GÜRSEL KÖKSAL
Almanya’da yarın, uzun yıllar boyunca çeşitli hükümetlerde dışişleri bakanlığı yapmış olan sosyal demokrat politikacı Franz-Walter Steinmeier cumhurbaşkanı olarak seçilecek. Önümüzdeki 5 yıl boyunca devletin en yüksek makamında oturacak olan 62 yaşındaki politikacının seçicilerin yüzde 90’ına yakınının oylarını alması bekleniyor.
Steinmeier, iktidardaki Hıristiyan ve sosyal demokrat partilerin (CDU/CSU ve SPD) oluşturduğu büyük koalisyon tarafından ortak aday olarak gösterilmiş, daha sonra muhalefetteki Yeşiller ve liberaller (FDP) de onu destekleyeceklerini açıklamışlardı.
Aslında Steinmeier’in seçilmesi için muhalefet partilerinin desteğine gerek yok. Çünkü yeni cumhurbaşkanını seçmek üzere toplanacak Federal Asamble’de (Bundesversammlung) iktidar partileri CDU, CSU ve SPD istedikleri adayı seçtirecek çoğunluğa sahipler, toplam 1260 „seçici“nin 923’ü onlardan. Yeşiller ve FDP’nin 183 „seçici“sinin de onlara katılmasıyla, Steinmeier’in en az toplam 1100 olarak ilk turda seçilmesi kesin. Almanya’da cumhurbaşkanlığı sembolik bir makam olduğu için, bu göreve seçileceklerin mümkün olduğunca büyük bir kesimi temsil durumunda olmasına önem veriliyor.
Federal Almanya’da her beş yılda bir cumhurbaşkanını seçmek üzere toplanan Federal Asamble’nin yarısını Federal Meclis’teki milletvekilleri, diğer yarısını da 16 eyaletten gönderilen temsilciler oluşturuyor. Tabii her eyaletten gelecek temsilci sayısı o eyaletlerin nüfuslarıyla orantılı ve temsilcilerin siyasal çizgileri de eyalet meclislerindeki siyasi aritmeği yansıtıyor. Yarın toplanacak asamblede CDU/CSU’nun 539, SPD’nin 384, Yeşiller’in 147, Sol Parti’nin 95, FDP’nin 36, AfD’nin 35. Korsanlar, Hür Seçmenler ve diğer küçük grupların da 23 üyesi yer alacak.
Son yıllardaki kamuoyu yoklamalarında halk içinde en sevilen politikacılar anketlerinde genellikle birinci gelen Steinmeier’in seçilmesi kesin, ancak yine de karşısında diğer siyasal eğilimlerden 3 aday olacak. Ana muhalefet partisi Sol Parti’yle, Federal Parlamento’da (Bundestag) olmasalar da eyalet meclislerinde yer alan partilerden aşırı sağdaki AfD (Almanya için Alternatif) ve yine genel olarak sağ muhafazakar çizgideki Hür Seçmenler, seçilme şansı olmasa da aday göstererek, seçim öncesi dönemi kendi siyasi programlarının tanıtımını, propagandasını yapmak üzere fırsat olarak değerlendirmeye çalıştılar.
Bunlar içinde en dikkat çekeni Sol Parti’nin adayı Prof. Dr. Christoph Butterwegge’ydi. Uzun yıllardır Almanya’da aşırı sağ, yabancı düşmanlığı, göç ve sığınmacılık, en önemlisi de son yıllarda ağırlık verdiği yoksulluk konularındaki araştırmalarıyla tanınan sosyal bilimci Prof. Butterwegge, eski bir SPD üyesi ve kendisini „gerçek sosyal demokrat benim“ diye tanıtıyor. Partiyi Schröder döneminin „neo liberal“ politikalarını protesto ederek terkettiği için, onun Sol Parti’nin 95 oyunun üstünde oy alması halinde, SPD içinde Steinmeier’den memnun olmayanlarla ilgili spekülasyonlar canlanacak.
Federal Almanya Cumhuriyeti’nin 12’nci cumhurbaşkanı olmaya hazırlanan Steinmeier, bu göreve seçilen 3’ncü sosyal demokrat olacak.
Almanya, 1959’dan bu yana 12’nci cumhurbaşkanını seçiyor.
Önceki cumhurbaşkanları:
Theodor Heuss (FPD) 1949-1959 (2 dönem)
Heinrich Lübke (CDU) 1959-1969 (2 dönem)
Gustav Heinemann (SPD) 1969-1974
Walter Scheel (FDP) 1974-1979
Karl Carstens (CDU) 1979-1984
Richard von Weizsaecker (CDU) 1984-1994 (iki dönem)
Roman Herzog (CDU) 1994-1999
Johannes Rau (SPD) 1999-2004
Horst Köhler (CDU) 2004-2010 (ikinci dönemin ilk yılında istifa etti)
Christian Wulff (CDU) 2010-2012 (süresi bitmeden istifa etti)
Joachim Gauck (partisiz) 2012-2017
Steinmeier, Merkel döneminde seçilen 4’ncü cumhurbaşkanı olacak. Bunlardan ilki 2005 yılında seçilen Horst Köhler’di. IMF’in başından ayrılıp, Almanya’nın başına geçen Köhler, 2009’da da ikinci kez seçildi. Ancak, verdiği demeçlere karşı medyadaki eleştirilere karşı hükümetin kendisine destek çıkmamasından rahatsız olarak ikinci dönemin birinci yılında istifa etti. Merkel’in ikinci cumhurbaşkanı Christian Wulff oldu. Hakkında Merkel’in karşısına parti içi rakip olarak çıkabileceğine dair spekülasyonlar yapılan Wulff, 2010’da bu görev bu göreve seçildi. Ancak bu makamda iki yılı bile dolduramadan hakkındaki abartılı yolsuzluk kampanyaları sonucu istifa etmek zorunda kaldı. Wulff’dan sonra göreve, daha önce onun karşısında aday gösterilen ve kaybeden, bu kez 4 partinin adayı olarak seçime giren Joachim Gauck seçildi. Wulff görevdeyken Türklerle ilgili ırkçı tezlerini içeren kitabıyla Almanya’da gündemi belirleyen „sosyal demokrat“ maliyeci Sarrazin’in Federal Merkez Bankası Yönetim Kurulu üyeliğinden istifa etmeye zorlamıştı. Hıristiyan demokrat, liberal, sosyal demokrat ve yeşil partilerin ortak adayı olarak seçilen Gauck ise Sarrazin’nle ilgili açıklamalarında onu „cesur“ bulduğunu belirtiyordu. Ancak Joachim Gauck, cumhurbaşkanlığı döneminde Türklere ve göçmenlere yönelik sıcak mesajlarıyla bu tartışmaların geride bırakmayı başardı.
Yarın seçilecek Steinmeier ise başından hep Türkiye’yle, Türklerle yakın diyalog içinde olan bir politikacı. Ayrımcılık, ırkçılık ve hoşgörüsüzlüğe karşı çıktı. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliğine ilişkin tartışmalarda Hıristiyan demokratların “imtiyazlı ortaklık” önerisini desteklemedi. Türkiye’ye ilişkin sert tonlu eleştirel açıklamalardan kaçındı. Almanya’daki Türklere ilişkin de dost mesajlar vermeye özen gösterdi. Türkiye’ye yaptığı ziyaretlerde heyetine Almanya’da kariyer yapmış sanatçıları, yazarları dahil etti. (11 Şubat 2017)
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi gelişmelerle ilgili ayrıntılar üzerine