Rhein Main Bölgesi’nde faaliyet gösteren Türk sivil toplum örgütleri yaptıkları ortak çağrıyla “24 Nisan Soykırım iftiralarına karşı dostluk ve barış buluşması” düzenlediler. Buluşmada Türkler ve Ermeniler arasındaki şiddet olaylarında hayatlarını kaybedenlerin anılacağı kaydedildi.
Açık çağrıda Türk ulusunun soykırımla suçlamanın tarihin gerçekleriyle uyuşmadığı savunuldu. Ermeni çetelerin pek çok bölgede etnik temizliğe başladığına dikkat çekilerek, “Savaş şartlarının ağırlığı nedeniyle tehcir başarılı yönetilememiş ve tehcir sırasında Ermeni vatandaşlarımız büyük acılarla karşılaşmıştır. Ne yazık ki çok sayıda insan yaşamını yitirmiştir. Diğer yandan, aynı dönemde savaş, salgın hastalıklar, açlık ve kıtlık nedeniyle Anadolu’da çok sayıda insan hayatını kaybetmiştir.
Ancak yaşanan tüm bu acılar sırasında birçok bilimsel araştırma ve Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nde belirtilen “ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla” “sistematik ve kasıtlı” fiiller kesinlikle meydana gelmemiştir” denildi.
İşte 24 Nisan Cuma günü Frankfurt Paulsplatz, saat 16.00’da yapılması öngörülen anma toplantısının çağrısı:
SOYKIRIM İFTİRALARINA KARŞI DOSTLUK VE BARIŞ BULUŞMASI
Hayatlarini kaybeden yüzbinlerce Türk ve Ermeni vatandaslarimiz icin anma
24 Nisan 2015
“Yurtta Barış, Dünyada Barış” özdeyişini ilke edinen Türk Milleti’ni soykırımla suçlamak tarihi gerçeklerle uyuşmamaktadır.
- Dünya Savaşı’nın gerçek hedefi Osmanlı yurdunun paylaşımıdır. Bu paylaşım ve sonrasındaki işgallere giden süreç 1914 yılında başlamıştır.
Ermeni çeteleri, I. Dünya Savaşı öncesinden başlayarak hiçbir zaman çoğunluk olmadıkları yerleşim bölgelerinde etnik temizliğe girişmişlerdir.
Ermeni çeteleri bu faaliyetleri Rus Çarlığı’nın ve Fransızların denetiminde artırarak sürdürmüştür. Bu kapsamda, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Ermeni çetelerinin terörüne maruz kalmıştır. Ermeni çetelerinin bu terör saldırılarında yüzbinlerce sivil Türk yaşamını kaybetmiştir. Yedi cephede savaşmakta olan Osmanlı Devleti, bir de ülke içindeki isyanların ve saldırıların hedefi olmuştur.
Tehcir Kanunu, Osmanlı Yönetimi’nin içinde bulunduğu savaş şartları gereği, cephe bütünlüğünü sağlamak, içeride ise çatışmayı önlemek amacıyla başvurduğu bir araç olmuştur.
Savaş şartlarının ağırlığı nedeniyle tehcir başarılı yönetilememiş ve tehcir sırasında Ermeni vatandaşlarımız büyük acılarla karşılaşmıştır. Ne yazık ki çok sayıda insan yaşamını yitirmiştir. Diğer yandan, aynı dönemde savaş, salgın hastalıklar, açlık ve kıtlık nedeniyle Anadolu’da çok sayıda insan hayatını kaybetmiştir.
Ancak yaşanan tüm bu acılar sırasında birçok bilimsel araştırma ve Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nde belirtilen “ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla” “sistematik ve kasıtlı” fiiller kesinlikle meydana gelmemiştir.
Tarihi olaylar hakkında karar vermek Parlamentoların işi değildir.
Böylesine tartışmaları bir konuyu tek yanlı Ermeni tezleri üzerine dayandırmak, Türkiye-Almanya ve Türkiye-Ermenistan ilişkilerine hiçbir fayda sağlamayacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 2005 yılında teklif ettiği ve günümüzde de hala geçerliliğini koruyan ortak tarih komisyonu önerisi özenle ele alınmalıdır.
Ortak acılarımızı ancak uzlaşı yolunda kararlılığımız dindirecektir.
ADD Frankfurt, Almanya Demokratik Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonu, ATB (Avrupa Türk Kültür Dernekleri Birliği), ATÖF, DİTİB Frankfurt, DİTİB Hessen, HE- ADD (Hessen Atatürkcü Düşünce Derneği), Hessen Türk Alman İşadamları Derneği, IGMG Hessen Bölge Baskanlığı, İslam Kültür Merkezleri, KUBI (Kültür ve Eğitim Derneği), Kültür Treff e.V., MÜSIAT Hessen, TDK (Türk Alman Kulübü), TG- Hessen (Hessen Türk Toplumu), TMMB (Türk Mühendis ve Mimarları Birliği), TÖDER, TÜMSIAD Europa, Türk Alman İşadamları Derneği, UETD ( Avrupalı Türk Demokratlar Birliği) ,Türk Alman Sağlık Vakfi, Uluslararası Alevi Birlikleri Federasyonu, Türk-Alman Sanayi,Ticaret ve işverenler Derneği.