3.3 C
Almanya
Salı, Kasım 19, 2024

Pazartesi Yazıları: Vapur sesi… Kenan Çığır

“Farkında mısın? Son günlerde bir “tik” edindin. Sürekli kafana vuruyorsun.”

“Duyuyor musun?”

“Neyi sevgilim?”

“Vapur düdüğünü. ‘Vuuuvvv’ diye ötüyor kafamın içinde. Sonra kafama bir fiske vuruyorum, düdük susuyor.”

“Vapurun kaptanı her kimse… Çekiniyor herhalde senden. ‘Lanet adamın tekiyim!’ diyorsun ya, ‘Bulaşmayayım şuna!’ diyordur.”

“……”

“Bozulma hemen, şaka yapıyorum.”

“Birlikteliğimizin ilk yılı bitmek üzereyken, ne kadar ‘Lanet bir adam!’ olduğumu sen de kabul ettin. Aşkolsun!”

“Şekerim, boşver şu Volkan Konak tavrını da gerçekten mi kafanın içinde sesler var?”

“Kulağımda problem var galiba… Aynen anlattığım gibi, kafamın içinde 8.15 Konak vapuru düdük çala çala dolaşıyor. Neyse ben de hastalık bitmez!”

“Aaa defolu sevgilim mi var? Başta söyleseydin ya, bu yaptığın bana haksızlık değil mi?”

“Sen de haklısın.”

“Sabah sabah bu ne melankoli canımın içi, gideriz doktora hallederiz. Sanki her tarafın dökülüyor gibi konuşuyorsun.”

“İnan ki dökülüyor… Bir gün apandisitim patladı. Sıkıntısı 45 gün sürdü. Dolma parmaklı sevgili doktorum -ki hala iyi dosttur- günlerce elleriyle yarayı sıka sıka iltihabı boşalttı. Eee ne var bunda değil mi? Ortamından ne ara sıkıldıysa, bağırsak efendi sen git mide zarına yapış…”

“Olur öyle şeyler. Ya doktor üretim fazlası diye bir kısmını çıkartıp kokoreç yapsaydı?”

“Espri yapacağım diye fazla zorlama istersen, şık olmuyor.”

“Peki tatlım, sahne senin. Nasıl anladınız yapışan kokoreçi, şey… bağırsağı!”

“Florence Nightingale Hastanesi’nde safra kesemi alan profesör anlattı. ‘Temizledik, onardık, düzelttik!’ gibi bir şeyler söyledi.”

“Nutkum tutuldu. Safra kesen de mi yok?”

“Yok.”

“İçin yavaş yavaş boşalmış!”

“Hepsini boş ver de adamın yüzerken ayağı kırılır mı?”

“Akranına çatsana sevgilim, balinayla mı kavga ettin?”

“Yüzerken ayağımı denize vurmayı abartmışım, ayak bileğimdeki kemikten parça kopmuş. Ameliyat eden profesör bile benimle dalga geçti.”

“Eee yani! Yüzerken ayağını kıran ilk insan olarak Guinness rekorlar kitabına girmen lazım, hoca haklı. Tabii o kırık parçayı da çıkardılar, değil mi?”

“Aynen canım.”

“Daha da var deme, düşüp bayılırım.”

“Yeni başladık hayatım, defolu adamla birlikte olmak kolay mı? Ellerim uyuşmaya başlamıştı. Acıbadem Hastanesi’nde boyun fıtığı teşhisi koydular. Boynumdan ameliyatla bir omur çıkardılar. Yerine de nano teknoloji bir şey koydular.”

“Sen de omur, ben de ömür gitti. Sinirden gülüyorum, yanlış anlama. Benimle gırgır geçmiyorsun değil mi?”

“Yoo, niye gırgır geçeyim? Trafik kazası geçirdim, omzum kırıldı. Yönetim Kurulu ile toplantıda kavga ettim, midem kanadı. Proteini fazla kaçırdım, zenginliği değil ama hastalığı yakama yapıştı… Gut oldum.”

“Sallama lütfen!”

“Hepsi doğru. En ilginç kısma daha yeni geldik. O yıllarda biraz yolsuzdum. Meteliğe kurşun atıyorum. Bir Arap şeyhine böbrek lazımmış! Tamamen duygusal nedenlerle donör oldum. Bu oturduğumuz villa nasıl alındı sanıyorsun?”

“Yuhhh! Vallaha dalga geçiyorsun. Sabah sabah ben de kah üzülerek, kah gülerek seni dinliyorum. Adamın içinde hiç bir şey kalmamış, boş teneke gibi ses çıkartması gayet normal diye düşünüyorum. Allah iyiliğini versin.”

“Boş teneke mi? Ne kadar kibarsın! Neyse… Güzel benzetme… En önemli kısma yeni geldik, bitmedi.”

“Artık palavralarına inanmıyorum.”

“Buna inanacaksın.”

“Neymiş o?”

“Bir yıl önce afeti devran bir kadın çıktı karşıma. Güzel mi güzel, tatlı mı tatlı… Kalbimi de kendi ellerimle çıkartıp avucuna verdim. Artık ben de kalp de yok!”

“Ooo… Ne kadar tatlı dillisiniz bayım… Merak etmeyin, kalbiniz benimle güvende.”

“İşte böyle… Duyduğun gibi, firari organlardan giden gidene.”

“Aslında şimdi anladım, kafamın içinde Konak vapuru dolaşıyor diyordun ya… Sen içindeki bütün adaları orada burada dağıtmışsın. Ortalık açılmış. İçinde; kafandan demir alıp seyahate başlayan ve kalan birkaç limanda düdük çalarak dolaşan bir Cruise var.”

“Kaçak yolcu gemisi çalıştırdığımızı kimseye söylemeyelim. Cezaydı, vergiydi uğraşamam. Aramızda sır, söz mü?”

“Söz canım, söz. Sabah sabah ne senaryo be! Hadi kalk, yeter bu kadar tembellik. Haftaya güzel başlayalım. Gezilecek yerler, yaşanılacak güzellikler, okunacak kitaplar, kalbimizde duyumsanacak nice sevgiler var.”

“Sana kolay gelsin. Söylediklerini iki kişilik yapman lazım. Benim kalbim de aklım da sen de olduğuna göre, işin çok zor sevgilim.”

 

Yüzünüzdeki gülümsemenin hiç solmadığı, sağlıklı bir hafta diliyorum.

Kenan Çığır
24.05.2021

Son Haberler

İlgili Haberler