3.3 C
Almanya
Salı, Kasım 19, 2024

İzmir’de Şehir Tiyatroları tartışması

İzmir’de Şehir 36 oyunculuk pozisyonu için yapılan 1065 başvurudan 210’u bu koşulu karşılamadığı için elendi. 855 aday ise şan ve dans yetilerini göstermeleri için birinci aşamaya davet edildi. Tiyatroculardan başvuru şartları konusunda şikayetler artınca İzmir Büyükşehir Belediyesi açıklama yaptı. İzmir Büyükşehir Belediyesi açıklamasında hem Şehir Tiyatroları’nın özerk bir kurum olduğuna hem de başvurular için “Üniversitelerin, konservatuvarların Oyunculuk Anasanat Dalını veya yurt dışında denkliği Milli Eğitim Bakanlığınca kabul edilmiş okulları bitirmiş olmak” koşuluna dikkat çekildi.

Açıklamada Şehir Tiyatroları’nın, Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı bir müdürlük olarak özel bütçeyle yönetilen ve sanatsal açıdan özerk bir sanat ve kültür kurumu olduğu belirtilerek, “İzmir Büyükşehir Belediyesi demokrasiye duyduğu inanç doğrultusunda kurumun özerk yapısına ve sanatsal bağımsızlığına sonsuz saygı duymakta, kurumla ilgili kararları kuruma, sanatla ilgili kararları sanatçılara bırakmaktadır. Kurum ise İzBBŞT Yönetmeliği’ni rehber edinmekte ve İzBBŞT Yönetmeliği uygulamaktadır” denildi.

İzBBŞT’nin 4-20 Haziran 2021 tarihleri arasında kultursanat.izmir.bel.tr adresinde yayımlanan kadro ilanındaki “Adaylarda aranan nitelikler” kısmındaki “Üniversitelerin, konservatuvarların Oyunculuk Anasanat Dalını veya yurt dışında denkliği Milli Eğitim Bakanlığınca kabul edilmiş okulları bitirmiş olmak” koşulu da yine İzBBŞT Yönetmeliği’ne dayanarak getirildiğinin belirtildiği açıklamada, özetle şu görüşlere yer verildi:

“Kadro sınavlarına oyunculuk pozisyonu için yapılan 1065 başvurudan 210’u bu koşulu karşılamadığı için elenmiş, 855 aday ise tiyatronun olmazsa olmazı şan ve dans yetilerini sergilemek üzere birinci aşamaya davet edilmiştir. Adayların iyi koşullarda sınava girmesi için gerekli önlemler alınmıştır. Sınav alanında sabah ve öğlen tüm adaylara kumanya verilmiş, çay, kahve ve su servisi yapılmıştır. Adayların sıcak havadan etkilenmemesi için gölgelik alanlar oluşturulmuş ve rahat oturma düzeni sağlanmıştır.

Birinci aşama sınavları kamera ile kayıt altına alınmış ve süreç şeffaf bir biçimde yürütülmüştür. Her aday şan sınavına tek başına, dans sınavına ise altışarlı gruplar halinde alınmıştır. Dans sınavında her altışarlı gruba farklı koreografi verilmiş, müzik eşliğinde ritim duyguları ve hareket kabiliyetleri değerlendirilmiştir. Şan sınavında ise adaylardan en az bir parça söylemesi istenmiş ya da piyano eşliğinde ses/ritim duyarlılığı değerlendirilmiştir. Enstrümanını getiren adayların enstrüman çalmasına izin verilmiştir. Heyecanlanan veya zorlanan adaylara birden fazla fırsat tanınmıştır.

Eski Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü ve İzBBŞT Genel Sanat Yönetmeni Yücel Erten, 9 Eylül Üniversitesi Oyunculuk Anasanat Dalı eski Başkanı ve İzBBŞT Sanat İletişim Direktörü Prof. Hülya Nutku, Kocaeli BB Şehir Tiyatroları Sanatçısı ve İzBBŞT Sahne Direktörü Ufuk Aşar, emekli İzmir Devlet Operası Sanatçısı Altuğ Dilmaç ve İzmir Devlet Opera Balesi Sanatçısı Meltem Yorulmaz’dan oluşan jüri sonuçları değerlendirmiş ve 1-4 Temmuz arasındaki ikinci aşamaya 156 kişinin davet edilmesine karar verilmiştir. Sınavların ikinci aşaması ise tüm şeffaflığıyla sürdürülmektedir…”

Oyuncular Sendikası açıklama istedi

Oyuncular Sendikası, seçmelere katılan tiyatrocuların paylaşımları ve sendikaya yaptıkları başvurulardan, sürece dair şüphe oluştuğunu belirtti. Sendika, seçimlerin özensin yapıldığı, oyuncuların oyunculuk becerilerinin değerlendirmeye alınmadığı, elenenlere ve seçilenlere dair şeffaf bir liste yayınlanmadığı iddialarına yer verdi. Sendika, büyükşehir belediye yönetimi ve Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliği’nden personel alımı sürecine dair soru işaretlerini giderecek ve iddialara cevaplar istedi.

Erten: Tiyatro dünyası özerlik istemiyor muydu?

Ünlü oyuncu ve Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Yücel Erten, yerel bir yönetimin  özerk bir tiyatro yönetmenliğini ilk kez güvence altına aldığını, tiyatro dünyasının ise bunu anlamakta zorlandığını savundu.

Erten’in yazısı özetle şöyle:

Görüyorum ki, tiyatro dünyamız bir gelişmeyi kavramakta zorlanıyor. Belki inanmayacaksınız ama, kuruluş çalışmalarını sürdürdüğümüz İzBBŞT (İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları) sanatsal anlamda özerk bir yapıdır. Bu konu, Türkiye’de ödenekli bir yerel yönetim tiyatrosunun yönetmeliğinde ilk kez güvence altına alınmıştır. Daha önce basında bunu dile getirmiştim ama, dikkatlerden kaçmış sanırım. Bu, ülkenin tiyatro pratiğinde dev bir adımdır. Hani biz tiyatrocular “Sanat özgür olmalı” diyoruz, “Vesayet altına alınmamalı” diyoruz, “Tiyatroyu tiyatrocular yönetir” diyoruz ya; işte bu özlemler doğrultusunda büyük bir hamledir. Demokrat ve sanatsever Sayın Başkan Soyer ve çalışma arkadaşları, bu ülkede ilk kez böyle cesur bir adımın atılmasını desteklediler. Kabul etmek gerekir ki, bu tür ilerici ve demokrat adımlar, salt tiyatro sanatının esenliği için yararlı olmakla kalmaz, toplumun geleceği için de referans oluşturur, ilerleme sağlar. “Merdiven basak basak” der o türkü…
Tiyatro sanatını bir kurum olarak öz erkine kavuşturmaktan çekinmeyen bu cesur adımın değerini, en azından tiyatrocularımızın anlaması beklenirdi. Ama alışkanlıklar insanların yakasını kolay bırakmıyor. İzBBŞT oyuncu seçmelerine yönetmelik gereği kabul edilmeyen veya seçmelerde elenen kimi tiyatrocular, Sayın Başkan’a başvuruyor ve kurumun tuttuğu yolu şikayet ediyorlar. Bence eleştirmelerinde ya da şikayet etmelerinde de bir sorun yok. Ama Sayın Başkan’ın talimatla işe el koyması, yönetmeliği değiştirmesi, birilerini tiyatroya alması, sınavları iptal etmesi gibi talepler ortaya dökülüyor. Telefonlar, mesajlar, imza toplama aracılığı ile kamuoyu baskısı oluşturarak, Sayın Başkan’dan bu yönde davranması isteniyor.
Sohbetimizi şöyle bir tesbitle sürdürelim: Yeni kurulan bir tiyatronun kadrolu sanatçılarını hangi yöntemle ve nasıl bir süreçte seçeceği, tümüyle sanatsal bir tercihtir. Beğenirsin, beğenmezsin, eleştirirsin ama; bir usulsüzlük yoksa ne siyasal erkin, ne bürokratların, ne de adayların ve yakınlarının konuya müdahalesi söz konusu olabilir.
İşte bu tesbit ve yukarda sıraladığım davranışlarla, tiyatro dünyamızın karşısına çok yakıcı ve temel bir soru çıkıyor: Tiyatroya gönül vermiş bu sevgili ve değerli arkadaşlar, bir kurumun sanatsal tercihlerinin, siyasi müdahelelere açık olmasını mı savunuyorlar? Olağanüstü bir duyarlılıkla bundan kaçınmayı seçmiş ve tiyatro sanatına bir özgürlük alanı açmış olan saygıdeğer Tunç Soyer’den, bu soylu davranışını çiğnemesini mi istiyorlar? İyi ama, nerede kaldı bir sanat kurumunun sanatsal özerkliği? Hani ödenekli sanat kurumları siyasal erkin vesayeti altında olmasın istiyorduk? Hani tiyatroyu tiyatrocular yönetsin diyorduk? Bu ne yaman bir çelişki şimdi? Mantık nereye kaçtı? Aydın sorumluluğu nereye saklandı acaba?…
İşin kötüsü, sadece sonuçtan hoşnutsuz bireylerin değil, artık belli bir bilince ulaşmış olmasını beklediğimiz kurumsal yapılar ve toplulukların bile bu gaflete sürüklendiğini gözlemliyoruz. Oysa tiyatro dünyamızın özerklik özlemlerine yüreklilikle alan açan siyasal erki, müdahaleci bir tutum takınması için manevî baskı altına almaya çalışmak, tiyatromuzun esenliği açısından fevkalade tutarsız bir davranış.
Sanatınızın özgürlüğüne gerçekten düşkünseniz, vazgeçin bundan. Bakın, ben Kurucu Genel Sanat Yönetmeniyim. Oklarınızı bana çevirin, ben göğüslemeye hazırım. Ama siz de artık aydınlık görüşlü sanatçılar olarak, siyasetin sanat kurumları üzerinde vesayet kurmasını istemekten vazgeçin lütfen. Anlaştık mı?…
foto: egazete.de (arşiv)

Son Haberler

İlgili Haberler