2.3 C
Almanya
Çarşamba, Kasım 20, 2024

Dünyanın Bütün Kitapları – Süleyman Kaymaz

SÜLEYMAN KAYMAZ

Bir hayli zamandır, aldığım yeni kitaplar, raflarda yer kalmadığı için yerde ve koltukların üzerinde duruyordu. Yeni bir raf getirmiştim fakat evin içinde bu rafa yer bulmam zor oldu. En sonunda koltukları biraz pencereye doğru iterek elde ettiğim yere yerleştirebildim.

Kitaplar sarmaşığa dönmüş, neredeyse tüm duvarları sarmıştı. Onları yeni rafa türlerine göre yerleştirmek için halının üzerine yayarken aklıma henüz dokuz yaşındayken, İstanbul Küçükköy’deki evimizin önünde, kaldırımın üstüne açtığım ilk kitap sergisi geldi.

Bir gazetenin üzerine yaydığım kitapların yanında gururla oturuyor, onlara bir tür yaramazlık amacıyla el uzatan yaşıtım çocuklara tersleniyor, ” Kitaplar kaç para” diyenlere, “Satılık değil” diyordum. O zaman bile kıskanırdım kitaplarımı. Peki, madem satılık değil niye sergiliyordum. Çocukluk işte. Belki oyun oynuyordum kendimce. Ya da gerçekten satmak içindi de, kıyamıyordum. Bilmiyorum.

Taşlıtarla’da, şimdi ismini anımsayamadığım bir sinemanın önüne, yere kitap sergisi açanlar olurdu. Belki onlardan özenmiştim. Sonraları aralarına katıldığım bu sergicilerin çoğuyla arkadaş olmuş, okul sonraları kitaplarımı alıp sinemanın önünde soluğu almış, bir kenarda kendi sergimi açmıştım.

Yine de satamıyordum. Biri sergimdeki kitabın birine el atsa, içimden, “Ahh, almasa!” diye dua ederdim. Yine adını hatırlayamadığım bir kitapçı bana “Sat, kazandığın parayla başka kitaplar alırsın” dediğinde şaşırmış ve nasıl olur da bunu düşünemem diye eseflenmiştim. Dediği gibi yaptım. Sattığım kitaplardan elde ettiğim parayı hemen başka bir kitaba çeviriyordum. Hala öyle yapıyorum. Sergimdeki kitaplar sürekli değişmeye başladı. Böylece para harcamadan çok sayıda kitap ediniyor ve okuyordum. Güzel günlerdi.

Ta ki, babamın işi icabı Bursa’ya taşınmamıza kadar… Yerleştiğimiz Gürsu kasabası merkeze uzaktı ve kırtasiyecileri saymazsak kitapçı yoktu. Bir gazete bayi vardı, ben oradan çizgi roman alır, aynı gece bitirir, ertesi gün ne okuyacağımı düşünerek kararır dururdum. Bir üst sınıfa giden çocukların ders kitaplarını ister, okur geri verirdim.

Sonra kasabanın kütüphanesini keşfettim. Tüm boş vakitlerimi orada geçirmeye başladım. Fakat kütüphane memuru sadece çocuk kitaplarını okumama izin veriyor, yalvarıp yakarmalarıma kulak asmadan diğer kitaplara dokunmama bile izin vermiyordu. Bazı geceler aklımın bu kitaplarda kalmasının etkisiyle gördüğüm rüyalarda, kütüphane memurunun işine son verip yerine geçiyordum. Kendimi kütüphanenin yegâne kralı ilan ediyor ve üst raftaki tüm kitapları masanın üzerine indirip keyifle okuyordum.

Bir gün üst raflardan birinde cildi rengârenk bir kitap takıldı gözüme, hiç umudum olmadığı halde kütüphane memurundan istedim, tabii ki vermedi. Kütüphanecinin dışarıda olduğu bir zaman taburenin üzerine çıkıp kitabı aldım, koynuma soktum. 

Eve varır varmaz kitabı koynumdan çıkardım ve tüm gece, uykum ağır basana kadar okudum. Fakat kitap umduğum gibi çıkmadı. Sanırım çocuk aklının alacağının üstünde bir kitaptı. Kitabı izinsiz almanın utancıyla bir daha kütüphaneye gidemedim. Hem gitsem ne olacaktı? Aynı kitapları okumaktan sıkılmıştım.

Bir bayram günü mahallenin çocukları birbirimize uymuş, şeker ya da para toplamak maksadıyla uzak bir mahalleye, tanımadığımız insanların bayramlarını kutlamaya gitmiştik. Zilini ısrarla çaldığımız bir kapının önünde tüm pişkinliğimizle beklerken, bizden dört yahut beş yaş kadar büyük ve güzel bir kız elinde tuttuğu, 15 Yaşında Bir Kaptan adlı ciltli bir kitapla kapıyı açmış, bize yarı alaycı bir bakışla gülümseyerek içeriye doğru, “Anne! Çocuklar geldi!” diye bağırdıktan sonra gözden kaybolmuştu.

Bütün gece güzel kız ve elinde tuttuğu kitap bir türlü gözümün önünden gitmedi. Ve o gece on beş yaşıma geldiğimde bir kaptan olacağıma dair kendime söz verdikten sonra uykuya dalar dalmaz kendimi kaptan olarak bulduğum bir rüya gördüm. Üzerimde kaptan kıyafetiyle aynı zile aynı ısrarla basıyordum. Kapıyı açan güzel kız gülümseyerek “Ahhh tatlım!” diyordu bana. ” Ahh tatlım, neredeydin?”

Dünyanın tüm kitaplarına selam ederim…

Son Haberler

İlgili Haberler