Alef’te, Londra’da hem eğitim almış hem de özel suçlar biriminde çalışmış Kemal isimli bir karakteri canlandırıyorsunuz. Kemal’i bir de sizden dinlemek isteriz…
Kemal, 13 yaşında, tek bir kelime İngilizce bilmeden annesiyle birlikte Londra’ya gitmiş… Altı ay sonra babası terk ettiği için anne ve oğul, dil bilmeden baş başa kalıp hayat mücadelesi vermişler. Kemal, böyle bir noktadan başlayıp Scotland Yard gibi çok önemli bir kuruma ve bu kurumda çalışan “seçilmiş” polislerin arasına girebilecek bilgiyi, eğitimi ve disiplini kendisine katmış. Fakat sıfırdan başlayıp çok iyi bir polis haline gelmesi, sofistike cinayetler ve özel suçları çözen bir ekipte çalışması, özel hayatındaki bazı büyük sorunları çözmeye yetmemiş. Kemal, kendisini de suçladığı büyük bir acı yaşamış, aile acısı… Ve kayıpları olmuş. Bunun üzerine artık Londra’da nefes alamaz hale gelmiş. Tutunmak ve var olmak için anavatanına dönmüş. İşiyle, işine olan tutkusuyla İstanbul’da yaşamaya ve yaşamı kendince anlamlı hale getirmek için uğraşıyor. O yüzden Kemal, bir taraftan cinayetleri çözmeye çalışırken bir taraftan da varoluş savaşı veriyor.
Daha önce de polisiye işlerde bazen dedektifi, bazen suçluyu canlandırdınız. Kemal’i daha önce oynadığınız karakterlerden ayıranlar ne oldu sizin için?
Kemal, diğer karakterlere göre batılı bir karakter. Bir diyalogda Settar’a, “Ben de senin kadar buralıyım” demesine; Türkiye’yle bağlarını koparmamış olmasına rağmen batı perspektifine sahip, orada eğitim almış, mesleğini de batıda öğrenmiş ve yapmış bir adam. Tüm bunlarla birlikte yaşadığı acı ve bunun Kemal üzerindeki etkisi, yansımaları var… Bunlar, Kemal’i daha önce canlandırdığım tüm karakterlerden ayırıyor.
Pek çok proje için aranan bir oyuncusunuz, dijital bir platformda yayınlanacak Alef’te yer almanızı sağlayan unsurlar neler oldu? Hikayede sizi en çok etkileyen, projeye ikna eden şeyler nelerdi?
Öncelikle senaryosu; özenle yazılmış, güzel araştırılmış, zekice bir polisiye. Mistik duygularla, mistik bir dünya içinde çözümler arayan biri batılı, diğeri doğulu iki dedektifi barındırıyor… Senaryonun çalışılmış ve değerli bir senaryo olması, Emin Alper’in yönetecek olması beni temelde ikna eden iki başlıktı. Ve tabii ki oyuncu kadrosu… Kendi adıma dijital platform için iyi bir başlangıç diye düşünüyorum. Ahmet Mümtaz’la (Taylan) oynamak ayrıca çok keyifliydi.
Diziyi çektiniz ve artık seyirciyle buluşmayı bekliyorsunuz. Ön hazırlık süreci ve çekim dönemi nasıl geçti sizin için?
Kemal, sadece nefes almaya, yaşamaya çalışan bir adam olduğu için kendisiyle ya da en azından dış görünüşüyle ilgilenecek bir ruh halinde değildi, bu yüzden ön hazırlık, kostüm seçimi kısmında buna dikkat edildi. Çekimler esnasında da ne istediğini bilen, istediği konuda çok net olan ve her sahnede samimiyeti arayan bir yönetmenimiz vardı. O yüzden bir süre sonra ortak dilde konuşmaya başladık. Çekim süreci de çok keyifli geçti, genç ve çok profesyonel, çok kaliteli bir ekiple çalıştım. Özel bir sanat grubu vardı. Her birim, kendi alanlarında çok başarılı insanlardan oluşuyordu. Bu kadar başarılı ve profesyonel bir ekibin bu senaryoyu ve Emin Alper’in kafasındakini amatör bir ruhla icra etmelerinin, ortaya koymalarının işi ayrı bir yere getirdiğini düşünüyorum. Alef’te özel bir sinerji oluştu.
Hibya Haber Ajansı