaşamın boyunca o günlerde içtiğim su kadar hiç su içmemiştim.

Ben arkadaşıma keşke siyah giymeseydiniz, çok fazla bunaldınız dediğimde bana dönerek “en asil renk siyahtır. En temiz renktir, hiçbir lekeyi göstermez. Oysa en kirli renk beyazdır. Çünkü beyaz renk, tüm kirleri gösterir” demişti.
Sonra Özdemir Asaf’ın dizelerini anımsadım. “Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu / Birinciliği beyaza verdiler” demişti.

Kitabın içeriği konusunda sizlere bilgi vermekten kaçındım. Çünkü okumanızı istediğim için heyecanı yok olmasın, büyüsü bozulmasın istedim.

Nur Türk, kitabının başında değerli şairlerimizden Özdemir Asaf’ın “Yoksulluğun, umutsuzluğun ve ayrılık gömleğini kara çiz…” sözüyle konuyu özetliyor aslında.

Bir eser insanın düşüncesini bu denli değiştirebilir mi?  Evet, değiştirir. Bence Siyahkara böyle bir eserdir. Kitabın atmosferi beni olağanüstü etkiledi ve ben son sayfasına geldiğimde gözlerimin dolduğuna tanık oldum.

Ve sanıyorum ve umut ediyorum ki; bu kitap bitmez, bitmemeli. Nur Türk bu kitabının devamını yazacaktır. Eserin devamını oluşturacak olan

Siyahkara‘nın ikinci kitabını heyecanla bekleyeceğim.

Yolunuz açık olsun sevgili Nur. Emeklerinize binlerce teşekkür ederim. İyi ki varsınız, iyi ki yaşamıma bir fırtına gibi girdiniz.

Züleyha Akın – 23.07.2021

Son Haberler

İlgili Haberler