6.3 C
Almanya
Cumartesi, Kasım 16, 2024

Kenan Çığır ile 5N 1 Kitap

“Soruları yanıtlamadan önce kısaca kendinizi ve kaleminizi bizlere hatırlatabilir misiniz?”

1962 Afyon doğumluyum.
Lakin sadece doğmuşum. Yaşamım bir çok şehirde geçti. 9 Eylül Üniversitesi İşletme bölümünü bitirdim. Okuldan mezun olduktan sonra biz değil ama yaşam ve yaşam koşulları beni ve bizim kuşağı bir hayli işletti.
2013 yılında emekli olana kadar, çeşitli uluslararası firmalarda yöneticilik yaptım. Bir maden şirketinin genel müdürü olarak çalışırken, “Yeter, yoruldun. Nereye kadar böyle ırgat gibi çalışacaksın?” dedim kendime ve emekli oldum. Türkiye de yasalar karşısında herkes İşçi’dır. Ünvanınız ne olursa olsun hep bir üstünüz olur. Kapris çekmekten, patronluğu haketmeyen patronları büyütmekten, patronlara rağmen bir şeyler üretme çabalarımdan yoruldum. Neyse uzatmayalım emekli olunca geldim ve Bodrum’a yerleştim.

Yazmaya Üniversite yıllarında “Kendime Mektup” yazarak başladım. Çeşitli firmalarda dergilere, bültenlere köşe yazıları yazdım. Herkes gibi şiir denemelerim oldu. Onları da umarım bir gün toparlar kitap haline getiririm. Bodrum’da sakinliğin verdiği lezzetle ilk öykü kitabımı 2016 yılında yayınlattım. Bu günlerde de yeni bir doğum sancısı ile ilk romanım yayınlandı. Yazmayı seviyorum, aslında sade, anlaşılır, yalın ve halkların diliyle yazmayı seviyorum. Edebiyat yapacağım, çok okunacağım diye alengirli ve anlaşılmaz cümlelerle uzağız birbirimize. Çıktığım toplumun normlarına uygun yazmak gibi bir ilkem var. Halklardan, kültür yapısından, yaşam tarzından bağımsız ve laf ola beri gele “Eserleri halkının tüm değerlerinin üzerinde” gibi bir anlayışa sahip değilim. Neysek oyuz.

 

Ne zaman?

Yazmaya ilk ne zaman karar verdiniz, yayınlamayı düşündüğünüz (hazırladığınız) son kitabınız ne zaman yayınlanacak /yayınlandı?”

Kenan Çığır – Yazmaya ben karar vermedim. Doğumda böyle bir rol biçmiş genlerim. İlk kendimi bildiğim gün desem mantıklı olur herhalde. Lakin eylem emeklilikte sonra gerçekleşti. Yaşadığımız ülkenin bir kanayan yarası da bu. Aş, iş, ekmek ve gelecek kaygısı nedeniyle, kim istediği ve mutlu olacağı eylemin içinde olabiliyor ki.
Çıkan kitaplarımı söylemiştim. Kurgusu biten, yazım aşamasında bir romanım var. 2018 de yayınlatmayı planlıyorum. Belki de iki kitap olacak aynı yıl. Roman tadında bir biyografi kitabı da gündemde. Yazmak işin en kolay yanı. Onu yapabiliyorum. Lakin en büyük ihtiyaç da iyi bir editör. Bu konu biraz sıkıntı. Bu editör meselesini de fırsattan istifade bir yerlere yada birilerine mesaj olsun diye söylüyorum.

“Ne?

Kitaplarınızı bize özetleyebileceğiniz cümleler ne olur?”

Kenan Çığır – İlk öykü kitabım (Güzel Gözlü Kadın ); Beş öyküden oluşuyor. Hepsi farklı hayat ve farklı eylemler. Tek ortak özelliği ki benim yazma biçimimi de kapsıyor; halkın içinden hepimizin yada çevremizdekilerin yaşayabileceği, bize bizi hatırlatan hikayeler.
Romanıma gelince(Göçmen Kızı ); Samimiyet ve samimiyetsizliğin, sevgi ve tükenmişliğin, hırs ve saflığın iç içe geçtiği hayatları kapsıyor. Çürümüş olduğunu her bilinçli insanın kabul edeceği toplumumuzda, ahlakın; din öğretilerine, kadın yada erkeğe, zengin yada fakire has bir düstur olmadığını anlatmaya çalışıyorum. Bunu yaparken de bolca aşk, sevgi ve güvenle bütünü tamamlıyorum.

 

Nerede?

Kendinizi edebiyat dünyasında  nerede tanımlarsınız?”

Kenan Çığır – Hiç bir yerde. Belki de bir çok yerde bu sorunun cevabını bilmiyorum. Sadece bir kitap üretip yüzyıllarca anılacak ve saygı duyulacak insanlar olabileceği gibi, hapşırır gibi (Can Yücel olsaydı başka türlü ifade ederdi) yazıp da hiç hatırlanmayacak insanlar olabilir. Ben bir tek gönüle değebilirsem ne mutlu baba.

Nasıl?

Yazar ve okurlar arasında kurulan köprü sizce nasıl olmalı?”

Kenan Çığır – İnandığım tek olgu samimiyet. Siz içinde bulunduğunuz coğrafyada halkların benliğinden kopmadan bir şeyler üretiyorsanız bir köprü nasılsa kurulur. Bunu çok satma yada çok okunma anlamında söylemiyorum. Boyalı basın kimi parlatacağını, kimi okkalayacağını bilir. Bunu yapan köşe yazarları var. Kitabı dahi okumadan öneren bir sürü “Koy yan cebime” anlayışlı parlatıcı var. Ben onların ilgi alanına giremem.

Neden?

Okurlar sizin kitaplarınızı neden okumalı?”

Kenan Çığır – Kendisinden ya da çevresinden hayatlar sunuyorum. İnsan zaman zaman kendini özlüyor. Geçmişini, değerlerini, sevgiyi ve hatırlamayı özlüyor. Ben okura kendini hatırlatıyorum. Yazarken en çok dikkat ettiğim ve iddialı olduğum konu, bir solukta okunulur kitaplar üretmek. Okurdan gelen tepkilere bakıyorum da, kimse arkası yarın deyip kitabı bir yere bırakmamış. Okumuş, bitirmiş ve kapağını kapatmış. Bu yüzden rahat okunası kitaplar üretmeye çalışıyorum ki dostlar okurken kurdeşen dökmesin.

Göçmen Kızı romanında tadımlık:

“Benim ne dediğimin bir önemi yok ki güzel kızım. Senin kalbinin sana ne dediği önemli. Sınırlarını aşmadan denemende fayda var……”
“Herifle yatma, kızlığını kocan olacak o dangalağa sakla diyorsun, anladım abla.”
“Üffff daha neler?”

“Günübirlik, trenle Milano ve Venedik’e gitmiş; ayakları şehirlerin sokaklarını arşınlarken, aklından çıkartamadığı son gün nedeniyle aklı ve ruhu İstanbul’da dolaşmayı seçmişti. Yakın kasabalara ve özellikle Romeo ve Giulietta’nın şehri Verona’ya arabayla gitmişti.  Verona çok etkileyici bir şehirdi, keşke Suna’nın ruhu da güzelliği duyumsayabilseydi. Giulietta’nın evinin önünde “Tam da aşk zamanı. Aşk, ya bana adamı öldürtecekti, yada adam beni delecek.  Haberin var mııı orospu Jülyetttt.” diye bağırdığında, söylediğinden hiç bir şey anlamayan etraftaki turistler kendisini alkışlamaya başladı. Hiç umursamadan dönüp arkasını Arena’ya doğru yürüdüğünün üzerinden bir hafta geçmişti.

Son Haberler

İlgili Haberler