Merhaba,
Bugün sizlerle Sayın Eyüp EKİNCİ yi; Kendi cevaplarında da yer alan “Yaşayan bir Türk şairimiz Eyüp EKİNCİ nasıl şiirler yazıyor?” 5N1Kitap soruları ile tanıyacağız.
Açık yüreklilikle sorularımızı yanıtladığı için kendisine teşekkür ediyor, yeni dosyalarının bir an evvel kitaplaşarak okurları ile buluşmasını diliyoruz.
Sevgilerimle,
Arzu DİNÇER
Eyüp EKİNCİ ile 5N1Kitap
Soruları yanıtlamadan önce kısaca kendinizi ve kaleminizi bizlere hatırlatabilir misiniz?
10 Haziran 1973’te Gemlik’te doğdum. Bir dönem (1994-1996) yıllarında yerel gazetelerde mizah ve köşe yazarlığı, karikatür köşeleri ve muhabirlik yaptım. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu olup, halen Mersin’de memurluk yapmaktayım. Ömer Yalvaç’ın babasıyım.
Yalova Termal Kaymakamlığının 2000 yılında düzenlediği “Deprem” konulu anı yarışmasında 3. olmuş, ardından. Güncel Sanat Dergisinin 2014 yılında düzenlediği, Kaygusuz Abdal Şiir Yarışmasında “Yeniler Kendini” isimli şiirim ve yine aynı yarışmanın 2016 yılındaki organizasyonunda “Yarın Zor Bir Gün Olacak” isimli öyküm “Seçici Kurul Ödülü” almıştır. Bu yıl yani 2017 yılındaki yarışmada en büyük ödül Kaygusuz Abdal ödülü sonunda benim oldu.
Şiir ve öykülerim Kasabadan Esinti, Mühür, Kıyı, Şiirden, Sence, Güncel Sanat, Nif Sanat, Ekin Sanat, Yaşam Sanat, 4 Kalem, 4 Mevsim, Aydili, Çıtlık, Bamteli, Yeni Dönem ve Zarf Dergilerinde, çeşitli seçki ve antolojilerde yayınlandı.
Ne zaman?
Yazmaya ilk ne zaman karar verdiniz, yayınlamayı düşündüğünüz (hazırladığınız) son kitabınız ne zaman yayınlanacak /yayınlandı?
Eyüp Ekinci: Yazmak için bir karar tutumu gerekmiyor. İçten gelen bir durum… “İlk ne zaman yazdınız?” diye sorarsanız, ortaokul yılları diyebilirim. Çünkü Türkçe ve Edebiyat derslerini çok severdim. Derslerim pekiyiydi. Öğretmenlerim de severdi beni. Yazmayı seviyorum. Yazmak derken yazma fiili akla gelmemeli. Yazarak ortaya bir eser çıkarmayı kastediyorum.
Aslında yayına hazır çok dosyam var şuan itibari ile dört tane fantastik çocuk hikâyesi, bir tane çocuk dosyası, iki tane çocuk şiirleri dosyası, bir tane yetişkinler için şiir dosyası ve bir tane de roman çalışması dosyalarım mevcut. Bunlardan üç tanesinin resimleri çizilmekte… Ancak hangi yayınevlerinden ne zaman çıkar inanın ben bile bilmiyorum. Fakat bu yıl Haziran ayında yani 44. doğum günümde yeni bir şiir kitabı düşünüyorum. İçinde 44 şiir olacak adını da buradan ilan edebilirim “Kırk4”
Yayınevleri genelde kitap basmakta biraz nazlanmaktalar. O nedenle dosyalarım birikti. 2014 den bu yana herhangi bir kitabım çıkmadı. 2017 yılı itibari ile bakalım kaç dosyam kitaplaşacak.
Ne?
Kitaplarınızı bize özetleyebileceğiniz cümleler ne olur?
Eyüp Ekinci: Bu sorudan bu güne kadar çıkmış kitaplarımdan bahsettiğinizi anlıyorum. İlk kitabım “Zamanın Yanılgıları” elbette ilk göz ağrım. 2013 yılında Mühür Kitaplığı’ndan çıktı. Genelde bazı şairler ilk kitaplarından bahsetmek istemezler. Bunu en başlarda garipserdim ama sonraları yani zaman geçtikçe hak vermeye başladım. Çünkü zaman içinde Türk şiiri ile birlikte kendi şiirinizde de ister istemez bir değişim yaşıyorsunuz. Olgunlaştıkça şiiriniz de olgunlaşıyor. Ancak kitaptakiler aynı kalıyor. Tekrar dönüp okuyunca birçok değişiklik yapmak istiyorsunuz şiirlerinizde. Bu nedenle bazı şairler ilk veya eski kitaplarını yeniden kitaplaştırırken mutlaka sihirli dokunuşlar yapıyorlar.
İkinci şiir kitabım “Yeniler Aşk Kendini” bir yıl sonra 2014’te çıktı. Yine Mühür Kitaplığından… O yıl bir derginin açmış olduğu şiir yarışmasında kitaba ismini veren şiirim jüri özel ödülünü almıştı. Bu kitapta da diğerinden farklı tarz denemelerim mevcut. Mensur şiire yakın şiirler, haiku, Rus ve Japon şiirinden esinlendiğim denemelerim var.
Nerede?
Edebiyat dünyasında kendinizi nerede tanımlarsınız?
Eyüp Ekinci: Bu soru biraz zor, aslında eksik gibi. Doğrusu şöyle mi olmalıydı acaba? “Günümüz Türk Edebiyatı dünyasında kendinizi nerede tanımlarsınız?”
Günümüz Türk Edebiyatı maalesef dışarıdan bakıldığı gibi öyle masum ve adaletli değil. Genelde dergi ve arkalarında yayınevi olanlar kendi şair ve yazarlarını destekleyerek ön plana çıkarıyorlar. Bu olmalı mı olmamalı mı doğru mu değil mi siz karar verin. Ama yine de kendi halinde sanatıyla yolunda yürümeye çalışan bir şair için elbette aşılması zor bir engel.
Bunun için bir yandan günümüz şiirini, bir yandan da editör, yayınevi ve şair erkânını yakından takip etmelisiniz. Elbette kendi tarzınızdan taviz vermeden çizdiğiniz yoldan da sapmadan ilerlemek önemli. Ancak kendimce kısa zamanda iyi yol aldığımı sanıyorum. Artık birçok dergi ve yayınevi sahibi beni tanıyor. Piyasada şair popülasyonu fazla. Zamanla bunlardan hangileri ayakta kalacak, kimler sevilecek, varlıklarını sürdürebilecek; bunu okur belirleyecek.
Yayınevleri ve dergi sahipleri değil. Ben de bunun gayesi içindeyim.
Nasıl?
Yazar ve okurlar arasında kurulan köprü sizce nasıl olmalı?
Eyüp Ekinci: Yazar ve okuru arasında köprüyü genelde yayınevleri kuruyor. Fuar veya benzer imza günleri ile bunu sağlıyorlar. Bu yazarların işine de gelmiyor değil. Çünkü masrafsız ve etkili bir köprü oluyor.
Kimi yazarlar genelde sosyal medya üzerinden okurlarına açılabiliyorken kimileri bundan ister istemez boğuldukları için fan sayfaları ile okur kitlesine ulaşmayı yeğliyor. Eskiden hatırlıyorum mektuplar yazılıyordu. Şimdi elektronik posta ve sosyal medya sağlayıcıları üzerinden artık okurun yazara yazarın da okuruna ulaşması zor değil.
Bana göre yazarla okur arasında kurulan köprü sanatı ile olmalı. Kitaplarındaki nitelikli eserler sevilmeli okuru kendine bağlamalı.
Neden?
Okurlar sizin kitaplarınızı neden okumalı?
Eyüp Ekinci: Okurlar illaki benim kitabımı okumalı demiyorum. Yeter ki şiir okusunlar. Şiir kitapları malum artık pek satmıyor.
Okurlar benim kitabımı neden okumalı sorusuna şu cevabı verebilirim; Günümüz Türk Edebiyatında şiir nerede? Yaşayan bir Türk şairimiz Eyüp EKİNCİ nasıl şiirler yazıyor? Bu sorulara cevap bulmak için benim şiirlerimi okumalı. Ayrıca diğer şairlerle kıyaslama yapmak için de benim şiirimi okuyabilirler.
Eskidikten sonra
Yeniden doğan ay gibi;
Geride utangaçlıklarını bırakarak,
Zamana mı gidiyorsun?
Varoluşla, yok oluş arasında yarışan
Yeşilbaşlı turnalar gibi
Doğaya mı gidiyorsun?
Vakitsiz mi gördüler?
Tuzlu teninin kokusunu.
Bir sevgili göz yaşı döker; tarihi bilinmeyen bir günde
Göz yaşları yanaklarından süzülür, süzülür de ağlamaktan gözpınarları kurur, kuruyunca kan çanağı olur o gözler. Sonra zaman geçer, yeni günler doğar yüreğe, yürek filizlenir, yeni aşklara kucak açar…
…yeniler aşk kendini
Ne?
Türkiye de her bireyin şair olduğu kanısına sığınan yayınevlerinin, şiir kitabı basma ambargosu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Eyüp Ekinci: Türkiye’deki yayınevlerinin ülkemizdeki her bireyin şair olduğu kanısına vardığını iddia etmek saçma olur. Ancak çok da saçma demeyelim. Zora ki şairlik yapan kendine sair sıfatını yapıştıran çok kişi var.
Ya da her gün sosyal medyadan gelişigüzel dizeler yazarak paylaşan bazı kişiler de kendini şair sanmıyor değil!
Kısaca, sanki herkes şair gibi duruyor. Üstelik parası olan, bastırıyor parasını kitap da çıkarıyor “Al sana kitabı olan şair”. Bu nedenle piyasada şair popülasyonu artıyor.
Yayınevlerinin her dosyayı kitaplaştırmamaları, yerinde bir karar olur. Ama işin aslı maalesef böyle değil. Para karşılığında dosyalar er ya da geç kitaplaşıyor ve raflarda çürüyor kitaplar.
Bir öğle uykusunda sevdim seni.
Sıcak bir yaz öğlesinde
Biraz kutsal biraz değil
Biraz ılık biraz serin
Ama öylesine…
Öylesine sevdim seni
Avludaki kediler
Naifçe kuyruk sallarken
Bir çiçeğin güneşi sevdiği gibi sevdim seni…
Bir şömine başında şarap içerken sevdim seni
Soğuk bir kış gecesinde
Biraz yalnız biraz değil
Biraz utkulu biraz tutkulu
Ama öylesine…
Öylesine sevdim seni
Dışarıda kar taneleri cama yapışırken
Kestaneler ateşte çatlarken
Bir toprağın suyu sevdiği gibi sevdim seni…
Bir dere başında piknik çıkımı açarken sevdim seni
Berrak bir ilkbahar havasında
Biraz durağan biraz değil
Biraz içten biraz candan
Ama öylesine…
Öylesine sevdim seni
Derenin şıkırtısı kulaklara içsel huzur verip
Dalgaları yalnız taşlara vururken
Bir balığın suyu sevdiği gibi sevdim seni.
Bir yüce dağ başında sevdim seni
Hüznümün rüzgârlarının akislerinde
Biraz hasretli biraz değil
Biraz suskun biraz tutkun
Ama öylesine…
Öylesine sevdim seni
Yamaçlarından topladığım gelincikleri
Papatyalardan yaptığım taçları saçlarına takarken
Yuvadaki bir kuşun yavrularını sevdiği gibi sevdim seni
Yakamozsuz bir gecede sahildeyken sevdim seni
Henüz mehtap kendini hissettirmemişken
Biraz sessiz biraz değil
Biraz sonsuz biraz uykusuz
Ama öylesine…
Öylesine sevdim seni
Kıyıdan topladığın deniz kabuklarıyla
Kuma çizdiğim kalp içine adını yazarken
Annesinden dayak yerken “anne” diye ağlayan
Bir çocuk gibi sevdim seni…
Eyüp EKİNCİ