Türkkan, “Türkiye, dün itibariyle 31 bin 923 koronavirüs vaka sayısı ile dünya genelinde en yüksek vaka sayısı bildiren ülkeler listesinde 3. sırada yer aldı” dedi.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, Meclis’te yaptığı basın açıklamasında koronavirüs süreci ve ekonomiye değindi
“HASTANELERDE YATAKLAR VE YOĞUN BAKIMLAR DOLDU”
“Türkiye, dün itibariyle 31 bin 923 koronavirüs vaka sayısı ile dünya genelinde en yüksek vaka sayısı bildiren ülkeler listesinde 3. sırada yer aldı” diyen Türkkan açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Koronavirüs salgını her geçen gün daha da tırmanıyor. Hastaneler yetersiz kalıyor, yoğun bakımlarda yer bulunamadığı için Spor salonları, tuvaletler, otoparklar yoğun bakıma dönüştürülmeye başlandı. Örneğin, İzmir de salgında sıkıntılı günler yaşıyor. Hastanelerde yataklar ve yoğun bakımlar doldu. Her geçen gün kötüleşen tablo üzerine Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Spor Salonu da hastaneye çevrildi.
İzmir Tabip Odası Başkanı da ne diyor; ‘Bundan sonra bunları çok göreceğiz. Koridorları, depoları, hangarları, spor salonlarını hastaneye çevirmek gerekecek.’
Ordu’da da otopark ve yemekhanelerin ardından tuvaletler de yoğun bakıma dönüştürülüyor. Birçok şehrimizde de ne yazık ki tablo bundan farklı değil.
“GÖRDÜK Kİ EKONOMİ DEĞİL, ENFLASYON ŞAHLANMIŞ”
Ekonomideki duruma da değinen Türkkan şunları kaydetti:
“Bugün şahlanan ekonomimizin enflasyon rakamları açıklandı. Gördük ki ekonomi değil, enflasyon şahlanmış. Aslında Türkiye’de enflasyon yüzde 40.Pazara çıkan, doğal gaz faturası ödeyen herkes bilir ki, Türkiye’de enflasyon yüzde 40. Ama nedense TÜİK rakamları tersinden okumaya alışık olduğu için yüzde 14 olarak açıkladı. Hep kötü bir şey olduğunda burası Tanzanya mı deriz ya.
Enflasyon
Tanzanya % 3.10
Türkiye %14,03
Faiz
Tanzanya %5.0
Türkiye %15.0
İşsizlik:
Tanzanya:%9,6
Türkiye:%13,2
En temel sorunumuz enflasyon. Eğer Enflasyonu %5 in altına düşüremediğimiz sürece sorunlar çözülmez. Ülkemizde 1 ayda gerçekleşen Enflasyon birçok ülkede 2-3 yılda bile gerçekleşmiyor. Türkiye’de Kasım ayında gerçekleşen Enflasyon:%2.30
Gerçekleşen Yıllık Enflasyon
ABD :%1,2
Almanya:% -0,30
Euro Bölgesi :%-0,30
Fransa :% -0,20
İtalya :%-0,20
G Kore :%-0,60
Japonya :%-0,40”
“ASGARİ ÜCRETLİNİN HİSSETTİĞİ ENFLASYON YÜZDE 40”
“AK Parti’nin iflas eden ekonomi yönetimi tüm milletimizi 2018 yılından bu yana hızla fakirleştirdi” diyen Türkkan sözlerini şöyle sürdürdü:
“İktidarın TÜİK üzerinden su borusuyla, elektrik sayacıyla ölçtüğü gibi enflasyon öyle yüzde 14 civarlarında değil. Özellikle asgari ücretlinin hissettiği enflasyon en az yüzde 40.
Kirası, faturaları ve mutfak masrafları dışında hiçbir ekonomik imkanı olmayan, pazar filesini dolduramayan asgari ücretlinin enflasyonu yüzde 40.
Milyonlarca işçiyi ve ailelerini ilgilendiren asgari ücret görüşmeleri yarından itibaren başlayacak. Ekonominin iyice kötüye gittiği ülkemizde Asgari ücretle geçimini sağlayan vatandaşlarımızın, işçilerimizin yükü daha da ağırlaşıyor. Bu insanlar geçimlerini nasıl sağlayacaklar? Türkiye’den bir asgari ücretlinin Nobel ödülüne aday gösterilmesi gerekir. Hükümet, asgari ücretle zor şartlar altında geçimini sağlayan vatandaşlarımızı, işçilerimizi tamamen açlığa terk ediyor. Devlet vatandaşını mağdur etmemekle yükümlüdür. 2020’nin başında bir asgari ücret 390 dolardı. Bugün bir asgari ücret 290 dolar. Asgari ücretli 100 dolar yani yaklaşık 800 lira fakirleşti.Yani asgariücret 3’te 1 erimiş.Mevcut durumda, brüt asgari ücret 2 bin 943 lira. Kesintiler yapıldıktan sonra, çalışanımızın eline net 2 bin 325 lira geçiyor.
Sayın Meral Akşener İYİ Partinin önerisini grup toplantımızda açıkladı; “Brüt ücreti 3 bin liraya çıkarıp asgari ücretli çalışanımıza brüt kazancının tamamını ödeyelim” demişti.Devletimiz de çalışanımızın gelir vergisini ve SGK primini üstlensin. Böylece, asgari ücretle çalışan vatandaşımızın eline, net 3 bin lira geçerken, işverene olan maliyeti ise 3 bin 458 lira olmaya devam etsin. 3-5 kişi çalıştıran küçük esnafta aynı ücretli gibi zaten zorda, bu yükü onların sırtından almak lazım.
Ayrıca, bu düzenleme sadece asgari ücretliyi kapsamasın. Asgari ücretin üzerinde maaş alan çalışanların da, asgari ücretten doğan SGK primini ve gelir vergisini devlet üstlensin. Devlet, bütün çalışanlarının cebine aylık 675 lira koysun, ama bu parayı işverenden almasın. Yani işverenimiz çalıştırdığı asgari ücretli vatandaşlarımızın gelir vergisi ve SGK primini devlete değil, çalışanına versin.
İktidara buradan seslenmek istiyorum; Bu zor dönemde en azından 18 yıllık iktidarınızda bir kez olsun vatandaşımızın yanında olun. Bunu yapacak imkanınız var.”
Odatv.com