1.5 C
Almanya
Perşembe, Kasım 21, 2024

Latife Tekin, işçilerini anlattı

Türkiye‘nin yaşayan en önemli roman yazarlarından biri kabul edilen Latife Tekin, Frankfurt‘ta düzenlenen okuma akşamına katıldı.

Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu’na (DİDF) bağlı Frankfurt Gençlik Derneği lokalinde düzenlenen okuma akşamında kitapları ve Bodrum Gümüşlük‘te yeşile adadığı hayatıyla ilgili soruları yanıtlayan Latife Tekin, son iki kitabı Manves City ile Sürüklenme‘den pasajlar okudu. Latife Tekin, Türkiye‘de okurların örgütlenme modeli olarak okuma kulüpleri kurarak biraraya gelmeye başladıklarını da söyledi.

Manves City‘de konu edindiği işçilerle ilgili soruları yanıtlayan Latife Tekin, sanayi bölgelerinde iç piyasaya çalışmayan çok sayıda büyük fabrika olduğuna dikkat çekerek, „Ne olursa olsun biz sürüklenen canlılarız. Sanayi bölgeleri çok sessiz, ıssız. Bu sessizlikten hüzün duyuyorum. Şaşırdığım, yüzbin kişinin çalıştığı fabrikalar var. Yan saniyelerle birlikte. Büyük bir şehir. Fabrikalarda belli iş kollarında artık gerçekten iyi eğitilmiş, kalifiye elemanlar çalışıyor. Organize sanayi bölgelerinde meslek liseleri var. Kalifiye olmayan işçinin, neredeyse iş bulma imkanı yok. Manvi ctiy‘de onlara dair hikayeler var. Sendikalaşmayı engellemek için yüz çeşit yöntem var. Taşeron sistemi Almanya‘da da var. Ancak bizim orada olduğu kadar vahşi bir sistem olduğunu sanmıyorum, Zaten işçi biraraya gelmesin diye çok farklı taşeronlardan alınıyor. 12 Eylül‘den itibaren işçinin gaspedilmiş hakları var. İşçi sendikalı değil, Fabrika müdürü aynı zamanda imam, birlikte camiye gidiyorlar. Alman şirketi Alman çalışma kültürünü, Uzak Doğu kendi kültürlerini getirmişler. Bizimkiler de Müslümanlıktan ‚Yediğin kaba tükürme‘ gibi ahlaki ve geleneksel terbiyeyi üzerine bindirmiş. İşçi nefes alamayacak durumda. Çalışma koşulları çok ağır. Başlarını kaldıramıyorlar. Anlatılan şu, ana fabrika direnişe çıkmadığı sürece yan kollarda patlayan grevlerin başarı şansı az. Onlara lider işçi diyorlar. Onlar imdada yetişmezse direnişler bastırılıyor. İşsizlik çok yoğun. Resmi rakamlar bile çok yüksek. Ben de Almanya‘daki sendikalaşmayı çok merak ediyorum. Sendika özgürleşme mücadelesinin ana damarıdır. İşçiler örgütlenmeden özgürlük mücadelesinde yol almak kolay değil. Ne olursa olsun biz sürüklenen canlılarız. Sürüklenen canlı oluğumuzu kabul etmemiz lazım. Fiziki olarak biryerlere gittiğimiz gibi düşünsel olarak da sürükleniyoruz. İmgelerle sürüklenebiliyoruz. Küçücük bir ses bizi başka yerlere götürebiliyor. Politik olarak da sürükleniyoruz. Hiçbir kendi hayatını yaşayamıyor. Herşeyi geride bırakarak kendisinin olmayan bir hayatı yaşamak durumunda kalabiliyor“ dedi.

Şirketleşme modelini seçmeleri kötü oldu

Hak arayan sivil toplum örgütlerinin şirketleşme modelini seçmesini kötü bir yöntem olarak niteleyen Tekin Sürüklenme’nin konusu ilgili de, „Bizim kuşak giderek kültür aş gibi şirketler kurmaya başladılar. Bu şirketler sonuçta sermayenin bir modeli. Bunu bir örgütlenme aracı tatsız bir dönüşüme yol açtı. Sermaya artırmak için kullandığı bir takım yöntemleri muhalif kesimin de kullanması iyi bir şey olmadı. Kadın örgütlenmelerinde de durum bu. Kitabımda sosyal ortama yönelik bununla ilgili bir eleştiri var“ açıklamasını yaptı.

Latife Tekin, gençlik yıllarında karşılaştığı Yaşar Kemal‘in „Nazım beni İngiltere‘ye göndererek İngilzce öğrenmemi istemişti. Ben de senin İngilizce öğrenmeni istiyorum“ dediğini de aktardı.Tekin iki kitabı aynı anda yazdığını da aktardı.

Son Haberler

İlgili Haberler